hesabın var mı? giriş yap

  • konusu, mekani ve gectigi zamani birlestirildiginde kult filmler kategorisine girebilecek bir film. basrolde genc bir kevin bacon var. ozellikle yer kurdunun hizini alamayip beton duvara gecirdigi hatta deldigi sahne (parcalanmis bocek ve onun balcikimsi artiklari) ve kevin ile arkadasinin kayalarin uzerinden sirikla atladiklari sahne matraktir.

  • arabasında keser taşıyan bir insanın aşırı minnoş, kalpleri ısıtan pişmanlık hikayesi. dünyanın en naif insanına bunu nasıl yapmışlar?

  • bağımlılıkla mücadele ve sağlıklı yaşam ile ilgili uzaktan eğitim yoluyla verilen bir seminerde öğrencinin, peygamber efendimiz gün içinde 2 saat uyurmuş demesi üzerine rehber öğretmenin 'günün koşulları gereği olduğunu, günümüzde çocukların 22.00-08.00 saatleri arasında uyku düzenini sağlaması gerektiği' şeklinde cevaplaması üzerine durumu babasına (imam hatip lisesi müdürü) iletmesi ve babasının da 'çocuğun peygamber sevgisi ve dini hassasiyetleri üzerinden travma yaşaması' şeklinde şikayeti üzerinden milli eğitim'in başlattığı soruşturma.

    (bkz: https://www.cumhuriyet.com.tr/…a-baslatildi-1828507) haberin metni bu şekilde.

    eğer ki durum burada anlatıldığı gibiyse gerçekten ülkenin içinde bulunduğu durumun gittikçe çok daha vahim bir yere doğru gittiğinin resmidir. demek ki bilimsel konuşmak suç. söyleyin de bilelim.

  • cehalet anlaşılmadan oldukça yüzeysel kalacak özelliklerdir. genel olarak bilgi eksikliği ya da düşük entelektüel seviye olarak ele alınabilse de cehalet genel kavramı çok da kolay yapılabilecek bir kavram değildir.

    1) rasyonel davranış eksikliği kaynaklı güven erozyonu

    öte yandan, gelişen ilk insan türlerinden bugüne gelecek olursak ve insan ırkının fiziksel özelliklerini dikkate alırsak bugün dünya'da kuşkusuz hakimiyetini kurmuş olan insan ırkı bunu tamamen bir arada yaşayabilme becerisine borçludur. bugün bakıldığında bazı ülkelerde yaşayan insanlar diğerlerinden daha yüksek refah seviyesinde yaşayabiliyorsa işin özünde demek ki bir arada yaşayabilme becerisinin bir adım ileriye taşınabilmiş olması yatıyor denebilir.

    birileri yine çıkıp diyecek ki o ülkeler başka ülkeleri sömürdükleri için bugün daha fazla refah içindeler yanlış düşünüyorsunuz. oysaki gerçeğin bu durumla bir alakası yok. bir ülkenin başka bir ülkeyi sömür(ebil)mesi için zaten teorik olarak o ülkeden başlangıçta daha yüksek refah seviyesine sahip olması gerekirdi. aksi takdirde mesela fransa senegal'i değil senegal fransa'yı sömürüyor olurdu. başlangıçtaki bir arada yaşayabilme becerisinden gelen ilk farkın bir refah seviyesi farklılığı getirmesi ve bu farkın bir noktadan sonra sömürü sistemi üzerinden giderek artan refah farklılığına yol açması apayrı bir konudur.

    şimdi genel anlamda cehaletin içine hapsolmuş toplumların diğerlerinin çok gerisinde kaldığını düşünecek olursak, cahil insanlardan oluşan toplumların birbirlerine güvenmesinin ve bir arada yaşayabilmesinin daha zor olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

    oyun teorisi ya da prisoner's dilemma konusunu duymuş olanlar zaten bilecektir. bu probleme göre, yakalanan iki suçlunun toplamda en az ceza alacağı seçenek ikisinin de suçunu inkar etmesi olacakken, suçunu inkar eden eğer karşı taraf itirafçı olursa daha fazla ceza alma riskini göre alamaz ve iki taraf da itirafçı olur.

    bu aslında yaşamın hemen her alanında farklı bir şekilde yaşadığımız bir problemin özüdür. tıpkı iki kişi arasında karşılıklı güven oluştuğunda o iki kişinin çok daha güçlü olması gibi birbirine güvenebilen toplumlarda da toplumsal ilerleme daha hızlı olacaktır.

    şimdi tekrar mahkum ikilemi problemindeki mahkumlardan birisi olduğunuzu ve itirafçı olmak ya da olmamak kararını vermek üzere olduğunuzu düşünelim. iki tarafın da çıkarına olan senaryo iki tarafın da inkar etmesi olacaktır. diyelim ki siz bunun farkındasınız fakat karşı tarafa güvenebilmeniz için karşı tarafın da bunun farkında olmasına ve rasyonel davranacağına olan inancınıza ihtiyacınız var.

    şimdi şu aşamada karşı tarafın rasyonel davranabilmesi için cahil olmaması gerekiyor ama güvenebilmek için gerek şart olsa da yeter şart değil. yine de bu kısmı şimdilik geçiyorum.

    işte cahil insanların en temel ortak özelliklerinden birisi güvenilmez olmasıdır. çünkü hayatta her zaman olmasa da çoğu zaman rasyonel olan seçenek tektir ama mantık dışı olan birçok seçenek vardır ve öngörülemeyen davranışlar karşısında güven gelişemez.

    2) neden sonuç ilişkisi kurma noksanlığı

    neden sonuç ilişkisi kurabilme yeteneği kazanabilmek için her ne kadar zeka bir ön şart olsa da, buna ek olarak asıl şart başkalarının kurduğu neden sonuç ilişkisini öğretim yoluyla edinmek gerekir. bunu farklı alanlarda edinebildikten sonra kişi herhangi bir hareketinin, eyleminin olası sonuçlarını da ele alarak düşünebilme yetisi kazanmaya başlar.

    özellikle toplumsal ilişkilerde ve genel toplum düzeni içinde bu yeti bireye empati yeteneği de kazandırır. bunu yaparsam ne olur sorusu doğa için sorulabilirken, bunu şu kişiye yaparsam nasıl bir tepki alırım sorusu insan ilişkileri için sorulabilir. aslında empati yeteneği bu sorunun sorulmasıyla başlar.

    bu durumda cahil insanın düşük entelektüel birikimi nedeniyle neden sonuç ilişkisi kurmakta zorlanması ve bunun da empati yeteneğinin gelişmesini engellemesi olağandır.

    bunu en berrak şekilde görebileceğimiz ortam ise şehir içi trafiktir. emniyet şeridini sıkışık trafiği baypas etmek için kullanmak ya da sola dönüş cebini sola dönmek için değil de yine trafiği baypas etmek için kullanmak empati yeteneği gelişmemiş ve bir sonraki hamleyi düşünme farkındalığına bile sahip olmayan insanların ortak özellikleridir.

    aslında bu da birinci maddedeki gibi bu insanların bir arada yaşayabilme yeteneğinin kısıtlı olmasının başka bir tezahürüdür.

    3) korkunun getirdiği fanatizm

    neden sonuç ilişkisi kurmakta başarısız olan kişiler bilgi birikimlerini artırmakta da başarısız olurlar. çevrelerindeki herkesi kendilerine benzetebilirlerse, bu korkunun şiddeti azalacaktır. bunun için de aralarında kendilerini rahat hissedecekleri topluluklarda ve bu topluluklarda kutsallaştırılmış birtakım değerlere ihtiyaç duyarlar.

    bu kimi zaman bir din, bir siyasi parti, bir futbol takımı, bir ırk ya da bir ideoloji taraftarlığı olabilir. hayatında kendini arayışı sırasında başarılar ortaya koyma ümidi kalmamış insanlar, kendilerini kendilerine direkt olarak faydası olmayan bir kavrama adamaya teşnedirler. çünkü dış dünyaya karşı taşıdıkları korkuyla başka bir şekilde baş edebileceklerine inanmazlar.

    4) fanatizmin getirdiği nefret

    fanatizm çoğu zaman kendini bir karşıtlık üzerinden tanımlar. özellikle bu fanatizmden çıkarı olan odakların da desteğiyle kitleleri bir arada tutabilmek için cehalet gerekir. nefret, öfke, haset gibi duygular için gelişmemiş bir frontal kortekse ihtiyaç vardır. gerisini limbik sistem kendisi halleder zaten.

  • mikhail tal'ın sovyet şampiyonalarından birinde büyük usta vasiukov ile oynadığı oyun “the hippopotamus game” olarak bilinir. oyunun bir safhasında atını feda etmek durumundadır, bir çok mümkün varyasyon vardır, ancak bunların sonuçlarını düşündükçe, atı feda ettiği zaman hiçbir şey elde edemeyeceğini de görür. ne yaparsa yapsın, rakibi, karşılık olarak iyi bir hamle yapacaktır. aklı dağılır ve bambaşka düşünceler içinde iken, aniden çocuk şiirleri yazan korney ivanovich chukovsky’nin, “the telephone” adlı absürd şiirinden, bir hipopotamın bataklıktan kurtarılmasının ne zor olduğu ile ilgili bir dörtlük, ilham gibi gelir aklına:

    yuck. just my luck/to get stuck/hauling a hippo/out of the muck!"

    etimolojik olarak da “nehir atı” anlamına gelen hipopotamla ilgili bu dörtlük, onu bambaşka yerlere sürüklemiştir. aynı zamanda bir mühendis de olan mikhail tal, artık tüm konsantrasyonunu buraya vermiştir: bir hipopotam, bataklıktan nasıl kurtarılır? aklına gelen çözümler arasında krikolar, manivelalar, helikopter ve hatta ip merdiven dahi vardır. uzun uzun düşündükten sonra, bu kurtarma operasyonu ile ilgili yenilgiyi kabul eder ve “boğulacak, çare yok” diye düşünür. aklına düşen “bataklıktaki at”ı feda ederken, aynı zamanda, satranç tahtasındaki atı da feda eder. kazanan tal olur. ertesi gün gazetelerde kendisinin, 40 dakika düşünüp hesap yaparak, atı feda edip son derece başarılı bir hamle yaptığını eğlenerek okuyacaktır.

  • sen git 4500 küsür yıl önce sırrı günümüzde bile çözülemeyen piramitleri yap, mumyalama diye bir şey bul, bilimde ilerle sonra gel müslüman ol milattan sonra 2013 yılında başın dertten kurtulmasın, gerçekten çok acı.

    edit: durum tabi kavram olarak sadece islamiyet ile ilintili değil ama böyleyken de böyle, 4500 yıl önce bu coğrafyada yaşayan ırk bunu yapıyor, günümüzde bunlar oluyor. sorun nerede?

  • sarkinin sozleri kemalettin tugcu tarafindan turkceye de cevrilmistir.. ustadin 'hunhar suclu' adli eserinden aynen aktariyorum:

    pencereye yanastigi vakit
    bir de ne gorsundu
    cresendoya kesmisti ortalik
    kizcagizin evine girmis
    halida kan lekeleri falan
    anlatilir gibi degil yani
    yavrucak masanin altina saklanmis
    caresiz bir haldeymis
    usuyormus ayaciklari
    oradan yatakodasina seyirtmis
    sonu gelmismis minik yavrunun

    ayse iyi misin evladim
    ayse iyi misin
    iyi misin ayse
    ayse iyi misin
    evladim iyi misin
    iyi misin ayse
    ayse iyi misin
    iyi misin ayse
    sana diyorum ayse
    iyi misin
    ayse iyi misin
    iyi misin ayse

    ayse iyi misin
    ayse konusur musun lutfen
    bir isaret var pencerede
    bagirttirmis seni herhalde
    ayseeee!
    kizcagizin evine girmis
    halida kan lekeleri falan
    anlatilir gibi degil yani

    seyirtmissin yatakodasina
    ne fayda
    vaden yetmis aysecik

    ayse iyi misin
    cocugum iyi misin
    ayse iyi misin
    iyi misin
    hunhar bir suclunun
    saldirisina ugradin

    avluya gelmisler
    gunlerden pazarmis
    ne kara bir gun, yazik
    suni teneffus mu dersin
    usuldan kalp atislari mi
    kar etmemis
    ahh ayse ah
    ayse iyi misin
    evladim ayse iyi misin
    iyi misin ayse
    ayse iyi misin

    ayse konusur musun lutfen
    iyi misin

    ayse iyi misin
    cocugum iyi misin
    iyi misin ayse
    ayse iyi misin
    iyi misin ayse
    hunhar suclu
    vurdu seni

    tamam, tantana yaratmayin
    toplanmayin lan dagilin

    iyi misin aysecik
    gulec yuzlu cocuk
    iyi misin
    ayse iyi misin

  • "hayal kırıklığı yaratan film"miş.

    daha düzgün teaseri bile çıkmayan film için hayal kırıklığı diyen tipler var, allah akıl fikir versin.

    belki ben affleck harika bir iş çıkaracak, gitmeden nasıl karar veriyorsun ki birader buna?

    al işte çok uzağa gitme, heath ledger resmen döktürdü joker rolünde, daha filmi izlemeden jack nicholson'dan sonra hayal kırıklığı olur diyen sizin gibiler, filmden sonra oscar adaylığını konuşuyordunuz heath ledger'in.

    düzün eleştiri yapmayı bir türlü öğrenemiyoruz maalesef, anladığım bu...