hesabın var mı? giriş yap

  • bunun birde uluslararasını yapan şerefsizler vardır frombar.com veya sportlemon.tv gibi. türkiye liginde yayıncı kuruluşu zarara soktukları yetmezmiş gibi başka yerdeki futbolun gelişmesini de sekteye uğratırlar.

    opera tarayıcının turbo modunu açıp bu sitelere rahatça erişildiği yetmezmiş gibi bir de kaliteli yayın sunarlar. sallandıracaksın böylelerini bak bakayım bir daha yapabiliyorlar mı?

  • burada hemen belirtmek lazimdir ki locke bu boş levha konusunda aristo'dan esinlenmiştir... empirist görüşürün en iyi açiklanacaği örnektir, ki biz de boş durmayalim, açiklayalim... şiimdi, insan bilincini boş bir levha, ve hatta boş bir masa olarak düşünelim, insan doğduğu zaman bu masa tertemizdir, üzerinde hiçbirşey yoktur, bomboştur, herhangi bir içeriği yoktur {kisa kes devam et} ve zamanla, insan yeni deneyimler yaşadikça bu deneyimler bu boş masa üzerine izler birakir. mesela ilk defa raki gören bir insan raki hakkinda bir fikre sahip olur. fakat bu deneyim az ise, mesela adam sadece sek raki görmüş ise, o zaman bütün rakilar şeffaftir gibisinden bi genellemeye gidebilir. fakar içinde su olan rakiyi da gördüğü zaman bu genelleme yikilir, çünkü, işte bakiniz bir raki, fakat şeffaf değil, beyaz! adam daha çok raki gördükçe o adamin bilincinde raki fikri daha çok oluşur. zamanla peynir, kavun, kalamar hakkinda da tecrübeler yaşadikça, o adamin doğuşta boş olan bilinci şenlenir... işte boş masa böyle bişeydir, şerefe!

  • türk'ün türk'ten başka düşmanı olmadığını gösteren haber. bence taksimetre tarifeleri, avm otopark ücretleri, cafe ve restoran fiyatları, otoyol ve köprü ücretleri ve hatta bunlardan alınan vergiler dahi arttırılsın.

    çünkü işletmeler salgın yüzünden kapalıyken halkın bir kısmı ağaçtan para toplamakla meşguldü. diğer kısmı ise devletin kayıtsız şartsız hesaplarına yatırdığı on binlerce lirayı neremize sokuştursak diye kara kara düşünüyordu.

    (bkz: biz bizi s.keriz türkiyem)

  • aldığı 10 liralık kahve yüzünden çeşitli yaftalara maruz kalan tiptir.

    yönetilenin yöneteni seçtiği bir düzende eleştiri hakkı kadar normal bir şey göremiyorum.

  • - neden böyle bir şey yapma ihtiyacı duyuyorsun
    + hoşuma gidiyor
    - tamam

    sonra da kızı öpüyor agsgafags bu ne saçma bir diyalog ne saçma bir ortam ne saçma sapan bir nesil aw

  • - korelilere saldırdınız mı?
    + yok.
    - maraş'ta alevi katlettiniz mi? *
    + yok.
    - beyazıt'ta bomba attınız mı? *
    + yok.
    - tip'li öğrencileri siz mi öldürdünüz? *
    + yok.
    - inek ne içer?
    + yok.

  • lisedeyken* kizlarin eteklerini havaya kaldirmak icin kulladigim, universitede ve devaminda kizlar bu hareketi kendilerinden yapmaya basladiklari icin zamanla korelip yok olan zihinsel yetenegimin bilimsel adi.

  • güncel edit: ekonomi bakanı berat albayrak'ın istifa ettiği iddia ediliyor. kendi şahsi instagramından paylaşım yapmış.

    işte görmek istediğimiz sanatçılardan. kral o nasıl tweettir öyle. taşaklarına beton yetmez.

    sanatçılar, ülkenin aynasıdır. ama bizde herkes emcüklemeye alıştığı için çok farklı tepkiler göreceğine inanıyorum.

    soru işareti: belki de acun, gökhan özoğuzu diğer sanatçılar gibi yalamadığı için o ses türkiyeden jürilikten çıkarttı. tabi bu bir soru işareti ve ortalıkta gezen iddiadır.

    edit: tweetin altı hemen paralı trollerle dolmuş.

    edit2: arkadaşlar fav olayı sonrasında takip etmeniz gereken, web sitesi olur, içerik olur, yani size katkı sağlayabileceğini düşündüğünüz şeyler için geçerli. benim yorumuma fav atmanız size bir şey kazandırmaz. şükelaya basmanız daha mantıklı, selamlar.

  • sanırım kariyerimde yaptığım en iyi tercih henüz başlarında (17-20 yaş) az maaşla sadece tecrübe için bir sürü farklı firmada çalışmak oldu. "yeni başlayanlara az maaş verilsin" diye demiyorum: minnet etmeyeceğin para, başka firmaya sıçrama kararını kolaylaştırıyor.

    o sayede bir sürü farklı çalışma ortamı, şirket kültürü gördüm. ne yapmak istediğim, nasıl bir firmada çalışmak istediğim, emeğimin karşılığının ne olduğu gibi konularda zamanla daha iyi fikir edindim. iyi firmayı kötü firmadan ayırabilmeyi öğrendim. ilerde kendi şirketim olursa nasıl olmasını istediğime dair fikirler edindim.

    o firmalardan biri bana ev kirası, araba taksidi, yeme içme masraflarını karşılayacak bir para kazandırmış olsaydı bugün hala eskişehir'de aynı firmada çalışıyor olabilirdim. eminim hayatımdan memnun da olurdum. ancak sağolsunlar, verdikleri asgari ücret beni yeni maceralara itti.

    kariyerimin ilerleyen kısımlarında en uzun süre çalıştığım firmalar bana kendimi geçindirip üstüne biraz kendimi şımartabilecek para ile çok imkan veren ve en rahat çalışma ortamını sağlayan firmalar oldu. en sonuncusu da microsoft. eğer önüme kendi işimi yapma fırsatı çıkmamış olsaydı bugün muhtemelen hala microsoft'taydım ve muhtemelen yine hayatımdan memnundum.

    peki kariyerimin ilk yıllarında o kadar az parayla nasıl yaşadım? eskişehir'de anne/baba evi, ankara'da ofisteki bir yer şiltesi ile makarna günleri, istanbul'da ise ofis mutfağının kalebodur zeminine karton serip üstünde yatma ve boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alma* şeklinde. o günlerin hepsi microsoft'a alınmam sürecinde abd'ye giderken sunduğum iş tecrübesi belgelerinin parçası oldular.

    steve jobs'ın "stay hungry, stay foolish" ile vurguladığı da buydu sanırım. kendini hemen bir yere bağlama, gerekirse biraz aç kal, biraz budala kal, biraz keşfet.