hesabın var mı? giriş yap

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • bir türlü anlam veremediğim durumdur. arkadaş dördü de 'büyük melek' olarak adlandırıldığı halde yaptıkları iş bir mi? bak mesela azrail'e! adam tarihin başlangıcından beri deyim yerindeyse köle gibi çalışıyor, can almalar falan, nerde ölüm olsa adam orda bitiveriyor, bir nefes alma desen yok. mikail keza öyle, nerde bir doğa olayı, adam orda bitiveriyor, tam bir görev adamı. yağmur yağar mikail sorumlu olur, fırtına çıkar yine bizimki, ne çekilmez çilesi varmış. ama diğer yandan cebrail, yılda dokuz saniye çalışan usain bolt gibi, bir dönem ağır iş yapmış, emekliliğini almış kenarda keyif sürüyor. tamam yaptığı işi küçümsemiyoruz ama azrail'le bir tutulması mümkün mü? gelelim israfil'e! arkadaş bu devran 4.54 milyar yıldır dönüyor, bir adam hiç mi çalışmaz? böyle görev mi olur? milyarlarca yıl sadece bir gün mü çalışılır? o gün geldiğinde hastalansa ne olacak? hepsinin de büyük melek kontenjanından aynı maaşı aldığını düşünsenize! yemin ediyorum olay çıkar, azrail bu yüzden azrail'i olur diğerlerinin alimallah! velhasıl, beni çok rahatsız eden durumdur azizim.

    debe editi: (bkz: minik eymen celep'e yardım ediyoruz kampanyası)

  • arçelik ve beko'nun vestel kalitesizliği ile aynı cümlede kullanılmasına şiddetle karşı çıktığım önerme.

    arçelik ve beko'nun da kendilerine göre kalitesizlikleri olabilir ama bu vestel'le aynı kulvara koymak acımasızlığını göstermek için kafi değil.

  • para çok acayip bir şey lan. adam yarışmacılara kutu açtırmaca oynatıyor. yok böyle dans da oynatacakmış. dün de maç yaptırıp hakem olmuştu. yemin ediyorum yakında birini chun li birini ryu yapıp street fighter da oynatacak. teptep çekilecek adada amk.

  • hiçbir işe yaramaz.

    hoca eğer kitap defter açık sınav yapıyorsa, boku yediğinizin göstergesidir. boşuna sevinmeyin..

  • program işliyor gençler, bana "hmm.." dedi. mealen"allah'ın yarattığına kötü bir şey deyip de günaha girmeyelim abi de niye upload ettin ki fotonu sen bilmiyor musun kendini" anlamı çıkarttım. "godlike" kategorisinden kızlar eqlesn, swh.

  • 2022 yılı korku ve gerilim açısından oldukça bereketli bir yıl oldu. bu yıl, her iki türde de pek çok film çekildiği için türleri iki farklı listede ele almaya karar verdim. esasında bu iki türü birbirinden ayırmak hiç de kolay bir iş değil. ancak elimden geldiğince ve biraz da kendi kararlarıma göre yapmış olduğum ikiye bölme sonucunda aşağıdaki listeyi oluşturabildim. listedeki filmler, özellikle de ilk sıradakiler gerçekten kaliteli filmler. eğer bu filmleri bu listeye almasaydım bir kısmını mutlaka en iyi filmler listesine almam gerekecekti.

    10) shut in (yön. d.j. caruso) 6/10
    tek mekanda geçen gerilim dolu filmleri seviyorsanız "shut in" filminin vaat ettiği gerilimi fazlasıyla vereceğine emin olabilirsiniz. ancak filmin, genel olarak bakıldığında iyi bir film olduğunu söylemek mümkün değil. filmin en korkunç dakikaları, kadının kilerde kapalı kaldığı sırada eve, kocasının çocuk istismarı geçmişi de bulunan arkadaşının geldiği sahneydi.

    9) fresh (yön. mimi cave) 6,5/10
    gerilim ve korku türünde kadın yönetmenlerin sayısı giderek artıyor. bu senenin dikkat çeken gerilim filmlerinden bir diğeri mimi cave'in de ilk uzun metraj filmi olan "fresh" oldu. oldukça sert ve mide bulandırıcı bir konuyu cıvık bir dille ele almayı tercih eden film, uzun tutulan açılış bölümünün (jenerik) ardından şaşırtıcı bir yola sapıyor. daha sert olmayı tercih etse belki hakkında daha farklı şeyler konuşabileceğimiz bu film, yine de dikkat çekici bir yapım olmayı başarıyor.

    8) emergency (yön. carey williams) 6,5/10
    iki yakın arkadaş olan sean ve kunle, "legendary tour" denen bir parti turunu tamamlayan ilk siyahi öğrenciler olmayı amaçlamaktadır. ancak hayalleri, talihsiz bir olayın ardından suya düşecektir. evlerine geçtikleri gün, salonun ortasında baygın halde yatan küçük yaşta bir beyaz kız çocuğu bulurlar. polise haber vermeleri halinde durduk yere başlarının belaya gireceğini düşünen ikili ve onların ev arkadaşı carlos, çözümü başka yoldan bulmaya çalışır. fakat buldukları çözüm onları daha da büyük bir belaya sürükleyecektir.

    7) cerdita (yön. carlota pereda) 6,5/10
    ispanya-fransa ortaklığında çekilen ve "piggy" ismiyle de bilinen film, 2019 yılında aynı yönetmen tarafından yine aynı isimle çekilmiş kısa filmin uzun metraj hali aslında. sinema eleştirmenleri tarafından oldukça beğenilen film bana göre afişinde bile vaat ettiği şiddeti tam olarak veremiyor. sara, yaşıtları tarafından zorbalığa uğrayan ve ailesi ile birlikte bir kasap dükkanında çalışan obez bir genç kızdır (bu arada sara'yı canlandıran oyuncu 1986 doğumluymuş). serinlemek için havuza girdiği bir gün yine arkadaşlarının hem fiziksel hem de sözel saldırısına maruz kalır. ancak daha sonra başına gelecekler onu intikam temalı müthiş bir ikilimde bırakacaktır.

    6) fall (yön. scott mann) 6,5/10
    "shut in" filminin ardından bu sene dar mekanda geçen diğer bir gerilim filmi de "fall" oldu. maceradan maceraya koşan iki genç kadının yaklaşık 600 metre uzunluğunda olan ve halihazırda da kullanılmayan bir radyo kulesinin tepesinde kapana kısılışlarını anlatan film, duygusal iniş çıkışları haricinde kesinlikle heyecan verici bir film olmayı başarıyor. özellikle benim gibi yükseklik korkusu olanlar bu filmi izlerken sürekli diken üstünde olacaktır.

    5) the menu (yön. mark mylod) 7/10
    dünyaca ünlü şef julian slowik, zengin müşterileri için özel bir menü hazırlamıştır. şefin menüsünden çıkan birbirinden lezzetli her bir yemek, içerisinde misafirlere has sürprizler de barındırmaktadır. en büyük sürpriz ise yemeğin sonuna saklanmıştır. sınıf çatışmasını temel alan "the menu", bence boyundan büyük bir işin altına girmiş. amerikan filmlerinin sınıf çatışmasını doğru düzgün anlatabildiğine ben pek şahit olmadım zaten. fakat, sadece eğlenmek ve bir miktar da gerilmek için "the menu" uygun bir seçim.

    4) kimi (yön. steven soderbergh) 7/10
    steven soderbergh, son zamanlarda kendisini deneysel filmlere adamış gibi görünüyor. tahminimce kendisi, çok fazla yapım masrafına girmeden, minimum sayıda oyuncu ve kısıtlı bir alanda ne kadar yaratıcı filmler çekebilirim derdinde. "kimi" de tam olarak böyle bir film. neredeyse tek bir mekan, az sayıda oyuncu ve görece düşük bir bütçe... ortaya çıkan sonuç ise bence fena değil. pandemi ve teknoloji korkumuz üzerinden soderbergh, bu şartlarda çekebileceği en iyi filmi çekmiş.

    3) watcher (yön. chloe okuno) 7/10
    yine bir kadın yönetmen ve onun ilk uzun metraj filmi... romanya'lı kocasının işi sebebiyle onunla birlikte bükreş'e taşınmak zorunda kalan julia, diline ve kültürüne alışık olmadığı bu ülkede kendine yaşanabilir bir alan yaratmanın derdindedir. ancak karşı apartmanlarında oturan bir adamın onu sürekli izlediği şüphesine kapılan julia, kocasının da kendisine bir türlü inanmaması sebebiyle kendisini kanlı bir gerilimin ortasında bulacaktır.

    2) emily the criminal (yön. john patton ford) 7,5/10
    bu senenin en şaşırtıcı gerilim filmi ise kesinlikle "emily the criminal" oldu. oldukça düşük beklentilerle izlediğim film, bu senenin en iyi suç-gerilim türündeki filmlerinden biri olmaya çoktan aday bence. maddi anlamda sıkıntı içinde olan emily, para kazanmak için başta basit görünen; ancak yasal olmayan bazı işlere bulaşmak zorunda kalacaktır. fakat yaptığı her iş sonrası bulaştığı pislik, onu içinden çıkılmaz bir belaya bulaştıracaktır.

    1) speak no evil (yön. christian tafdrup) 8/10
    listesinin ilk sırasında "speak no evil" dışında bir filmin olması beklenemezdi. hatta gerilim filmlerine özel böyle bir liste hazırlamasaydım bu filmi kesinlikle yılın en iyi filmleri arasına da alabilirdim. politik doğruculuk meselesini merkezine alan film, biri hollandalı diğeri de danimarkalı olan iki aile üzerinden izlemesi oldukça rahatsız edici mükemmel bir psikolojik-gerilim örneği sunuyor.

  • komutan, kısa dönem acemi askerlere mesleklerini sormaktadır.

    komutan: sivilde ne iş yapardın?
    asker: mühendistim komutanım.
    komutan: güzel. sen ne iş yapardın?
    asker: veterinerdim komutanım.
    komutan: iyi. sen ne iş yapardın?
    asker: öğretmendim komutanım.
    komutan: ne güzel. peki sen ne iş yapardın sivilde?
    asker: savcıyım komutanım.
    komutan: sav cıy dın!

  • sıklıkla gerceklestirdigim olaydir. misafirin önceden gelecegi belli ise odaya erzak yigilir tuvalete gidilir ve odaya yerlesilir. bu sayede misafirler size gereksiz ahiret sorulari sorup , cocuklarini basiniza dolayamazlar. ancak aniden bastiran misafir durumunda odaya hazirliksiz kapanirsiniz. aclık ve tuvalet ihtiyaci sizi oldukca zorlar. her iki durumda da odayi terkedip misafirle burun buruna gelebilirsiniz ki büyük rezalettir.

  • başlık: otobüsle memlekete gidiyorum.

    entry: otobüste wi-fi yokmuş ben de telefonu modem olarak açtım adına arabanın plakasını yazdım. millet sürekli muavine wi-fi şifresini soruyor adam delirecek az kaldı aq.

  • tamamen doğal ürünler yetiştirip yiyebilmek ve bir nebze toprakla uğraşmak adına erzurum'un bir ilçesinde sahipleri tarafından boş bırakılan 200 m² büyüklüğünde bir bostan yerinde işe giriştim. ayırabileceğim zaman eşimle beraber akşam mesai sonrası 1 saat ve hafta sonları.

    tamamen deneyimsiz ve teknik bilgiden bağımsız olarak komşu bostan sahiplerinin ne yaptığına bakarak ve bazen sorarak bostanda:

    marul
    tere
    dereotu
    maydanoz ( bu şerefsiz içinde 1.000 kadar tohum olan paketten ancak 3-5 tane çimleme yaptı)
    roka ( daha yiyemeden tohuma kaçıp sap oldular vardır bir tekniği ama bilmiyoruz )
    reyhan
    soğan
    patates ( evde kızartma için soyulan patateslerin filizlenmiş kabukları kullanıldı)
    mısır
    fasulye
    kabak
    salatalık
    domates
    biber
    havuç olmak üzere çeşitli bitkileri tohum ve fide ( sadır) olarak ektim-diktim. yiyeceklerimin doğal olması adına gübre ve ilaç kullanmadım. arada çapa ve yabani ot temizliği yaptım ki bu işin en bezdirici aşaması yabani ot:)

    30 gün kadar sonra günde 2-3 marul söktüm 40 gün kadar sürdü kalanlar tohuma kaçıp sap oldu.
    taze soğanları yedik bir süre sonra kartlaştığı için kuru soğan olmaya yöneldiler.
    tere ve dereotu 15-20 gün yedik sonra tohuma kaçtılar.
    reyhanı 15 günde bir üstten biçip kurutuyoruz köke yakın daha çok budaktan gür bir şekilde yeniden çıkıyor bunu sevdim :)
    salatalık 45-50 gündür yiyoruz halada çıkıyor.
    kabak bir aydır yiyoruz hergün 3-4 tane çıkıyor taze ve dolmalık.
    mısırlar için 10-15 günümüz var yavaş yavaş taneleri doluyor.
    fasulye haftada bir kilo kadar topluyoruz toplamda 5-6 kilo topladık veo kadar daha toplarız.
    biber 5-6 kilo kadar topladık ve hala çıkıyorlar.
    domates günlük sofralık olarak koparıyoruz ve dün 15 kilo kadar topladık ve 9 kavanoz doldurduk. gidişata göre 30-40 daha yolumuz var.

    zirai ilaç ve herhangi bir hormon kullanılmadığı için gönül rahatlığı ve manavda aldığınızdan çok daha lezzetli olmasının yanı sıra kendi emeğinizin karşılığı olduğunu düşünürseniz müthiş bir keyif. yorucu iş temposundan zaman ayırabilecek ve benim gibi kendi yeri olmasa bile uğraşacak yer bulabileceklere kesinlikle tavsiye edebilirim. yetersiz geldiğiniz anlarda internete girip ilgili ürünler için yetiştirme ve sulama teknikleri öğrenilebiliyor tecrübe ise daha sonra.

    edit: takip eden hafta sonunda toplanan fasulye, biber ve domateslerle kış için 15 kavanoz daha dolduruldu. tatmak isteyen olursa karşılıksız olarak kargo bedeli de tarafımdan karşılanmak üzere mesaj atabilirsiniz.