hesabın var mı? giriş yap

  • kanser hastalığına tutulup 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu uyarınca malul sayılmayacak(meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybetmemiş) olanlardan talep tarihinden önceki bir yıl içinde tanı (teşhis) almış olanlar, maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği eki hastalık listesinin (e) maddesinin 28’nci fıkrası uyarınca, talepleri üzerine düzenlenmiş olan sağlık kurulu raporu tarihi itibarıyla 18 ay süresince malul kabul edileceklerdir. bu sürenin sonunda kontrol muayenesine tabi tutulacaklardır. kontrol muayenesi sonucunda düzenlenecek sağlık kurulu raporu maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirilecektir.

    tüm kanser hastaları tanı aldıktan sonra koşulsuz olarak 18 ay,
    kan kanseri hastasına tanı aldıktan sonra 24 ay boyunca,
    kemik iliği naklinden itibaren hastasının 12 ay süreyle,
    malulluk maaşı alma hakları vardır.
    kanserlere ve endokrin hastalıklara bağlı gelişen ve tedavisi olmayan ağır elektrolit bozuklukları yaşayanlar da söz konusu haktan yararlanabilmektedirler.
    söz konusu süreler sonunda kontrol muayenesine tabi tutulup, meslekte kazanma gücünün eksikliğinin tespiti halinde malulen emeklilik maaşının alınmasına devam etmesi de mümkündür.
    ancak söz konusu haktan yararlanacak olanlarda ayrıca en az 10 yıldan beri sigortalı olmaları(ilk sigortalılıkları en az 10 yıl öncesine dayanması) ve toplam 1800 gün sigorta primi ödenmiş olma şartı da bulunuyor.

    bu hak özellikle sigortalılık başlangıç ve gün şartına uyup aktif olarak çalışmayanların çok daha işine yarayacaktır. aktif çalışanlar için rapor parası alma seçeneği de mevcuttur.

    bu haktan bilgi eksikliği sebebiyle yararlanamayan çok kişi var, yayalım!

  • tayyip'in cagrisina uyup da türkiye'ye dönmeye karar verecek kadir akilli(!) bilimadami da... ne bileyim...

  • çok sevimli satıcılar var burada. alacağım ürünle ilgili ne zaman çetleşsek oldukça samimi diyaloglar oluşuyor. genelde cümlelerine "dear friend" diye başlayıp samimi bir esnaf gibi ilgileniyorlar. cümlelerinin sonunda da mutlaka sevimli bir smiley koyuyorlar. mesela bir keresinde takip numarası da olmadığı için 50 küsür gündür gelmeyen bir ürün için, "takip numaram da yok 50 gündür bekliyorum ama gerçekten yolladınız mı?" diye sormuştum da eleman, "bu ürünün garantisi benim kardeş ürünü yolladım biraz daha sabır istiyorum senden" deyip sonuna da yüzü kızarmış smiley koymuştu. ben de "tamam bro sen öyle diyorsan bekleyeceğim" diyerek elleri ağzında kıskıs gülen smiley koymuştum. geçenlerde ürün gelince feedback'lerime baktım da elemanın yazdığını görünce kahkaha attım. abi devamlı müşteri yağlar gibi yağlamış.

    "very nice buyer, ıf i have 10 stars,i will give you 12!!!"

    vay be çok iyi almışım demek ki. nasıl da almışım ama. aldığım da 5 dolarlık bir lego. çok feci lego alırım. elin çinlisi bile kayıtsız kalamamış bu alışıma. müthiş bir alıcıyım.

  • atlıkarınca 19. yüzyılda bizde atlıkaraca birleşik sözcüğüyle karşılanıyordu. buradaki karaca ise hayvan adı olmayıp italyanca'dan giren ve bizde "araba, fayton" anlamında, karoça biçiminde kullanılan it. carrozza - araba sözcüğünden gelmektedir. atlı karoça zamanla atlıkaracaya, daha sonra da atlıkarıncaya dönüşmüştür. prof. dr. dogan aksan - her yönüyle dil

  • bugün başıma ikinci kez geldi.

    ilkinde altı yedi yaşındaydım. babamın yanında çalışanlardan biri beni caddeden karşıya geçirecekti. ona elimi uzattım, abdestliyim dedi ve elimi tutmadı. nasıl bir travma yaratmışsa bende, bunca yıl unutamadım. adamın giydiği mavi gömleği bile hatırlıyorum.

    neyse bugün yine aynı şeyle karşılaştım. bir görüşme yapıyordum iş ile ilgili. odaya kim olduğundan emin olamadığım birisi girdi. benimle birlikte gelen iki beye hoşgeldiniz dedi ellerini sıktı, ben de doğruldum elimi uzattım. adam abdestliyim dedi. acayip bozuldum. altı yaşında ne hissettiysem, aynısını hissettim. döndüm ona kıçımı oturdum.
    tamam inançtır saygı duyarım ama bir insanı bu şekilde bozacağına, bence abdestini bir daha alsa daha çok sevaba girerdi.

  • balta döner sap döner, gün gelir hesap döner..

    de o gariban zeytin ağaçları dönmez.. aferim size..

  • size, oxford ingilizce sözlük, bir deli tarafından yazıldı desem, herhalde bana deli dersiniz... ama bu bir gerçek.

    william chester minor, yale üniversitesi’nde tıp okudu. mezun olur olmaz, amerikan iç savaşı’nda, cerrah yüzbaşı olarak görev aldı. kendi askerlerini ameliyat etmenin yanında bir başka görevi ise düşman askerlere işkence yapmaktı. bu ve savaş içinde yaşadığı diğer olaylar, onun akıl hastası olmasının ana nedeniydi. şizofreni belirtilerini çok sık göstermesi nedeniyle askeriye, onu tedavi için bir hastaneye gönderdi fakat durum değişmeyince minor’u askerlikten attı. cerrah doktor william minor, askerlikten atıldıktan sonra, 1871’de ingiltere’ye yerleşti. londra’da şizofreni paranoyası yüzünden, evine hırsız olarak girdiğini sandığı birini öldürdü.

    william minor, akıl hastası olduğundan hapishane yerine, bir akıl hastanesine kapatıldı. burada, bir ilan sayesinde profesör james murray isimli birinin, bir sözlük yazmak için gönüllü kişiler aradığını öğrendi ve bu projeye gönüllü olarak çalışmak icin başvurdu.

    dr. minor ve prof. murray sözlük projesinde birlikte çalışmalarına rağmen, 7 yıl sonra yüz yüze tanıştılar. çalışma arkadaşlığı, yakın dostluğa dönüştü kısa zamanda ve bugün bizlerin çok iyi bildiği oxford ingilizce sözlük gibi bir başyapıt bu iki kişinin ortaklığı sonucu doğmuş oldu.