hesabın var mı? giriş yap

  • bu paraya milyonlarca aç doyurulabilir, su kuyuları açılabilir, dünyadaki sefalet sorunu kökten çözülebilir ve hepimiz birer ananaslı jelibon gibi sonsuza dek mutlu yaşayabilirdik... çok haklısın kardeşim. ne gerek var bilime? james webb'e harcanan parayla karnı doyurulan açlar, pamuksu bir rahatlamayla karnı doyar doymaz ilk işleri olan üreme faaliyetini daha büyük bir coşkuyla gerçekleştirebilir, böylece gıda, su ve medikal ihtiyacı karşılanması gereken milyonlarca yeni aç, onları bekleyen yepyeni kaynaklar yokken dünyaya gelebilir, yeni bir uzay yatırımına harcanacak parayla onlara da birer sandviç ve cappy meyve suyu dağıtılarak üreme enerjisi kazandırılabilirdi. sürdürülebilir sefalet için haydi sen de çık ve times meydanı'nda "uzay çalışmalarına hayır, millet aç aç" diye bağır.

  • hiç beklenmedik şekilde karşılaşınca daha çok gülümseten detaylardır.

    haftalık dergilerimi almak için gittiğim gazete bayisinde dergilerimden birini raflarda bulmaya çalışırken bayinin küçük kızının dükkanın göz önünde olmayan bir yerinden dergiyi çıkartıp gülümseyerek getirmesi ve arkasından babasının yaptığı açıklama;

    -dergiler bu hafta erken geldi ve hemen satıldı, son bir tane kalınca "abi gelirse bulamaz" dedi arkaya sakladı.

    aynı adamın kardeşi de daha önce "siz sürekli alıyorsunuz bu dergiyi, belli ki seviyorsunuz" diyerek uykusuz cildi hediye etmişti. mahallede insanları gülümsetmeye odaklı, sempatik ve güleryüzlü bir ailenin dükkan sahibi olması da ayrıca güzel bir detay.

  • kokeni orta asya ya dayanan turk irkinin, yuzyillar boyunca basindan gecen her turlu dini, fiziki ve cografi degisiklige ragmen farkindan bile olmadan halen gerceklestirdikleri, turklerin ilk kabul ettigi din olan samanizm den gelen adetler butunu.

    orn:
    - uzun ugraslar sonucu sahip olunan cocuklara "sati" ya da "satilmis" ismini vermek samanizm den gelmektedir.

    soyle ki: samanizm e gore her iyinin bir kotusu olma durumu* yuzunden her yeni bebek dogan eve ayni zamanlarda olum de ziyarete gelirmis, ve zayif gordugu cocuklari beraberinde gotururmus. bu inanca gore yeni dogan cocuklari olumun pencesinden korumanin en guvenilir yolu cocugu gecici bir sure icin komsulara ya da tanidiklara vermektir. bebek baskalarina verildikten birkac hafta sonra olumun ziyaret edip gittigi farzedilir ve cocuk komsu ya da tanidiklardan sembolik bir hediye karsiligi geri satin alinir. olay itibariyle belli bir sure de olsa satilip geri alinan bu bebeklere "sati" ya da "satilmis" ismi konur.

    gunumuzde her ne kadar aktivitenin kendisi yapilmasa da konulan isim samanizm gelenekleriyle aynidir.

  • -------editlenerek genişletildi------

    biri türkçe biri arapça olan bu iki sözcük, birbirinin tercümesi gibi kullanılsa da kavramsal olarak farklı şeyleri ifade ederler.

    güvenlik, ingilizce security'e karşılık gelirken emniyet, safety'e karşılık gelir.

    güvenlik; dış kaynaklı tehlikelerden korunmakla ilgilidir, emniyet ise içsel tehlikelerden. türk silahlı kuvvetleri, dış düşmanlara karşı kurulmuştur ve "güvenlik güçleri" olarak anılır. polis teşkilatı ise "emniyet gücü".

    ayrıca 'güvenlik' söz konusu olduğunda kasıt unsuru aranır. 'emniyet' kasıt olmaksızın yaşanacak olumsuzlukları ifade eder. bu bağlamda, günlük olarak kullandığımız "iş sağlığı ve güvenliği", "iş sağlığı ve emniyeti" olmalıdır. biri işçileri yaralama ya da öldürme kastı güderse bu güvenlik sorunu olur. kaza vs durumları emniyet bağlamındadır.

    örneklersek: aracınızın üretimsel bir hatası var balataları sorunlu, bu emniyetle ilgilidir. kilit sistemi arızalı ve çalınmasını kolaylaştırıyor, bu güvenlikle... uçakların bakımları, kargonun vs ağırlığı, hava durumuna uygun hareket edilmesi emniyetle; el bagajındaki madde kısıtlamaları, x-ray taramaları güvenlikle.

    bu vesileyle şunu eklemek istiyorum: bir ülkede insanların nasıl öldüğü önemlidir. ihmallerle, tedbirsizliklerle gerçekleşen ucuz ölümler her şeyden önce emniyet kültürünün gelişmemiş olmasıyla ilgilidir. sırf bu sebeple trafikte, iş yerinde, belediye çukurlarında, evlerde milyonlarca insan zamansızca ölmektedir. bunların önüne geçmek için erken yaşlarda ve sistematik bir biçimde emniyetle ilgili bilinç kazandırılmalıdır. özellikle motor beceriler kazanılırken yerleşen bir emniyet kültürü başkaca hiçbir çabaya gerek kalmadan bir sürü ölümün önüne geçecektir.

    özellikle havacılık endüstrisinde bunun üstünde çokça durulur. anadolu üniversitesi'nden doç. dr. ender gerede'nin konuyla ilgili kitabı ve yıllarca okuttuğu dersleri vardır, başka havacılık okullarında da zorunlu ders olarak okutulur. bu yaklaşım hayatın geneline uyarlanmalıdır. soma'lar olmasın, "kader" hep birilerini erkenden bulmasın diye yapılmalıdır bir an önce.

  • getir'den sipariş verdiğimi unutmuşum 2 saattir zil çalıyo çocuğa kapıyı açmıyorum. bi de ekstra yavaş hareket ediyorum dışarıdan duyulmasın evde olduğum diye. en son telefonla aradı haaaaaaaa dedim. pardon banyodaydım kusura bakma dedim, inandırıcı olsun diye bornoz giydim ama saçlar kupkuru. gecenin ikisinde bornozla çocuğa kapıyı açtım. tüm bu anlamsızlıkların aramızda kalması için 20 lira gibi çok gereksiz bi bahşiş verdim. bahşişi fazla bulan ve beni bornozla karşısında gören çocuk daha da gerildi. bi yanlış anlaşılma olmaması için yarım saattir uygulamada kuryeyi övüyorum şöyle getirdi böyle getirdi süper çocuk diye.

    yıllar sonra gelen edit: 2019'un 20 lirası.

  • garibim koalalar avcılar tarafından ağaç gövdelerinde zbam zbam vurulurdu.

    tazmanya canavarı dövüşleri yapılırdı.

    ağaoğlu kıtanın ortasına "ağaoğlu my çöl" dikerdi.