hesabın var mı? giriş yap

  • kurutulu$ sava$inin savunma sava$i olarak devam ettigi ve bazi taktik yenilgilerin ya$andigi donemde mustafa kemal'in, dunya askeri literaturune kattigi yeni yakla$im. ozu "hakim mevki" zihniyetinin terkolonu$udur. tam olarak da turbetepe'nin pek cok kez yunanlilar ve turkler arasinda el degi$tirmesi sonucu pa$a tarafindan alt generaller vasitasi ile birliklere bildirilmi$ ve taktik ayrintilari anlatilmi$tir. taktik pa$a tarafindan geli$tirildikten sonra bir sure topyekun uygulanmami$, kisa bir ali$ma ve ogrenme sureci ya$anmi$tir. pa$a ilk kez, yine turbetepe'nin kaybedildigi bir cati$ma sonucunda, en fazla 1 kilometre cekilerek yeni bir hat kurulmasini istemi$tir. yani hat sava$i'nda, sava$in hatti yarilan ordu aleyhine bittigi tezi yikilmi$tir. zaten pa$a'nin kendi agzindan yaziyorum "- yarilmayan hat yoktur!"
    olayi daha yakinen $oyle arzedeyim. doktrini yuzlerce yillik tecrubeler ile olu$an onceki sava$larda bir muharebe hatti, ordu veya kolordu seviyesinde yarilirsa bu yenilgi olarak algilanirdi. yarilan kuvvet, buyuklugu ile orantili bir miktar geri cekilir, yeni bir arazi arizasina yaslanarak yeni bir hat kurardi. bu yeni hat bazen onlarca hatta yuzlerce kilometre geride olabilirdi. alan savunmasinin askeri uygulamasi aslinda bu orani ortadan kaldirmaktir. yani buyuklugune bakmadan, kirilan her hat sadece geregi kadar (cok az) geri cekilecek ve yeni hat olu$turacaktir. muhendislik tabiri ile cok sayida dogrusal hat $eklinde kademeli yakla$im, kendiliginden alan savunmasini getirecektir.
    bir de pa$a'yi bu cozume iten ko$ullari aktaralim. ankara'nin batisi yuzlerce kilometre ovadir. kurtulu$ sava$i'nin cogu ve kritik cati$malari da afyon ve kutahya cevresindeki tepelerde olmu$tur. o donemde anadolu haritasini eline alan her general sava$in burada yapilacagini, buradaki sava$i kazananin da ankara'ya kadar hizla ve direni$siz yuruyecegini ongorebilirdi. du$man, aslen ankara yonune dogru tek engel olan pek cok tepeyi de defalarca ele gecirmi$tir. ataturk, klasik anlayi$la, yuzlerce kilometrenin sahibini tek ba$ina belirleyen, milli mucedelenin sonu sayilacak ankara'yi da icine alan, iki uc tepenin uzerine cikmanin, "bu yerleri gercekten kaybetmek "sonucunu yaratmamasi geregini biliyordu. bu askeri devrim bu yonu ile biraz da sava$in seyri, vuku buldugu alanin cografi ozellikleri ve turk komutasinin inanc ve inadi neticesinde olmu$tur.
    bu yeni yakla$im du$man uzerinde oldukca yikici etki yapmi$tir. butun planini ba$tan beri klasik, geleneksel ilkeler uzerine kuran general hacianesti, general papulas, general trikopis ve kurmay albay sariyanis, kazandiklari azimsanmayacak sayidaki taktik ba$arilardan sonra bile dogu yonunde ciddi bir ilerleme gosterememi$lerdir. her $iddetli cati$mada yunan ordusu kazansa bile biraz daha yumu$ami$, onemli bir fiziki yol ilerleyememi$, turk ordusu ise sava$in sonuna kadar her cati$ma ile daha da sertle$mi$tir. yunan komutasinin bekledigi $ey hakim 3-5 mevki alininca turk ordusunun cok ciddi alanlari bo$altip ankara'ya cok yakin bir yerde veya ankara icinde tutunmaya cali$acagi, yani klasik doktrine koru korune bagli bir komutayla sava$acagiydi. yine pa$a'nin agzindan yaziyorum:
    - asker her yerde sava$ir! tepenin altinda, ustunde, camurda, derede... hattimiz yarilinca 500 metre, 1000 metre geri cekilip yeniden hat kuracagiz. bulundugumuz her yeri son neferimiz olene kadar kari$ kari$ kanla sulamadan terk ve teslim etmeyecegiz.

    $ehitlerimizin ruhu $ad olsun.

    arz ederim.

  • başlık*:böbreğimin capsini yolluyorum beyler toplanın

    1. yolla diyene yolluyorum.

    2. gönder amk. zaten bir tek o kaldı bakıp da asılmadığımız.

  • - pardon hanımefendi bebeğinizi düşürdünüz.

    + bu benim değil kendisini ilk defa şimdi görüyorum.

    - ama sizden düştü.

    + öyle mi? dur bi bakiym (karnını kontrol eder). aaaa evet benim galiba. çok teşekkür ederim çok naziksiniz.

    - rica ederim.

  • başınıza bir iş geldiğinde, lise arkadaşı nerdesin diye sorar; üniversite arkadaşı nasıl oldu diye.

  • akşama doğru mayolu ve bikinili insanların kumlu ayaklarla doldurduğu migros türü.

  • deleuze ve guattari ile birlikte kita felsefesinin en onemli ikililerinden olan theodor adorno ve max horkheimer'in cok muhim bir eseridir aydinlanmanin diyalektigi. akilla*, aklin sinirlariyla, aklin kolaylika akilsizliga donusebilmenin irdelendigi bir eserdir.

    esasinda aydinlanmamanin diyalektigi deselermis daha iyi olurmus bu eser icun, zira aydinlanmanin kendini elestirme kapasitesini zaman icerisinde kaybetmesiyle, aydinlanma projesinin barbarliga varan basarisiz bir tecrube oldugunda hemfikirlerdir adorno ve horkheimer. yalniz bu cok sert aydinlanma ve akil elestirilerine karsin, adorno ve horkheimer icin akil ve aydinlanma ayni zamanda insanligin korkularini yenmesi icin tek umududur. cok buyuk bir ironidir, ama bu boyledir kardesim.

    onsozde soyle derler: "bu kitabi yazmaktaki tek hedefimiz insanligin, daha insani kosullarda yasamaya baslamak yerine, neden yeni bir tur barbarizme battigini anlamak idi." kuskusuz ki, yazarlarin barbarizmden anladiklari hitler ve fasizm idi. kitap frankfurt okulu'nun urettigi en baba eser olarak bilinir.

    eserin ana tezi sudur: aydinlanma kendisini mitlerden ve irrasyonel dusunceden ayirarak tarih sahnesine cikmistir, yani mitleri reddetmistir . ama mitleri reddederken de, mitlerin buyusunden, temel izleklerinden ne yazik ki kurtaramamistir kendisini. yani kisaca, mitik dusunceyi reddeden akil, kendini sonuc olarak mitin kurbani olarak bulmustur.

    nasil mi bulmustur?

    mitlerde ve mitik dusuncede, gerceklesen her olay kendisiyle uzlasmak zorundadir. buna kant icsellestirme prensibi* demistir. insanlar bilgi uretirken, bilimleri gelistirirken, bilimi insan hayatindan ayri tutarak kendi tahakkumunu olusturmasini saglamislardir. yani akla onem veren insan, aklin yarattigi kurallarin kurbani olmuslardir, ve kant'in "aklin kamu alanindaki kullanimi" denilen seyi uygulamayi birakmislardir. bunun uzerine de akil, ve modern kurumlar zamanla fasizm denilen siyasi hayvani olusturmustur. anti-semitizm ise aydinlanmanin ulasabilecegi sinirlari simgelemektedir adorno ve horkheimer'e gore.

    baski ve fasisizm adorno ve horkheimer icin bati toplumunun tarihsel bir yanilsamasi degildir esasinda. aksine, bati dusuncesinin ta koklerinde, tahakkum ve baski vardir.

    bu nedenle eserin birinci bolumu, cok zekice yazilmis bir odyssey* elestirisiyle baslar. ulis'in siren'lerin sarkisini duymasiyla kendini direge baglamasini ve kurekcilerin kulaklarini balmumuyla kapatmasini adorno ve horkheimer bati dusuncesinin ozunde yer alan, dogal olani akilla kontrol etme durtusyle aciklar. yani, siren'lerin sarkilariyla simgelenen doganin cezbedici unsurlarini bedeni kontrol etmeye calismistir ulis... bati muziginin temelinde de bu vardir yazarlara gore.

    ayni sekilde, hegel'in zihnin kurnazligi* dedigi olgunun en guzel orneklerini ulis gosterir cyclop'larla karsilasmasinda. sikloplar kendisine adinin ne oldugunu sorarlar. o da udeis cevabini verir ki, udeis yunanca hem "kahraman" hem de "hic kimse" demek imis... buna da burjuva subjektivitesi yaftasini yapsitirir adorno ve horkheimer. hayatta kalmak icin dili bile manipule eden, ve dilsel olarak reprezentasyon asamasinda olsa bile, kendi hicligini rasyonallestirebilen burjuva subjektivitesi....

    bati bujuva/kapitalist toplumlarinin kokunde iste bu hassas dengeler vardir..

    lakin adorno be horkheimer akil dedigimiz seyi yine de tek kurtulusumuz olara sunduklari icin, aydinlanma ve akli tanimi yapmamistir eser boyunca. aksine, bu kavramlari tanimladigimi takdirde, bunlara otonomi vermedigimiz, kurallar ve hesaplar icinde yasadigimiz takdirde, her an baskici bir dunyaya hazir olmamiz gerektigini anlatmislardir. bu yuzden, bu eseri referans gosterip fasizm ve koktenciligin en alasini yapanlara hadlerini bildiriniz... ayrica "aydinlanma ve kitle yanilsamasi" ve kultur endustrisi bu eser icerisinde yer alir...

  • dünyanın hiç bir yerinde havaalanları ile şehir içinde böyle fahiş farklar yoktur. 10 tane farklı avrupa havaalanına gittim dışarda 2'ye içerde 2,5 oluyordu. bizim ülkede turist silkmek için üstüne de uçağa binebilen zengindir diye yerliyi de silkiyorlar böyle.