hesabın var mı? giriş yap

  • ya bir cumhurbaşkanı neden dandik bir tv dizisini korumaya geçer, hadi geçti neden bir komedyenle atışır? bir tek bana mı bu kadar saçma geliyor rte'nin her şeye yorum yapması, herkesle kapışması?

    ben türkiye'nin muhtarıyım dediğinde gülmüştük de, bu kadarını boş boş kahvede oturan muhtarlar bile yapmaz.

  • ters ayakta yakalanmış, gözünüzle izleyin.

    edit: gelen hakaretler üzerine üşenmedim tekrar izledim ve sonuç olarak fikrim değişmedi. video'da açık bir göz aldanması var. buyrun kendiniz karar verin;

    http://i.imgur.com/nx1qcqg.jpg

    - 1. karede şut çekildiği anda kalecinin ters ayakta olduğu açıkça görülüyor,

    - 2. karede top ile kaleci arasındaki uzaklık, kalecinin yetişemediği veya yetişemeyeceği yine oldukça açık,

    - 3. ve son karede ise top kaleciyi geçtikten sonra kalecinin kolunu çektiği görülüyor. kalecinin ve topun paralel uzantılarına dikkat edin.

    edit2: volkan'ın benfica'dan yediği gol; https://youtu.be/bss3_dmb7k0?t=48

  • direkt süper deneylerle çatır çatır kavramlar oluşturmuş ve halen geçerliliğini koruyan bir dolu kuram yaratmış aşmış bir psikolog abimiz.
    3 dağ deneyi -3 mountain experiment- diye bir deneyi vardır ki abimizin mesela, algı -perception-, benmerkezcilik -egosentrizm-, çoğul bakış açısı -multiple perspectives- ve empatiye kadar gider. çocukta kaç yaşında bunların oluştuğunu bulmaya çalışır.

    teori şudur:
    çocuk küçüklükten itibaren egosentrik -ben-merkezcidir- ve diğerlerinin varlığından kendisinden ayrı birer şey olarak haberdar diildir. -tanrı her yerdedir, çocuk kendi kendisinin tanrısıdır, panteizme falan bile vardırılır kasarsak, çocuk bilinci gelişim aşamalarını toplumsal sosyal gelişime çekmek yoluna da başvuranlar olmuştur çünkü, stage teorisyenleri şahane insanlardır zaten hep-
    dolayısıyla "diğeri" fikri çocukta belli bir yaşa kadar mevcut diildir. evren, herkes ve her şey çocuğun kendi varlığının bir parçasıdır.
    dolayısıyla da çocuk herkesin her şeyi kendi gibi gördüğünü varsayar.
    -bunu 50 yaşında da düşünen insanlar var enteresan olan da odur. zaten bu stage teorisyenleri genel ortalamayı verirler aşamalara dair ama siz daha ikinci aşamayı 70 yaşında aşamamışsanız size piaget, kohlberg, vygotsky naapsın-

    örnek deneye geri gelelim:
    çocuk bir sandalyeye oturtulur. oyuncak ayı -teddy bear or doll- tam karşısına başka bir sandalyeye oturtulur. çocuğun önünde bir masa vadır. masada da 3 boyutlu bir maket vardır. 3 dağ vardır ismi de buradan gelir hatırladığım kadarıyla -pardon yanlışsam birileri düzeltsin okuyalı 10 yıl oluyor da bu teorileri-. çocuktan bir kendi gördüğünü bir de ayının gözünden maketin resmini çizmesi istenir. çocuk belli bir yaşa kadar ayının gözünden çizilmesi istenen resimle kendi gördüğü resmi birebir aynı çizer. ortalama 5 yaşından sonra ise çocuk ayının bakış açısı -perspektif- olduğunu ve karşıdan bakıldığından maketin tersten görüneceğini akıl edebilir hale gelir.. bir de bir şey saklanıyordu dağın arkasına, sanırım tavşan ama tavşan dağ atasözünden uyduruyor da olabilirim, saklanan şeyi oyuncak ayı göremeyecek yerde otururken çocuk görebilecek konumda kalıyor ve "oyuncak ayı tavşanı görüyor mu?" diye soruluyordu sanırım. (alternatif bakış açısıyla spatial perpektif denen mekan algısı açısından belirleyici bir deney olarak da görülür bu deney) ancak bence asıl önemli etkisi bu deneyin, belli bir döneme kadar çocuğun "diğeri" ve "diğerinin bakışı" konseptlerinden, kavramlarından -perspektiften yani- bihaberken, bir yaştan sonra karşıda oturduğu için ayının aynı şeyi tersten gördüğünü ya da en azından ayının kendisinden farklı olduğunu algılamasıdır. -perspektifin bulunuşu da rönesansladır, sanatsal, mimari gelişim için perspektifin icat edilmesi gerekmiştir. icat edilmesi diil bulunması diyelim, yani rönesans 5 yaşına denk geliyor olabilir mi acep uygarlığımızın?-

    egosentrizm yani ben merkezcilik bu noktada 5-6 yaş arası azalmaya başlar -kardeş isteme yaşını buna bağlayanlar da vardır gözlemle, ama bildiğim araştırma yok-.(hatta yine geçmiş zaman ve haliyle kaynak veremeyeceğim ama elektra ve odipal komplekslerin azalma ya da artma yaşı da yine 6 civarıdır ve egosentrizmin azalması ya da diğeri algısının gelişmesi ile alakası kurulabilir)

    özetle piaget bir çocuğun karşısına bir oyuncak ayı oturtur. ve çocuğa ayının ne gördüğünü ne düşündüğünü sorar. bir yaşa kadar çocuk oyuncak ayının onunla aynı şeyleri hissedip gördüğünü sanır, söyler. çocuk açsa ayı da açtır, çocuk toksa ayı da toktur. ama bir yaştan sonra ayıyı kendisinden ayrı bir varlık olarak kabul eder. bu da aslında kendisini ayrı bir varlık olarak ayrıştırmasına tekabul eder. "ben tokum ama ayıcık aç" demesi için bir yaşı/aşamayı geçmesi gerekmektedir.

    (kimlik ve ayna ile ilgili de şahane deneyleri vardır piaget'min. daha profesyonel olanlar anlatsalar ne şahane olur, ben hatırlamıyorum.
    hatta birileri masonluktaki ayna ve göz kavramlarını buna bağlayan bir yazıyla anlatsa daha da şahane olur, toplumsal gelişim aşamalarına çekip yine. ayna deneylerini kimlik kavramlarına çekse, hatta üzerine de önce edebiyata onu da toplumsal stage olarak matbaanın bulunuşuna bağlasa, onu da oradan psikoterapiyle içsel aydınlanmaya ve iletişim kanallarıyla çocuk/toplum gelişimi aşamalarına çekse, internete yardırsa hatta oradan çocuktaki/toplumdaki "kimlik" tartışmasını stage based olarak.. oyy oyy oyy)
    .
    piaget'min -oy piaget gül piaget- bir diğer deneyi de yine gerçek ve algı ayrışmasını yaptığı ve "bu gerçekte ne?" ve "bu neye benziyor?" sorularını sorduğu deneydir. çok etkileyicidir. (deneyimiz şu: çocuğa bir başka şeye benzeyen bir nesne gösteriliyor ve "bu ne?" ve "bu neye benziyor?" soruluyor.) çocuk 4 yaşına kadar hep gerçekte olanla benzeyen şeyleri aynı söyleme eğilimindeyken sonradan bir şeyin olduğundan farklı görünebileceği bilgisine/algısına ulaşır. yani çocuğa kaya görünümlü bir sünger gösterildiğinde 4 yaşına kadar her iki soruya da ya sünger ya kaya derken -either/or- 4ünden sonra "bu sünger ama kayaya benziyor" demeye başlayabilir. görünenden farklı bir gerçeklik algısı yani. -bu aşama benzetme, şiir, sanat yetkinliği başlangıcı olarak yorumlanabilir, toplumsalda tekabul eden aşamada edebi rönesansı kimden nereden başlatacağımız muamma elbette-

    alınız ve tüm bu deneyleri günlük hayatınızdaki yaşıtlarınıza uygulayınız. ne de olsa hepimiz içimizdeki çocuğu koruyoruz deli gibi.
    kohlberg'in ahlaki aşamalarında 3.,4.,5. aşamada kaldığımız gibi piaget'nin algı aşamalarında da neyin ne görünüp aslında ne olduğuna dair temel deneylerinde de 4-6 yaş altı çıkma olasılığımız yüksek her birimizin.

    bu yüzden, unutmayın büyüdüyseniz ,6 yaşı geçtiyseniz mesela, bazı aşamaları da geçmişsinizdir ve:
    1- oyuncak ayının masanın öteki tarafında oturduğundan dolayı sizden başka bir görüntü gördüğünü
    2- bu görüntünün sizinkinden çok farklı olmasına rağmen aslında baktığınız maketin aynı olduğunu
    3- oyuncak ayının bakış açısının da sizin bakış açınızın da maketin gerçekte ne olduğunu değiştiremediğini
    4- bir şeyin göründüğü ile olduğunun farklı olduğunu
    bilirsiniz piaget'ye göre... (bkz: bilgi)

    hem piaget'yi sevelim hem de işte içimizdeki çocuğu sevelim. agucuk bugucuk falan...

    özetle piaget candır.
    otursak bir çocuk, bir piaget ve bir oyuncak ayı masaya, 3 dağı da piaget'ye helal ederim.

  • giderek anonimliği elimizden alan sözlük yönetiminin yeni icadı… ne gerek vardı? diğer sosyal medya sitelerinden ayıran özellikler bir bir gidiyor elimizden…

  • durağan bir film olabilir ama bir o kadar da gerçek. iki adam.. farklı kültürler... farklı yaşam standartları.. ama temelde aynı sorun; yalnızlık ve bunun yarattığı bunalımlar... diyaloglar o kadar gerçekçi ki sanki evinde oturup konuşan iki insanın özel alanına girmişsiniz de gizlice izliyormuşsunuz duygusunu yaşatıyor. kimse rol yapmamış, filmin güzelliği buradan geliyor olabilir.

  • başlık:şemmamme aslında ingilice şarkıdır

    entry: she wanna me she wanna me ,she want me today, dont want me dont want me dont want me look at
    doğrusu bu beyler

  • ibadethanedir.

    insanlar her donemde taptiklari sey / varlik icin en gorkemli binalari insa etmistir ve edecektir. gunumuzde insanlarin paraya taptiginin bir nevi kanitidir.

  • istanbul'da bostancı ile küçükyalı arasında kıyı şeridinden yaklaşık 700 metre uzaklıkta bulunan, bizans döneminde din adamları ve sürgüncülerin yaşadığı, istanbul'un 10. adasıdır. dönem içerisinde birbirine rakip olan patriklerden önce aziz ignatius, sonrasında ise aziz fotios patrikliğin başına geçmişlerdir. ortodoks ve katolik kiliselerinin ilk ayrışma süreci, bu dönemlerde vordonisi adası'nda yapılan görüşmeler neticesinde başlamıştır.

    vordonisi adası'ndaki manastırın ismi ise satyros manastırıdır. adını ise kehanet, büyü ve doğa olaylarını kontrolü altında tuttuğuna inanılan pagan tanrısı satir'den almıştır. 1010 yılındaki istanbul depreminde granit kayalıklar üzerinde yer alan diğer 9 ada hasar almazken, alüvyon bir tabakaya sahip olan vordonisi batmıştır. bu adanın zamanının büyü ve maji merkezi olduğu söylenmektedir.

    son zamanlarda ada çevresinde kuzey atacan ve ekibinin yürüttüğü çalışmalarda, iletkenliği çok iyi bir derecede olan altın,bakır ve bilinmeyen bazı metallerin alaşımından oluşan yaklaşık 10 kilogramlık bir başlık bulunmuştur. yine kendi araştırmalarına göre insan melezi bir varlığa ait olduğunu düşündükleri bu garip başlık, o zamanlarda esir olarak alınan melez bir varlığın etrafına zarar vermesini önleyici bir nesne olarak kullanılmıştır. bu melez varlığın da büyü işlerinde kullanıldığı tahmin edilmektedir.

  • bu hakimler de kendini iyice bir şey zannetmeye başladı.

    sizin borunuz sıradan vatandaşa ötüyor. o doktorun abisi akp ilçe başkanı olsa haritadan yer beğenecektin kendine.