hesabın var mı? giriş yap

  • bir ortadoğu uzmanına göre, başına gelen en basit musibet de bile "ben/biz nerede hata yaptım/yaptık" diyerek ders almak yerine "bunu bana/bize kim yaptı" paranoyası ile komplo teorileri üretmesidir. bu nedenle "bir musibet bin nasihatten iyidir" atasözü de, olan bitenden ders almamakta ısrarlı, bildiğini okuyan ortadoğu insanı için geçerli değildir.

  • pink floyd'un kayıtları ilk gergin geçen albümüdür. ama bu gerginlik grup elemanlarının birbiriyleriyle geçinememelerinden değil, dark side of the moon'un başarısının üzerlerlerinde yarattığı büyük beklentilerden kaynaklanmıştır. çünkü daha önce bir sürü kesim tarafından ciddiye alınmayan bir toplulukken, birden rock müziğin mihenk taşına dönüşmüşlerdir. bunun sonucunda, herhangi bir şeyi kaydetmek için stüdyoya girme lüksleri kaybolmuştur.

    roger waters bu durumu dark side of the moon ile başarmak istediğimiz birçok şeyi (zengin ve meşhur olmak) başarmıştık gibisinden belirtmiştir. grup önce 1974'te households project diye saçma bir işe başlar. enstrüman kullanmadan, ev eşyalarıyla bir albüm yapmayı düşünürler. ama sonra projede bir ışık görmedikleri için vazgeçerler.

    ondan sonra bilindik wish you were here albümüne odaklanırlar. roger waters'ın kafasında özlemler belirir. en başta syd barrett'a karşı. belki de onu yarı yolda bırakmış gibi hissetmenin getirdiği bir suçluluk duygusu buna neden olur. david gilmour gitarı eline alır ve hüzünlü bir solo atmaya başlar. albümün kayıtlarını bu solo tetiklemiş olur. çünkü soloyu duyan roger waters, shine on you crazy diamond'ın dokunaklı sözlerini yazmaya başlar. sonra hepsi parçanın üzerinde çalışmaya başlarlar ve shine on you crazy diamond efsanesi ortaya çıkar. belki syd barrett'ı en çok özleyen waters olduğu için, lead vocal işini david gilmour'a bırakmaz. sonra yine eleştirisel bakışı işe koyulur. kendilerinin de artık çok önemli bir parçası haline geldiği müzik endüstrisini eleştirir. ortaya welcome to the machine ve have a cigar çıkar. david gilmour welcome to the machine'nin kendisini söylemekte en çok zorlandığı parça olduğunu da belirmiştir. ayrıca, roger waters have a cigar'da which one's pink diyerek, o zaman grubu terk etmek kafasında olmasa bile, ilerde yaşayacağı gruptan kopuşuna bir selam çakar. sonra sıra roger waters'ın yine bütün özlediklerine sıra gelir. birçok insan wish you were here'in syd barrett'a ithaf edilerek yazıldığını düşünse de, roger waters shine on you crazy diamond'ın özellikle onun için yazıldığını fakat wish you were here'in daha genel bir parça olduğunu belirtmiştir. waters stüdyoda gilmour'u o bilindik wish you were here parçasının girişini çalarken yakalar ve ikili parçanın üzerinde çalışmaya başlarlar. sözler tabii yine roger waters'tan gelir. bu arada yan stüdyoda kayıt yapan stephane grapelli'yi getirirler ve kemanını kullandırırlar. ama sonra kemanın baskın olduğu versiyonu kullanmazlar. tabii atlanmaması gereken ve bilindik bir olay olan, kayıtlarda beklenmedik bir misafirin gelişidir. bu kişi albümü ithaf ettikleri syd barrett'tır. bu ziyaret hepsinin üzerinde bir şok etkisi yaratır. çünkü uzun zamandır haber alamadıkları eski dostları, karşılarına eski karizmatik halinden eser kalmamış, şişman ve kel bir şekilde karşılarına çıkması bütün grup elemanlarını hüzne boğar.

    sonuç olarak grubun en duygu yüklü albümü ortaya çıkar. çünkü dark side of the moon hayatı, animals düzeni eleştirir.the wall ise eğitimi, savaşı, iletişimi sorunlarının insanda yaratığı çöküntüyü ortaya koyar. ama wish you were here müzik endüstrisini eleştirmenin dışında, saf duygudur. çok hissidir. bunda david gilmour'un gitarı ve roger waters'ın sözleri baş roldedir. ilk defa rick wright hiçbir parçanın vokalinde yer almamıştır. zaten bu albümle artık rick wright ile nick mason iyice pasifleşmiş, dark side of the moon'a kadar olan omuz omuza olan iş birliği bitmiş ve yük tamamen roger waters ve david gilmour'a binmiştir.

  • didim'de o yazın popüler bir diskosu, tıklım tıklım. "all that'she wants is another baby" türünden eserler icra etmekte dj, içki su gibi akmakta.

    - aaa, bak şu herif şey değil mi ya..
    - izenadır beybi yeeeeee...
    - abi baksana lan, naim süleymanoğlu şu adam.
    - oll det şi vanz, huuuuuuu....
    - başlayayım senin dansına olum, baksana.. koskoca.. ehem, yani küçücük naim süleymanoğlu burnumuzun dibinde, ben bi meraba diyeyim. süper bişey.. geliyor musun?
    - şiz gat tımarrov, oğl det şi vaz....
    - iyi takıl sen, geliyom ben...

    (15 saniye sonrası)

    - haydaa gittim herife, naim abi dedim meraba. değilmiş naim. bi de korumayla geziyo düdük. naim değilsen ne koruması, alla alla. koruma da direk gibi. omzumu çürüttü it.
    - nereye kayboldun sen harbiden?
    - anlattım ya bi saat, şurdaki adam, naim süleymanoğlu'na acayip benz..
    - şu bücür mü, halil mutlu değil mi o. vay be, olm gidip meraba desek mi?
    - hass...

  • "hayal kırıklığı yaratan film"miş.

    daha düzgün teaseri bile çıkmayan film için hayal kırıklığı diyen tipler var, allah akıl fikir versin.

    belki ben affleck harika bir iş çıkaracak, gitmeden nasıl karar veriyorsun ki birader buna?

    al işte çok uzağa gitme, heath ledger resmen döktürdü joker rolünde, daha filmi izlemeden jack nicholson'dan sonra hayal kırıklığı olur diyen sizin gibiler, filmden sonra oscar adaylığını konuşuyordunuz heath ledger'in.

    düzün eleştiri yapmayı bir türlü öğrenemiyoruz maalesef, anladığım bu...

  • kesinlikle açıklayamadığım olaydır. akşamın ilerleyen saatlerinde özellikle hol bölgesinde sıklıkla duyulan sestir. arkadaş içinden çıkamıyorum! üst katta oturanların çocuğu yok. koca adamla kadın oturup kuyu ya da üçgen oynayamayacağına göre en sonunda "noluyo lan?" dedim. araştırmacı gazeteci kimliğimle etrafıma sorup soruşturdum, bundan muzdarip başkaları da var mı diye. bir kaç arkadaş benzer sesler duymuş ama hiç kimse bunun üzerine kafa yormamış. düşündüm düşündüm ben de bir şey bulamadım. anca rizeli müteahhitlerin eksik koydukları demir yerine betona misket karıştırıyor olmalarıyla açıklayabiliyorum.

  • geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

    - benim karı buraya geldi mi?
    -- yoo?
    - hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
    -- niye?
    - karı başkasına kaçmış...

    :))) (tek derdin bu olsun be amcam)

  • - her seferinde aynı şeyi söylüyorum biliyorum ama fırınımız önceden ısınmış olmalı. her fırının sıcaklığı ve nem oranı farklı oldugundan kendi fırınınızı tanımak için mutlaka ısınmış fırında birkaç deneme yaparak kendi ideal derecenizi bulursunuz.

    - ideal fırın derecesini ve süresini bulduktan sonra "- bütün tarifleri deniyorum olmuyor" diye artık sağda solda ağlamayacaksınız. sabırlı olun. bazen hamur olur, bazen taş gibi, çogu zaman içi pişmez. anladık.

    - bütün malzemelerimiz oda sıcaklığında olacak.

    - un ve nişastayı elekten eleyerek ekleyin. bu şekilde topaklaşmayı önlersiniz.

    - nişasta ekleyecekseniz un ile birlikte ekleyiniz ve un miktarının 5/1 ini geçmesin.

    - yine her zamanki gibi önce yumurta ve eşkeri 90 saniyeyi geçmeyecek şekilde cırpıyoruz.

    - erimiş yağ kullanmıyoruz. tereyağı kullanıyoruz. ağzınızda dağılmasını istiyorsunuz ya hani, işte bu tereyağının keyfine bağlı.

    - konveksiyonlu fırınlarda 11-12 dakika yeterli aslında ama rezistanslı fırınlarda bu bir- birbucuk dakika farkedebilir. bazı fırınlarda 20 dakikayı bulabiliyor. ilk kez pişirecekseniz başında bekleyin. fırındaki kurabiyenizi kaldırdıgınızda altı hafif kırmızı- turuncu renk almışsa pişmiştir. lütfen şunlara kürdan batırmayın.

    - kurabiye hamurunuzu mümkünse elle yoğurun fakat işin püf noktası elleriniz soguk olması gerek. bunun için sık sık soğuk suya tutmalısınız. diğer püf noktası elinizi her seferinde kurulayın. amaaan bununla mı uğraşıcam diyorsanız tahta spatula kullanın.

    - kurabiyeleriniz her seferinde taş gibi oluyorsa fırından geç cıkarıyorsunuz demektir. piştiğinden emin degilseniz fırınınızın kapagını açıp öyle sogumasını bekleyin. unutmayın 12 dakikada pişen birşeyden bahsediyoruz. fırından tepsinizi aldıgınızda pişirme işlemi devam ediyor.

    - o kabartma tozu denen şey kuranbiyeyi çatlatır efendim. az miktarda kullanın.

    - hamurunuzu yaptıktan sonra serin bir yerde 15 dakika kadar bekletin.

    görüşmek üzere..