ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
d vitamini eksikliği
-
ofisteki doktorun ifadesi şöyle oldu. “sabah karanlığında işe gelip güneş batarken işten çıkmanızı sağlıyorlar. eksik olan keşke sadece d vitamini olsaydı.”
cevap veremedim, sadece yutkundum.
hastası olunan sözler
-
bildiğim en geçerli fizik kanunu: seni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.
arabayı 5. viteste kaldırabilen kız
-
güçlü kızdır.
zira normal şartlarda uzun vites oranına sahip 5. viteste araba hareket geçmez. kızın arabayı tutup havaya kaldırması gerekir.
bu kadar güçlüyse ve seninle evlenmek istiyorsa ya o'nunsundur, ya da kara toprağın*
2014 yılı ekşi sözlük yazarlığı maaş zamları
-
hep 50 liralık yazdığımdan sikimde olmayan zam.
inception
-
senaryosunu yazmak 10 yıl sürmüş. zaten izlerken "lan bunu yazan insan mı" düşünceleri geçiyodu kafamdan. gerçekten 10 yılda yazılacak bir senaryo. aşmış.
alternatif ankara metrosu anonsları
-
-sayın yolcularımız lütfen sevgili belediye başkanımız melih gökçek'i twitter'dan takip ediniz.
çaklıt mı çoklıt mı sorunsalı
-
dogrusu tabii ki cikileta'dir.
kitapçıda hissedilen kitap çok ömür az anksiyetesi
-
bende daha çok, kitap çok para az şeklinde zuhur eder. fakir her yerde fakir.
cem yılmaz'ın efkarlandıran videosu
-
hadi ben yarın işe gidiyorum.
senin canın neye sıkkın bilader
otobüste yaşlı adamı döven okul müdürü
-
eğitim kurumlarını teröristler mi ele geçirdi bu ne hal, pkk kampına adam mı yetiştiriyorlar her gün başka bir rezillik. oğlunun yetmiş yaşındaki adama tekme tokat girmesine göz yuman müdürün denetimindeki okuldan ve öğrencilerden kime ne hayır gelecek.
sevgilinin ölmesi
-
ömür boyu yüreğinize takılan büyük yumru.
ne yapsan geçer, ne yapsan hatırlamazsın, sırrı yok..
o’nun olmadığını bilerek yaşamanın rengi ruhsarı yok…
yapma derdim..bu kadar hızlı kullanma, "bir yanım böyle ölmek istiyor" derdin hep…
o gece kavga ettik , meydandaki fırının önünde.. bas bas bağırdım sana. gençtim, hatta hala içim çocuk, “gözüm görmesin seni dedim”. o kadar emindim ki ertesi gün göreceğimden…doğumgünümdü, kıyamazdın..
gençtim, o kadar fevriydim ki…pişman olmanın ne demek olmadığını bilmiyordum henüz.
o kadar emindim ki…sinirle uzaklaştım yanından, son defa kokunu bile duymadan, sarılmadan…
ertesi sabah şarkı söyleyerek uyandım barış.
kapının önünde seni ya da çiçeğini göreceğim diye oyalandım, nazlandım.
ölüm soğukmuş, ölüme nazlanılmıyormuş.
neşeyle atladım merdivenleri, hep buluştuğumuz yere gidecektim ve sen orada bana sürpriz yapacaktın hesapta…yokuşu inerken biri geldi nefes nefese koşarak..“ duydun mu? ” “barış yoğun bakımda…” ben o anki bakışımı bir daha bakabilir miyim barış?
nasıl arabaya bindim.. nasıl hastaneye geldim…
eve gidince babana anlatmışsın beni. “görmek istemiyor beni” demişsin. göstermediler seni bana. son bir defa tutturmadılar ellerinden. diyemedim..bilemezdim..diyemedim…
cenazeni, toprağını bile elleyemedim..bilemedim..böyle olacağını bilemedim…görmeyeceğimi bilemedim..
hışımla çıkmışsın evden. motora atladığın gibi edremit e gitmişsin. dövme yaptırmışsın.
sol göğsünün üzerine bir kalp. içine de adımı yazdırmışsın..bilemedim..bir hışımla dönmüşsün. tam da “barış yoğun bakımda” dedikleri yerde savrulmuş motor. paramparça olmuş. bilerek mi yaptın? bir yanın hep gitmek isterdi..hep gitmek. bilerek mi gittin..
hastanede ailenden uzak bir köşeye çökmüşken duydum annenin feryadını. yanmaz mı, o yürek yanmaz mı?..benden bilmez mi, haksız mı..
senden sonra doğumgünlerimi kutlayabilir miyim ben barış?
sevinebilir miyim doğduğuma?
affet beni..bilemedim..
adımı karıştırıp tenine, gideceğini bilemedim…
son bir defa “seviyorum” diyemedim…
edit: 8 sene önce yasanmıştır ve tamamen gerçektir..keske olmasaydi ama gercek.