hesabın var mı? giriş yap

  • dün gece yatarken 208 dolar olan maaşım bu sabah uyandığımda 193 dolardı. evin her tarafını kontrol ettim, giren çıkan yok, evde tek başımaydım. uçmadı ya bu para! kim aldı ulan emeğimle tırnağımla bir ay boyunca sabah akşam çalışarak kazandığım 15 dolarımı?

  • hala kilometrede kaç kuruş yaktığını yazan insanları göstermiş basliktır

    ya belki ben 6 ay sonra bakıcam nerden bileyim kardeşim benzinin litre fiyatını o tarihte? yazsanıza adam gibi 100 kilometrede kaç litre yakıyor. bunun evrensel gösterim şeklidir bu, kilometrede kuruş hesabı ne

    debe edit:

    debeye giren ilk entrym mutluyum*

  • daredevil dizisinin geçtiği şehir değil semttir. daredevil da hemen hemen bütün marvel karakterleri gibi new york şehrinde yaşamaktadır. hell's kitchen da yukarıda bir babaerenin açıkladığı gibi belli bloklar arasında bulunan bölgeye verilen isimdir. bendis'in yazdığı dönemdeydi sanırım, hell's kitchen isminin 20. yy. başlarında hell's kitchen isminin de ima ettiği üzere suçun, kavga-gürültünün bol bir yer olması nedeniyle verildiği anlatılmıştı (brubaker dönemi de olabilir ama bakmaya üşendim). anladığım kadarıyla eskisi gibi tekinsiz bir mahalle değilmiş hatta ismi de değiştirilmiş ama daredevil ağbimizin serüvenlerinde kingpin'in falan da kafayı taktığı yer olmaya devam etmektedir. lan ben buraya gordon ramsay'nin şovu için gelmiştim ya, az biraz gordon reyiz övecektim yine çizgi romanlara gitti aklım. feyk yemek-yarışma programı olan hell's kitchen bizim televizyonlarda yayınlanan bütün programlardan daha eğlenceli olabilir. ramsay sövdükçe ben ihya oluyorum.

  • "bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler."

    ursula k. le guin

  • almanya'dan yıllık izne gelen akrabalarımızın benim yaşlarımdaki çocuğuyla birlikte (11-12 yaşlarındaydık) batıkent'ten demetevler'e -lunaparka- gitmek için bindiğimiz dolmuşta yaşamıştım benzer bir olayı. (aslında buna olay bile denemezdi, o zamanlar henüz olric yoktu, hava raporlari da günlük bültenlerden sonra okunmuyordu. henüz durum, bugünkü gibi açik ve seçik, bir bakima da belirsiz değildi..)

    hatırladıkça gülerim. almanya'dan gelen arkadaşımla ben en önde oturuyorduk. arkadan biri omzuna dokunup, "şu parayı uzatır mısın?", diye sordu. çocuk büyük bir ciddiyetle parayı uzatan adama dönüp, "ben burada çalışmıyorum." dedi. kimse böyle bir cevabı beklemiyordu tabii. çocuk taviz vermez bir tutumla bir zırh gibi duruyor, görevi olmayan bu işi yapmayı şiddetle reddediyorurdu. parayı uzatan adam bir şeyler eveleyip gevelemeye başladı ama ben iki büklüm olmuş kahkaha atmakla meşgul olduğum için gerisini pek hatırlamıyorum.