hesabın var mı? giriş yap

  • izlediğim en iyi romantik komedilerden biri. başından belli olsa bile hatunun kiminle olacağı tadı harikaydı filmin. keyifli bi seyirdi. zırlatıyor bide azıcık haberiniz ola.

  • fazla ödemeyi yapanları görevden aldınız mı? fazla yapılan ödemeyi geri vermeyen!? şirketler için ne gibi yaptırımlarda bulundunuz sayın bakan...

    devlet bile parasını sınırları içerisinde bulunan şirketlerden geri alamazsa halk ne yapsın?

    ve siz neden hala bakansınız?

  • son iki haftadir paritesi 6-8 dolar arasinda seyreden, bugun 8.35 olmus para birimimiz. ote yandan "difikulti" de katlanarak artmakta, ah keske eskiden girisseymisim dedirtmekte. bu kadar ekran kartini daha sonra nereye sokucam diye sordurtmakta.

  • fahrettin koca'ya 2 eylül 2020 basın toplantısında patronunun giresun mitinginin corona önlemleriyle bağdaşıp bağdaşmadığını sorabilen yol tv muhabiri yürekli ve namuslu gazeteci. memlekette namuslu gazeteci o kadar az ki bir tanesine denk geldiğimizde biraz olsun yüreğimiz soğuyabiliyor. her ne kadar sağlık bakanı patronuna karşı duyduğu derin korkaklıkla yine milletine ihanet edip soruyu "cumhurbaşkanımızın maske-mesafe meselelerinde ne kadar hassas olduğunu hepimiz biliyoruz." minvalinde geçiştirse de önemli olan bu soruyu sorabilmekti. sağlık bakanının renginin atması bile çürümüşlüğün tarihe geçen kanıtı oldu. çok sağ ol özge hanım.

  • annemdir.

    içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.

    anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.

    nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.

    bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.

    yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.

    annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.

    yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.

  • " mezunuz, işsiziz - 4/c'ye razıyız. " sloganıyla yapılacak protesto. adama sormazlar mı seni işsiz bırakanlar tekel işçileri mi diye, ha liberal tosun ?

  • bir kişinin kendini “polisim hayırdır amuğa goyim?” şeklinde tanıttığı kavgadır. adamın ilk cümlesi buydu.

    adı soyadı amuğa goyim galiba. umarım e-devletten isim soyisim değiştirme kolaylığından faydalanır. böyle memuriyet zor.

  • hiçbir zaman hikâyenin tamamını anlatamayacağını; anlatamayacak kadar büyük parçalarında saklı olduğunu bilmek.
    çok konuşmanın hiçbir faydasının olmadığını görmek.
    olgunlaşmak.
    kaliteyi çokluğa tercih etmek.
    yorulmak.

  • abd'deki orta-yuksek gelirli kesimin buyuk cogunlugu sunnetlidir, hijyen amacli.

    kaynak: abd'deki orta-yuksek gelirli kesimin buyuk cogunluguna vurdurttum.

  • böyle duygusal yazılar bana iğrenç geliyor nedense. duygusal olmak için ne yiyor ne içiyorsunuz bana da söyleyin hazır markete gideceğim.

  • arkadaşın düğünü esnasında pistte envai çeşit figür sergilerken

    ben: olm serdar ortaç'ta dansediyoz rezalete bak
    ark: lan onu bırak şarkılara eşlik ediyoz. nerden biliyoz olm biz sözleri? asıl rezalet o!!!

  • yegenimin banyo gunu rutini. $u ana kadar tanik oldugum banyo gunlerini kisaca ozetlemem gerekirse, o gun ya$anan kaosu anlatmaya bu cumle yeter de artar bile.

    banyo gunu programimiz:

    09:00 aileyle topluca kahvalti.
    10:00 cizgi film, vakit oldurme, ogle yemegi...
    13:00 uykusu varsa uyku, yoksa amcanin yaraticiligina bagli $ebeklikler ile yegeni eglendirme fasli.
    14:00 uyani$. uyku yoksa amcadan sikilma ani. :(
    14:15 banyo gunu oldugunu fark etme.
    14:16 kendini odaya kilitleme.
    15:50 anne ve babaya bagli milislerin odayi ele gecirmesi.
    16:00 strateji degi$ikligi.
    16:01 kirilacak ev e$yalari ile tehdit.
    16:59 strateji degi$ikligi.
    17:00 oyuncaklarini balkondan atma tehditleri.
    18:00 anne ve babanin tum yetkileri amcaya devretmesi.
    18:01 amcanin darbe kararini hizlica uygulamaya koymasi. yikamayalim da besleyelim mi?
    18:30 darbe iptal, amcanin cep telefonunu ele gecirmi$ amk. kirmakla tehdit ediyor. rehine krizi.
    19:00 bari$ goru$meleri ve yemek molasi.
    19:45 rehine krizi cozuldu. telefon emin ellerde.
    19:47 yemek sonrasi cukulata/bonibon/şekerleme pazarligi.
    20:00 annenin yetkileri tekrar geri almasi. demokraasi kazadi.
    20:01 annenin yegeni zorla kuvete sokma kararinin meclisten hizlica gecmesi.
    20:02 kuvete zorla sokuldu. ilk kur$un, hasan tahsin kuvette...
    21:00 kuvetten cikmiyor. oyuncaklarini yanina istedi.
    21:30 cikmiyor.
    22:00 cikti. :(
    22:15 istiklal mar$i
    22:20 kapani$. uykusu geldi garibimin. :(

  • mısır 19. yüzyılda osmanlı imparatorluğu toprağıyken yüzyılın ilk yıllarından itibaren kavalalı mehmed ali paşa'nın soyundan gelen hıdiv' unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu.içişlerinde bağımsız hale gelen mısır'da sadece yabancı ülkelerle imzalanan anlaşmalar padişah tarafından tasdik edilmeliydi ve istanbul mısır valiliğinin taleplerini genellikle yerine getiriyordu.
    1854 yılında mısır valisi said paşa fransız mühendis ferdinand de lesseps'e süveyş kanalı projesini hazırlatmıştı. kızıldenizi akdenize bağlayacak olan kanalın projesi fransızlar için büyük önem taşıyordu çünkü bu proje ingiltere'nin denizlerdeki üstünlüğüne son verebilecek bir tehlike taşıyordu. bu yüzden ingiliz hükümeti bu anlaşmayı imzalamamsı için osmanlı imparatorluğunu sürekli olarak baskı altında tutuyordu.said paşa istanbul'u dinlemedi;ancak , fransız taraftarı paşanın 1863 yılında ölmesiyle birlikte başa geçen vali ismail paşa ingiliz taraftarıydı ve proje bir türlü gereken ilgiyi görmedi.ismail paşa'nın ,yapılacak böyle bir kanalın mısır için önemini anlaması ve projeyi desteklemesi sonucunda bu kez fransız hükümeti daha büyük bir baskıyla osmanlı imparatorluğunun karşısına çıktı.sultan abdülaziz projeye onay verdi ve kanal hisselerine yatırım yaptı.
    kanalın öyküsünü anlatma sebebim yapılan anlaşmada ilginç bir madde bulunmasıydı;kanalın akdeniz'e açıldığı noktaya bir heykel dikilecekti.bu heykelin masraflarının büyük bir bölümü de sultan abdülaziz tarafından ödendi ve fransız heykeltıraş fredric auguste bartholdi tarafından yapılmaya başlandı.3 yılda heykel tamamlandı ve parçalar halinde mısıra taşınacak şekilde depolandı.ancak mısır valisi ismail paşa müslüman bir toplumda böyle bir heykelin yanlış anlaşılabileceğine kanaat getirdi ve heykel depoda tozlanmaya bırakıldı.
    o sıralarda iki farklı ülkenin arası iyileşiyordu; amerika ve fransa. fransızlar amerikaya dostluklarını simgeleyecek bir hediye verme kararı aldılar.bu bir heykel olacaktı.sipariş yine bartholdi'ye verildi.
    bartholdi elinde bulunan ve parasının büyük kısmı osmanlı imparatorluğu tarafından ödenen heykelin yüzünde değişiklikler yaptı ve bu heykel 1886 yılında new york sularındaki küçük bir adaya dikildi ve açılışı süveyş kanalının mühendisis lesseps ve heykeltıraş bartholdi tarafından yapıldı.