ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
timi pall
-
genç bir müzisyen ve resim sanatçısı. daha çok karikatür ve hipergerçeklik çizimleri olsa da çağdaş sanat içinde çok tartışmalı olan, sanatçı ve eseri arasındaki organik bağ konusunda feminist perspektiften bir eser ortaya çıkarmış.
9 adet tuvali puzzle gibi kullanarak bir tablo haline getirmiş. her bir parçanın üzerinde kendi başına anlamsız görünen formlar sanatçının regl kanını, parmaklarını ve tamponlarını kullanarak yüzeye aktarmasıyla oluşturulmuş. puzzle tamamlandığında anne rahmindeki bir bebek görüntüsü ortaya çıkıyor. eserine periyod bebeği adını vermiş.
"tek bir damlayla acının güzelliğini, vücuduma bereketi getiren adet döngüsünün kıymetini anladım. yumurtalıklarımın işlevini kaybetmiş dokuyu her ay adet kanamasıyla atması, biyolojik bir son ve sonun başlangıcını yaratmamda bana ilham verdi."
gerçekten bakınız
kişisel fikrime gelecek olursak ilk etapta rahatsız edici gibi görünse de sanatta bedeni kullanma aşina olunan bir kavram. performans sanatları da sanatçının organik bütünlüğü ile eser ortaya koyduğu bir alan. bu açıdan çok farklı noktalarda olduğunu düşünmüyorum. "yalnızca beden" ya da "beden sıvısını" kullanmak arasında rahatsız edici bir ayrım yok bana kalırsa. benzer birkaç çalışmayı daha görmüştüm ama diğerleri başlangıç/son ekseninin ifadesi açısından bu kadar açık değildi. hunharca eleştiri alacağı kesin, bu yönde daha yaratıcı işler çıkacağı da.
bedri baykam'ın peçetesi geldi aklıma ister istemez*
babayı tv'de aziz yıldırım'ı omuzlarken görmek
-
tenis maçı seyretmek için tv'yi açmış ergenin halet-i ruhiyesini parçalayan olay.
"sharapova servis mi kıracak acaba?" diye bakarken cart diye "flaş gelişme!!!" giriyor ekrana. aziz tahliye edilmiş, çağlayan karışmış falan. taraftar başkanını omuzlara almış, ağlayanlar var. o sol taraftaki adam... lan?!
kazıklanmamak için bilerek yazım yanlışı yapmak
-
tamirat tadilat işleri için whatsapp üzerinden yazıştığım ustalara karşı zorunda hissettiğim eylem. temiz bir istanbul türkçesi kullandığımda hayatın sillesini yememiş, kazıklanmaya açık enayi profili çiziyorum. işimin görülmesi için böyle laftan anlamayan, adam yaralamadan içeri girmiş, denetimli serbestlikle salıverilmiş, kolları façalı bir tip gibi görünmeye çalışıyorum. bağlaçları yanlış yazarak başladım bu işe fakat hiçbir işe yaramadı. süreç içerisinde dozu gitgide artırmak zorunda kaldım. "ağnadım agbey" falan yazıyorum artık. bu yüzden son bir ayda türkçe bilgim de bir hayli geriledi. ana dilimde b2 seviyesine falan düşmüş olabilirim. bu sorunu yaşayan suserler ile bir türkçe şurası toplayıp ustalarla iletişim için özel bir dil geliştirebiliriz diye düşünüyorum. saygılarımla
18 mart 2011 galatasaray fenerbahçe maçı
-
galatasaray'ın 131.76 desibel ses rekoruyla önümüzdeki sene şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılma hakkı kazandığı karşılaşma.
beslenme çantası hazırlayan annenin videosu
-
rakinin eksik oldugu beslenme cantasi.
hemşirelere hekimlik yolu açılsın
-
torbacılar da eczacı olsun aq
kezban
-
+ aşkım ezgilerle oturuyorduk büyük bir patlama
sesi duyduk iki terörist içeri girdi bir tanesi
canlı bomba olduğunu diğeri ise psikopat
olduğunu söyledi kolumu kırdı yüzümde ve
vücudumda çizikler var 5 yerimden bıçaklandım
arkadaşım öldü , polis zor kurtardı bizi bu
mesajı da bir başkasına yazdırdım.
- ezgi kim?
fernando muslera
-
takımın gizli kahramanı değildir. direkt kahramanıdır. böyle gizli kahraman mı olur?
0.
8 şubat 2021 whatsapp gizlilik ilkesi değişimi
-
daha fazla "dsmart'ın yeni kampanyaları", daha fazla kombi bakımcısı, daha fazla "20 bin lira ihtiyaç krediniz onaylandı", daha fazla "bekar anneler sik arıyor"...
off yazarken yoruldum. hayatımızın geri kalanını her gün bu konuşmalardan bir iki tanesini yaparak geçirirken bakalım yorulacak mıyız.
ek: triggered bir ablamızla olan mesajlaşmamız günümü şenlendirdi. öte yandan bu veri satışı işinin ne olduğunu anlamayanlar da olduğunu gösterdi. bakın işte bu bilgi satışı işi, tam olarak bu işe yarıyor: "bekar anneler sik arıyor" mesajlarının evli barklı kadınlara değil de 36 yaşındaki bekar erkek olan bana gelmesine.
--- spoiler ---
(#117901523) bekar anneler ... arıyor ne demek.bu nasıl bir örnek . çok saygısızca!
07.01.2021 13:43 ...
atesikus -> : telefonumda en az otuz tane bu mesajdan var onu napacaz?
07.01.2021 13:59
normal birileri değildir eminim bu işin ticaretini yapıyordur muhtemlen ama siz genelleme yaparak tüm anneleri karaliyorsunuz
07.01.2021 14:02 ...
ayrıca benim telefonuma neden gelmiyor böyle mesajlar bence siz kimlerle takildiginiza bir bakın.
07.01.2021 14:04 ...
atesikus -> : siz okuduğunuzu anlama özürlüsünüz ama gene de açıklayayım:
telefon numaramızın "üçüncü şahıs iş ortaklarıyla" paylaşılması nedeniyle bu numaranın sahibi şu yaşta bekar erkektir şeklinde profilimizi alan şirketler dolandırmak için bu mesajları atıyorlar.
ben ve tüm anneleri karalamak ne alaka?
07.01.2021 14:05
--- spoiler ---
norveç halkının şu anki sorunları
-
abi dusunuyorum bizi bayrak krizidir isiddir. akp li kurmaylarin her gun verdikleri fantastik beyanatlardir. her tarafimizi cevreleyen suriyeliler vs vs bin bir turlu sorun kafayi yedirtecek. acaba norveclilerin sorunlari nedir diye merak ettim.
girdim baktim bi haber sitesine. adamlarin haberleri soyle.
bilmem kac yasinda gencimiz satrancta derece yapti.
gocmenler ve yerel halk birlikte bir daga tirmanmis.
kralice birlesmis milletlerde konusmus filan.
abi cennet gibi ya ne olurdu beni de alsaydilar oraya..
edit: allah askina buraya gelip sokakta dilenen adamla 2 yabanci dili olan universite ogrencisi olan benim oraya gitmem niye ayni olsun. ben gidersem sadece devletten para dilenip tuketici mi olacagim?
www.thelocal.no dan gorulebilir.
işlerini yaparken kimseden yardım istemeyen insan
-
muhtaç büyütülmemiştir. gak deyince mama guk deyince mama gelmemiştir önüne.
ek işler yapmıştır üniversitedeyken. yan gelip yatmamıştır hayatının hiç bir döneminde.
annesinden hizmet beklememiştir. sabah uyandığında, annesi/her kiminle yaşıyor ise, erken kalkıp sofrayı kurmuşsa, ben neden uyanmadım pişmanlığı duyar içten içe, tüm kahvaltıyı bu düşünceyle geçirir.
hayatı bilir, yarın öbür gün, başka insanlara bağımlı yaşayanlar, yalnız kaldıklarında kendilerni kaybedecekken, bu insan hiç zorlanmaz yalnız kalmaktan.
kendi kendine yaşar. ne kimseye yük olur, ne kimseye ayak bağı olur.
ama çok da güzel yardıma koşar.
kedi
-
benim iki tane kedim var, birisi golge birisi lucy.
golge tekir, neredeyse onu askin yildir beraber yasiyoruz, tek gozu yok oglumun, biraz haseredir mahallenin korsani.
bu bayram gununde evden herkes akraba ziyaretine gitti, ben hasta oldugum icin evdeydim, tam uyurken golgenin cigligiyla yankilandi apartman.
biz golge disari kolay cikip gelsin diye dis sokak kapisinin altindan kucuk bi karecik actirtmistik, kosarak asagi indim, golge o acikligin onunde, bi serefsiz oradan boru sokmus hala vurmaya calisiyor. actim kapiyi kucuk bi kiz cocugu, bagirdim cagirdim, golge arkama gecti hemen.
sakinlesince kizi kucagima oturtup sordum, ablacim bu boruyla seni dovseler ne hissedersin? diye.
beni bununla dovuyorlar abla, ama bi daha ben kedileri bununla dovmem soz dedi, gitti.
ne bileyim be, ben hasta halimle yataktan kedimin miyavlamasina kosarken nasil insanlar ana baba oluyor. allah belalarini versin.
hayatımda hiç daha çok ağladığımı anımsamıyorum..
gölge
2006 - 2015
(bkz: #49968495)
-
"sofradan kalkp kaciyorum. annem ve kiz kardesim alisveris üzerine konusuyor".