hesabın var mı? giriş yap

  • emin olamadım ama bahçesindeki kasımpatıların dibini kazarken hain foşik tc tarafından patlatılmış kepçedir.

    (bkz: yersen)

    db editi : milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz. ( mustafa kemal atatürk )

  • sinemaya gitmeyi hiç sevmeyen beni bile fragmanıyla sinemaya davet eden ve pişman etmeyen film.

    --- spoiler ---

    o kadar güzel alt metin hazırlanmış ki her sahnesi size bir şeyler anlatıyor. hayatta en çok istediği şey olan tvye çıktığı anı hayal ederken bile annesinin kendisi ile gurur duymasıyla övünüyor. sonra annesinin kendisini kandırdığını ve çektiği acılara annesinin sebep olduğunu anlıyor. hayatta annesinden başka kimsesi olmayan biri için inanılmaz bir yıkım.

    babasını bulduğunu düşünürken yine kabul görmüyor ve hatta aşağılanıp yumruklanıyor.

    kendisini ''normal'' olmaya zorlayan devlet bile tedavi sürecini sonlandırıp ilaç desteğini kesiyor. doktorun deyimiyle ''onun gibi insanları umursamıyor''

    hayranı olduğu şovmen onu tv'ye çıkarıp rezil ederek prim yapıyor. ''hadi bize bir şaka yap'' derken bile 2 kelimede bir araya girip onu küçük düşürüyor. kendisine ait koskoca bir şovu olan bir adam hayatı boyunca bu 5 dakikayı hayal eden bir adama o şansı bile çok görüyor.

    çalıştığı yerdeki arkadaşları kendisiyle alay ediyor, patronu hakaret edip kovuyor, hastanenin kapısı bile jokeri görünce açılmıyor.*

    aslında asansörde kendisine gülümseyen bir kadının hayaliyle bile hayata tutunabilecek naiflikte olan bir karakterin toplum tarafından bir katile dönüştürülmesini izliyoruz.
    --- spoiler ---

    film hem oyunculuk hem de anlattığı şeyler bakımından bence kült bir film olmaya aday. izlemeyen herkesin mutlaka izlemesini tavsiye ederim.

  • isigin, dunyanin cevresini yaklasik 0.133 saniyede (13 salise, evet) dolastigini dusunursek, bu yildizin cevresinin dunyanin cevresinin 215778 kati oldugunu hayretle bulabiliriz.

    bu arkadasin icine 7 katrilyon tane dunya sigabildigini de dusunursek, biz insanlarin uzayda minicik bi gezegenin uzerinde donup duran, got kadar kucuk varliklar oldugumuzu sanirim anlayabiliriz. olsun, herseyin kucugu daha tatli olur*

  • bugun kilo verme ile alakali inanilmaz bir deneyim yasadim. sirtimda 2 adet canta, 2 notebook, external diskler, elimde iki adet kitap dolu torba ile evden iceri girdim ve girerken acaba su an kac kilo cekiyorum diye sacma ama sonucunun boyle olacagini tahmin etmedigim bir soru isareti belirdi.

    ciktim tartinin ustune, tam 105 kilo cekiyordum. eski kilomdu, vermeye basladigimda uzun suredir 105'tim ve 2013'un mayis ayinda kendi capimda kilo verme denemelerine baslamistim. esimle gulduk ettik, eglendik ancak tartidan inip, elim ve sirtimdakileri bir kenara biraktigimda kafamda simsekler cakti. bi dk lan dedim, su an tam 15 kilo daha azdim 105'ten. elim ve sirtimdakiler 15 kilo, ben 90 kiloydum ve ciddi agirlardi. 15 kilo vermeden evvel ayaklarima ne tasittigimi ve kilo verme ile alakali inanilmaz bir terapi ile karsi karsiya oldugumu farkettim. evet bu resmen bir terapiydi.

    halen bir 10 kilo daha fazlam var, vermem lazim. ıdeal kilom 80 civari ve ben su andan itibaren cok daha motive bir sekilde vermek icin elimden geleni yapmaya hazir hissediyorum kendimi!

    tanim: enfes birsey, siz de fazlaliklarinizi verin, kurtulun!

  • çok haklı ve anlayış ile karşılanması gereken bir şüphe. ben de tedavi edilmeye başlamadan önce bu tür şüpheler ile insanları gözler ve düşünürdüm. 24 yaşıma kadar fubolcuların döner bıçağı taşımak için konçlarını şortuna kadar çekip sahaya çıktığını, uzun boylu olanların ise konç yetmeyeceği için kilotlu çorap giydiğini sanırdım.

    sonra ilaç kullanmaya başladım ve geçti bunlar... oluyor. şefkat ile çözülüyor.

  • m.ö. 490 yılında, atina'nın kuzeydoğusunda yer alan maraton ovası'nda gerçekleşen savaş. savaşta, pers ordusu 6.000'den fazla asker yitirip ağır bir yenilgiye uğrarken atinalılar sadece 192 ölü vermiştir.
    efsaneye göre, pheiddipides adında bir asker zafer haberini ulaştırabilmek için maraton ile atina arasında yaklaşık 40 kilometrelik uzaklığı koşarak aşmış, ama sonunda ölmüştür. günümüzde de sürdürülen maraton koşuları bu askerin anısına düzenlenmiştir.

  • komutan: sen gelsene buraya.
    acemi asker: ben mi?
    başçavuş: emredin komtanım dicen oluum.
    a: tamam.
    k: gelsene lan
    a: ben mi
    k: evet laaaaaannn, gel buraya
    a: ben arkadaşa dedinizdi zannettiydim.
    k: (eller belinde, yukarı bakarak) ey güzel allahım, en kaliteli ve en hızlı spermden bu mu oldu şimdi? gel ulaaaaaaaaaaaan...

  • patron taifesini geçtim, bizzat işgüzar çalışanlar tarafından da gerçekleştirilen şey. "abi ne var yaa 2 saat daha çalışsak" şeklinde o kadar normalleşir ki sanki hayatın olmazsa olmazıdır. hatta daha da fenası, tam saatinde çıkan adamlar eleştirilir. "haah 18.00 oldu hemen çıkıyo" denir. e ne olacığıdı başka ?

    yarım kalan işlerin bitirilmesi adına elbette zaman zaman az da olsa mesai yapmayı anlayabilirim. patron baskısı altında elden başka bir şey gelmiyorsa, ya da aynı durumdaki arkadaşlarım için mesaiye kalmışlığım da çoktur ama abicim bunu normalleştirmeyin.

    şunu düşünün. günde 7 saat uyusan kaldı 17 saat. işe gitmek için hazırlanmak + trafikte geçen saatler toplam 2-3 saat. kaldı 14 saat. günlük çalışma süren 9 saat ! yani sana "yaşamak" için bırakılan süre sadece 5 saat. yemek, içmek, sosyalleşmek, eğlenmek ve bir sonraki gün çalışabilmek adına zihinsel ve bedensel yenilenme yapabilmek için sadece 5 saatin var.

    birçok makalede detaylıca işlendiği üzere günlük 4-5 saat çalışmanın kişisel ve toplumsal olarak yeterli olacağını da bir not olarak ekleyelim.

    bak yazdıkça geliyor alttan alttan. şimdi mesela "deadline" diye bir kavram var. elindeki adam sayısı belli. bu adamlar günde 9 saat çalışarak o işi 10 günde bitirebiliyor. fakat gel gör ki o adamlardan 7. gün sonunda işi bitirmeleri isteniyor. sebep ? büyük resme bakılırsa eğer ister bir inşaat projesi olsun, ister finansal rapor olsun, ister fiziksel bir ürün olsun normalden erken teslim edilmesi sadece ama sadece patronun cebine daha fazla para girmesi demek. 10 günlük işi fazla mesailerle 7 günde tamamladığın zaman x tane adam 27 saat boyunca sadece ama sadece patron adına iş yapmış oluyorsun.

    oysa pekala 2 yeni adam işe alınabilir ya da işin 10. günde bitirilmesi istenebilir. ama bunların da tamamı patronun cebinden çıkacak para demektir.

    böyle bir kurguda fazla mesai için ben nasıl isyan etmeyeyim ? "abi 2 saat kalıverelim yaa" diyen adamı nasıl makul bulayım ? saat 18.00'i vurduğu anda neden çıkmakta tereddüt edeyim ? zaten beni sömüren adamlara "al hocam az daha sömür" mü diyeyim ?

    işte bu yüzden fazla mesai yapmaktan daha çok bunun "normal" görünmesi sinir bozucu benim için.

  • süper olay.

    ekran görüntüsüne gerek yok, twitter'da #receptayyiperdoğan yazıp aratırsanız nadide örneklerine tanıklık edebilirsiniz.