hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: beko) . özellikle avrupa'da çok iyi bir imajı var ve baya popüler. amsterdam'daki mediamartkin satış temsilcisine göre bosch'tan daha çok tercih ediliyor ve bosch bazı ürünlerini beko'ya urettiriyor.

  • tek eksik yönünün çilginlik yapamamak oldugunu iddia ettigi patronuna, dul karisi ile yatmasini vasiyet edecek kadar uçuk bir kardesimizdir alexis zorba. "yaptim, yaptim, yine de az yaptim, benim gibi insanlarin bin yasamasi gerekirdi" demistir ölürken.
    insana ot gibi yasadigini farkettiren, kendini bok gibi hissettiren bir karakterdir.

  • temel akciğer kanseri olmus. doktorlar iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demisler ve ümitsiz oldugu icin tedaviye de son vermisler.
    ölecegini anlayan temel , butun eşiyle dostuyla helalleşmeye karar vermis. fakat bizim temel gördüğü herkese kendisinin aids hastaligina yakalandigini ve iki ay içinde öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmerini istiyormuş. tabii bunu duyanlar temel'e helallik veriyorlarmiş ama bir yandan da elini bile son bir defa sıkıp, kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış.
    temel'in en iyi arkadaşi dursun temel'in bu yaptığını duyunca sormuş:
    - yav temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden millete aıds oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı, demiş.
    temel;
    - yav tursun, öyle de ölecez böyle de ölecez, bari kariyi sağlama alalim dedim.

  • beklendiği gibi biraz sönük geçen bir etkinliktir. ancak bu sene apple satış ve karlılık olarak daha da büyür bana sorarsanız.

    öncelikle airpods'ların yenilenmesi iyi olmuş bence. eğer noise cancelling olayını iyice abartabildilerse gösterdikleri gibi bu kulaklık çok tutar. bose, sennheiser, sony gibi markaların kulaklıkları fazlasıyla iyi ses kalitesi sunuyor ancak bunun noise cancelling özelliği tanıtıldığı gibiyse bu markaları tokatlar. ses kalitesi tahminen yine daha altlarında kalacaktır ancak modeline göre yukarıda belirttiğim markaların flagship kulaklıklarından 50 ila 100dolar daha ucuz olduğu için kabul edilebilir kesinlikle.

    apple watch tarafında ise çok mantıklı bir ürünle geldiler. sporla uğraşanlar için vazgeçilmez olma yolunda hızla ilerliyor apple watch. bu da tabii deli satışa sebep oluyor. şimdi çok daha ekstrem koşullarda kullanılabilecek bir modelle bu piyasayı tamamen kapattılar bence. istersen 20bin dolarlık bir diver watch al, su sıcaklığına kadar ölçen apple watch ultra ile yarışman mümkün değil. bu nedenle hobinin üzerinde spor ile uğraşan hemen herkes bu saate geçer. isviçreli saatler ise artık sadece lüks birer aksesuar oldular. ileride bu bağlamda tekrar dresswatch akımı başlar diye düşünüyorum üst segment isviçrelilerde.

    iphone'a gelince ise bu sene pro ile normal modelin arası iyice açılmış. pro kesinlikle alınır bu bağlamda. çentik yerine konan dynamic island bence kullanırken güzelken, film ve oyun'da çok kötü. ortada bir boşluktansa çentik daha güzel bana kalırsa. bu olayı bir türlü kotaramadı firmalar. abi orayı simsiyah bant gibi yap geç işte. sağında solunda bazı bilgilerin yer alıp altında normal ekran olma konsepti çok daha güzel. en azından bölük pörçük bir şey izlemiyorsun. aynını kamera çıkıntısında da yapıyorlar. ne var yani bir tık daha kalın olsun telefon gerekirse ama arkası dümdüz olsun. zaten kılıf takıp o boşluğu kapatıyoruz. onun yerine yap biraz daha kalın, koy bataryayı 5-10 saat daha gitsin. neyse konuya dönecek olursak kamera çok daha iyileşmiş ki 13pro'da da zaten harikaydı. şimdi %65 büyüyen sensörle iş çok daha güzel boyutlara geldi. sosyal medya için hala en iyi seçenek olmaya devam. film çekimi derken de bence sosyal medyadan (youtube, instagram vs.) bahsetmiş oldular. yoksa eşek kadar kameralar varken çük kadar sensörle sinema filmi çekilmeyecek elbette. bu da satışları çokça artıracak bir etken. pro ailesi şimdiye kadar en çok satan pro ailesi olur bence.

    bu seneki 14 ile normal iphone ailesi üvey evlat olmuş. gerçi apple 3-4 senede bir telefon değişikliği olduğunu biliyor ve buna göre ürün çıkartıyor. 3-4 sene önceye göre her türlü mantıklı bir telefon olduğu için çok da kasmamışlar. ancak fiyattan ötürü pro almayan biri gider 13 alır geçer. bu kadar küçük bir upgrade'e 200 dolar ekstradan vermez. geliştirme o kadar az ki ne yazacağımı bilemedim yenilik olarak zira neredeyse yok. verecek olan adam da gider pro'ya geçer.

    genel olarak fiyatların artmamış olması ise çok iyi. bu seneki onca krize ve enflasyona rağmen usd olarak fiyat artışına gidilmemiş olması çok olumlu. araba kazası algılama çok güzel, sos call ise apple'ın sinekten yağ çıkartmaya çalıştığı bir alan olacak belli ki. tutmaz diye düşünüyorum. ilk birkaç sene ücretsiz dendi satır arasında. sonrasında buna da bir üyelik çıkacak belli ki. çünkü bir call center da kurmuşlar bu iş için. sos call için ücretli üyelik almak ise rezillik. sorsan insan hayatı için iş yapıyorlar ama parasını verirsen. tam bir abd şirketi işte!

    bu sene yeni kılıf vs. gibi hiçbir şeyden bahsetmediler. genel olarak ne bekleniyorsa o oldu, bitti. bu şekilde devam ederlerse zaten artmış olan sıkıcılık devam edecek ve ilgi iyice azalacak. oysa apple'ın bu tanıtımları şirket geleneği olarak çok önemliydi 80lerden beri. tim efendi kendi sıkıcılığını buraya da getirmeyi başardı nihayet. ayrıca o her vurgu yaptığında yaylanan bacağını senin... umarım şu adam emekliye ayrılır da biraz daha güzel şeyler izleriz. jonny ive gitti, craig federighi'yi görmedik, bir süredir eddie cue abimiz yok yavşak gülüşüyle, phil abimizi ve göbeğini yine göremedik, oyun ekipleri gelip şov yapmadı. sönük oğlu sönük oldu yani. tim bir sal artık şu firmayı allasen, yeter.

    bu arada son bir söz de katlanır ekran isteyenlere edeyim. samsung'un en son katlanır ekranlı telefonunu berlin'de inceledim, bence tek kelimeyle rezalet. bir kere o kat yeri asla dümdüz olmuyor, elin bile takılıyor. ütü izli telefon ekranı mı olur? neresinden baksan saçma. o yüzden böyle bir ürün gelmemesine sevindim. apple çünkü çıkarırsa mecbur bırakır bizi ona geçmeye, o da kötü olurdu.

  • sil bunu. senden önce yaparlar. benim bile kafama yattı bu iş. şu anda maliyet hesabı yapıyorum.

  • ben bir tahmin yapayım biri yakışıklı ama sana çok pas vermiyor. ne geliyor ne gidiyor ve sen aşıksın. diğeri tam tersi beğenmiyorsun ama sana çok ilgi gösteriyor. duygularını önemsiyor seni mutlu ediyor o yüzden ondan da vazgeçemiyorsun.

  • fırçalama değil, düzeltmedir. nevşin'i de dezenformasyon konusunda kibarca uyarmıştır. programı baştan sona izledim.

    öncelikle "almanya tarihinden ders almış bir ülkedir" diyenler 90'larda yakılan türk evlerini hatırlasın.

    gelelim konuya.
    türkiye'deki çerkeslerin dilinin yaşaması devletten önce, çerkeslerin sorumluluğunda diyor adam ki haklı. söylediği şey mantıklı, daha çocukluktan ana dilini öğretemezsen yeni jenerasyona, dilin tabii ki kaybolur.

    nevşin'in iddia ettiği gibi asimilasyon ciddi bir konudur. sistemli bir çabadır. türkiye'nin ise çerkes kültürünü asimile etmek gibi bir davranışı yok. korumak için de yok. nötr.

    bugünden bakarak geçmişi değerlendiremezsin. mesela bak bugün nasıl ki almanya'daki türkler kendi dillerini koruyor, türkiye'deki ermeniler ermeni okullarında çocuklarına dillerini öğretiyor. tamam maarif kanunu var. tamam ermeniler lozan'daki azınlık maddelerinden faydalanıyor.

    ama türkiye cumhuriyeti vatandaşı çerkes kökenli birinin vakıf kurma ve meb'e bağlı bir okul açmasına engel var mı? yok.
    bu okulda seçmeli ders olarak çerkesçe okutulabilir mi?
    https://www.cerkes.org.tr/…i-ders-olarak-okutulacak
    okutulabilir.

    yine meb'e bağlı okul bünyesinde bir dil kursu (ingilizce kursu gibi) açılabilir mi?
    kanunen bunda da bir sıkıntı yok.

    mevzu tamamen bütçe ve birilerinin elini taşın altına koymasıyla ilgili.

    ilber'in söylediği çok basit, sen önce kendi kültürüne değer vereceksin. sen yaşatmak için çabalayacasın. bu senin sorumluluğun.

    nevşin'e almanya örneğini vermesinin sebebi de siz kendi suçunuzu hafifletmek için "ama türkler de asimilasyoncu, ama fransızlar da şöyle, ama bulgarlar da böyle" diye dezenformasyon yapıyorsunuz, buna dikkat edin diye uyarıyor.

    not: nevşin daha ilk dakikada "yörükler de asimile oldu mesela" diyerek kullandığı kavramlardan ne kadar bihaber olduğunu gösteriyor.

  • guzel bir restoranda yenen romantik bir aksam yemeginin ertesi günü isyerinde cüzdani karistirirken restoranin fisini bulmak. fise söyle bir göz attiktan sonra 8-10 parcaya bölüp masanin yanindaki cöp kutusuna atmak. sonra "allah allah bu yemek bu kadar az mi tutmustu ya?" diye düsünmek. üsenmeyip cöp kutusundan fisin parcalarini toplamak, birlestirip bantlamak ve fisi tekrar incelemek. icilen sarabin hesaba yazilmadigini farketmek (ki dikkatli bir okur yazimin basinda yemegin "romantik" oldugu belirtmemden sarabin fiyati hakkinda az bucuk fikir edinmis olmak). is cikisi her ne kadar evin ters yönünde teee anasinin terekesinde de olsa restorana gitmek, bize servis yapan garsonu bulup durumu aciklamak ve bu sarabin parasini ödemek istedigini söylemek. garsonun minnet bakislari arasinda durumu müdüre anlatmasi ve müdürün hassasiyetim icin tesekkür ederek sarabi ikram kabul etmemi istemesi. tam o sirada garsonun "bir dakika, bu gözlük sizin mi?" diyerek cekmeceden bir günes gözlügü cikarmasi. meger yepyeni gözlügü restoranda unutmus oldugumu farketmek. garsonla sarilip (evet sarildik) hayretler icinde oradan ayrilmak. bu olaydan sonra karma'ya inanmak.

    ben bilmiyor neden bu olayi böyle geronimo türkcesi'yle anlatmak.