ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık : steve jobs ile nejat işler in bi alakası var mı
entry: yoksa sadece soyisim benzerliği mi?
arda turan
-
biraz önce tekel büfesini kapatıp oyuna girdi.
kedilerin gariplikleri
-
benim kedi bahçeye inip oynuyormuş gibi yapıp meğerse mahalledeki esnafı tek tek ziyaret ediyormuş. takip ettim demin, "kolay gelsin ağa, naptınız" der gibi bilgisayarcıya girdi, biraz yattı, çıktı, terziye girdi, terzi buna kaşar verdi biraz, yedi, kendini sevdirdi, çıktı sucunun dükkanına girdi. biraz sucuyla sohbet etti miyav miyuv, o da buna poğaça ve su verdi... dışarı çıkıp beni gördü, "miki" dedim, çığlık çığlığa koştu geldi yanıma, beraber eve çıktık. bu var ya, esnafı kandırıyor, her biri kendi kedisi olduğunu, dükkanda olmadığı zamanlar bahçede oynadığını sanıyorlar. ben de evde olmadığı zaman bahçede oynuyor sanıyordum çünkü. hepimizi idare ediyormuş meğerse.
görünmez olunca ilk yapılacak şey
-
yalnızca iki kişinin bulunduğu bir ortama gidip osurmak.
majör depresyon
-
şöyle bir örnekle açıklayalım:
1-0 yenseniz düşme potasından çıkacağınız ligin son maçında, hiçbir iddiası bulunmayan rakibinizden 5 gol yemişken hakemin 18 dakika uzatma işaret etmesidir majör depresyon.
maç 5-0dır ve önünüzde daha 18 dakika vardır. top çevirseniz zaman geçmez, takımınız 9 kişi kalmıştır ve şeref golü atmanız veya 3 gol daha yemeniz arasında da bir fark yoktur. “bitse de gitsek” diildir yani majör depresyon “lütfen bitsin artık”tır. sahada öylece dolanırsınız ve hakem son düdüğünü çalmak bilmez. çaldığında artık 2. ligde olacaksınızdır. sahadan çekilmenizi engelleyen abuk kuralların içinde öylece son düdüğünü beklersiniz. bazen rakip takım 6.ya 7.ye gider, bazen tenezzül etmezler santraya gitmeye..
taraftarlarınız ise 3. golde çoktan stadınızı yakmış ve çıkıp gitmiştir.
fight kulüp şarkısının aldığı 1m dislike'ın sebebi
-
(bkz: gluk gluk gluk)
mandela etkisi
-
ekşide nasıl oluyor da bu kadar az entry giriliyor diye şaşırdım. büyük kitlelerin bazı olayları mış gibi hatırlaması ve iddia etmesi durumu. mesela, pikachu'nun kuyruğunda siyah vardı di mi, yokmuş. miki fare'nin pantolonunda askı da yokmuş. nasıl olmaz ya. daha birçok şey var. güncel olarak konuşulanlara redditte de rastlamak mümkün.
kimisi paralel evrenler olduğundan bahsediyor, kimisi zaman makinesinin bulunmuş olduğunu, zamanda geriye gidilip bazı şeylerin değiştirildiğini ve domino etkisi olarak bilinçli yapılmasa da değişen minnacık bir şeyin bile kitlelerin anlayabileceği kamusal olaylarda kendisini gösterebildiğini, böylece de farkettiğimizi söylüyor. ikisi de mantıklı olabilir. bunun üzerine psikiyatristler, psikologlar, sosyologlar, fizikçiler... aklıma gelmeyen birçok meslekten insan oturup araştırma yapmalı. bu nedir? niye oluyor? delirticek misiniz lan insanı. ne demek pikachunun kuyruğunda siyah hiç olmadı. nası olmaz vardı. delireceğim.
edit: reddit pokemon tartışması
kaç saattir bunu düşünüyorum.
corona saçmalığına inanan kesim
-
"bir gün bir tiyatronun perde arkasında yangın çıktı.palyaço gelip izleyicileri uyardı.izleyiciler bunun bir şaka olduğunu düşünüp alkış tuttu; palyaço söylediklerini tekrarlayınca alkışlar arttı.bana sorarsanız dünya böyle sona erecek:her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu sanan cin fikirli tiplerin tezahüratları eşliğinde. "
( kierkegard, ya/ya da, 1843)
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
misafir olunan evde büyük hacet giderdikten sonra tuvaletin sifonunun çalışmadığını ögrenmek.
aşurenin gereksiz bir tatlı olması
-
"be hey dürzü,
ne ararsın aşure ile aramda
sen kimsin ki fasülyeyi sorarsın?
hakikaten gözün yoksa hamurda
sütlü tatlıya niye nohut sorarsın?
nohut, fasülye yiyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararım, yerim.
ikimiz de gelsek herhangi bir özsüte,
ben seviyosam aşuremi yer giderim
tatlı krizinde mümkün müdür seçmek
yatıp kalkıp aşureye dua et.
senin gibi dürzülerin yüzünden,
tatlıdan da soğuyacak bu millet
tatlı krizindeki hali sakın unutma
aşureye dil uzatma sebepsiz
annen yine tatlı yapardı ama
içinde ne var bilemezdin şerefsiz"
ara çayı
-
gastronomik olarak büyük felaket niteliği taşıyan durumdur. fakat bilimsel olarak alkolün insan üzerindeki etkisini azalttığı bilinmektedir.
şöyle ki;
özellikle çay ve kahvenin içinde tein* ve kafein*maddeleri etkendir. bu maddeler uyarıcı özellik taşımakta olup insanın hormonal dengesinde değişiklikler yaratabilmektedir. nitekim insanı ayıltmak için sonradan kahve içirilmesinin sebebi budur. fakat baş kahramanımız ankara'nın bağları modunda olduğu için o an çok da etkisi olmamaktadır. velhasıl sadede gelmek gerekirse, alkol alınırken belirli aralıklarla kafein veya tein alınması (tercihen tein, çünkü çay içimi daha yumuşaktır.) durumunda sabah yaşanacak baş ağrısı, ağız kuruluğu şikayetlerinin bir nebze önüne geçebilir ve bilincinizi daha uzun süre açık tutabilirsiniz.
ümit özdağ'a kürtlerden oy yok
-
yemezler bosa ugrasma..