hesabın var mı? giriş yap

  • emin kanbur; gölgenin bir saatten beri kendisiyle beraber yürüdüğünü söylüyor.

    bakıyorum, video'yu çeken adam da güneşte, mistik gölge de.
    arada güneş almayan bir bölüm var sadece. sis, güneş, ışığın açıları, tayf falan.

    lan kendi gölgesi olmasın o?

  • bu özel günde de atamızın bu anısını tekrar okuyalım istedim.

    "orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir."

    kutlu olsun.

  • al pacino'nun trafik polisine yakalandigi sahnede kör taklidi yapmanin ustune bir de kör oldugunu gizlemeye calisan bir kör taklidi yaptigi film.

  • 10. yüzyılda (921) bağdad'dan, itil bulgar kaganı yıltavar'a, yıltavar'ın halifeden istediği din adamı ve bir miktar paranın ulaştırılması için hareket eden heyette katip olarak çalışan ahmed ibni fadlan'ın (ibni fadlan) er-rıhle adıyla kaleme aldığı seyahat notlarıdır. türk tarihi hakkında çok kıymetli bilgiler verir ve bugün, ortaçağ türk tarihi hakkında daha fazla şey bilmemizin müsebbibidir ibn fadlan seyahatnamesi.

    bu seyahatname, iran'ın meşhed kentinden zeki velidi togan tarafından bulunmuş ve almanca neşredilmiş, türkiye'de ise hocam ramazan şeşen tarafından bedir yayınları arasında çıkmıştır. sadece tarihle ilgilenenler değil, kültür ile ilgili (karşılaştırmalı türk-arap kültürü) olanlar için de zevkle okunacak kitap. bugün, ortaçağ türk tarihi hakkında söz söyleyeceklerin başvuru kaynaklarında ilk sıradaki eserdir. bu ukde de böylece bir nebze sona ermiştir.

  • karacaahmet mezarlığındaki mutad devriyelerimden biri sırasında rastladığım bir şehit mezarı üstünden yaptığım araştırmayla haberdar olduğum kazanın aktörü olan p-325 borda numaralı kartal sınıfı hücumbot..

    24 eylül 1985 salı günü, sisli bir havada karadeniz'den boğaza girip geçişini tamamladıktan sonra kınalıada yakınlarında takip ettiği rotayı terkeden ve ters yöne doğru, doğrudan üzerine ilerleyen sovyet askeri eğitim gemisi "xacah"*ı muhtelif şekillerde uyarmasına rağmen hız kesmeyen geminin çarpmasıyla ortadan ikiye ayrılarak batmıştır..

    kartal sınıfı hücumbotlar hafif gövdeli, hızlı ve düşük profilli olduğu için farkedilmesi zor gemiler.. kocaman bir geminin onu kolaylıkla ikiye bölmesine şaşmamalı..

    gemi ikiye ayrıldıktan sonra basınçlı kapıları kapalı olan kamaralara sığınan denizcilerimiz dalgıçların yardımıyla kurtarılabilmiş, ancak çarpmanın etkisiyle yaralı olarak denize düşen denizcilerden 5ine maalesef sisli hava sebebiyle uzun süre ulaşılamamış..

    tor.asb.bçvş. ibrahim çelikbaş, (defin yeri: ....)
    tls.asb.kd.üçvş. ilhan kayacık, (defin yeri: ....)
    rad.asb.üçvş. cevat doğangüneş, (defin yeri: istanbul - karacaahmet mezarlığı)
    top.asb.üçvş. celil alan (defin yeri çanakkale)
    sey.asb.çvş. erol karakoç (defin yeri: istanbul - karacaahmet mezarlığı) ayrıca (bkz: #36875740)

    fi tarihinde yaptığım o ilk araştırmalarda okuduğum dava dosyalarına şimdi erişemedim.. belki kaldırılmıştır ya da bu sefer bulmayı beceremedim bilemiyorum ama özetle şu minvalde gitmiş tartışmalar:

    sovyet gemisi çarpışmanın ardından ahırkapıya çekilip alıkonuluyor.. mahkeme diplomasinin karmakarışık ağları arasında bir tiyatroya dönüyor ve sonunda bir yabancı devlete ait savaş gemisine yönelik kararı türk mahkemelerinin veremeyeceği kararına varılıp "xacah" salıveriliyor..

    gerçi çarpışmanın gerçekleşmesi bakımından tamamen kabahatli olan bu gemi ve mürettebatı, çarpışmanın akabinde hemen sos verip bizzat kurtarma çalışmalarına başlamış.. bizim kurtarma gemileri ulaşmadan önce ikiye ayrılan geminin şaha kalkıp su üstüne çıkan bir bölümünü askıya almışlar.. sovyet dalgıçlar pek çok askeri kurtarmış.. bir art niyet görünmüyor olanlarda ama yine de hiçbir yaptırım olmaksızın olayın örtbas edilmesi onurlu bir devlete yakışmıyor..

    gerçi ilk değildi, son da olmadı tcg meltem.. daha sonraları meşhur muavenet muhribini göz göre göre roketle vurdu amerikalılar..

    (bkz: tcg muavenet)

    bu güne kadar bizler için şehit olan yiğitlere devlet olarak hiçbir zaman layık olamadık gibi geliyor bana.. bu ve benzeri ayıplarımızı örtmek için algıda ve vicdanda çok köklü değişimler gerek.. hamasetten uzak adam akıllı vatanseverliği yüceltmemiz lazım..

    laf çok.. tumturaklı nutuklar gırla.. hamaset edebiyatı çok satıyor bu topraklarda, iyi iş yapıyor.. ama vatanseverlikte hep sınıfta kalıyoruz..

    neyse uzattım galiba biraz, mazur görün..

    -----
    fotoğraflar
    tcg meltem güzel günlerinde denizde
    tcg meltem kurtarma (fotoğraf kuvvetle muhtemel xacah'daki mürettebat tarafından çekilmiş, yaklaşmakta olan a-589 borda numaralı gemi tcg ışın)
    kurtarma çalışması
    meş'um heyüla, sovyet okul gemisi xacah

    -----
    dibine not: smolnyy sınıfı bir eğitim gemisi olan 244 borda numaralı xacah 1999'da hizmetten çıkarılıp hurdaya ayrılmış..

    -----
    tcg meltem'in hatırası, aynı isimli kız kardeşinin adıyla, 2004 yılında hizmete giren p-334 borda numaralı tcg meltemle yaşamakta..

  • istanbul'daki, avrupa ve anadolu yakası fark etmeksizin, bütün yaralanma ve diğer kaza vakalarına bakan insan. 300. ve son bölümde yoğun bakım odasına çaat diye dalıp eline geçirdiği elektroşok cihazıyla bütün vücudu baştan aşağı yanmış bir mağduru hayata döndürmeye çalışıyordu. başaramayınca da yoğun bakım odasının penceresinden, adamın işi bitti işareti yaptı.

    kendisi tıbbın geldiği son noktadır ve bütün tıp dallarında ihtisası vardır.

  • her insanin olumden korkma, olmeyi istememe sebebi aslinda aynidir. geride biraktiklarindan yoksun olma korkusu. ahmet kaya "baba olamayacagim ornegin" der, kimi evladindan kimi asik oldugu kisiden ayrilmaktan korkar. ınsan uzerine ozlem nedense hep aşılabilir gelmistir bana. kucuklugumden beri, annem ne zaman kitap alsa, büyüdüğümde de ben ne zaman kitap alsam, "ya bu kitaplari okumadan olursem?" diyorumdur mutlaka. paranoya falan degil tabi her gun dusundugumden degil de, ben yokken cikacak kitaplari ve onlari okuyacak olanlari kıskanmıyor degilim. obur dunya gibi bir sey varsa umarim kutuphanesi vardir.

  • bokun barsaklarda uzun süre kalması kolon kanserine sebep olabilir. hergün boklamak gerekir. bunun için de düzenli beslenmek lazımdır. sabahları kalhvaltıdan önce 2-3 kayısı ve 2 bardak su ile barsakların giderini açabilirsiniz. bunun yanı sıra katı gıdaları daha az tüketerek de bokun uzun süreli barsakları kiralamasından da kurtulabilirsiniz. sağlıklı bir insan günde en az 1 kere bokunu dışarı atmalıdır.

    sağlıklı günler.

  • bugün başıma gelen olaydır.

    ben çocuk sevmem. bebek, çocuk hepsinden uzak dururum. ama otobüsteki çok şirindi. herkese sırıtıyordu. ben de ona doğru döndüm. maksadım agucuk gugucuk falan mı yapmaktı bilmiyorum.

    bana baktı. önce suratı asıldı. sonra da ağlamaya başladı.

    otobüste haliyle herkes bana baktı. "acaba ne yaptı çocuğa" der gibi. ne yapcam lan? manyak mısınız siz..

    ulan adi bebek, büyüyünce bu entryi okursan sana sözüm şu, seni hiç affetmeyeceğim.

    o değil de bi bebekten ayar yemediğim kalmıştı. o da oldu.

  • ben 31 yaşındayım ve yaklaşık 3100 tane insan tanımışımdır. timsah gözyaşları ile vücudun salgıladığı hormonlar yüzünden oluşan gözyaşlarını çok iyi ayırt edebilirim. bu adam gerçekten vücudunun salgıladığı hormonlar yüzünden ağlıyor ve bu bana çok samimi geliyor.

  • parayı betona ve şatafata değil bilime ve üretime yatıran, gelecek nesilleri ve ülkenin geleceğini düşünen devletin işidir.

  • mantikli olaydir.

    cenaze surecleri sizin sandiginiz gibi degil lan. oyle sabah uyandik, bir tanidigin cenazesi var ogle namazina muteakip hadi gidelim bi de pide gomelim gibi gelismiyor olaylar.

    bazi insanlar olmeden once saatlerce hatta gunlerce yaninda bekleyen evladi, karisi, akrabasi ve yakinlari oluyor. bu insanlar yemeksiz, uykusuz, surekli ayakta bekliyor cenaze defnedilene kadar. bu bir nokta.

    onun disinda cidden cok iyi sevenleri, akrabalari, arkadaslari vs olabiliyor lan olenlerin. onlar da saatlerce hastane kapilarinda, gasilhanede, camide, mezarlikta hic bir sey yemeden bekliyorlar. dolayisiyla bu insanlara iki dilim pide dagitiliyor, definden sonra. ınanin kimse sevdigini veya en kotu ihtimalle bi tanidiginin sevdigini defnetmeye tercih etmez iki dilim pideyi.

    yas ortalamaniz 21 falan belli ki fazla cenaze yasamamissiniz, umarim cok gec yasarsiniz.

    edit: konuyu anlamayanlar icin hatirlatma yapayim. bu yemek dagitma olayi zaten olen kisinin cok yakin akrabalarina falan birakilmaz, uzak akraba arkadas vs halleder.