hesabın var mı? giriş yap

  • güldürürken düşündüren haber.

    rabbim sıralı ölüm versin diyor, aciliyet diliyoruz.

  • şimdi 14 ocak günü diyelim ki istanbul'dan sao paulo'ya gitmek istiyoruz.

    skyscanner'dan ve kayak'tan aratıyorum:

    thy'nin sao paulo'ya direkt uçuşu var. ve belirtilen tarihte bilet fiyatı : 2663.59 tl

    http://imgur.com/lrnrz08

    ---

    sonra aynı thy'nin aynı tarihte roma sao paulo uçağına bakıyorum.

    bu uçak roma'dan direkt sao paulo'ya uçmuyor. önce roma'dan istanbul'a geliyor. ondan sonra da istanbul'dan sao paulo'ya giden ve türk vatandaşlarının 2663.59 ödeyerek bindiği uçağa aktarma yapıp sao paulo'ya gidiyor.

    yani ilk uçuşa ek olarak bir 2.5 saat roma-istanbul uçuşu var.

    peki bu uçuşun bileti ne kadar? hazır mısın? tam 1000tl

    http://imgur.com/yr6rpn4

    tam tersi olması gerekirken sözde milli! havayolumuz türk vatandaşlarına %160 kazık bileti layık görüyor.

    bu durumda pegasus'la 250tl'ye önce roma'a gidip. oradan thy ile tekrar istanbula dönüp, oradan sao paulo'ya uçmak bile 1250 tl yani 1400 tl daha ucuz.

    ağıza geleni söyleseeem çok ayıp olacak çok.

  • belli bir dönem sonrası için sanrıdan ibarettir evet.

    islam dünyasında 800-1200'lü yıllar arasında ciddi bilimsel çalışmalar yapılıyor, bilimsel alanda önemli keşiflere imza atılıyordu evet. ancak, daha sonraki yıllar için malesef bunu söyleyemeyiz. 1.300'lü yıllardan itibaren medreseler sadece dini eğitim veren kurumlara dönüştü. istisnalar var mıydı? elbette vardı...

    ibn-i sina islam'daki "bilim çağı" denilen dönemin bir ferdidir. 900'lü yılların sonunda doğmuş, 1037'de ölmüştür.

    el harezmi de yine 770-840 yılları arasında, yani yine o "altın çağ"da yaşamıştır.

    biruni 900'lü yılların sonu, 1000'li yılların başında yaşamıştır.

    ebu'l vefa el-buzcani de 900'lü yılların bir bilim insanıdır.

    zekeriyya razi 800-900 yılları arasında yaşamıştır.

    el cezeri, 1100-1200'lü yılların bir bilim insanıdır.

    cabir bin hayyan da 700-800'lü yıllar arasına tarihlenen bir bilim insanıdır.

    hazini'nin yaşadığı tarih de 1100'lü yıllardır.

    ibn-i heysem de tahmin edeceğiniz gibi 900-1000 yılları arasında yaşamıştır.

    kindi'nin yaşadığı dönem de 700-800'lü yıllar arasıdır.

    istisnalar var mı? evet var; 1200 yılına kadar yüzlerce büyük islam bilgini gösterebiliyorken, 1200'den sonra geçen 800 yılda bir elin parmaklarını aşmayacak kadar kişi gösterebilirsiniz. öyle ki, bir mimarı bile bilim insanları arasına katmak zorunda kalırsınız; sayı kabarsın diye.

    müslümanların konu osmanlı ve islam dünyasındaki eğitim sistemi olduğunda sinirle "bak bizde şunlar şunlar var" diye saymaya başlamaktansa, ne oldu da 1100-1200'lü yıllardan sonra o muhteşem bilim insanları yetiştiren medrese sistemi bozuldu ve sadece din adamı yetiştirir hale geldi diye sorgulamaları gerekir.

    osmanlı'nın eğitim sistemi fecaattir. 600 yıl boyunca, çoğu kendi çabasıyla bir yerlere gelen bir avuç bilim insanı haricinde ortaya bir şey koyamamıştır. dolayısıyla bizim "medrese" diye bildiğimiz yerlerde bilim falan yapılmamıştır. haa, 900-1000 yıl öncesinden örnek verebilirsiniz, ancak o örneklediğiniz bilim insanları "medrese" kültüründen gelmiyor. o günkü eğitim kurumları ile medreseler arasında dağlar kadar fark vardı.

  • ilk okula gittiğim yıllardı. babam emlak işiyle uğraşır ama pek birşey kazanmazdı. annem bakkala veresiye yazdırır, babam cebinde sigara parası olmadan gününü geçirir bende evin en büyük erkeği olduğum için okuldan arta kalan zamanlarımda lokantada bulaşık yıkardım.

    cuma namazı için camiye gitmiştim, çoraplarım adeta savaştan çıkmış gibi delik deşik. oysa hiç utanmamıştım bu halime çünkü yaşadığımız yerde herkes bizim gibiydi. açlık sefillik! adamın biri çoraplarımın halini görüp bana acımış ki elini cebime attı. ben hiçbişey olmamış gibi namaza devam ettim ve namaz bitip camiden çıktığımda cebimi yokladım. adam cebime şimdinin parasıyla 20 tl koymuştu. kendimi çok mahçup hissettim. utanmıştım. hiç unutmam o anları.

  • "toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?" demiş şair. ölüm yıldönümüymüş bugün, çok komiksin azrail!

  • çiftçiye "ananı al da git" diyenin küstah arap elçiye "yatırımını al da git" demesi mümkün olmadığından dolayı gerçekleşen tehdittir.

  • biraz da teknisyen gözüyle bilgi verelim...
    işbu giri bir teknisyenin ufak tefek anılarından oluşacak olup yüzünüzde gülümseme ve zihninizde “vayy arkadaş” sesleri bırakması amacıyla yazılmıştır.

    -önce bakımcı gözünden anlatalım. bildiğimiz koyu-açık gri f-16 uçağı her 200 saatte phase 1 ve her 400. saatte phase 2 bakıma girer. en basit anlatımla 200.saat phase1 400.saat phase 2 ve 600. saatinde tekrar phase 1 şeklinde gider. ancak gösteriye konu f-16c block 40 uçağımız 100. saatinde phase 1e ve 200. saatinde phase2 ye girmektedir.

    -eskinin akıncı üssü şimdinin mürted meydanında çalışırken f-16 periyodik atölyesindeydim . her giren normal f16 için iki defa bu makyajlı dostumuz gelirdi. bi zaman sonra alıştık tabi ama , 3 ayda bir uğrar olunca hangarda gördüğümüzde birbirimize “bunun nesi varmış la yine” diye sorar olmuştuk.

    -f-16'nın periyodik bakımlarında bütün kapakları açılır ve altındaki yatan sistemlerin fonksiyonel kontrolleri yapılır. ölçülür biçilir sökülür takılır , bakımın üçüncü gününde o paramparça uçak toplanır ve 5. günde çalıştırılıp kontrol edilerek tekrar servise (bkz: uçuşa) verilir. gelgelelim bu yakışıklının boyası özel ve güzel olduğu için kapaklar açılırken vidalar ayrı bir özenle toplanır , kontrol edilir ve eğer ağzında bir bozunma varsa yenisi boyanır , o şekilde tekrar kapağa takılır. ancak vida üzerindeki taze boya bizim sevmediğimiz birşeydir ve açarken 10 vidadan ikisi işkenceye döner.

    -periyodik bakımda dok şefi 3gün sabahı bütün bağırsakları saçılmış uçağı didik didik inceler ve olası arızaları , aksaklıkları tespit edip ilgili ihtisasa söyler . normal f-16da bu işlem 2 bilemedin 3 saat sürerken solo'da iki katına çıkmaktadır. uçağın maruz kaldığı stres ve 'g' yükü nedeniyle hiç olmayacak yerlerde kılcal çatlakların olma ihtimali dok şefinin kabusu olur (bkz: oldum oradan biliyorum)

    -her f-16 uçağının kanopisinin sol tarafında pilotunun rütbe ve ismi , sağ tarafında ise uçağın makinistinin rütbe ve ismi yazar . buna ek olarak solo uçağında sol ana iniş takım kapağı üzerinde bütün bakım ekibinin isimleri yazılıdır.

    -evet normal zamanda bu uçak çatır çatır muharip görev yapmaktadır. 1 ve 9 nolu istasyonlar dediğimiz yani kanat uçlarındaki launcherlarda bulunan smokelar sökülerek normal launcher takılır , uçağın yakıt ve silah konfigürasyonu değişir cayır cayır uçar .

    -pilotları gibi bakım ekibi de özel olarak seçilir. belirli bir lisan seviyesi , tertemiz bir sicil ve temsil yeteneği aranır. yılların tecrübeli subay astsubayları sanki tekrardan askeri okula girermiş gibi mülakata katılırlar.

    -ilk kez çiğlide görev yaparken görmüştüm. vayy arkadaş dedim adam harmandalı oynattı uçağa. hava kuvvetlerinin 100. yıl gösterileri için gelmişlerdi. ama diğer ekiplerden bir hafta önce geldiler ve her gün 2 sorti uçtular. her gün hayranlıkla izledim. ardından iki sene sonra akıncıya tayin oldum 3 yıl boyunca her denk geldiğimde (neredeyse haftada en az 3 kez) yine ağzımı aça aça izledim. hala çalıştığım yete inince ayran budalası gibi bakarım. sigara gibi , bırakamıyorsun:)

    -rivayete göre ingilterede vuku bulan meşhur low pass yani alçak geçiş olayı bir iddia üzerinedir. biri der ki kuvvet komutanı diğeri der ki ingiliz pilotu bizim yusuf kurta ben 70 feet low pass yaptım der , yusuf kurt da “when i say low , i mean really low” der , low pass neymiş gösterir.

    -gelelim 9 g olayına; daha askeri okulda öğrenciyken eski pilot olan bir hocamız kendisinin de bulunduğu bir g testi videosunu izletmişti. testlerde pilotlar ufacık odada 7 g'ye kadar çıkıp tekrar iniyorlardı. bazıları 9u talep edip deniyorlar ve yarısı bayılıyordu. ancak bir diğer dikkat edilen ise ne kadar süre bu yüke maruz kalınabildiğiydi. youtube'da örneklerini bulabilirsiniz, 6-7'den sonra maruz kalanların gözleri gerçek manada yuvalarının dışına çıkıyor ağızları burunlarına karışıyordu . o pozisyonda bile hala kontrolü kaybetmeyen adamlar çoğunluktaydı.
    solotürkü ilk izlediğimde gözüme çarpan bu oldu, evet bu hocamız 9 g'ye çıkıyor ancak benim o videoda gördüklerimin üç katı süre boyunca bu yüke maruz kalıyordu. sonra normal limitlere dönüp hiç birşey olmamış gibi gösteri pakedine devam ediyordu . oha dedim sen ne ayaksın :)

    -bir de 30 aoa (bkz: angle of attack) yani hücum açısıyla düşük hızda göğüsleme hareketi yapması var ki işte bizim solotürk'ü diğer ülkelerin gösteri ekiplerinden ayıran olaylardan biri. yanılmıyorsam hollanda , belçika ve abd f-16 ile gösteri yapıyordu izmirde. abd'nin gösteri ekibinde bir uçak paketten ayrılıp o hareketi yapıp gaz açarak devam ediyordu. sıra iki saat sonra bizim uçağa geldi.

    devam etmeden kısa bir bilgi;
    f-16 fly by wire ile uçar. yani side stickten aldığı komutu uçuş bilgisayarında işler ve kumanda satıhlarına ona göre komut gönderir. yani uçak stall a yaklaşmışken veya absürt bir manevra varken uçak verdiğiniz her kumandayı önce bi süzer , tehlikeliyse sizi limitler. bu göğüsleme hareketinde uçağın sürati stall süratine çok yakın ve hücum açısı da o süratle seyretmeye müsait değil , ancak pilot uçağın limitlerine karşı çıkarak override edip o hareketi yapıyor. bu arada ak pilota sesli ve ışıklı olarak bas bas bağırıyor warning caution stall vs vs diye.

    devam edelim, bizim bileği çelik gibi pilotumuz “o hareket öyle olmaz “ diyip bir de uçağı 90derece yatırıp iyice uçağın limitlerini uyarılarını ve dahi bernolli prensiplerini hiçe sayıp gösteriye devam ediyor. dikkatli gözler bu manevrayı “oha oha daha neler” diye izlerken halk coşkuyla alkışlıyor.

    -bir de iniş takımları açık yapılan manevralar var ki yine uçağın uçuş karakteristiğine rahmet okutuyor. uçak normalde iniş takımları açıkken yukarıda bahsettiğim gibi belli manevraları limitler ve kendini inişe hazırlar. ancak solo bunu “sen uçaksın ben pilotum , benim dediğim olacak uleaan” diye geçiştirir. normalde 10 derece yatış bile zorken arkadaş bir de tona atar.

    -hava meydanlarında yaptığı gösterilerde yerden tekeri kesip 30 feet de ters dönerek kalkıyor ya , işte onu askeri meydandan kalkıp size açık havada gösteri yapmaya gelirken de yapıyor. burda sivil yok nasılsa diyen yok :)

    -yine bir gün akıncıda arkadaşlarla öğlen yemeği çıkışı tam elimizde çay bardağıyla tabldottan sigara içmeye çıkarken alçak irtifa ve yüksek hızla bir anda üstümden geçmiş ve “mnskym noluyo lan” dedirterek çayı üstüme dökmeme neden olmuştur.

  • cevabı 50 olan matematik sorusu.

    güzel trolleme kardeş tebrik ederim de niye bu kadar ilgi o... olmak istiyorsunuz onu anlamıyorum. gelelim buraya 50 diyelim sana hakaret edelim öyle öyle konu güncel kalsın, senin kıçın tavanı mı değsin, tövbe yahu.

  • - sinyal vermiş kadın sürücü. kadın sürücülerin arabalarında dikiz aynası olmadığından sinyali vermişse bırakıcaksın ne istiyorsa onu yapsın.

    - iki şeridin ortasından giden ağzı açık dede. ağız aralığı ile şerit tutturamama arasında direkt bir ilişki olduğunu biliyor muydunuz?

    - makas berkcan. lüks aracında makas atan berkcan'lar genelde birden önünüze kırabileceğinden ekstra dikkatli olmak gerekiyor.

    - yaya görünce hızlanan tipler. carmageddon kafasıyla sürücü mü olunur?