hesabın var mı? giriş yap

  • istanbulda doğdum büyüdüm hala istanbuldayım hayatı yine de kaçırıyoruz. bence bunun farklı bir yerde olması ile alakası yok arkadaşlar kabul edelim paramız yok.

  • şahsen en sinir olduğum görgüsüzlükleri yazacağım, bunu uygulayan insanlara istisnasız sert çıkar ve keyfini kaçırırım.

    -telefonla bir şey gösteren birinin elinden telefon alınmaz. onun elinden bakılır.

    -şahıslardan "bu" diye bahsedilmez.

    -detay vermenin istenmediği belli olan bir konuda ısrarla soru sorulup kişi darlanmaz. hatta çok yakın arkadaşınız değilse hayatıyla ilgili hiçbir konuda soru sorulmaz, o isterse anlatır zaten.

    -mesaja saatlerce ya da 1 gün sonra gibi geç cevap verildiğinde hiçbir şey olmamış gibi konudan bahsedilmez, önce geç yazılma sebebine dair kısa bir açıklama yapılır.

    -bir kişiye ne kadar samimi olursanız olun ortamda en az 1 kişi daha varsa "şurana şöyle olmuş" vs. denmez.

    -sizden özellikle tavsiye istenmediyse giyim tarzı konusunda tavsiye verilmez. "öyle giyinme, böyle giyin." denmez. bunun alt anlamı "bu halin iyi değil."dir. size ne başkasının giyim tarzından yapraklarım. ben kimsenin tarzı hakkında yarım saniye düşünmemişimdir, nasıl bu kadar hayatsız olabiliyorsunuz?

    -göz göze gelince öküz öküz dümdüz bakılmaz, hafif gülümsenir. normal hali asık suratlı biri olarak söylüyorum.

    ailem mi çocukken beni çok kastı bilmiyorum ama bazı insanlara cidden görgü hiç yüklenmemiş. 83 milyonu bir araya toplayıp hızlandırılmış adab-ı muaşeret kursu veresim var.

  • tarihimiz fazla abartılıyor.

    hiçbir dönemimizde moğollar kadar güçlü değildik, hiçbir zaman roma imparatorluğu kadar dünyaya yön vermedik, hiçbir liderimiz büyük iskender kadar büyük bir savaş dehası değildi, hiçbir zaman ingilizler kadar kültür aşılayamadık uzaklara, hiçbir devletimiz pers imparatorluğu kadar önemli değildi, sinan’ın yaptıkları hiçbir zaman da vinci imzalı italyan yapıları kadar özel olmadı, hiçbir zaman mısır piramitleri gibi ölümsüz eserlerimiz yoktu ve hiçbir zaman yunan mitolojisi kadar derin bir mitolojiye sahip olmadık...

  • böyle ürkütücü konulu videolar yükleyip altlarına ürkütücü müzikler koymasına gerek yok, adının ruhi çenet olması zaten yeterince ürkütücü... ruhi çenet isminde biri şirinler videosu yüklese yine korkarım... mesai arkadaşım olsa birim değiştiririm, aynı odada duramam...

  • 20 kasım 2012 galatasaray'ın manchester united galibiyetinden sonra yapılan röportajda muhabirlerimizden birisi hem galatasaray'ı hem de kendisini aciz duruma düşürmüş.

    gazeteci: 1993'te de istanbul'da hayal kırıklığı yaşadınız, şimdi de aynısı oldu. 19 yılda bir şey değişti mi?

    alex ferguson: evet, iki kere kupayı kazandık.

    adamlar zaten liderliği garantilemiş yedek takımla gelmiş galatasaray da güzel bir galibiyet almış niye bunu sündürüp duruyorsun la. sir alex'e olan hayranlığım bir kat daha artmış durumda.

    kaynak: http://skorer.milliyet.com.tr/…/1630459/default.htm

  • ömrünüzün son demlerine kadar okumamanızı şiddetle önerdiğim fantastik seri. ömrünüzün son demlerine kadar bekleyin, çıkan diğer serileri okuyun, o serilere ait yeni çıkacak kitapları heyecanla bekleyin ve okuduklarınızdan zevk alın. bütün bu önerileri yapmamın nedeni bu seriyi sevmemem değil aksine böylesine mükemmel bir seri olduğu için nefret etmemdir. zira bu seriye başladıktan sonra diğer bütün seriler anlamsız, basit ve gereksiz gelecektir. diğer hiçbir seride aradığınızı bulamayacaksınız çünkü bir fantastik seriden beklentileriniz değişecektir. bu serinin azami 700 sayfalık kitaplarını okuduktan sonra 400-500 sayfalık kitaplar dişinizin kovuğuna yetmeyecektir malesef.
    peki bu seriyi bu kadar iyi yapan nedir? ben herşeyden önce derinliği derim. yaratıcılık açısından bir tolkien olmuşmudur olmamıştır malesef fakat, bu söylediğime çok kızılacak belki ama anlatım, hikayenin işleyişi, karakter gelişimi bakımından tolkine'i duvardan duvara vurmuştur. bu seride adı geçen ülkelerin, toplumların geleneklerini, giyim tarzlarını, mizah anlayışlarını yönetim tarzlarını, sosyal yapılarını bilirsiniz. esas karakterlerin gelişimlerini en detaylı biçimde görürsünüz. bazı karakterler o kadar gerçekçidir ki onlardan nefret edersiniz. sokakta görseniz dövmek istersiniz. hatta o karakterlerin bölümlerini okumak istemezsiniz ama nedeni sıkıcılığından değil, tamamen o karakterleri tanımış olmanızdan ve bu tanışıklıktan kaynaklanan nefrettendir. yine de eninde sonunda okursunuz sinir olacağınızı bile bile. hatta bu nefret ettiğiniz karakterler sevdiğiniz karakterler tarafından ayar aldığında zevkten kaç köşe olacağınızı şaşırırsınız.
    seriyi diğer serilerden ayıran bir diğer önemli özellik, ana hikayeyi sadece ana karakterler üzerinden yürütmemesidir. seride o kadar çok karakter var ki, hepsi aslında resmin bütününü oluştururlar. bu yüzden onlara yan karakterler diyemiyorum pek. kendinizi ana karakterleri bırakıp "ulan acaba ituralde ve bashere savaşsalar nasıl olurdu" diye düşünürken bulabilirsiniz.
    bütün bu sebeplerden ve buraya yazmaya üşendiğim birçok sebepten ötürü bu seriye başladıktan sonra seri beğenmez olacaksınız. bu yüzden benim yaptığım hatayı yapmayıp, fantastik edebiyatta birçok seriyi zevk alarak ve beğenerek okumaya devam etmek istiyorsanız bu seriye 30-40 yıl daha başlamayın. ne zaman ki fantastik edebiyattan soğumaya başladınız işte o zaman bu seriye başlama vakti gelmiştir.

  • teşhisi koyana "tutma o zaman bana mı tutuyorsun ?" karşılığını vereceğim var olmayan hastalık.

    hem sen bunu nefsini terbiye etmek için yapmıyor musun abi ? aç kalmak için değil açı anlamak için yapmıyor musun ? e o açların önünde her gün milyonlar tıkınıyor, sen daha 2 yudum su içen adama katlanamıyorsun ama ?

    bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?

    otobüste su içmezse ölecek ateist hastalığı yoktur, orucunu bireysel olarak tutamayan, orucun amacını kavrayamamış insan hastalığı vardır. geçen sene sokakta su içti diye iki kızın dayak yemesi bu hastalığa bir örnektir.