hesabın var mı? giriş yap

  • şunu arda turan yapsa demeyeceğinizi bırakmazsınız. ikiyüzlüsünüz amk.

  • senemiz 1948, dersimiz psikoloji, hocamız ise b. r. forer. bize geçen derste bir kişilik testi uygulamış, şimdi de teker teker sonuçlarımızı dağıtıyor. titreyen ellerimizle hocamızın bize uzattığı zarfı açıyor ve içinden çıkan şu açıklamayı okuyoruz:

    "başkalarının sizi beğenmesine, size hayran olmasına ihtiyaç duyuyorsunuz, ama aynı zamanda kendinize karşı eleştirel olmaya da eğilimlisiniz. kişiliğinizin bazı zayıf yönleri var ama genelde bunları telafi etmeyi başarıyorsunuz. kendi yararınıza çevirebileceğiniz halde kullanmadığınız önemli bir kapasiteye sahipsiniz. dışardan disiplinli ve özgüvenli gözükürken, içten içe kaygılı ve güvensizsiniz. bazen doğru kararı verip vermediğiniz ya da doğru şeyi yapıp yapmadığınız konusunda kafanızda ciddi şüpheler uyanıyor. belli bir miktarda değişiklik ve farklılığı tercih ediyorsunuz; kısıtlamaların, sınırlandırmaların içinde kalmak sizi mutsuz ediyor. bağımsız bir düşünür olmakla gurur duyuyorsunuz ve başkalarının iddialarını tatmin edici kanıt olmadan kabul etmiyorsunuz. ama kendinizi başkalarına açarken çok açık, çok içten olmayı akıllıca bulmuyorsunuz. bazı zamanlar dışadönük, sokulgan ve sosyalsiniz; bazı zamanlarsa içedönük, sakıngan bir kapalı kutu oluyorsunuz. bazı çok gerçekdışı arzularınız var."

    hmm...
    hocamız şimdi de bizden bu yorumların şahsımıza ne kadar uyduğu konusunda beş üzerinden bir değerlendirmede bulunmamızı istiyor. durup bir nefes düşünmenizi rica edeceğim: siz kaç verirdiniz? şu aşağıdaki baştan sona gereksiz ama işte görsel sanatlara bir katkım olsun diye yarattığım skalada nereye düşerdi görüşünüz?
    1__________2__________3__________4__________5

    bireysel bazda kaç verdiğinizi hiçbir zaman bilemeyeceğim belki, ama rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu puanlamayı yapanlarınızın ortalaması 4,20 dolaylarında bir şey çıkacaktı. zira o gün forer'ın sınıfında çıkan rakam 4,26'ydı; ilerleyen senelerde bu deney defalarca yinelenecek, sonuç 4,20 etrafında gezip duracaktı hep. oysa, sizin de tahmin edeceğiniz üzere, o gün forer tüm öğrencilerine -bir astroloji sütunundan alınmış- aynı metni vermişti. böyle bir durumda karşımıza çıkan 4,26 gibi bir ortalama, insanların çok genel, hemen hemen herkese uyabilecek sözleri hele hele de biraz övücü bir tondalarsa rahatlıkla salt kendilerine özgüymüş gibi algılamaya eğilimli olduklarını çarpıcı, rahatsız edici bir şekilde gözler önüne seriyordu. bu zaafın sebebi, insanların kendileri hakkında (bilhassa da güzel) bir şeyler duymaya olan kör edici ihtiyaçları, bir nevi wishful thinking, bir biriciklik yanılsaması, nihayetinde de biraz saflık olabilirdi, ama son tahlilde değişmeyen şey, astroloji gibi, grafoloji gibi, falcılık gibi bilimsel olarak objektifliği kanıtlanamamış pekçok alana gösterilen yoğun rağbetin temelinde yatan en güçlü mekanizmalardan birinin bu olduğuydu.
    hocamız forer tek basit deneyiyle bilimsel düşünce tarihine "insanların başka herkes için de geçerli olabilecek kadar geniş, belirsiz ifadeleri bunun hiç farkına varmadan kendilerine özel görmeleri" anlamına gelen "forer etkisi" (forer effect) kavramını sokmayı başardı. şimdi içimizdeki en dikkatli, en acar zihinli sözlük okurlarının "yanlış başlık açmışsın, barnum etkisi mi, forer etkisi mi karar ver" diye isyan ettiklerini tahmin edebiliyorum. ne hazindir ki, forer'ın yıllarını vererek, saçını süpürge ederek ulaştığı bu akademik içgörü, literatürde daha çok, p t barnum nam şahsın; sirk dünyasının, amerikan rüyasının baştacının, bir ticaret ve reklamcılık dehasının adıyla anılmaya başlanmıştır. bir görüş, barnum'un insanları manipüle etmekteki, herkesin nabzına göre şerbet vermekteki yüksek başarısının yukarda tarif etmeye çabaladığım olgunun "barnum etkisi" şeklinde anılmaya başlamasına sebebiyet verdiği yolundadır. bir diğer görüşse onun "iyi bir sirkte herkes için bir şeyler olmalıdır" şeklindeki sözlerinin yukarda da bir örneğini gördüğümüz metinlerle paylaştığı ortak noktalar üzerinde yoğunlaşmaktadır. netice itibariyle, "forer etkisi" deseniz sizi anlarlar, "barnum etkisi" deseniz daha iyi anlarlar.
    arzum odur ki bir gün gelsin ve "bir yükselen olarak yengeç burcunun karşı cinsle ilişkilere etkisi" ya da "melek yüzlü insan rezzan kiraz'ın astrolojik tahminlerinin günlük hayatınıza etkisi" yerine "barnum etkisi" konuşulsun, tartışılsın. ev kadınları wittgenstein ve derrida okusun.

  • hollanda seçim sonuçlarına bakıyorum % 65 akp.
    adam orda esrarını tüttürüyor, kokainini çekiyor bana da akp'yi laik görüyor amk keşi.

  • ikisi de kıskançsa bunalırlar yürümez.

    birisi kıskançsa diğerinin yürütmesi beklenir, çoğu zaman yürütemez.

    ikisi de rahatsa başka kollara giderler yürümez.

    herhangi biri istanbul'daysa asla yürümez.

    herhangi biri çalışmıyorsa mümkünatı yok yürümez.

    velhasıl kelam bu koduğumun ilişki türü yürümez, yürüteniniz varsa yeşillendirsin nikah şahidi olurum sağdıç olurum hatta erkek halimle nedime bile olurum lan. belki bikaç da tavsiye falan ateşlersiniz nasipleniriz :)

  • yurdum otobüslerinde sık şahit olduğum bir durumdur. daha çok aşırı kalabalık otobüslerde görürüm bunu. tıklım tıklımdır durum. önden binenler basamaklarda sıkışmıştır. o ara bir yurdum insanı kendini hemen şoförün yanına atar, orada dikilir. bir süre böyle giderler. sonra şöyle şeyler yaşanır.

    yolcu: bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı amma..
    şoför: (sinirli) evet.
    (sessiz bir dönem yaşanır)
    yolcu: bak bak. şu minibüsün yaptığı hıyarlığa bak.
    şoför: hemşerim biraz geriye gider misin, aynayı göremiyorum.

  • sorun, zavalli gencecik kizin alkol almis olmasi degil, tecavuzcunun, tecavuz edecek kapasiteye gelmis olmasi. yani turkiye'deki gelismis tecavuz kulturudur.

    tecavuz etmeyi elestirmesi, bunu kinamasi gerekenler de gelip kizin alkollu olmasina dikkat cekiyor. bu, "alkol alip sarhos olursan, tecavuz de ederler" demektir. yani tecavuzu belli kosullar altinda mesru gormektir ki asil yok edilmesi gereken bu zihniyettir, alkol degil.

    avrupa'da da sokak ortasinda zil zurna sarhos kadinlar oluyor. kimse tecavuz etmiyor. demek ki sorun alkolde degil. gencecik bir kizin magduriyetini gormeyip, sucu yine kizin yaptiklarina baglayanlar insanliktan nasip almis olamazlar. suc, sucu isleyenindir, kurbanin degil.

    edit: basligin ilk entry'sini giren ve daha sonra silen zat, o entry'de tecavuze ugrayan genc sarhos bir kizin alkol almasaydi tecavuze ugramayacagini soyleyerek sirf alkol almanin kotülügünü ispatlama derdinde oldugu icin yazilmistir bu entry. bu, yazdiklarimdan anlasiliyor olsa da baslik basa kalinca bu notu dusme ihtiyaci hissettim.

  • daha önce yazmıştım, biraz daha editleyerek uzun eklemelerek yaparak tekrar yazdım.

    dumbledore'un her zaman hogwarts güvenli bir okul imajı çizmesinden rahatsız oldum. ve uzun uzun açıklama gereği duydum.*

    özellikle seri'nin ikinci filmi, ve tüm filmler dahil, tüm seri filmlerinde. şu repliği duyuyoruz "hogwarts artık güvenli değil" hatırlarsanız ilk dobby söylemişti. görsel tam bu sahnede söylemişti.

    hogwarts'ın eski öğrencilerinden olan riddle, sırlar odasını açıp, basilisk'i serbest bırakmıştı, ve sonradan olanlar olmuş mızmız myrtle'ı öldürmüştü. ve o dönemler çok öğrenci taşlanmıştı. ama ne hikmetse dumbledore'a göre okulun güvenirliği hiç bir zaman zedelenmedi.*

    bir başka şey anasını satim, hogwarts ne zaman güvenli oldu ki, hiç bir zaman güvenli değildi ki zaten. bir tutturmuşlar hogwarts artık güvenli değil, hogwarts artık güvenli değil. zaten güvenli değildi bu okul, üçbaşlı köpek mi dersin. az daha bu köpekler yüzünden harry ve saz akadaşları geberip gidiyordu. ama ne malum diğer öğrencilerin harry ve arkadaşları gibi hızlı davranıp ölmeyeceği. bu okuldaki köpekler yüzünden bir öğrencinin ölmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz.

    şamarcı söğüt mü dersin. özellikle bu ağaç, çok tehlikeli öğrencilerin yaralanmasına sebep olabilir.

    hagrid'in kendince evcil yaratıkları mı dersin, şahgaga ve ejderhaları mı dersin. şahgaga yüzünden draco yaralanmıştı, hemde ciddi bir şekilde. filch'in iğrenç pislik kedisi mi dersin. aman tanrım ne değişik kediydi lan o, garip sesler çıkarıp duruyordu sabahtan akşama kadar. kırmızı gözlü tuhaf bir kedi, öğrencileri tırmıklayabilir. gene bir yaralanmaya yol açabilecek bir sebebiyet verebilir.*

    ilk film de troll yaratık iri dev gibi olan shrek, kızlar tuvaletini parçalamıştı hatırlarsanız. hermione az daha ölüyordu lan, şaka maka weasley sayesinde hayatta kaldı. en tehlikeli olaydı bence, buna rağmen bizim ihtiyar dedemiz dumbledore, hogwarts her zaman güvenli bir okul desin.

    yasak ormanı başka bir bela zaten. ilk film de voldemort kol kol geziyordu o ormanda. harry, yaşadığı için dua etmeli. at adamlar mı dersin, okulun müdürü olan dolores umbridge'i alıp kaçırmışlardı, bu ne cüret lan, okul müdürünü alıp kaçırıyorlar, buna rağmen hâlâ bu okula güvenli diyebilir miyiz acaba. daha bitmedi aragog gibi dev bir örümcek, yasak ormanda kendi krallığını kurmuş, ve öğrencilere hesap sorabiliyor. resmen harry ve arkadaşı weasley'i öldürmeye çalışmışlardı.

    dudley ve dursley ailesi haklıydı, ihtiyar bir adama ve ne idüğü belirsiz bir okula, öğrenci yollamak aptallık olur. çoğu öğrencinin hayatta kalması bile bu şartlarda mucize.

    serinin son filminde son savaşta, hogwarts savaşında ise, öğrenciler en azından tahliye edilebilirdi. *savaşmak isteyip gönüllü olanlar kalabilir, diğer öğrenciler savaş başlamak üzereyken tahliye edilebilirdi. slytherin'li öğrenciler hogwarts'ı koruma derneği başkanı mı neden zorla savaştırıldı. ya da diğer bölüm öğrencileri, hepsi soru işareti. mcgonagall'ın ne kadar gryffindor'un lobisini yapan bir seherbaz olduğunu biliyoruz, sorgusuz sualsiz direkt slytherin'li öğrencileri nezarethaneye göndermesinden belliydi. kurunun yanında yaş da yandı.

    ama şurası doğru dumbledore'un ölümünden sonra karanlık güçlerin sızma girişimleri başladıktan sonra daha da güvensiz hale geldi, ama hiç bir zaman güvenli olmamıştı hogwarts. hiç bir zaman güvenli değildin hogwarts.* hatırlarsanız serinin son filminde harry ile dumbledore şu diyalog geçmişti.

    dumbledore'un hogwarts ile ilgili söylediği katıldığım tek nokta, "harry, hogwarts'da yardım isteyenler her zaman bulurlar." veya hogwarts'da hak edenler her zaman yardım bulabilirler.

    edit: eklemeler, düzeltmeler.

  • sokak aralarında usb bellek takasına sebep olacak beyandır. siz kiminle dans ettiğinizi sanıyorsunuz bebeğim :)

  • biz vatandaş olarak o 239 milyarı ödeseydik, bu ödenmeyen para merkez bankasında basılmasaydı daha az zararımız olurdu.

    vergi gelirinden vazgeçtiniz de nasıl sübvanse ettiniz durumu? para basarak.

    enflasyon bir de bu sebepten patladı.