hesabın var mı? giriş yap

  • arabayı yıkamacıda unutmuş birisi olarak rahatlamamı sağlamış hadise. aynı şey değil gerçi ama olsun. o orduyu verin bana tümünü kaybederim yeminle.

  • bir kadir topbaş açıklaması. istanbul depreminden sonra ne olacağını buyuruyor.

    pişkinlikte son nokta. sen belediye başkanı değil misin arkadaşım? 11 senedir bu depremin olacağı belliydi, niye önlem almadın? ne yaptın o yıllar boyunca, 11 x 365 gün boyunca?

    sen deprem sonucunda insanlar ölmesin, binalar buna göre yapılsın, şehir düzenlemesi filan, bu işlerden sorumlu olarak gelmedin mi buraya?

    istanbul belediyesine gelen milyonlarca doları nereye akıttın? sen topbaş hanedanının bir ferdi olarak, nasıl oldu da türkiye'nin en zengin ilk 100 kişisinin arasına girdin usta?

    hayır! 30.000 insanımız ölmeyecek, sen ve bağlı olduğun iktidar, 11 sene hiçbir şey yapmamış olarak, kendi elinizle 30.000 kişiyi öldürmüş olacaksınız. deprem değil, sizin ihmaliniz, insanları sefalete itişiniz öldürecek. ve bu sayede ülkede en fazla insanın canını bir gecede alabilen bir iktidar olarak da tarihe geçeceksiniz.

    http://www.radikal.com.tr/…08.03.2010&categoryid=77

  • takımının oynadığı stadını 50 metre ötesi patladı, 40 kişi öldü. oynadığı maçtan sonra gece dışarı çıkıp eğlendiği yeri taradılar 50 kişi öldü. haftalarca, insanlar haftasonları dışarı bile çıkmadı. taksim'in, ortaköy'ün bomboş olduğu bir sürü cumartesi gördü bu gözler. her iki haftada bir ortalık patladı, son bir bucuk yılda 423 insan hayatını kaybetti.

    bir tanesi gelmiş, almanya'da doğru dürüst gerçekleşememiş saldırıyla, bizim başımıza gelen faciaları aynı kefeye koymuş, yaa mario diye girmiş lafa. diğeri de kariyerden dem vuruyor. almanya milli takımıyla dünya kupası, bayern münich ile kazanmadığı kupa kalmayan adama. tabi amk, üstüstü toto loto liginde kazanacağı 2. şampiyonluğu bıraktı ya, her gece gözüne uyku girmiyordur eminim. şakasınız lan yemin ediyorum.

  • nasıl olsa bana vurmaz diyerek her erkeğe kafasının estiği gibi vurmaması gerektiğini öğrenmiş kadındır. vurduğun adam da rus amk, allah'ın ayısı 250 gramın hatrına sana acır mı sandın. tokattan sonra ne güzel uslu uslu saçlarını düzeltip kalktı ama.

  • bazen öyle sayılar karşıma çıkıyor ki sonucunda tam sayı çıkmayacağını düşündüğümden bölmeye bile tenezzül etmiyorum. hayatın insanın karşısına neler çıkaracağı hiç belli olmuyor. sanırım 91/7 de bunlardan biri. hayat işte.

  • emlak balonuyla alakalıdır. herkesi kredilerle ev sahibi yapma politikasının iflasıyla ilintilidir. evet orta gelirliyi 15-20 yıl borçlandırarak daireleri sattınız. ama o dönem bitti zira orta sınıf gittikçe fakirleşiyor artık. ay sonunu zor getiriyor. her şey çok pahalı çünkü; önceden 100 lira ile yaptığı haftalık market alışverişi 300 lira oldu bugün. arabasına benzin alamıyor. böyle bir ekonomik ortamda insanlara kredi çektirip de ev satamazsınız. reklamlar da patlayan emlak balonunu canlandırmak içindir. tanıdığım birçok reklamcı uzun zamandır sırf daire satışlarından ekmek yiyordu. önce herkes emlakçı oldu. gaziantep'te emlakçı olmayan kimse yok misal. herkes emlakçı. sonra emlakçılık mesleği(!) reklamcılığa dönüştü. ama durum gittikçe ev satışlarını durduran bir noktaya doğru gidiyor zira geçmişten ev sahibi olup kredi borcuna giren epey kişi var, ev satacak insan azaldı bu bir; ikincisi de ev satın alabilecek orta sınıf fakirleşmeye başladı. yanı artık ev satın alabilecek durumda değiller. üretime dayanmayan ekonomi çökmeye mahkumdur. inovasyonu espri yapmak zanneden insanların olduğu bir ortamda salt inşaata dayalı bir ekonomi elbette krize girmeye mahkumdur. cepler şişti, üretim yok, elbette bu zenginlik sürdürülebilir olmayacak. hadi basın reklamları şimdi dönsün dursun ortalıkta deli dana gibi. cogito?

  • paradoksal bir kanıt olacaktır. simülasyon olduğunun kanıtı bulunursa ve yazılımcı bundan hoşnut olmazsa evreni bir süreliğine durdurur, bir yama ekler zamanı da biraz geriye alıp yeniden başlatır. sorun kalmaz.

    yazılımcı bir yerde bunun simülasyon olduğunun ortaya çıkmasını istiyorsa o zaman iş kötü. programın sonuna gelmiş olabiliriz.

  • 'nasılsa bir gün ayrılacaktık, neden üzüldün ki?'

    sana üzüldüm çemçük hatırladıkca küfredicem de...

  • ben de mesela parasız kaldığım zaman geçici süreliğine sigarayı bırakıyorum. geçen ay çok içtin rita, bu ay sana sigara yok, diyorum. fakat burada sebep de etken de edilgen de benim.

    şu mantıksız olurdu mesela ama değil mi: sigara içiyorum, parasız kalmışım, bu arada bir de çocuğum var. sigarayı bırakmıyorum da çocuğuma "geçen ay çok yedin, bu ay sana yemek yok." diyorum.

    kendine saray yapıp vatandaşının boğazından kısan devlete çok afedersiniz kafam bile girmesin, çıksın gitsin.

    ekleme: başlık başa kalmış.

    açan yanlış hatırlamıyorsam sevojan'dı ve uçuruldu.

    ve yine yanlış hatırlamıyorsam mehmet şimşek maliye bakanı kimliğiyle söylemişti.

  • milan kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği romanında yazdıkları bu acımasızlığa yeter cevaptır;

    "gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. insan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: hayvanlara. ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır."

  • kesinlikle bende de var bundan. sevgilimle aynı ev içinde yaşayayım fakat hiç evlenmeyeyim istiyorum. bunun altında da "kimsenin ailesini ve ailesinin isteklerini kabul etmeme" duygusu yatıyor. ben oğullarını sevmişim iyi hoş ama onların kültürel getirilerini ve üzerimde yaptırım uygulamalarını istemiyorum. "bizim gelin saçını mı boyatmış? bizim gelin düğünde askılı gelinlik giydi.. bizim gelin tatillerde bikini giyiyormuş.. bizim gelin iş olmadığı günlerde şort giyiyormuş.. bu gelin de iyi hoş ama hiç konuşmuyor sinsi bir şey.." bunlara maruz kalmak istemiyorum. ve gerçekçi olalım türkiye'de yüzde doksan beşimizin ailesinde bunları yapacak tipler var. hele doğu ve iç anadolu bölge aile yapısını saymıyorum bile. diğer yüzde beş ise sabancılar, koç ailesi falan.

    daha annem babam hariç diğer akrabalarıma katlanamıyorken bir de ek akraba sayısı bana dayanılmaz geliyor.

    edit: yanlış anlaşılmışım, evlenmeyi hiç istemediğim sanılmış. öyle değil, zamanı gelince isterim tabii ki aile olmayı fakat bu saydığım tipte bir aileye girmemek daha iyi. o tipte aileler de çoğunlukta olduğu için, evlilikten değil onlardan kaçıyorum aslında^^