ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
whatsapp isteyen erkeğe verilen ibretlik ayar
-
http://i.imgur.com/dz6k5eq.png
edit: burada bir badem bıyıklı vardı fakat fıtratı gereği kaçmış ve başlık başa kalmış.
coder atasözleri
-
"hizli yazan coder seyrek save eder"
altı kuru karnı tok uykusunu almış bebek
-
gazı varsa diğer hizmetlerinizi umursamayıp avazı çıktığı kadar ağlayacak bebektir
23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavaşlık
-
"hayırdır ssg'ciğim kodlarda bi temassızlık mı var yav?" şeklinde bildirdiğim sorun.
edit: bu arada yaran yanlış okumayı kimseye yedirtmem (bkz: 23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavşaklık) *
şeyma subaşı
-
sonuna kadar gidip kutusunu açmış kişidir.
ekşi sözlük hangi dine mensupsunuz anketi
ali ağaoğlu
-
az önce canlı yayında izledim
"gecelik ilişki yaşamayı sevmiyorum. şayet yaşamayı sevsem istanbul'da yani...kemküm.....kalmazdı" dedi.
dakika 44-45
lafın nereye gideceğini anlayan sunucu araya girdi.-
annen da yaşasaydı o istanbul'da aynı lafı edecek miydin?
birilerinin anası, kızı, kardeşi yaşıyor orda. dikkatli konuş.
dünya genelinde 72 saat internet kesilse olacaklar
-
en başta, cebinizdeki mevcut nakit dışında paranıza erişiminiz 72 saat boyunca kesilir. kartınızı ne pos cihazlarında ne de atmlerde. kullanamazsınız. bu sizinle birlikte büyük şirketlerin, devletlerin de varlıklarına erişmesinin, en iyi ihtimalle, zorlaşacağı anlamına geliyor.
tedarik zincirlerinde, stok, sevkiyat durumu bilgileri de hemen her yerde erişilemez hale geleceğinden, bu malların hareketi de durur ya da neredeyse durma noktasında yavaşlar.
sağlık hizmetleri mümkün olan en ilkel seviyede ilerler. hastanede sıraya girip doktoru görürsünüz belki. randevu falan almak, özellikle büyük şehirlerde neredeyse imkansız hale geleceğinden, acıdan kıvranana kadar beklemeniz mümkün. bunun akabinde, ilaçlar satın almanız, teşhis alsanız bile tedaviye erişmeniz ya imkansız ya da çok yavaş hale gelir.
toplu ulaşım büyük ölçüde sürdürülebilir. özellikle tren ağlarında %100 değilse bile, ikincil sistemlerle, temel kapasiteyle taşımacılık mümkün olur. yalnız kara yolu taşımacılığı hem yakıta erişimin zorlaşması, hem de trafik yönetim sistemlerindeki sorunlar nedeniyle çok tehlikeli hale gelir. uçaklardan söz etmiyorum bile. gemiler ise yolunu bulur elbet ama taşınan malları limanda kaydetmek vs çözülmesi gereken işler olarak kalır.
online hizmet veren tüm servisler bu süreçte yalnızca maliyet yönetimi değil, b2b kullanıcılarının dertleriyle de boğuşmak durumunda kalır.
üniversitelerde, akademik çalışmaların özellikle bilgisayarlarla yapılan değerlendirme, deney ve benzeri süreçleri durur, bu çalışmalardan düzgün yedeklenmemiş , özellikle bulut sistemlerinde bulunan bir çoğu kaybedilebilir.
elektrik, su ve doğalgaz altyapıları, özellikle yeni nesil sistemlere sahip ara istasyonlarını kaybedeceğinden çalışamaz hale gelecektir. bunlar için yedek sistemlerin kapasiteleri yine yüzde yüz verimliliğe ulaşamaz.
bir sürü şey daha eklenir, bunca kaosun içinde "neyse ya sokam global krize ben kitap okıyım" diyecekseniz, deyin tabi.
72 saatin sonunda tüm internet birden bire ayağa kalksa bile, bu sürede kaydedilmeyen her bir iş, (yer değiştiren ürünler, verilen hizmetler, borçlar, alacaklar, yeni doğan insanlar, yer değiştiren insanlar, hayatını kaybedenler .....) yeniden sisteme ekleneceğinden, en az bir kaç ay boyunca her şeyin yavaş ilerlemesine sebep olacaktır.
süre ne kadar uzarsa kaos da öyle büyür. tahmin etmek için müneccim olmaya da pek gerek yok gibi.
tavlada ilk atışta en istenmeyen zar
-
en başta gelen 6-6 da bi düşürür oyun kalitesini
erzurum'da yaşanan feci forklift kazası
-
refleks ile yapılan bir hareket, vay babanın haline. ateş düştüğü yeri yakar.
aslı enver
-
ingilizce konuştuğu sahnelerde dizi, kavak yelleri olmaktan çıkıp bir hollyoaks'a dönüşüyor adeta. bence yapımcılar bu ablamıza bi güzellik yapsın ve o ingiliz elemanı diziden çıkartmasın. o konuşsun, biz dinleyelim.
özcan deniz ingilizcesinden sonra insana gurur veriyor lan?! bir türk böyle güzel konuşsun bir başka dili. heyret!
not: biliyoz heralde orada doğup büyümüş hatun. ona bakarsan mahmut tuncer de istanbul'da büyümüş sayılır? o türkçeyle hem de.
la casa de papel
-
öncelikle bu pedro alonso (berlin) gerçekten de vefalı ve karakterli bir adammış. ülkemize geldiğinde gördüğü sevgi karşısında, on milyonlarca dolar versek dahi yapamayacağımız reklamı, tüm dünyada izlenen popüler bir dizide bizler için doğaçlama olarak yapmıştır. dizinin en sevilen karakterlerinden biri olarak, romantik bir akşam yemeğinde, aşık olduğu kadına "hayatımıza renk katmak için istanbul'a gideriz" demesi gerçekten de paha biçilemez bir selam bizler için. çünkü dizinin orjinal metninde istanbul geçmiyor.
eğer bu dizi abd veya fransız dizisi olsaydı, istanbul ismi anca bir terör saldırısı haberinde duyulurdu. işte bu yüzden bu adamın yaptığı şey çok değerli.