hesabın var mı? giriş yap

  • "ben bir ateist değilim. kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum. ilgili soru bizim kısıtlı akıllarımız için çok geniş. biz, pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız. çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olması gerektiğini bilir. nasıl yazıldıklarını bilmez. yazıldıkları dilleri anlamaz. çocuk, kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder, ama ne olduğunu bilmez. bu durum, bana göre, en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır. biz, evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz, ancak bu kanunları çok bulanık bir şekilde anlayabilmekteyiz."

    albert einstein

  • bugün 28 ocak 2010 ankara'da kar yağışı olayı ile bir arada düşünüldüğünde yalnızca dumur değil, sinir, stres, soğuk ve nihai son (başta ayaklar olmak üzere komple) uyuşukluk olarak başımdan geçti bi tane. böyle de iğrenç bir girişi olur entry'nin. utançla devam:

    aslında servise binmek üzere çıkmıştım evden. şoför, yollar kapandığından gecikeceğini ve zahmet olmazsa biraz yukarıda beklememi, bu yağışta aşağıya inemeyeceğini söyleyince tamam dedim, ağzımı da şu güzel ortamı da bozmayım diye mutlu mesut başladım yokuşu tırmanmaya. sanıyorum ki, ben gidene kadar servis de gelmiş olur, binerim hemencecik ısınırım. dayan yalnızlığım. çıktım baktım yollar felaket, trafik kilitlenmiş, servis mervis hak getire. bekledim biraz daha, aradım, kaza yapmış ama 10 dk 'ya geliyorum dedi. kafamda bu iki veriyi bağdaştıramadım. başımın çaresine bakayım, ne gelirse binip gideyim diye durağa doğru yürüdüm ya da süründüm. bu ikisinden biri, zira bilincim bulandı soğuktan. yıllarca görmediğim arkadaşlarıma gülümsemem bu yüzdendi ulu orta...

    başıboş bi otobüs geldi. üzerinde semt, gideceği yer filan yazmıyor: ego genel müdürlüğü yazıyor. kapılarını açtı bekliyor. normal olarak sordum: "abi, bu otobüs nereye gidiyor?" abim sinir yapmış, muhtemelen egosuna da, belediyesine de, karına da trafiğine de giydiriyor içinden. diyor ki bana:"arkadaşım, etrafına bi bak ne görüyosun?" (yıllarca görmediğim arkadaşlarımı?) "hiç bi tane otobüs gördün mü?" (sen varsın ya, yiğidim?) "sence bu yoldan otobüs iner mi?" (pas?) sıralıyor soruları. yahu tamam da sen nereye gidiyorsun? abi yalnızca gidemeyeceği yerlere odaklanmış inatla cevap vermiyor! nihayetinde, ben de allah'ın bi kuluyum der gibi "ben ring için geldim." lafını alabildik ağzından. ama bununla bitmedi tabii, ring de nerenin ringi? hangi yöne gidecek? abi düğmesine basmış gibi başa sarıyor: bu karda kışta ilerlemenin zorluklarından bahsediyor. baktım anlaşmanın imkanı yok, en azından ayaklarım ısınsın diye bindim otobüse. istisnasız her yolcu ile aynı diyalog yaşandı, otobüs nereye gidiyordu ve evrensel ahlak yasası var mıydı? ikincisini ben uydurmuş da olabilirim çünkü buzu çözülen ayaklarımın sızısı inanılmazdı. sessizce izledim ve doyurucu bir cevap alamamalarına rağmen otobüse binen insanlarımıza hayret ettim... insanları gerçeklerle yüzleştirmeye and içen belediye şoförünün hiç de spesifik sayılmayan "gidebildiğim yere kadar gideceğim..." cevabı üzerine hakkımızda denilebilirdi ki: (bkz: bindik bir alamete)

    - ulus'tan geçecek mi?
    - geçer diyemem.

    hayır öyle bi boyutta ki, şoför bizi çok alakasız bir yerde de bıraksa cümlesi belli: "ben size mutluluk vaadetmedim."

    sonunu bilmediğim bir yolculuğa çıkmayı hep istemiştim de, bu kadar da ucuz değildi be abi.

  • durumu olmayan vatandaşı daha rahat skin diye değil mi?
    kırtasiyeler basit bir ürünü bile ne kadar farkla satıyor biliyoruz.

  • 80 milyonun çalıştığı, ürettiği, kazandığı tüm değerleri ve tarihten gelen kurulu düzeni, kurumlarını; sırf seçim kazandı diye mülkiyetine geçirip kendi özel şirketi gibi yönetmek istiyor. yönetiyor da.

  • 6-7 ekim 2014 kobane için sokağa eylemleri çerçevesinde gerçekleşen olaylardan biridir.

    --- spoiler ---

    http://www.vanhaber.com/…ac-yakildi-6562421-haberi/

    --- spoiler ---

    canlarım benim, eylemleri ile kobane'ye destek veriyorlarmış...
    kızılay'ın kan toplama aracını yakarak mı destek vereceksin kobane'ye?..

    bak van diyorum, kızılay diyorum, deprem diyorum, afet diyorum...

    beğenirsin beğenmezsin, yeterli bulursun ya da bulmazsın ama van depremindeki yardımları yeterli görmeseniz bile yardımları yapan, çadırları kuran, iki kap sıcak yemek dağıtan kızılay'dı...

    şu eylemi adadığınız kobane'den gelen yüzbinlerce insana yardım etmeye çalışan iki-üç tane kuruluştan biri gene kızılay...

    ne istediniz lan kan toplama aracından? hiç mi acımadınız oğlum?

    türk kamuoyundan da destek bekliyorlarmış...
    içi yolcu dolu halk otobüslerine molotof kokteyli atarak mı destek alacaksın türk kamuoyundan?..

    insanlığa saygı eylemi imiş, bu mu lan insanlığınız?

  • gen diye bir şey var. kanıtlanmış.
    insanın geni var. kanıtlanmış.
    evrim ağacında en yakın maymunun da geni var. kanıtlanmış.
    insan ile maymunun genlerinin %98.7'si birbirine benziyor. kanıtlanmış.

    uzak bir dalda bulunan hıyarın ya da muzun da genleri var. kanıtlanmış.
    hıyarla ve muzla da genlerimizin %40-60 benzerliktr olduğu kanıtlanmış.

    sana daha neyi kanıtlayalım bre cahil? illa zaman makinası yapıp maymunların olmadığı, sıçanların ağaç kavuklarına tırmandıkları zamanı mı gösterelim? kuşların dinozorlardan geldiğini, illa 65 milyon yılı kısa film olarak zaman makinası aracılığıyla çekip mi gösterelim? 3 milyon yıl önce modern insana benzeyen bir canlı olmadığını kemiklere ve kafatasına inanmıyorsan nasıl kanıtlayabiliriz ? sen bize bir fikir ver, sana öyle kanıtlayalım.

    git zaman makinasını sen yap, sen bize göster güzel kardeşim. biraz da siz uğraşın, nasa'dan fazla bütçeni var. elinizde kılıçla şov yapacağınıza, fikirlerinizi somut şeylere dayandırın. bıktık size bunları tekrar tekrar anlatmaktan.

    çoğunuz 4,5 milyar yılı sayıyla yazamayacak adamlarsınız hala burada kanıt istiyorsunuz.
    git kendin araştır, science direct var. olmadı d & r'ın bilim köşesi var. al iki kitap oku. internet var, hödük hödük konuşacağına git iki şey oku.

    onlarca kitap, makale okuyan insanların emeğini noşa çıkarmak için elinizde bir kitapla etrafta dolaşmanızdan bıktık.

  • dönemi konu alan bir video.

    https://www.youtube.com/watch?v=aq4g-7v-_xi

    bu muazzam sistemik çöküşün neden olduğunun tam bilinmesi, ortaya "sea people" diye esrarengiz bir isim atılması vs itibarıyla çok enteresan bir konu bence. bir dönem muazzam kozmopolitleşen bir dünya yok oluyor düşünsenize. 10-15 sene içinde bildiğiniz bütün şehirler yok oluyor, gıda üretimi muazzam azalıyor, kıtlık başlıyor, ortalığı savaş lordları ve çeteler yönetiyor, devlet otoritesi kalmıyor. bir anda medeniyetten vahşi doğada hayatta kalmaya geçiyor insanlık.

    bu sebeple abrahamic dinlerin kökünün bu dönemlerden çıkması aslında önemli bir ilişki. bu denli bir yıkım ve umutsuzluk karşısında yeni dinlerin toplumsal hareket olarak oluşması, korku ve belirsizlikten mahvolmuş insanlar için önemli bir dayanak olmuştur diye düşünüyorum.

    extra credits kanalı şurada sistemik çöküş teorisi çerçevesinde olayı ele alıyor. çizgi film gibi bu ne lan deyip geçmeyin harika bir kanaldır.
    https://www.youtube.com/…tt-vdj9aondqlbpcv5spsn0c6k

    sea people'ın saldırılarının vahşetinin yanı sıra oturmuş olan ticaret sistemi ve dönemin temel malzemesi olan bronz'un üretimi için dış bölgelerden ticaretin akması gerektiği gerçeği önemli bir faktör. sonrasındaki demir çağında demir erişimi daha kolay bir malzeme olduğu için daha oturaklı sistemlere temel oldu diye anlıyorum.