hesabın var mı? giriş yap

  • taksimde benettonun olduğu sokakta ufak çingene bir kız çocuğu var. bir seferinde arkadaşlarla otururken yanımıza gelip para istemişti. ben de o zamanki aklımla şimdi buna para versem, gidip birisine verir diye düşünmüştüm. gel beraber bakkaldan ne istiyorsan alalım dedim. ben sigara aldım, ona da eti browni aldım birtane. teşekkür edip yanımdan ayrıldı. o günden sonra ne zaman o sokakta bir yere otursam gelir abi nasılsın der, muhabbet etmeye çalışır. bir seferinde tam sigara almaya giderken geldi gene, abi bakkala gidiyorsan ben alayım dedi. iyi dedim 5 milyon verdim bi tane sigara istedim. masadakiler tam gitti 5 milyon derken, elinde sigara ve paranın üstüyle geri geldi. ben de paranın üstünü ona bırakıp senin olsun dedim. neyse aylar geçti, doğumgünümü yanlız kutlamak için taksime 2 bira içmeye gitmiştim. masada yanlız otururken geldi yine bu. abi hayırdır yanlızsın dedi. bugün böyle dedim. sonra canımın sıkkın olduğunu farketti. ben de doğumgünüm olduğunu söyledim. öylece biraz bakıp gitti. ben de vay anasını satayım o da gitti derken bir tane eti browniyle yanıma geldi.
    - abi, doğum günün kutlu olsun!

    (bkz: hokkabaz)
    --- spoiler ---
    - vefa çok önemli birşey oğlum!
    --- spoiler ---

    o sırada dostlarım dediklerim geçti gözümün önünden. (bkz: nefreti ifade edecek kelime bulamamak)

  • gerçek bir karizma gitar virtüözü blues müziğinin unutulmayacak olan taçsız kralı. bu efsanenin yaşam hikayesinden bahsetmessek olmaz
    “bir müzisyenin başarılı olması için asla mutlu bir çocukluk geçirmemelidir.” şeklinde bir kural elbette yok ama başarılı pek çok müzisyenin bu tür izlere sıkça rastlamak oldukça olası. kendisinin texas’ta başlayan hikayesi de buna benzer türden. 7 yaşındayken gitarla tanıştı. alkole düşkün öfkeli bir baba, babasının işi sebebiyle çocukluğu sürekli yollarda geçti. 7 yaşında kendisine hediye edilmiş bir 3 telli mini bir gitarla tanıştı. ama bunun sembolik bir tanışma olmadığını üstünden çok zaman geçmeden anlaşılmıştı.

    çocukluğunda kendisi gibi muzisyen olan abisi jimmie vaughan evde sürekli bi muzik enerjisi mevcuttur. dışarı çıkıp blues barlara gitmeleriyle muzik aşkları iyice depreşir ama gitara verilen ağırlık onu ve ağabeyini okulda başarısız olmalarına sebep olmuştur. bu yüzden ailesi tarafından gitara kısıtlama getirilince bir gece ağabeyi jimmy bir gece çantasını alır ve evi terk eder. stevie mücadelesinde artık yalnız kalır.

    70'li yılların ortalarında stevie'in ailesi okuldaki başarısızlığın önüne geçemeyince stevie'i civardaki bir restorantta bulaşıkçı olarak işe sokarlar. artık gitar tellerinin üzerinde dans etmesi gereken elleri soğuk sularda bulaşık yıkamaktadır. yapmak istediği işten uzak olmak, stevie'nin kalbinde yanan ateşi gittikçe körüklendirir.
    çöpleri çıkardığı bir gece, çöp kutusunun hemen üstündeki tavan çöker, stevie’nin başından aşağı litrelerce makine yağı dökülür. bu çok ama çok net bir işarettir onun için ve patrona “tamam, ben gitar çalmaya gidiyorum.” diyerek oradan ayrılır. 17 yaşında stevie ray vaughan liseyi bırakır ve evi terkeder. gideceği yer çok uzak değildir blues ve müzik deryası austin’dir.

    austin'de bu savaşın içinde mucadele edecek olması hayallerin gerçek olması demekti ama bu hayalin üzerine bi kariyer inşa etmek sandığından daha zordu. çeşitli gruplarda çalmak istemiş parası olmadığı için grupla şehir dışına çıkamamış austin'de kalmış tanıştığı grupları tarzına uzak gördüğü icin çalışamamıştır. 5 yıl boyunca stevie'in tüm çabaları hüsranla sonuçlanır. o dönemde “iyi blues çalmak istiyorsan, blues’u dibine kadar yaşamalısın. blues’u yaşamak için de dibine kadar mutsuz olmalısın” burda kastedilen blues'in kelime anlamı hüzünle doğru orantılıydı tabikide. bu hüzün, alkol ve kokain partileriyle hızlı bir hayat yaşadı ileride yaşadığı o büyük çöküşün temelleri burada atılmıştı aslında.

    ertesi yıl yolu abisinin grubuyla kesişir stevie ne yazıkkı burada arka planda kalmaya mahküm olmuştur ama pes etmeye hiç niyeti yoktur ve çok daha fazla çalışır. kendi yolunu kendi çizmeye karar verince bu gruptan ayrılır. başka bi grupla atıldığı maceradan tekniğini ve o müthiş tonunu duyurmayı başarır. gruptaki ayrılıklar sonrası chris layton, tommy shannon’ı ile tanışır ve böylece double trouble macerası başlar. git gide ün salmaya başlıyan bu grup bir yapımcı tarafından farkedilir montreux jazz festivali’nde onları sahneye çıkartır.

    montreux jazz festivali double trouble için tan bir kabus olur. yeni albümsüz, isimsiz bir grup olmaları bazı elit sehirciler tarafından yuhalanmalarına sebep olur. oysa o konseri defalarca dinlemişliğim vardır. kariyerindeki en güzel canlı performaslarından biridir srv'nin, bu konsere 2 tane öyle zor parçayla çıkmıştır ki sürekli sahne alan arkadaşlar ne dediğimi anlayacaktır henüz ısınmamışken bu 2 zor parcayı çalmak inanılmaz bence. ne kadar yetenekli bi gitarist olduğunu tabi orda anlayanlar vardı ama yuhalayanlar daha fazlaydı ve alkışları duymak çok zordu. bu çok sarsmıştı srv ve double trouble grubunu.

    bu festivalde onları hayranlıkla izleyen bi isim vardı kim bu yeni kaybettiğimiz david bowie’den başkası değildi. bowie'nin teklifini kabul eden stevie müthiş bi ticari başarı kazanan let’s dance albümündeki gitarları çaldı. tarihler 1983'ü gösterdiğinde yolu bob dylan gibi yıldızları keşfeden john hammond ile kesişince double trouble çıkaracakları albumdeki şarkıları efendim miksajdır vokallerdir davullardır derken 2 gün gibi rekor bi sürede bitirerek o efsane parçaların içinde olduğu o efsane albüm çıkar texas flood (bkz: best of gibi albüm)

    80'lerin ortalarında şöhretle beraber gelen karı kız, para, kumar, stevie babanın aklını bulandırınca o bahsetmiş oldugum temelleri atılmış olan çöküş döneminin katlarıda çıkılmaya başlamıştı. bu hızlı hayat stevie ve grubun gerileme dönemine girmesine sebebiyet verdi eskiden 2 günde bitirdiği kayıtlar artık yerini aylar süren kayıtlara bıraktmıştı. srv'nin durum dahada kötüye gidince çok geçmeden rehabilitasyon süreci başlatıldı.

    bu efsane burda bu şekide bitcek olamazdı tabikide böyle bi final yakışmazdı. stevie düştüğü kuyudan tırnaklarıyla çıkmayı başardı ve 2 3 ay içinde tertemiz olarak tedaviyi bitirdi. 1987'de eline gitarını aldı ve dönüşü muhteşem oldu. 80'lerde yeniden şahlanan blues'a en buyuk katkıyı şüphesiz srv verdi.

    derin bir çöküş yaşamışken dimdik bir şekilde geri dönmeyi başarmışken 1990 yılında bu trejik son ne o, ne onu dinleyenler , nede onu dinleyecek olan ilerki nesiller kesinlikle haketmedi konser bittiğinde eric clapton ve ekip arkadaşları 4 helikopterin yanına gitti. stevie, 3. helikoptere bindi. stevie ray vaughan, gitarını başka bir alemde çalmak üzere havalandı. umarım bir gün karşılaşırız kral.

    o diğer müzisyenlerin hayat hikayelerinde sıklıkla duydugumuz muzik öğretmenleri onu hemen keşfetti klişesinin tam tersi olarak vücut buldu o herkesin hepimizin yaptığı sıradan müfredat ile kendini eğitmek yerine kendi eğitimini kendi verdiği bir yöntem geliştirdi. jimi hendrix' gibi erken öldüğünü düşündüğüm gitaristlerden biri eğer yaşasalardı şuan hala yaşıyor olsalardı çok ama çok farklı boyutlara çıkarabilirlerdi bu müziği.

    son olarak o srv nin muthiş tonundan temel ekipmanlarından bahsetmek istiyorum.

    ilk başta belirtmek istediğim bu adamın ensturumanına korkunç derecede hakim olmasıdır. ayrıca ciddi derecede pedalda kullanmıyor. yani aslında herşeyi gitarla hallettiği icin geriye bi amfi ve jack kalıyor, ama amfi kullanımı üst seviyedeydi genelde clean için ayrı amfi, drive tonlar için ayrı amfi kullanırdı.

    srv'nin sürekli kullandığı gitarının adı number one sanıyorum 1963 yılında üretilmiş bi gitar aşırı kullanımdan artık üzerindeki boyaların iyice döküldüğünü bi virtüöz gitarı olduğunu açık açık görüyoruz zaten. bu gitar aslında ilk başlarda sanırım maple klavyeliydi ama srv duvara fırlatıp ordan geri sektirip tekrar gitarı çalmaya çalışmasıyla bu gitarın sapının anasını ağlatmıştır sonuç olarak gitara yeni bir gül ağacı sap yani klavye takılmıştı. ölene kadarda bu sapı kullandı zaten bidaha atmadı duvarlara öyle

    srv'nin tonundaki asıl püf nokta bence kullandığı 0,13 numara teller (tam 13 set değidir aslında sadece mi telleri 13 setten alınmıştır sol teli 22 numaradır çok kalın gercekten o bentler için inanılmaz) ve bu tellerin klavyeye aşırı derecede yüksek olması. tremolo solaktır, sonradan değiştirilmiştir. gitarın üstündeki manyetikler 59 yılından kalma o yüzden srv bu gitara 1959 der. böyle bir ton elde etmek isterseniz 13 tellerinizi takıp telleri oldukça yukarı kaldırmak gerekiyo ve gül ağacı klavyeli kızılağaç gövdeli bi gitara golden texas special manyetik ve bence yine srv'nin setupunda olan lindy fralin vintage hot manyetikleri takarsak o tonu elde edebiliriz ama bu ayarlarda bu tellerle çalmak gerçekten çok zordur söyliyim.

  • benim gibi kurumsal firmada çalışanlar ve devlet memurlarının tuzu kuru, maaşlarımızı çatır çatır alacağız. özel sektörde çalışıp patronun insafına kalanların ne halleri varsa görsün, sunta kemirsin denmiştir.

  • 3,4 günde bir arayan sevgiliden, her gün bunu yapan sevgiliye terfi etmiştim yıllar önce ben. şimdi de her öğlen yemeğinde arayan kocaya dönüştü o adam. gece de uzun uzun öper, sarılır, iyi geceler der mutlaka. her gece istinasız.
    özetle kızlar öküzlerle evlenmeyin. sevgililikte bi yere kadar çekiliyo da, ömür boyu ı ıh.

  • ulaştırma, denizcilik ve haberleşme bakanı binali yıldırım'ın beyanatı;

    şöyle diyor; "marmaray açıldı halkımızın yüzde 80'i memnun. açıldıktan sonra arıza oldu, yüzde 20'si memnun. sonuçta yüzde 100'ü memnun"

    görüldüğü gibi 80+20= 100 sonucuna ulaşmıştır. gerçekten dahice bir çıkarım.

    link:

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..

  • gümrük sınırı düştü ama çok şey değiştirmedi. çoğu koşulda hala avantajlıdır.

    önceden satın aldığınız ürün 75€ altında ise kdv düşerdi (almanya için sanırım %16) sayılar kesin değil ama örnek olsun;

    -70€ ise vergi düşer, 65€ olurdu, ücretsiz kargo ile direkt evinize gelirdi.

    -100€ ise vergi düşer, 85€ olurdu, türkiye'ye girişte gümrük vergisi gelirdi 100€ olurdu. ups'e imzalı yetki belgesi yollanırdı, ücretsiz kargo ile evinize gelirdi.

    şimdi;

    75€ üstü için değişen hiç birşey yok.

    30€ üstü ise almanya vergisi düşüyor ama türkiye gümrük vergisi ekleniyor. ekranda gördüğünüz ilk fiyat hemen hemen aynı kalıyor.

    tek kötü yanı gümrük işlemleri için sürecin 1-2 gün uzaması. yoksa malınız gümrükte yasaklı bir ürün veya 1500€ üstü bir değere sahip değilse her türlü geçer. takılma falan yok. takılma dediğin olay, gümrükten dönmesidir. sen paranı zaten amazon'a ödüyorsun, o mal da gümrükten geçiyor. hatta duruma göre paran 1-2 ay içerisinde geri yatabiliyor. benim bütün gümrük sınırı üstündeki alışverişlerimdeki gümrük vergisi geri yattı kartıma. ama neye göre kime göre bilmiyorum.

    sadece 50€ ile 75€ arasındaki vergisiz, ücretsiz kargolu sweet spot yok oldu.

  • yangınla baş başa bırakılan halkın, "hisarönü'ne kurtuldu demişsiniz dün" diye önce trt muhabirine hesap sorması ve ardından "yalan haber veriyorsunuz" söylemiyle dövmesi ve en sonunda "gidin buradan" diyerek kovması olayı.

    videoyu whatsapp'ta izlediğim ve twitter'da henüz bulamadığım için link veremiyorum. yüklemeye çalışacağım.

    https://streamable.com/641s1y

    ablanın son cümlesi: "burasına kadar geldi milletin, yeter artık yaaa!"

  • eczane dışında vitamin satmak yasak mı? hayır. internetten bile satıyorlar.

    eczaneler ilaç dışı ürünleri iki katı fiyata sattıklarında sorun yok, bunda mı var?