hesabın var mı? giriş yap

  • vardır böyle insanlar. ama benim başıma bundan daha ağırı geldi.

    bir gün aynı ofiste çalıştığım bir kızla iş için beşiktaş'a gittik. arabayı kadıköy'de park edip vapurla geçtik karşıya ve bir saat verip beşiktaş iskelesi'nde buluşmak üzere sözleştik.

    ben saat yaklaşırken başladım beklemeye. sonra saat 5-10 dk geçince aradım bunu ve bana; ayh yoldayım geliyorum, çok sıcak, şöyle oldu, böyle oldu gibi şeyler söyledi. ben de beklemeye devam ettim. 10 dk oldu 20 dk, 20 dk oldu yarım saat... ben bunu tekrar aradım, ne kadar sürer gelmen diye ve yine aynı rahatsız ifade ile 10-15 dk sonra oradayım dedi.

    ben de beklemekten sıkıldığım için barbaros bulvarı'ndaki starbucks'a kadar yürüyeyim hem bir kahve alırım hem de vakit geçer dedim.

    starbucks'a bir girdim ki ne göreyim. bu, masasında bitmiş bir kahve bardağı elinde bir dergi oturuyor. yanına gidip selam verdim sakince.

    beni görünce şeytan çarpmışa döndü ama öyle bir hale geldi ki açıklama bile yapamadı. nedenini bile sormadım çünkü bu kötücüllükte olan insanlara asla "neden" diye sorulmaz.

  • su sekil oluyor: kakaniz gelmis. hatta gelmemis, hucum etmis. ama ayni anda cok cisiniz de var. biliyorsunuz ki ikisi de ayni anda yogun bir sekilde gelebiliyor. iste trajik durum: cisinizi yapacak alana sahipsiniz, ama kakanizi yapacak ortam yok.

    iste bu anda gelen kaka cis tutma kakasidir. cunku bilirsiniz ki cisinizi yaparsaniz kakayi tutmak mumkun olmayacak. yani bir mincik da olsa kacacak. o yuzden kakanin hatrina cisinizi tutuyorsunuz. oncelikler, hiyerarsiler ve yuzyilimiz 150 bin yildir dunya uzerinde yasayan, evrimi milyarlarca yil surmus bir canli turunu, insani bu duruma soktu. bu cis kaka tutma mecburiyeti cok ciddi sorun diyorum, kimse dinlemiyor. ''bu ne boktan konu allansen?' diye herkes bu meseleleri savsaklarsa ohoo.

  • moraliniz düzelir. gün gelir biri çıkar yanınıza yoldaş olur. araba vs alabilirsin, yürüyerek gidebileceğin bir işin olabilir. toplu taşıma zor olsa da haliç köprüsünden geçerken kafanı çevirip tarihi yarımadaya bakarsın. maaşın artar, masraflarını kontrol edersin. belki bir iş kurarsın. belki terfii alırsın. belki bir şey değişmese de sen değişirsin.

    vucüdunu seçemezsiz ama geliştirebilirsin. tarzınla, formunla, duruşunla bir şeyleri geliştirebilirsin.

    hayat zor ve boktan biliyorum ama nefes alıyorsak dostum her şeyin bir çaresi bulunur be..

  • televizyondan;

    muhabir; servet, gecen hafta magazin basınında cıkan resimlerin bayan hayranlarını oldukca üzdü.
    servet; sanmıyorum bayan hayranım oldugunu .

  • kimse de cikip "madem oyleydi de daha once sen bu adami ne demeye milletvekili olarak tutuyordun?" demiyor mu bu beyanatin uzerine?

    evet, soru retorik.

  • siyasal islam'ın final yaptığı süreçtir.

    ayasofya'nın ibadete açılmasıyla siyasal islam'ın elinde kalan son vaadi de harcanmış oldu. lost'un final bölümü gibi. onlarca yıldır bu anı bekleyen siyasal islamcılar dışarıya itiraf edemeseler de içlerinden "bu muymuş amk" diyecekler. reisçiler de bir hafta bayram edip sonra unutacaklar. bütün o gereksiz mega projeleri unuttukları gibi. çünkü siyasal islamın tüm vaatleri hayatın gerçekleri, çağın gerekleri ve halkın sorunlarıyla örtüşmeyen hamasi ve hayalci vaatlerdi. ister evinde namaz kıl ister ayasofya'da, bu senin ay sonu borçlarını ödemeni sağlamıyor. ve siyasal islam'ın gerçek sorunlar konusunda yapabileceği hiçbir şey yok.

  • hala islam ülkesi olduğunu düşünen garip ve boş bir topluluk var burda. kafanıza cidden yazık oğlum bu kadar boş yaşanır mı lan

  • abi bu hintlilerin nasıl bir mide yapısı var bilmiyorum ama, emin olduğum bişey var: demiri bile eritebilir.