hesabın var mı? giriş yap

  • travma sebebi: kanun çalan küçük kiz

    trt'de zirt pirt çikip, keanu reeves'den beter ifadesiz suratiyla kanun çalan küçük kiz çocugudur. bu kiz televizyona çikinca bütün aile toplanir ve kizin o muhtesem becerisine sapka çikarirlar. bu esnada da "sen bir halt beceremiyorsun salak, bak elin çocugu ne güzel isler yapiyor, ah caniim" seklinde sözlere, ya da söylenmese bile nazarlara maruz kalinir.

    sonuç: bir müzik aleti çalmanin dünyanin en önemli yetenegi olduguna inanmak. 90larda gitar çalmaya heveslenmek. nothing else matters ve akdeniz aksamlarini çalmayi ögrenmek. sahilde gitar çalmanin sonuç getirebilecegine inanmak.

  • tıpkı vurulan bir askerin bir süre koşmaya devam etmesi gibi, kafaya da vücuda da sonradan dank eden bir durumdur. ilgili kişi bir kere görülmüş de olabilir, hayat boyunca da, bunun pek bir önemi yoktur. "seni tuz kadar seviyorum" diyen kızını kovup, tuzsuz yemeklerle donatılmış bir sofraya oturduğunda hiçbir şey yiyemeyen o masal padişahı gibi hissedersiniz kendinizi. bir şeyler eksik kalmıştır, çünkü o yanınızda değildir.
    onun hayalleriyle erir, onun umutlarıyla kendi kalbinizdeki ateşi güçlendirmeye çalışırsınız. birden ürkersiniz hayatınızı başkalarının hayalleri üzerine kurduğunuz için, ve sorarsınız kendinize: "acaba aşk böyle bir şey mi?"

    yıllar sonra gelen edit: kardeşim yeter oylamayın şu entry'yi artık ya. hayır yani bir gaflet anıma gelmiş, hislenip yazmışım ama bu kadar da kafasına kakılmaz ki insanın canım? siz hiç hormonlarınızı tuşlara dökmediniz mi insaf edin, 1900 küsür entrym daha var sözlükte biraz da onları kafama kakın, yetişir artık be.

    (merak eden varsa da söyleyeyim, born to touch your feelings'i de 4 yıldan beri dinlemiyorum. hadi dağılın.)

  • nasa'nın bir sonraki ay keşif programı. ay'da uzun soluklu bir insan mevcudiyeti yaratmayı amaçlayacak.

    dünya ile ay arasındaki yaklaşık 240 bin millik mesafe 3 günde katedilecek. bu yolculuğu orion isimli üç parçadan oluşan uzay aracı gerçekleştirecek. 4 adet astronotun yolculuk boyunca içinde yaşayacağı ve çalışacağı crew module, astronotların hayatlarını devam ettirmeleri için gerekli olan sistemlerin, motorun ve yakıt deposunun yer aldığı service module ve son olarak da kalkışta bir şeylerin ters gitmesi durumunda devreye girecek olacak fırlatış iptal ünitesini barındıran launch abort system. orion, içinde kargo bölümü, yukarı keşif kısmı, çekirdek ve destek roketleri barındıran fırlatış sistemiyle birlikte dünyanın en güçlü roketi olacak. 1967 ve 1973 yılları arasında apollo programlarını desteklemek için kullanılan efsanevi saturn 5 roketini bile gölgede bırakacak. fırlatış bölümü üzerinde sabitlenmiş ve depolarının tamamı yakıtla dolu olan roketin ağırlığı yaklaşık 2700 ton (2350 tonu yalnızca yakıt ağırlığı). ateşlendikten sonra bu roketi durdurmanın imkanı yok. ateşlemeden yaklaşık iki dakika sonra roket destekleyicileri ayrılıyor, sekiz dakika sonrasında ise yalnızca tayfanın yer aldığı bölüm yukarıya tırmanmaya devam ediyor.

    crew module bu şekilde dünyanın yörüngesi etrafında turlamaya başlıyor. bu süreç boyunca astronotlar, yolculuğun geri kalanı için modülün yeterli olup olmadığının kontrolünü (ateşleme sistemi, güneş panellerinin devreye alınması vs.) yapacaklar. her şey hazır olduğunda ise dünya'daki görev kontrol merkezinden gelecek onay beklenecek, bu onay geldiğinde de astronotlar modülün üst bölümünde yer alan ateşleme ünitesini devreye alıp dünyanın yörüngesinden çıkmak için gerekli olan kaçış hızını aşmaya çalışacaklar. bu olayın zamanlaması oldukça önem arz ediyor, çünkü buradaki hedef tek başına dünyanın yerçekimsel kuvvetinden kaçmak değil, aynı zamanda roketin doğrultusunu ay'ın yörüngesi ile kesiştirmek.

    modülün bir sonraki hedefi ise ayın yüzeyine başarılı bir iniş gerçekleştirebilmek. insan kontrollü sistemlerin bu inişi gerçekleştirmesi için sağlam bir iletişime ihtiyacı var. bu iletişim de bu görev için adanmış sabit bir ay uydusu -gateway- tarafından organize edilecek. gateway sayesinde modül, ay'ın üzerinde istenilen her yere iniş yapabilecek (apollo görevinde iniş yapılabilecek bölgeler kısıtlıydı.)

    astronotları taşıyan modülün gateway ile birleşmesi için modülün gateway uydusunun yörüngesine girmesi gerekli. modül, ay'a iniş yapacak olan bölümle birleşince önceden seçilmiş olan astronotlar (bir erkek bir kadın) aya iniş modülüne geçiş yapacak, diğerleri ise istasyonda kalıp aya inmeyecek.

    ay'a iniş, üç bölümden oluşacak. iniş modülü öncelikle gateway uydusundan ayrılıp daha aşağı ay yörüngesine ve daha sonra da ay yüzeyine gidecek. üçüncü kısım ise ay görevinin sonlandırılmasından sonraki geri dönüş yolculuğu için ay'ın yüzeyinden yükselme olacak. iniş modülü, yörünge etrafında dolanan gateway ile bir kez daha birleşecek. ay görevini tamamlayan astronotlar crew module'a tekrardan geri dönecek. gerekli hesaplamalar yapılıp dünya'ya geri dönüşü başlatacak ateşlemeler yapılacak. modül dünya'ya yaklaşınca havadaki sürtünmeden dolayı hızı yavaşlacak. fakat aynı zamanda saatte 25000 mil hızla yapılan bu yolculuğun ortaya çıkardığı sürtünme, modülün dış yüzeyinin sıcaklığının 5000 santigrad dereceye kadar çıkmasına neden olacak.

    modülün hızı saatte 300 mile kadar düştüğü zaman, modülün hızını saatte 20 mile kadar düşürecek olan özel üretim paraşütleri açılacak ve modülün denize yumuşak bir şekilde iniş yapmasına yardımcı olacak.

    bu görevin başarıya ulaşması halinde insanoğlu, limitlerinin ay'dan daha ötesine gitmek için hazır olduğunu kanıtlamış olacak.

    kaynak: nasa.

  • geçenlerde bir akşam telefonum çalıyor. arayan defne'nin anaokulundan sınıf arkadaşı engin'in annesi. numaramı acil bir durum nedeniyle okuldan almış:

    - merhaba barış bey, ben defne'nin sınıf arkadaşı engin'in annesi...
    - merhaba engin'in annesi hanım...
    - defne oğluma üst katımızda oturduğunuzu söylemiş...
    - öyle mi??? (alakasız semtlerdeyiz)
    - bizimkini burada oturmadığınıza inandıramadım, defne'yi bulmak için bütün yukarı katları dolaştı. bulamayınca krize girdi, bir saattir kendini yerden yere atıp ağlıyor. defne'yle konuşturup ikna etmesini sağlayabilir misiniz?
    - şu anda evde değilim, numarayı vereyim, evden ararsanız konuşabilirler...

    ardından eve dönüyorum, olup biteni defne'ye soruyorum:

    - arkadaşınla konuştun mu tatlım?
    - konuştum baba.
    - eee anlatsana neler oldu?
    - olan bir şey yok baba. engin tamamen uydurmuş bence.
    - ama çocukcağız seni araya araya perişan olmuş, insan kendi uydursa böyle olmaz ki.
    - yok yok, uydurmuştur.
    - bari iyisi mi okula gittiğinde engin'le konuşayım da üzülmesin.
    - olmaz baba! konuşma!
    - neden?
    - belki deeee... uydurmamıştır!
    - yaaaa?
    - belki deeee... birisi ona şaka yapmıştır.
    - demek şaka?
    - ama baba, engin şakadan anlamıyorsa şaka yapanın suçu ne?
    - ama yazık değil mi, çocuk her yerde seni aramış, çok üzülmüş.
    - erkekler de hep böyle baba ben napayım?
    - sen başkalarına da mı yaptın bu şakayı?
    (o pis sırıtışı imkanı yok tarif edemem)

    araştırıldı ve öğrenildi ki bizimkinin hayranı çokmuş. dahası, küçükhanım hayranlarından bıkmış da dalgasını geçmeye başlamış. yaş daha dört!
    yalnız ne yalan söyleyeyim, kız babası olarak kızımın erkekleri parmağının ucunda oynatmasından haince bir zevk almadım değil.

  • hayvan herif doğal seleksiyon yazmış. kabullenemiyorsunuz nispeten de olsa eğitimli bireyleri. herkesi kendilerinin olduğu gibi bok çukuruna çekmek istiyorlar. bokunuzda boğulun.

    edit: tabiki silip kaçmış.
    görsel

  • 70 şirketten oluşan, doğrudan 80.000 kişiye dolaylı milyonlarca kişiye istihdam sağlayan ve aralıksız yatırım yapan holdingin ettiği kardır. eğer kar açıklamazsa zaten ortada bir sorun var demektir, parayı iç ediyorlar, vergi kaçırıyorlar demektir. asgari ücretin altında kar ettiğini beyan eden holdingler var bu ülkede.

  • bana hitap etmedi, hatta sikimde bile olmadı.. dolayısı ile herkese hitap etmiyor demek ki..

  • bu başlığa cevap geçtiğimiz yüzyıl yaşamış alman bir fizikçiden gelsin o zaman,

    'dostoyevski bana tüm bilim adamlarından daha çok şey vermiştir'-albert einstein

  • hatırlıyorum imamoğlu'ndan önce hiç böyle kuyruklar yoktu. her durakta 3-5 kişi ya olur ya olmazdı .onları da 3 dakikada bir gelen vitolar alırdı. kart bile basmazdık çoğu zaman aman abi ne gerek var sen keyfine bak derlerdi . sonra da uyanır ve işe giderdik.

  • istanbul'da daha çok var böyle tarihi imajı çizilerek çökülmüş ve kimler tarafından ne şekilde işletildiği belli olmayan yerler

    özellikle istanbul'un turistik yerleri bu tiplerden temizlenmeli, daha profesyonel modern ve turizme yönelik yöntemlerle işletilmeli