hesabın var mı? giriş yap

  • rbmk reaktörleri, sovyetler birliğine has bir reaktördür. eski bir reaktör tasarımıdır. bildiğiniz üzere, bu reaktör tipi, çernobil nükleer santralinde kullanılmıştır (rbmk-1000 tipi). çağdaş güvelik önlemlerine uymazlar. rus kaynar su reaktörleri adı ile bilinirler. adından anlaşılacağı üzere, su ile soğutulurlar. soğutucu (hafif su), yakıt kanallarına çekirdeğin tabanından girer. giriş basıncı ve sıcaklık sırasıyla 8,2 megapaskal (mpa) ve 270 c'dir. kanaldan geçerken su basıncı yaklaşık 7 mpa'ya düşer ve çekirdek çıkışında sıcaklık 284.5 derece'ye çıkar. sıcaklığın artması ve basıncın düşmesi suyun kaynamasına neden olur. çekirdeğin çıkışında, buhar içeriği ağırlıkça % 14.5'e ulaşır. bu buhar-su karışımı, doymuş buhar ve suyun birbirinden ayrıldığı buhar ayırıcılara (buhar separatörü) akar. ayrılan buhar daha sonra türbinlere akar ve buradan, suya yoğunlaştırıldığı yer olan kondansatörlere gider. bu su (besleme suyu) daha sonra elektrikli besleme suyu pompaları tarafından buhar ayırıcılara pompalanır. burada besleme ve ayrılan su birlikte karıştırılır. bu şekilde ayrılan suyun sıcaklığı 270 dereceye düşer.

    bu tip reaktörlerde nötronları yavaşlatmak için grafitler kullanılır. normalde fisyon reaksiyonunu yavaşlatmak için bu grafitten yapılma çubuklar kullanılır ve uranyum-235 (u-235) 'in tepkime hızını kontrol ederler. çernobilde ise patlayan 4 numaralı reaktördeki nükleer yakıt ve reaktörün çevresinde yer alan grafit ateş almıştır. chernobyl dizisinde de jared harris tarafından canlandırılan valery legasov, etrafa yayılan bu radyoaktif grafitlerden (yaklaşık 700 ton) sıkça bahseder. yangına ilk müdahale eden itfaiyeciler, deyim yerindeyse bu grafitlerin üzerinde cirit atmışlardır.

    normalde uygun bir yavaşlatıcı, ucuz ve bol olmalı bunun yanında kararlı olmalıdır. karbon atomlarının hegzagonal halkalar oluşturduğu grafit, bu özellikleri taşıdığı için rbmk tipi reaktörlerde yavaşlatıcı olarak kullanılmıştır.

    daha fazla bilgi için:
    http://www.rri.kyoto-u.ac.jp/…79/kr79pdf/malko1.pdf

    http://www.taek.gov.tr/…inin-temel-prensipleri.html

    http://www.nukleer.web.tr/…al_turleri/rbmk_ana.html

  • montaigne ünlü olmadan önce ölüm hakkında çok kafa patlatan ve ölümden endişe duyan bir insanmış zira en iyi arkadaşı etienne de la boetie'yi, babasını, erkek kardeşini ve ilk çocuğunu kaybetmiş; sen ben kadar, belki daha fazla ölüm düşüncesi kafasını meşgul edermiş.

    bir gün malikanesinde çalışanlarla beraber çıktığı bir gezide atından düşmüş ve ölümle burun buruna gelmiş. ağzı burnu kan içinde kalmış, yerinden kıpırdayamamış. bilincini kaybetme noktasına kadar geldiğinde artık kendisi için sonun yaklaştığını, o anlarda aldığı her nefesin son nefes olabileceğini kabullenmiş. bu kabulleniş hayatı yeniden yorumlamasına sebep olmuş. 36 yaşında başına gelen bu olay sonrasında bordeaux yüksek mahkemesindeki görevinden istifa etmiş ve denemeler'i yazmaya başlamış. yaşam, ölüm, korku, arkadaşlık, erdem, vicdan vs aklına ne geldiyse, o gün başından neler geçtiyse, ne hakkında yazmak istediyse yazmış. önceden yazdığı düşüncesiyle/davranışıyla çelişkili bir durum ortaya çıktığında önceki yazısına dönüp değişiklik yoluna gitmemiş; insan hayatının tecrübelerden oluştuğunu, her tecrübenin düşüncelerimizi ve davranışlarımızı değiştirebileceğini ve bunun yaşamın bir parçası olduğunu anlatmış.

    başlık kendi içerisinde ölümü ve yaşamı özetliyor: bir gün ölecek olmak. montaigne yaşarken ölümü düşünmenin bir faydası olmadığını, aksine yaşamın kalitesini azalttığının farkına varabilmiş, bunu yazdıklarıyla aktarmaya çalışmış, bir gün ölecek olmayı kabullenip kalan bütün günlerde yaşamı olabildiğince tatlı yaşamayı öğütlemiş.

    yaşıyor olmanın nefes alıp vermekten ibaret olmadığını en iyi idrak eden ve en iyi aktaran yazarlardan biri montaigne. yaşadığı hayat ve yazdıkları, ölüm düşüncesi sizi korkutuyor olmasa dahi hayatınızı güzelleştirebilir.

    (bkz: nasıl yaşanır ya da bir soruda montaigne'in hayatı)

    http://www.idefix.com/…asp?sid=bm6wdd31ey2ymis44pte
    http://www.amazon.com/…stion-attempts/dp/1590514831

  • dedem onunla rakı içerdi. babam onunla, annem onunla içti. benim de black eyed peas ile içecek halim yoktu herhalde, ben de onunla içtim. o olmasaydı da rakı içerdik biz elbette ama aynı tadı alır mıydık, orası şüpheli. hatta şüpheli bile değil. net bir biçimde almazdık.

    tanım gerekirse eğer, benim için anadilimin türkçe olmasının en güzel yanıdır kendisi.

  • “kadın da kendini bilecek. ‘benim çocuğum var’ diyor, arkasından da ‘beni taciz etti’ diyor. tutarsızlığa bak. söyleme o zaman!”

    ''benim de annem kadın.''

    ''ben nurgül’ün nesini taciz edeceğim? beyonce mi o? bilime aykırı, akla aykırı.''

    ***********************************************

    bence kendisinin de milyonlarca sperm arasından birinci gelmesi bilime ve akla aykırı.

  • öğretmen: kaç kardeşsiniz çocum?
    öğrenci: 7 üüretmenim
    öğretmen: kaç kız kaç erkek?
    öğrenci: haaa. kızları da mı saycaz üüretmenim?
    öğretmen: ...

  • kendi hayatı sonuçta ne düşündüğü umurum bile değil ama senin için onca uğraşan insanın emeğini ziyan ettin. bu insanlar senin yüzünden yarın öbür gün aynı motivasyonla benzer bir mağdura yardıma koşamayacak maalesef.

  • lenin ve stalin döneminde uygulanan modeli, hala daha günümüze örnek olabilecek nitelikte olan eğitimdir.
    sovyetlerdeki eğitimin gelişmişliğini anlamak için; sovyetler birliği’nin son dönemlerinde okuma yazma bilen insan sayısının %100'e yaklaşmış olduğunu görmek bile yeterli.
    sistemlerin devamını sağlamak için kullandığı silah olan, eğitim; sovyetlerde sosyalizmin inşası ve sosyalist bireylerin yaratılması için bir araç oldu. büyük ekim devrimi olduğu sırada çarlık rusya'sındaki okuma yazma oranı %28,4'tü. bugün ülkemizde olduğu gibi, o zamanlar çarlık rusya'sında da eğitim; işçi ve köylü çocuklarının faydalanamayacağı kadar pahalıydı. devrimin ardından paralı eğitim yerini; eşit, parasız bir eğitime bıraktı. sovyetlerde, 14 yaşına dek kişinin bütün eğitim masraflarını devlet karşılardı.
    yüksek öğretimde ise, geniş bir burs sistemi uygulanırdı. üniversite ögrencilerinin dörtte üçü civarı devletten burs alırdı. türkiye'deki işçi ve köylü çocuklarının eğitim alamama durumunun aksine; sovyetlerde, üniversite öğrencilerinin yarıya yakını işçi ve köylü çocuklarıydı.
    lenin bunun yanısıra 26 aralık 1918'deki sekizinci parti kongresinde okur yazarlığı arttırmak için, okuma yazma seferberliği başlattı. okuma seferberliği 1939 yılına kadar sürdü ve bu süre içinde sovyetlerdeki okur yazar oranı %56,6'ya çıktı.
    türkiye'de açılımlar yapıp sonra bunları bir bir kapayan hükümetin; sovyet eğitim sisteminden bir başka örnek alması gereken nokta de ana dilde eğitim problemi. bir çok ulusun yer aldığı sovyetlerde, hiçbir bölünme yaşanmadan ana dilde eğitim verilmekteydi. sovyetler birliği'ndeki ülkelerin tamamında eğitim anadilde yapılmaktaydı ve ana dili rusça olmayan okullarda ikinci dil rusça olarak veriliyordu.

  • evrim teorisine inanmayanlardaki en büyük mantık hatası, evrim teorisini bilenlerin buna "inandıklarını" sanmaları. evrim teorisine inanılmaz, evrim teorisinin gösterdiği bilimsel gerçekler "görülür". cahilsen, bakmasını bilmiyorsan, ya da kafan çalışmıyorsa bu evrim teorisinin sorunu değil, senin sorunun.

  • etstur'un sahibinden turizm bakanı yaparsan olacağı da budur. booking.com bile hala kapalı bu ülkede. vatandaşın yararına ne kadar uygulama varsa kapatıyorlar. uber gibi airbnb'nin sonu da kötü olacak belli ki.

    edit: adamlar özelden "ben tanımadığım kişilerin binaya girmesini istemiyorum." yazmışlar. gerçekten çok komiksiniz. ulan özellikle istanbul'da artık millet karşı komşusunu bile tanımıyor. hele büyük sitelerde kimsenin kimseden haberi yok. eski mahalle kültürü mü var da bütün apartmanı tanımak, kontrol etmek istiyorsun? küçük aile apartmanlarında bir nebze anlaşılır bir istek tamam ama gelip de genelleme yapmayın.

    hele benim güneydeki yazlığımı gitmediğim zamanlarda kısa süreli kiraya vermemden sana ne? ister airbnb yaparım ister sahibinden üzerinden kiralarım. gelirimi beyan edip vergisini verdiğim sürece size ne oluyor?