hesabın var mı? giriş yap

  • insanın da "paradigm shift" dönemlari vardır.belli bir dönemde ve iç kanırtan sancılarla oluşturulan dünya görüşünün duvara tosladığı anlarda(ergenlik sonu,orta yaş,yenilmiş büyük bir kazığın hemen sonrası) kişi kendini yeniden aynı bunalım içinde bulur.bir önceki paradigme yüzünden ouşan hayati problemler bu paradigmanın verileriyle aşılamayınca kişinin kabuk değiştirme zorunluluğu başlar.olgunlaşma adına atılım dönemleri olarak kabul edilebilecek bu dönemler toplumun diğer bireyleri tarafından kişinin gösterdiği depresif tavırlar nedeniyle bir yanlışlık sonucu "x'in kötü günleri olarak adlandırılır.böyle dönemlerde uzun yürüyüşler,dostoyevski ve rachmaninoff iyi gelir.

  • başlık: en komik fıkralar

    36. sihirli bir kurbağa ormanda yalnız yaşıyomus. bir gün etrafı gezmeye cıkmış ve önüne ilk çıkan bir ayı ve tavşana kıyak yapmak istemiş. "3 şey dileyin benden ne dilerseniz" demis.
    ayı;"bu ormandaki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi bana hasta olsun."
    kurbağa hemen yerine getirmiş isteği.
    tavşan; "bana bir kask ver" demiş
    o da hemen olmuş ama ayı
    içinden "manyak mı bu tavşan çuvalla para istesin istediği
    kadar kask alsın. deli bu ya" demiş.
    ikinci istek olarak ayı yine;
    "yan ormandaki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi beni arzulasin" demiş.
    abraka dabra !
    o da tamam tavşan;
    "bana bi motosiklet verin" demiş ve yerine gelmis ama ayi iyicene şaşirmis. bu tavşan deli olmalı diye düşünmüş.
    sıra gelmiş son isteklere

    ayi; "bu gezegendeki tüm ayılar dişi olsun ve hepsi benim yanımda olsun" demiş.
    kurbaga bu isteği de hemen yerine getirmiş.
    tavşan önce kaskı takmış, motora binmiş ve marşa basıp motosikleti çalıştırmış.
    son isteğini söyleyip gaza basmış:

    " bu ayı ibne olsun!"

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • tayyip icin en buyuk basarisi 80'den beri apolitik turk gencligini politize etti deniliyor ama simdi yabanci bi arkadasin durum guncellemesini gordum adam 68'den beri apolotik avrupa gencligini bile degistirmis. slovak bir kizin yazdiklari;

    "go to hell tayip!!! that's the right place for you! even here in bodrum,where people don't give a shit about you,we have to look at your ugly face at every second billboard in the town.. and every first is some "happy face" who claims to vote for you. ı'm seriously getting sick.. milli'in adami. bullshit!!!"

    millinin adami kismini tam anlamadim ama degisik olmus tabi.

    edit: milletin adami demek istemis.

  • sonunda, faturasını kesen esnafı ayrı tutarak söylüyorum, vergiden kaçmak için türlü dansözlükler yapıp zarar gösteren esnaf gerekirse batacak ama o borcu ödeyecek.
    lafa gelince memura maaşını vergilerimizle ödüyoruz demeyi, ahkam kesmeyi biliyorlar.

  • 5 ay oldu kovid geçireli. uzun vadede etkileri bilinmese de atlatanlar şimdi nasıl merak ediyorum. ben hafif geçirmiştim, koku kaybı birazda vücut ağrısı ile... lakin ara ara yoklayan şiddetli bel ağrısı mevcut. dün akşam bir anda gelen bel ağrısı sanki sağ tarafıma inme inmiş gibi bel bölgemle bacak üst kısmını tamamen kilitledi. hareket ettirmedi, kalkarken işkenceye maruz bıraktı. biraz masaj ve muskoflex krem sürdürdüm ve kas gevşetici aldım sadece zonklamayı kesti, uyutmadı. ara ara bu bel ağrısı geliyor ve böyle bir ağrı yok bildiğin zonkluyor. bazı zamanlar ensemde de bir şiddetli ağrı oluyor. benim ağrı eşiğim yüksektir ve kovidden önce böyle bir durum yoktu hafif ağrılar olur onlarda geçerdi. bunları bu ağrı yüzünden hiç uyumamış ve hareketsiz yatarken yazıyorum...

  • yüzde 51 yerli ve yüzde 51 milli araç. yavaş yavaş kendileri de kabul etmeye başladı bu gerçeği. togg, türkiye'de montajı yapılan fiat ve renault kadar yerli ve milli olacak o zaman.

    lastik yerli, döşemeler yerli, karoser yerli ama motor ve elektronik aksamları yabancı bir araca yerli ve milli denir mi?
    evet denir, akp döneminde her şey mümkündür.

    edit: elektrikli olunca motor değil diyen salakları görüyoruz başlıkta, bir de mesaj atıyor ağzı bozuk sığır. lan sen git aya yapılacak otobanı güzelle, herkesi de kendin gibi sığır sanma.

  • debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.

    dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.

    japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.

    bu durumda beyinsiz kim oluyor?

    ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?

    al bir fotoğraf daha.

    ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.

    ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.

    bak bu da kendisine ait bir görsel.

    neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?

    debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!