hesabın var mı? giriş yap

  • 16 dakikanın hepsini izledim, lan insanlar ne kadar ciddi, hiç gülmek akıllarına gelmiyor, bir tanesi elemanı dövecekti neredeyse.

    saygı saygı saygı. herkesin dilinde. kime göre saygı? herkes istiyor ki saygı duyulacak birisi olsun ortamda. yaşça büyük olur, mevkice büyük olur, bir şey olmazsa cinsiyet olur.

    bırakın isteyen istediği şaapsın.

  • abd'nin en çok ziyaret edilen sitelerinden birinde, çocuk ismi vererek açık açık insan ticareti yapıldığına inanan birikimsizlerin, pedofil olduğuna kanaat getirdiği büyük aktör.

    bu abd'deki ünlü pedofiller o kadar mal ki, gizli bir teşkilat kuracak milyar dolarlık servetleri varken, 8-10 milyon takipçili açık instagram hesaplarını kullanıyorlar bu iş için.

    buna inanacak zeka seviyesine sahip olup da, bakkaldan ekmek almayı başarabilmeniz akademik tezlere konu olmalı.

    insanı yaşadığı medeniyete küstürürsünüz siz.

  • tarihinde tek maçlığına giyilmiş efsane birkaç formayı/kombini buraya not edeyim istedim. hemen akla gelen buz mavisi, altın sarısı, uzaylı grisi, mor formalar birden fazla kez giyildiği için buraya almadım.

    1- 74/75 beyaz forma: formanın beyaz olması, yakası ve kollarının sarı kırmızı çizgiler içermesi dışında, en büyük olayı beyaz forma altına mavi şort ve sarı çorap giymiş olmamız. yani, rakibin beyaz şort giymesi ve bizim mecburen antrenman şortu olan maviyi giymemiz yüzünden, fenerbahçe kombini olsa sırıtmayacak bir kombinle maça çıkmamız. omuza çıkan da erman toroğlu.

    2- metin oktay anma forması: metin oktay'ın trafik kazası sebebiyle ani vefatı yüzünden galatasaray'ın akşamdan sabaha hazırlanan ve sadece futbol takımına yetecek kadar dikilen siyah forması. 10 numarasızdır. tek devre giyilmiştir.

    3- 92-93 fenerbahçe maçı forması: o sezon, fenerbahçe'ye 2-0 kaybedilince bir daha giyilmeyen kırmızı çizgili sarı forma. altına kırmızı şort ile güzel kombin olabilecekken maalesef yok oldu.

    4- sade-yakalı beyaz: galatasaray tarihinin efsane beyaz formalarından birisi olan bu forma sion maçında giyildi. yakasındaki sarı-kırmızı çizgi dışında bembeyaz forma, avrupa maçı olması sebebiyle yazı ve reklam puntolarının da küçük olduğu bir dizayna sahipti. sadeliği ve gündelik hayatta giyilebilir gibi tasarımı ile mükemmeldi.

    5- deprem siyahı: 2003'te meydana gelen bingöl depreminden 2 gün sonra maça çıkan galatasaray'ın siyah forması. altına giyilen şort, çubuklunun şortu olsa da siyahla uymuştu. tek maç giyilip, öyle kaldı.

    6- efsane forma: hikayesini az çok biliyorsunuz. neuchatel deplasmanında terör örgütü sempatizanlarının sahaya girmesi, simovic'e polisin köpek saldırtması ve diğer psikolojik etmenler yüzünden galatasaray ve türkiye'nin bu olayı bir milli mesele haline getirmesi, galatasaray'ın bunun üzerine sarı-kırmızıyı değil de milli takım için tasarlandığı söylenen ama kullanılmamış olan kırmızı-beyaz formaları giymesi. tek maçlıktır. öyle de kalması iyi olmuştur.

  • bugün (dün yani artık) ilk avukatlık ücretimi almamla sonuçlanan diyalog türü.
    (aldığım maaş ayrı. o iş kanunu'na dair bi hadise. neyse, farkı anladın sen.)

    büyükçekmece adliyesi, 15.05.2009. saat 12 olmak üzere. hakim çıkmadan ona bi yetişmeye çalışıyoum. bu arada koridorda...

    - afedersiniz, avukat mısınız?
    - evet buyrun?
    - ya benim bi dilekçe yazmam lazım yardımcı olur musunuz?
    - tamam olurum ama acelem var, 5 dk bekle yardım edicem...

    (hakimle konuşulur, kalem'le konuşulur, iş halledilir, yardım isteyen vatandaşa dönülür)

    - ben kefaletle serbest kaldım ama sonra beraat ettim, şimdi o kefaleti geri almak istiyorum, dilekçe yaz dediler ama nasıl yazılır bilmiyorum.

    elinde beraat kararı da vardır, kelime kelime yazdırılır dilekçe. çünkü çocuk gerçekten bilmiyor, tamamen alakasız olayla.
    ne yapması gerektiği anlatılır filan. git hakimden imza al, imza aldıktan sonra git bi de fotokopisini çektir sende dursun vs vs vs...

    - çok teşekkür ederim, allah razı olsun, çok sağol vs vs vs
    - ya yok bişey büyütülecek, önemli değil, sen sağol.
    - açlığın var mı?
    - yok, teşekkür ederim.
    - sana borçlu kaldım ya, yemek ye istersen ben öderim, allah razı olsun.
    - borç yok, allah senden razı olsun.

    ayrılınır, yemeğe çıkılır, yemekten gelinir. bizimki hala adliyede. selamlaştık. 5 dakika geçmeden geldi bu, elinde iki tane yarım litrelik su.

    - birini sana aldım, bari bunu al, ferahlarsın iyi gelir. teşekkür niyetine.
    - ben teşekkür ederim. iyi düşünmüşsün.

    böylelikle, ilk ücretimi de almış oldum yarım litre su olarak.

    babama anlattım bunu, o zemzem suyu gibi şimdi dedi. öyle vallahi.
    damla damla içicem onu, sevdiklerimle paylaşa paylaşa.
    çok mu duygusalım acaba?

  • doksanların sonunda yarısıyla okul kantinlerinden simit ve ayran alınabilen paradır. emektardır. defterin bir alt yaprağına konup üzeri kurşun kalemle hafif karalanarak az kopyası çıkartılmamıştır.*

  • aşı karşıtlarının verileri çarpıtmaktan bıkmadıklarını gösteren bir başka haber. örneğin:

    - 100 kişilik bir popülasyonda, 95 aşılı + 5 aşısız varsa,

    - 95 aşılıdan 7'si ve 5 aşısızdan 3'ü hastaneye yatıyorsa,

    eğer aşı karşıtı bir cahilseniz, hastaneye yatan 10 kişiden 7'si aşılı olduğu için buradan hastaneye yatanların %70'i aşılı diye manipülasyon yapabilirsiniz. kağıt üzerinde doğru bilgi ama bu orana bakıp aşılar işe yaramıyor demek için salak olmak lazım.

    aklı başında mantıklı biriyseniz, aşının hastaneye yatıştan koruma oranının %90'ın üzerinde olduğunu, aşısızların hastaneye yatış oranlarının ise %60 gibi yüksek bir oranda olduğunu hesaplayabilirsiniz. işte aşı karşıtları bu iki oranı görmezden gelip yukarıdaki gerçeği yansıtmayan oranı işlerine geldiği gibi yayıyorlar. bunların veri çarpıtma tuzağına düşmeyin.

  • doğu anadoluda bir il...ceza mahkemesinde bir davanın ilk duruşması. iki sanık hazır.kimlik tespiti yapılmakta...birinci sanığın künyesi tutanağa yazıldı.sıra ikinci sanıkta :
    -adın,soyadın ?
    - (cevap yok)
    -oğlum adın soyadın ne ?
    -(cevap yok üstelik zorlandığı belli,terlemekte)
    -oğlum türkçe bilmiyor musun ?
    -bilirem
    - o halde...adın ne ?
    - (yine cevap yok)
    bu arada sanık yanındakine döndü,hafif ama duyulabilecek bir sesle hızlı hızlı:
    - ula benim adım neydi ?
    yanındaki:
    -ula adın ........... idi dedi.

    insanımız böyledir işte...
    ya ilk defa mahkemeye çıkması nedeniyle heyecandan ismini unutmuştur,
    ya da ailesi bir ad koyar onunla çağrılır herkes öyle tanır ama nüfusta ismi başka yazılıdır.hatırlıyamaz o ismi..