hesabın var mı? giriş yap

  • gece ulaşımının sadece gece hayatı için gerekli olduğunu düşünen dangalakları göstermiştir.

    gecenin bir yarısı hastaneye gitmesi gereken, eczaneye ulaşması icab eden, şehir dışından gelmiş kalacağı yere ulaşması gerekebilecek birilerinin olma ihtimalini aklına getiremeyenleri de göstermiştir.

  • çok çok çok eskilere dayanan bir şaman-türk geleneğidir.

    efendim, bilindiği gbi eski türkler'in yaşadıkları bölgelerde oldukça fazla demir yatağı vardır. hatta buralarda yaşayan türkler'e ''altay'ın demircileri' denirmiş o vakitlerde. bu nedenle demir, şaman türkler tarafından kutsal bellenmiştir. demirciler, demir dövenler, silah yapanlar toplum tarafından derin saygı görmüşlerdir. aynı zamanda demirin, kötü ruhları, düşmanları kovduğuna inanılmaktaydı. bu yüzden ölmüş kişinin üstüne kılıç veya bıçak koyarlardı ki, ruhu ülgen'e kazasız belasız, kötü ruhlar musallat olmadan erişebilsin.

  • müge anlı'nın, dişine göre bir suçlu bulmanın heyecanıyla, "atalay filiz hmmm a.f. kullandığı isim furkan altın hımm f.a." şeklinde şifrelerini tahtada çözüp, zekasına övgüler yağdırdığı, uzak bi yerlerden tanıdık gibi gelen seri katil.

    bacım anladık "amcamgille kız kardeşimi telefonla konuşurken görünce küreklen tepikledik" tiplerinden bıktın da bu da katil yani.

  • allah, kelam gibi dini sözler kullanıp 10 yaşındaki küçücük çocuğa tecavüz etmekten bahsediyor..hiç mi şaşmaz bu sözde müslüman insanlar be..bu ülkeyi bu hale getiren leş insan topluluğundan sadece biri..

  • iki talebe arasında geçmekte, ben bir büfede sosisli yerken geldiler, iyi ki geldiler.

    çocuk1: olm çok mutluyum lan.
    çocuk2: normal abi, sevgilisi olan sensin, gerçi kızda bıyık var...
    ç1: abi bak düşün bir kere, düşün, niye bıyıklı?
    ç2: neden olcak, epilasyon denen şeyi bilmediginden.
    ç1: olm öyle olsa bile ben mutluyum, düşünsene, kim benim sevgilime laf atar ki?
    ç2: haklısın ben atmazdım.
    ç1: tabii abi, çok çirkin, ben sevgilisi olmadan onu yolda görsem, ben de atmazdım ama gene de mutluyum, sevgilim çok çirkin, bıyıklı, kollarından kıl fışkırıyor ve içim rahat, kimse ona laf atmaz.
    ç2: lan iyi de kız kıllı?
    ç1: olsun, biri ona laf attı diye kavga etmek zorunda değilim, çünkü biliyorum, kimse laf atmaz ona...

    olm yemin ediyorum dönüp cocugun kafasını okşayasım geldi, bu nasıl bir iyilik lan... sosisli ağzımdan fışkıracaktı az kalsın... afferim.

  • hesaba gerek yok, konda kendisi yapmış zaten:

    ilkokul mezunu: 50% akp, 19% chp
    ortaokul mezunu: 43% akp, 17% chp
    lise mezunu: 36% akp, 30% chp
    üniversite mezunu: 29% akp, 35% chp
    master/doktora mezunu: 12% akp, 55% chp

    konda'nın kendi yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça ak parti’ye oy verenler azalırken, chp’ye ve kısmen mhp’ye oy verenler artıyor."

    akp'nin bakanının yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça akp oyları azalıyor."

    trollsün eyvallah da, hem rakamlar ortadayken hem de adamın gol diyorken ayıp oluyor biraz.

  • evet bi efsanevi nesilde daha beraberiz. pazardan annesine zorla aldırdığı civcivi maksimum 1 ayda pert etmiş nesilin ta kendisi işte bu. ben en az 10 tane aldırmıştım mesela hepsi de hakkın rahmetine kavuştu ergenlik dönemlerini atlatamadan. neden böyle oldu bilmiyorum.

  • on altıncı yüzyılın sonlarına doğru kendisi de son günlerini yaşamakta olan liefde isimli bir ingiliz ticaret gemisi, japonya'nın kyushu adasındaki bungo bölgesine demir attı. on dokuz aydan fazla süredir seyahat hâlinde olan ve mürettebatının yarısından fazlası ya ölmüş ya da hastalıklı olan bu gemide, muhtemelen japonya’ya ayak basmış ilk ingiliz olan william adams da bulunmaktaydı. adams ve arkadaşları karaya çıktıklarında portekizli cizvit misyonerler ile karşılaştılar. geminin bir korsan gemisi olduğunu iddia eden misyonerler, japon yerel halka mürettebatın infaz edilmesi gerektiğini söylediler. bunun üzerine tokugawa ieyasu’nun emriyle gemilerine el konuldu ve osaka kalesi zindanlarına mahkum edildiler.

    takvimler 1600 yılını gösterdiğinde tokugawa ieyasu, müttefiği toyotomi klanına sırt çevirdikten sonra hideyoshi’nin* oğlu toyotomi hideyori‘yi, sengoku dönemi’ni bitiren sekigahara savaşı‘nda, liefde gemisinden sökülen top ve gülleler yardımıyla mağlup ederek 1603 yılında yeni shogun oldu ve edo şehrini shogunluğun merkezi yaptı. bundan dolayı, 1603 ve 1868 yılları arasında sürmüş tokugawa dönemi, edo dönemi olarak da bilinmektedir.

    gemiler ve tersaneler konusunda donanımlı olan william adams, yeni shogun tokugawa ieyasu tarafından affedilerek shogunun danışmanı pozisyonuna kadar yükseldi ve edo kalesi’ne serbest erişim iznine tabi edildi. tokugawa’nın kapalı ülke* politikası yüzünden ingiltere’ye dönüşü yasaklanan adams, miura anjin adını aldı. kendisine uraga‘da bir arsa, iki katana ve yüklü miktarda para verilerek japonya’nın ilk ingiliz asıllı samurayı ilan edildi. miura anjin’in avrupa bilgisiyle yaptığı danışmanlığı ile edo şehri gerek ekonomik gerek kültürel anlamda kısa bir sürede şahlandı ve japon rönesansı olarak bilinen bir çağ başladı. yüz elli bin kişilik nüfusuyla japonya’nın en kalabalık şehri hâline gelen edo, artık basit bir balıkçı köyü değildi; dünyanın sayılı büyük şehirlerinden birisi olmuştu.