ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rosalinda izleyerek büyümüş efsane nesil
-
dizideki esas oğlanın victor noriega dururken, neden fernando carrillo olduğunu bir türlü anlayaman biri olarak dahil olduğum nesildir. bir tarafta kas yığınından ibaret olan, çirkin fernando carillo diğer tarafta iyi kalpli, temiz yüzlü victor noriega.
dizide hafızama kazınan esas sahne ise rosalinda'nın bebeğini beşiğinde bulamayıp sokağa çıkarak, bebeğini aradığı ve yavaş yavaş delirdiği o sahnedir. bir insana delirmek bu kadar mı yakışır?
https://www.youtube.com/watch?v=qvtdwq_mujw
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
on yaşındaki yeğen'e gülerek :
- şştt tükkan açık kalmış.
- olsun, içerde çırak var.
dumur.
mersin'de 600 limon ağacı kesilen çiftçi
-
kim yapacak, oradaki köylüler yapmıştır. sebebi? sebep yok. köylü milletinde böyle bir kıskançlık var. bazen şehirden veya başka bir yerden gelip araziyi ekip biçenler oluyor. bu kişiler genelde bilinçli geldiğinden elde ettikleri ürünler de iyi oluyor. köylüler de kıskanıyor. arsa sahibi köyde yaşamadığından rahat bir şekilde ya tarlaya hayvanları daldırıyorlar, ya da böyle bir gece vakti tüm ağaçları kesiyorlar. bilenler bilir. sadece benim gördüğüm onlarca kişi var böyle. sonunda ya arsa sahibi ile köylü kavga eder ya da arsa sahibi araziyi terk eder. hafife almayın. en kötü haberlerde görürsünüz üç beş parça toprak için birbirini vuran köylüleri.
bazı köylerde etrafı sağlam çitlerle veya duvarla çevrili, güvenlikli arsalar görürsünüz. sebebi köylü girip mahvetmesin diyedir. ben anlam veremiyorum bu duruma. hiç düşünmez ki o kişiler belki yüz binlerce lira ile o çiftliği kuruyor, köyü güzelleştiriyor falan... belki ilerleyen yaşları için kendine yaşam alanı oluşturuyor. umrunda olmaz, bir geçe girer, talan eder, çıkar. hiç öyle aldanmayın köylü güzellemelerine. köylü cahildir, paragözdür, kıskançtır, empati duymaz, acımasızdır... en namuslu kişi benim der ama başkasının karısına kızına bakarak öyle bir iç geçirir ki, elinden bir şey gelmeyince de kadınlı erkekli namus dedikodusu yayarlar. köylü gördüğünüz zaman selam bile vermeyin.
(bkz: köylüleri niçin öldürmeliyiz)
edit: üç dört sayfalık başlıkta bile köylünün kötülüğüne aynı şekilde uğramış yazar arkadaşların örnekleri var: (#145148969) (#145148060) (#145148107) (#145150512) (#145151304) (#145172945) (#145175106) (#145162705) (#145165313) (#145172918)
edit 2: şehirde yok mu, diyenler olmuş. var. bu köylüler bir şekilde şehre yerleşince onların çocukları aynı köy geleneğini şehirde de devam ettiriyor.
birkaç buluşma sonra kaybolan erkek
-
ara verdiği sevgilisiyle barışan erkektir. arkasından soğuk su içiniz.
le corbusier
-
üstünkörü anlatmak gerekirse le corbusier'nin ütopik bir şehir yapılandırma planı vardı:
binalar büyük sütunlarla yerin birçok metre üstüne inşa edilir, binalara ulaşım asansörlerle gerçekleşir. binaların altında kalan kısma yeşil yeşil parklar yapılır ya da olan doğal güzellikler elde tutulur. böylece yerin güzelliği ve ferahlığı sağlanmış olup, doya doya doğada gezip tozabiliriz.
ayrıca binaların çatıları açık olacağından(bu zaten kendisinin getirdiği yeniliklerden biridir), çatılara yine yeşil ortamlar, gerektiğinde okul(havadar), havuz(güneşli), tenis kortu gibi şeyler kurulması en iyi seçim olacaktır.
araba trafiği yer altından yapılıp(gerekli havalandırma sistemi ile), yüzeye çıkmak yine asansörlerle gerçekleşecektir.
bu ütopik planlamadan da anlaşılacağı gibi le corbusier asansörü büyük bir teknik ilerleme olarak görmüş ve bunu en ileri düzeyde(fonksiyonel) kullanmak istemişti.
bir de le corbusier'nin aslında mimarlık eğitimi almadığını, isviçrede bir saatçide(meydan saatleri olsa gerek) aldığı formasyonla buralara gelmiş bir şahıs olduğunu da söylemeden olmaz. yani resmi olarak mimar olmadan asrın en büyük mimarı olmayı başarmış bir insan, alaylı mimar, fikir adamı.
demet akalın'ın makyajsız hali
arçelik leydi 170
-
nam-ı diğer t-1000 veya w124
bunlardan bir tanesi 1988 veya 89 yılında evimize girmiş yıllarca kullanımış, evin yaramaz çucuğunun * mutfakta çıkardığı yangından bir iki tuşunu kaybederek de olsa sağ olarak çıkmış, iki kere taşınma gördükten sonra nem manyağı bir yazlığa sürülmüş ve orada bir sülaleye hizmet etmiş sonra bir depoya atılıp yıllarca oarada çürümeye bırakılmış, sonra benim öğrenci evime terfi ederek teperek kulanılmış, sonra birbirinden hayırsız 3 nesil kiracının elinden geçmiştir ve halen tık demeden çalışmaktadır. ömrü boyunca bir kere çalışmayı reddetmiş ama sonra naz yapmadan tamir istemeden kariyerine geri dönmüştür.
önümüzdeki bir asır bozulacağını sanmıyorum da. ölmeden birinin onu çöpe atacağını görürsem net döverim.
babalarını iftira ile hapse attıran kızlar
-
bir yandan dna, kamera ve daha bir suru kanit olmasina ragmen tutuklanmayan hala sokakta dolasan tecavuzcu, tacizci ve katiller. diger yanda da tek bir bulgu bile olmadan, hic bir sorgulama yapilmadan direk hapise giren baba.
ulkede gram ayar yok.
apple'ın kasasındaki nakit 203 milyar dolar
-
o parayı değilde, o kadar parayı koydukları kasayı verseler bile satar yine hayatımı kurtarırım.
(bkz: fakir kafası)
istanbul nüfusunun azalması için yapılabilecekler
-
istanbul'daki tüm sivaslıları sivasa göndermek.
9 nisan 2019 istanbul seçimlerinin iptali talebi
-
1 zarfın içine atılan 3 pusula dan 2 tanesinin sonucunu kabul ediyorlar ama 1 tanesinin sonucunu kabul etmiyorlar. ee bu nasıl sandığa darbe?