hesabın var mı? giriş yap

  • onu şikayet edeceğin kişi müşteri değil işverenindir genco. ağır işler için extra ödeme talep edebilirsiniz. müşterinin ne suçu var amk mal mısın?

  • insana "keşke küme düşseydik, keşke 5 sene durumu toparlayamasaydık da şunları duymasaydık" dedirten açıklama. 3 temmuzdan sonra senin gibi bir yalakanın arkasında durduğum için bana da yazıklar olsun.

  • 30 yaş ve üstüne gelince ortaya çıkan gerçek.

    çok zor gelir bir zaman sonra hayata yeni insan almak. insanlarla çok güzel eğlenir, muhabbet eder, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarda bulunursun. sanki hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersin ama ilerlemez o sohbet; kalır orada. telefonlar alınır verilir "mutlaka görüşelim bak"lar yapılır ama en kısa sürede uçar gider bu hiçbir ortak geçmişi olmayan sohbetler.

    hiçbir maya tutmaz hiçkimseyle. yük gibi gelir insanlar.

    iki kişiyle tanıştım bugün. uzuuun bir geçmişleri vardı ve bir iki saate sığdırmak istediler bu geçmişlerini. boş boş baktım "bu bilgileri ben neden dinleyeyim ki?" dedim. herkesin bir hikâyesi yok muydu hem? dünya kuruldu kurulalı gelen trilyarlarca insanın hikâyesinden farklı olan neydi ki onlarınkinden? neden dinlemek için kendimi verecektim ki? ne faydası olacaktı başkalarının yaşanmışlıklarını biliyor olmanın bana?

    böyle düşündüm, boş boş baktım. özet geçsin ve masadan kalkayım istedim en kısa sürede. bir daha görüşür müyüm? bilmiyorum. anormal bir durum muydu peki birinin hikâyesini sana anlatması? tabii ki hayır. sadece ben insanları dinlemekten ne kadar yorulduğumu fark ettim bugün. kimsenin geçtiği yolları merak etmediğimi; bunları dinlemenin en az hayatın kendisi kadar anlamsız geldiğini fark edip, kendime yabancılaştım bir an.

    eskiden detaylı olarak anlatığım kendi ile ilgili kısımları ne kadar özet geçtiğimi de fark ettim bir anda. o kadar doymuşum ki hikâyelere. o kadar bilmek istemiyorum ki kim nedir ne değildir diye. eskiden dinlediğimi göstermek için tebessümle ve ilgiyle baktığım insanlara donuk donuk gözlerle bakıyorum artık...

    insanın 1 üssü n olduğunu ve bu n'leri hiç merak etmediğimi, heyecanlanmadığımı fark ettim...

    mümkünse iki kelime ile anlatsınlar ve gitsinler...

    edit: bu entry'de bahsettiğim iki kişiyi üç yıl sonra hiç hatırlamıyor olmak, tam da entry'nin içeriğini doğruluyor işte...

  • ayar diyince ince gormus, zeka dolu seyler yazmis cem yilmaz sandim ama azarlamis bildigin. hakan hepcan da hayraninim abi modunda takilmis. hic zevkli olmamis, ben tatmin olmadim.

    yalniz o bu degil. ben bu tarz olaylarda en cok 'hakan kim ilk defa duyuyorum.' ya da 'muhtesem hafizama gereksiz bi isim daha kazindi* 'gibisinden seyler yazanlara bayiliyorum.

    adam butun gun ekside turk kizi, rte kotuleyerek omur tuketiyor. gelmis burda 'hanim kim bunlar yaa!!vaktimi caliyorlar' ayagi yapiyor. hahaj astronot sanki pezevenk *

  • öyle bir noktada geliyor ki hayatınıza bu, ya kabul edip yaşıyorsunuz ya da daha fazlasını isteyip risk almaya devam ediyorsunuz.

    yaş ve yaşanılan hayal kırıklığı yüzdesine göre risk alma toleransınız düşüyor, bakıyorsunuz ki küçük şeyler de sizi mutlu etmeye başlamış, kıyıya vuran dalga sesi, oturulan bir koltuğun yarattığı rahatlık hissi huzur kaynağınız olmuş, "e böyle de güzelmiş ki hayat?" derken yakalıyorsunuz kendinizi.

    bu düşünceye bir de ortağınız varsa ki bu sevdiğiniz kişi olur, ev arkadaşınız olur, olay daha anlamlı oluyor, fikirler uyuşuyor, çatışma yaşanmıyor ve "less is more"u düstur kabul etmiş hale geliyorsunuz.

    mutluluk o kadar uzakta değil aslında, hırs denen şeyin dozunu iyi ayarlamak gerekiyor sadece.

  • sevgili dostlar,

    deprem ülkemizin bir gerçeği ve ne zaman vuracağı tam bilinemediği için belirsizlik üretmesi doğal ve insanların en korktuğu şeyde belirsizlik olduğu için deprem konusunda ciddi korkuların oluşması hepimizi etkiliyor. deprem korkusu bir deprem fobisine dönüşebilir hatta bunun ismi de var "tremophobia".

    şimdi size bu korkuyla başa çıkabilmeniz için bazı yöntemler tavsiye edeceğim. tabi ben psikolog veya afet uzmanı değilim ama algı yönetimi uzmanı olarak vereceğim bilgiler işe yarayabilir.

    1) belirsizlik insanları her zaman rahatsız etmiştir. bu sebeple bir şeyi ilk defa deneyimlediğimiz zaman bir stres yaşarız çünkü sonuç konusunda beynimizde bir veri yoktur. ancak aynı şeyleri defalarca yaptığımız zaman korkumuz azalır ve hele bu iş rutine dönüşürse otomatik pilotumuz devreye girer ve kendimizi rahat hissederiz. bu sebeple yaşamdaki rutinlerimiz bize güven verir. deprem sonrası dönemlerde günlük yaşam rutinlerinizi mümkün olduğunca korumaya çalışın. yatma kalkma zamanlarınız, uyuduğunuz yatak, akşam belli saate izlediğiniz televizyon gibi aktiviteleri bozmayın. rutinleriniz beyninizin belirsizlik hissini azaltacaktır.

    2) korkularınızdan utandıkça ve içinize attıkça üzerinizdeki etkisi artar. bu sebeple her tür korkunuzu ve depremle alakalı yaşadığınız kötü hisleri yakınlarınız ve arkadaşlarınızla paylaşın. bunları konuştukça ve sosyal destek arttıkça korkunuz ve stresinizin azaldığını göreceksiniz.

    3) korkuyla mücadele edebilmek için bedeninizin dengeli olması lazımdır. eğer hormonal dengen bozulursa normalde iki birim hissedeceğim korkuyu elli birim hissedersin. bu sebeple uyku düzenine dikkat et, şekerli ve karbonhidratlı beslenmekten kaçın çünkü kan şekeri oynamaları stres seviyeni yükseltir ve stresten kaynaklanan enerjiyi mutlaka spor ve hareketle bedeninden at.

    4) her tür hazırlıklı olma duygusu korkuyu azaltır ve sana kontrol hissi verir. bir deprem durumunda neler yapacağını kağıt üstünde detaylıca planla. bir deprem çantası hazırla. uzmanların bu konuda verdiği önerileri incele. kısaca kontrol edebileceklerini kontrol etmeye çalış.

    5) korkunu bastırmak için alacağın alkol ve benzeri uyuşturucular kısa vadeli ferahlama hissi verse de orta vadede stres seviyeni arttıracak ve beyninin stresle mücadele etme kapasitesini düşürecektir. bu sebeple korktuğun zaman alkole sarılmaktan vazgeç. bunun yerine zihnini meşgul edecek hobilere yönel.

    ek tavsiye : korku ve stresle mücadelende en önemli silahın zihnindir. eğer güçlü bir zihne sahipsen korkularının hayatını kontrol etmesine engel olabilirsin. lütfen kanalımda bulunan "güçlü bir zihne sahip olmanın 10 yolu" videomu dikkatli izlemeni tavsiye ederim.

    işte video burada

    https://youtu.be/_9yho0uzobo

    hepimize mutlu ve güvenli günler dileğiyle

    sevgilerimle

  • geçen salı günü cebimden 9 lira çalınmıştı.

    (bkz: 12 mayıs 2015 cebimden 9 lira çalınması)

    bugün günlerden cumartesi tarih 16 mayıs 2015. bu sabah uyandım, hava yağacak gibiydi, direk keyfim kaçtı zaten, hiç sevmem bu havaları. yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. her zamanki gibi yol üstünden 1 lira'ya simit aldım, iş yerime geldim, tok kapısından golf sesi çıkan mükemmel arabamı otoparkçıya bıraktım, çayımı koydum, gazeteyi açtım, önümdeki başlık ;

    (bkz: doğuş grubu'nun vergi cezasının silinmesi)

    hukumetimiz doğuş grubunun vergi borcu faiz cezasını silmiş diyorlar. gerçi doğru mu yanlış mı bilmiyorum, belki de yalandır. bizim hukumetimiz yapmaz öyle şeyler aslında. ama olsun bi bakmak lazım gene vatandaş olarak uyanık olcan.

    kaç paraymış vergi borcu faizi 767.000.000 tl.
    yazıyla yedi yüz altmış yedi milyon. tele.

    vergi borcu faiziymiş. zamanında neden ödememişler? ödemeleri gereken faizi bankaya yatırıp faiz lobiciliği mi yapmışlar? bilmiyoruz?

    alıyorum hesap makinesini elime. (bkz: feridun bitir)

    ben tok kapısından golf sesi çıkan mükemmel arabamı kaça almıştım?
    70.000 bin teleye. bunun kaç parasını vergi olarak ödemiştim. kdv 10.000, ötv 18.000 total : 28.000 tele

    ne eder 28.000 tl. ben bu vergiyi ödemek zorunda mıyım? evet zorundayım.
    ben bu vergiyi neden ödüyorum? doğuş grubu benden alsın devlete versin diye.

    şimdi bunların 767 milyon tl vergi borcu faizi silinmiş. yani 4 işlemden anlamayan, vergi mevzuatından anlamayan gerizekalı vatandaş olarak benim anladığım, senin benim onun cebinden çıkıp devletin kasasına girmesi gereken para adamların cebinden çıkmamış, faiz yemişler ve sana bana ona vatandaşa yol su elektrik, başkanımıza saray, eşine beyaz çay, diyanet işleri başkanına jakuzili banyo, çapulcuya gaz bombası olarak dönmesi gereken 767 milyon tele devletin kasasına girmemiş, başkasının cebinde kalmış.

    şimdi 767 milyon / 28.000 tl benim ödediğim vergi kaç arabanın vergisine eşit : 27932 tok kapı sesli golf.

    42.000 lik aracı ben 70.000 e aldım, ödediğim 28.000 tl ye ne oldu? bilmiyorum. benim dışımda 20.000 i ekşi sözlük yazarı olan 27.931 kişi daha var bu arabalara 28.000 tl vergi ödeyen. onların ödediği vergiye ne oldu, bilmiyoruz.

    yahu koskoca devlet bir saray yaptırıyor, 1200 tanecik odası var. insan bu 767 milyon teleyi de tahsil edip şöyle 7000-8000 odalı bir saray yaptıramazmıydık devlet olarak. bu saray dediğimiz şey türkiye'ye miras kalacak, cumhurbaşkanımız nasip olur da önce şu seçimlerden alnının akıyla anayasayı kendine göre yaptırıp, başkan olursa -allah'ın izniylen- bütün sülalesiyle oturacak burada belki 40 sene.

    sonra bilal erdoğan kardeşimin yarın çocukları olacak, -inşallah cumhurbaşkanımızdan sonra o başkan olur, türkiye'ye harvard mezunu bir başkan yakışır-, sümeyye bacımızın -inşallah o da bir sonraki dönemde dış işleri bakanımız olur, çok iyi ingilizcesi var amerikada okumuş - çocukları olacak, bu yavrular daha on yıllar boyunca ülkemizi yönetecek,la bu çocuklar nerede oturacaklar?

    767.000.000 tele bu. helal yoldan faizle kazanmışız. hadi saraya harcamadınız, şöyle kızılay meydanı'na, bahçeli'ye falan bu paralarla dinazor, ejderha, böcek, robot domuz, melih gökçek heykelleri dikilemez miydi? ben baktım geçenlerde dinazorlar 10 milyon a mal olmuş fazla bişey değil bunlar. yapılsın bunlar ya, destekliyorum ben.

    hem melih başkan hititlerden beri belediye başkanı, ankara'ya kazandırdıklarıyla bir heykeli hak etmedi mi? fenerbahçe için alex neyse, ankara için de gökçek odur.

    neyse, bu yukardaki hesap ve bütün söylediklerim zaten yalan.benim matematiğim de hep zayıftı zaten. ben bu vergi işlerinden anlamam. koyunum ben koyun. bak koyun dedim, isterseniz gelip biraz daha koyabilirsiniz bana. hepsini unutun.

    benim de golf'üm yok zaten. 2013 yılının haziran'ın da almak üzereyken gezi de gaz yedikten sonra vazgeçtim golf almadım, hyundai i30 aldım. tok kapı sesi yok ama blutut'u da var. o yüzden benim ödediğim vergi muhtemelen devletin kasasına girmiştir ama bu ekşicilerin ödediği vergi muhtemelen girmemiştir çünkü onlar tok kapı sesli araba için tayyib'in kel kankasını zengin etmeye çok meraklılar.

    bir daha neyse. daha da yazarsam ya gg ya da mahpus a girecem. fazla konuşmak istemiyorum. hem ben tayyip başkanımızı çok seviyorum. inşallah allahın izniyle şu 4. parti de baraj altında kalır mecliste 335 vekili yakalarsak, süper olacak, önce ana yasamızı değiştirecekler, sonra uzun adamımız bi güzeeeeeeel, başkan olacak be başkan.

    sonra inşallah formayı harvard'lı bilal erdoğan'a devreder, o başkan olur. geçen maçını izledim o da çok güzel goller atıyor hem de harvard mezunu, maaşallah.

    alem başkan görsün. yakışır türkiyemize.

    son kez neyse, şunu yazmadan duramadım gene :

    767 milyon : 76 milyon türkiye nufusu :adam başı 10 lira yapıyor.
    geçen hafta da milletin a*** koyanların firması için 600 milyon / 77 : 9 tl çıkmıştı.

    ha yanlış anlamayın tamamen yasal bunlar. vergi borcunun faizi silinivermiş nolacak. yasayı da biz yapıyoruz canımız isteyince değiştiriyoruz zaten. soma için önerge verince reddediyoruz, (bkz: fıtrat) vergi mevzuatıyla ilgili yasa olunca kollarımızı kaldırıyoruz biz.

    her hafta 20şer 20şer çıkıyor cebimizden. ama üzülmeyin.4 günde adam başı 19 liralık vergi devletin kasasına girmeyecek, başkanımıza saray, diyanet işleri başkanına playstation jakuzi ve hatta bize gaz bombası olarak geri dönmeyecek.

    oleeeeeeeeey!!!

    edit : faiz haramdır. hukumetimiz bu milletin boğazından haram lokma geçirtmez. o yüzden yapmışlardır.
    ya bir de benim şu yurtkur borcuna el atsaydınız keşke,onun da faizini silseydiniz. af var dediniz gittik maliyeye 36 taksit yaptılar borç iki katına çıktı, onu nasıl affediyorsanız beni de öyle affetseniz çok büyük sevaba girersiniz. valla bak.

    debe edit : #ff @tokcem

  • protonların bir nötron yıldızından 10 kat daha fazla basınç içerdiği tespit eden yeni bir araştırmanın sonucunda ortaya konmuştur. şimdi biraz ayrıntılara inelim.

    protonların nasıl bir işlev gördüklerini belirlemek için uzun yıllardır çalışmakta olan bilim adamları, bir protonun iç basıncını sonunda ölçmeyi başardılar. araştırmacılar ilk defa her atomun çekirdeğinde bulunan bir atom altı parçacığı olan protonun içindeki basıncı hesapladılar ve bir protonun merkezindeki basıncın, dünya'nın atmosferik basıncının trilyon çarpı trilyon katı olduğunu belirlediler. bu hesaplama, söz konusu basıncın yoğun ve ölü bir yıldız olan bir nötron yıldızının iç basıncının yaklaşık 10 katı basınca eş değer olduğunu ortaya koydu. araştırmanın bulguları, 16 mayıs'ta nature dergisinde yayınlandı.

    çalışmanın yazarlarından biri olan fizikçi volker burkert, bunun şimdiye kadar görülen en yüksek basınç olduğunu belirtti. protonun merkezinden dışarı doğru aşırı yoğun bir basıncın olduğu ve ayrıca, protonun çevresinden gelen ve içe doğru olan karşıt basınç olduğu da belirtildi.

    protonun merkezine yakın yerde ortalama en yüksek basıncın 10 üzeri 35 pascal olduğu belirlendi ki bu basınç, evrendeki en yoğun nesnelerden biri olan nötron yıldızları için hesaplanan değerin çok üzerinde. yani nötron yıldızların evrende bilinen en yoğun nesnelerden biri olduğunu söyleyen burkert, bunun ondan daha büyük bir değere sahip olduğunu vurgulamış oldu.

    bilim adamları yıllardır protonun içindeki basıncı hesaplamayı denemişler; ancak bunu başaramamışlardı. bu araştırmacılar ise farklı bir yöntem izlediler. fazla sayıda proton içeren hidrojendeki elektronları ateşlediler. daha sonra protonun içindeki kuarkların etkileşimlerini kaydettiler.

    araştırmacılar, bulguların bilim insanlarının protonların çalışma şekli hakkında yeni bilgiler edinmelerine yardımcı olacağını umuyorlar. yapılan çalışma, kuvvetlerin protonun içinde nasıl dağıldıklarını açıklamanın yanında; çalışmanın bulguları, bilim insanlarının gelecekte nükleer ve parçacık fiziğine olan bakış açılarını etkileyebilir.

    kaynak: http://www.techtimes.com/…r-than-a-neutron-star.htm

    orijinal çalışma: https://www.nature.com/articles/s41586-018-0060-z

    edit1: fizikçi değilim, sadece meraklıyım. bu tarz konulardaki her türlü katkıya açığım.

    edit2: orijinal çalışmadan bir cümle: “the average peak pressure near the centre is about 10^35 pascals, which exceeds the pressure estimated for the most densely packed known objects in the universe, neutron stars”

  • "ya su an yasadigimiz dunya aslinda nesli tukenen bi irkin yasamlarini surdurmek icin yuzbinlerce yil once sectigi yasanabilir bir gezegen ise?" diye dusuncelere surukledi beni bu film.

  • senin gözyaşlarına kurban olurum canım kardeşim. giden 3 puan olsun.

    ekleme: kaleye geçtiği ilk maç olan fenerbahçe derbisinde yazmıştım bunu. gün geldi şimdi galatasaray maçında kaleye geçti. ve hatalı bir gol yedi. ağladı, üzüldü. değişen bir şey yok ne bende ne bizde.

    gözyaşlarına kurban oluruz senin. o yaşlar, senin bizimle birlikte hissettiğin o duygunun tarifidir. allah yolunu bahtını açık etsin kardeşim benim.