ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
memur olup sıradan bir hayatla geberip gitmek
-
memur olmayıp şarapla dolu küvette kıçına buzlu badem sokan, marjinal insan beyanı.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
fakiriz diye demiyorum ama geçen gün eve hırsız girdi, hayatımdan yarım saat çaldınız diye not bırakıp çıkmış.
yaran fıkralar
-
sunay akından dinlediğim fıkradır.
güney amerika ülkelerinden birinde darbe olur. toplumdaki bütün okumuş eğitimli kültürlü insanlar hapislere doldurulur. aradan bir yıl geçer ama mahkumlara yakınlarıyla görüşme izni verilmez. 1 yıl dolunca mahkumlara, ailelerinden sadece bir kişi ile görüşme hakkı tanındığı söylenir. mahkumlardan birer isim yazmaları istenir. mahkum bir şair ise hapise girdiği zamanlarda henüz 7 yaşında olan kızının adını yazar.
görüş günü gelir çatar. kız çocuğu görüşme odasına girer. elinde bir kağıt tutmaktadır. kapıdaki görevli kızın elindeki kağıdı ne olduğunu sorar. çocuk, onun bir kuş resmi olduğunu ve babası için çizdiğini söyler. gardiyan bir hamleyle kızın elindeki kağıdı alır ve paramparça eder ve kuş resminin yasak olduğunu söyler. kız babası ile görüşeceği masaya gelip oturur ama hickira hickira ağlamaktadır. bütün yıl kızı ile görüşmeyi bekleyen baba ise sahip olduğu beş dakikayı kızını teselli etmekle geçirir.
aradan bir sene daha geçer. mahkumlardan tekrar birer isim yazmalarını isterler. aynı şair yine kızının adını yazar. bu görüşmede kızı 9 yaşına girmiş olacaktır. görüş günü gelir çatar. kız görüşme odasına girer. tıpkı geçen seneki gibi bu yıl da elinde bir kağıt tutmaktadır. gardiyan yine bir hışımla kağıdın ne olduğunu sorar. kız ağaç resmi olduğunu söyler. görevli hemen önündeki kılavuz kitabı açar. yasaklı resimler sayfasına uzun uzun bakar. ağaç resminin yasak olmadığını fark edince suratsız bir şekilde kıza babası ile görüşebileceğini söyler.
kız çok mutlu bir şekilde babasının yanına gelir. babasına hediye olarak getirdiği ağaç resmini babasına uzatır. babası çok sevinir resme bakar ve şöyle der; ne kadar da güzel bir resim bu. yaprakları var dalları var köklerieri var. meyveleri de varmış. ne meyvesi kızım bunlar?
- ne meyvesi babacim. onlar meyve değil. onlar kuş. ağacın içine gizledim, der.
motor işi sakat abi
-
kendinize veya bir yakininiza kotu birsey olana kadar bu lafi edenlerle kafa bulmaya devam edebilirsiniz.
kürdistan'da bulunup tc'de bulunmayan şeyler
-
kürdistanın bizzat kendisidir. puahaahasdasd
bolu belediyesi'nin yabancılara vergi zammı
-
bize 81 il için 81 tanju özcan gerektiğini göstermiştir. zira bunlarla gerçekten mücadele eden (göstermelik değil) tek isim tanju özcan.
bayram sabahı kahvaltısı
-
hala kiymetini bilmeyen hayvanlar var. ailenizden bazi fertler gun gelecek o bayramda o sofrada olmayacak. kiymetini bilin.
ayasofya gelirinin 7 yıl daha isviçre'ye gitmesi
-
ayasofya gelirinin isviçre'de olması daha tuhaf geldi bana.
türkiye'de türkiye'ye ait bir şey var mı?
paramparça
-
dizideki en gerçekçi karakterler alper ve karısı. bunlar kime benziyo lan derken roket takımına benzediklerini fark ettim... bildiğin jesse ve james. ahahahha. bir de ben neden paçoz dizileri bu kadar seviyorum?
chp'nin kutuplaşma siyasetiyle mücadele edeceğiz
-
akıllara fatih yaşlı'nın şu sözlerini getirendir:
"çok ilginç bir yalan söyleme tekniği geliştirdiler, ne iseler, ne yapıyorlarsa tam tersini, anti-tezini iddia ediyorlar."
la double vie de veronique
-
kieslowski'nin en güzel filmidir. o tüm sinemasına yayılan naiflik bu filmde doruk noktasına ulaşmıştır. ardından gelen üç renkte de aynı doğruyu takip ederek grafiğin devamlılığını sağlamış olsa da, bu filminin yeri her zaman ayrı. irene jacob'un harika oyunculuğu, ışığın harika kullanımı, görüntülerin mükemmelliği, müziklerin eşsizliği derken birden "izlediğim en güzel filmlerden biri" mertebesine de ulaşır.
--- spoiler ---
geri dönüşüm kutusuna şişe atmaya çalışan yaşlı kadın bu filmde yürümeye başlıyor. sanırım elindeki torba market torbası ve atmaya çalıştığı şişe de içinde; dolu olarak.
kieslowski'nin üç renkte sembolize ettiği fransız devrimi bu filmde yaşlı kadının yürümesiyle başlıyor. ardından şişeyi kutuya atana kadar geçen özgürlük, eşitlik, kardeşlik dolu bir alegorinin başlangıcı bu film.
veronica sevgilisi antek'e onu ziyaret edeceğini söyler. antek oda numarasını verir: 287. veronique ise kuklacıdan kaçarken girdiği otelde 287 numaralı odayı alır. veronica'nın verdiği sözü veronique tutar. bu kadar kesin bir bağ ile bağlıdırlar birbirlerine. filmde en çok hoşuma giden detay bu olmuştu. filmin temel direğini, yani paralel hayatlar fikrini bundan güzel anlatmanın bir başka yolu da yoktur kanımca.
*****
gösteri sırasında çok hasar aldık ve alıyoruz. ama biz elimizi sobaya uzatıp yaktıktan sonra hatasını anlayıp sakınacak bir tıpkımız var mı?
neden ki?
--- spoiler ---
cahil ve vandal halka fazlayız diyen doktor
-
halkın cahil ve vandal kısmının zoruna gidecek hatta onlara ekşi sözlükte başlık açtırabilecek söylem. aktroller mesaide…
şirket batarsa batsın maaşımı verin diyen tip
-
sanki şirket kâr ederken o kârdan pay dağıttın da şimdi adama sabret diyorsun.
bright star
-
güzel filmdir. görüntülerin insanlık durumlarını, metinlerin hikayeyi çok iyi anlattığını söyleyebilirim. filmin sonu muhteşemdi. filmin en beğendiğim sahnelerinden biri, fanny'nin küçük kız kardeşinin, keats'in evlerindeki zorunlu konukluğunun son günlerinde, ma aile bahçede eğlenirken, kuru bir yaprak bulması ve onu bahçenin en uzak noktasına bırakıp, buraya sonbahar gelmeyecek demesiydi.