hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • diyanet işleri başkanı'nın son tespitidir.

    https://twitter.com/…akis/status/676537001617858560

    ışid laiklik adına kafa kesiyor, el kaide laiklik adına ikiz kuleleri patlatıyor, hizbullah laiklik adına suikastler düzenliyor, boko haram laiklik adına kızları kesiyor, taliban laiklik adına milleti yakıyor, hamas laiklik adına israil şehirlerine roket yağdırıyor herhalde.

    iran'ın suriye'deki askeri varlığı da, suudi arabistan'ın yemeni işgali de hep laiklik için zaten.

    kaddafi'yi de laikler devirdi, şimdi libya'daki iç savaş da laiklik için çıkarıldı. libya'daki abd büyükelçisini laiklik yanlıları cayır cayır yakmıştı mesela.

    tunus'ta da arap baharı sonrası laiklik için katliamlar yapıldı.

    mısır'da da laiklik kavgası sürüp gidiyor. mursi laiklik getirecekti, karısı çarşaflı generaller mursi'yi de yine laiklik yüzünden devirdiler.

    ama bütün bunlar olurken, laiklik adına savaştıkları belli olmasın diye de allah-u ekber falan diyorlar. batının gizli oyunları işte. lozan'daki bor çıkarmamızı yasaklayan madde gibi...

  • fonetik bir dil olmamakla kalmayip harf kombinasyonlari konusunda cosmakta olan bir dil oldugundan okunmasi buyuk bir problem olarak gorulur. lakin bu kombinasyonlari ogrenince su gibi de okunabilir (dogal olarak) ve bu da hic zor bisey diil, hatta usenmiyorum liste yapiyorum su an..

    *e, eu, œ = "ö" okunur (oë = "oe" okunur - père noël = "per noel") (bkz: trema)
    *ez, et, er, é, è, ê, ai = "e" okunur (bazilari acik bazilari kapali ama o cok onemli degil bosver) (aï = "ai" - hawaï = "havai")
    *au, eau, o = "o"
    *ou = "u"
    *u = "ü"
    *oi = "ua" (oï = "oi")
    *en = genellikle "an" ve enne = genellikle "en" (sondaysa kesin)
    *ph = "f"
    *gn = "ny" (espagnol = "espanyol") (ispanyolcadaki ñ gibi)
    *y = i (sesli harftir) (bkz: i grec)
    *g = ardindan y, i, ya da e geliyorsa "j"; o, u, a veya sessiz harf geliyorsa "g" diye okunur
    *c = aynen ardindan y i e geliyorsa "s", o u a ya da sessiz harf (h haric) geliyorsa "k" diye okunur.
    *ch = "ş" (yunanca'dan gecen sozcuklerde "k" okunur - choléra = "kolera")
    *ç = nerede olursa olsun "s" (genelde bundan sonra o u ya da a gelir) (bkz: c cédille)
    *dj = "c"
    *tch = "ç" (c ve ç sesleri fransizca'da yokmus, tch rusca'dan; dj arapca'dan giren sozcukler icin uydurulmus.. belli zaten..)
    *ill+sesli = yy+sesli (brillant = "briyyan") (tek l ile oldugunda da tek "y" gibi okunuyor - soleil = "soley")
    *s = genelde "s" diye okunur ama iki sesli arasindaysa "z" sesini verir (brésil = "brezil")
    *r = "kusacak gibi" okunur
    *h = okunmaz ama bazi h ile baslayan sozcuklerde sanki okunuyormus gibi davranman gerekir nedense article'ler soz konusu oldugunda falan.. neyse okunmaz yani.. (bkz: h muet)
    *x = sozcuk sonundaysa okunmaz (bazi sozcukler cogul olduklarinda s yerine x alirlar), sozcuk basinda ya da ortasinda oldugunda "z" diye okunur (xavier = "zavye")

    *tek ya da sozcuk sonunda oldugunda un = "ön", une= "ün", in ="en", ine = "in" okunur nerdeyse, nerdeyse dedigim burnun kapaliymis gibi "en" dedigini dusun.. oyle.. ("ne diyosun yaa anlamadim bisey?" diyosan sorun diil en de gitsin) ("genellikle" diym bunun icin de) (ornek de veriym dur: martin = "marten", martine= "martin")
    *"-tion" ekleri "siyon" diye okunur ama bunu yazmasaydim da icgudusel olarak oyle okurdun bence.. "-tiel, tielle" ekleri de "siyel" diye okunur.
    *sozcuk sonlarindaki harfler genellikle (%97) okunmaz. son harf a, u, i, y, o, é, r ("er" ile bitenler haric), l, m ve n ise okunur.
    *q'dan sonra hep u gelir ve oradaki u okunmaz nerde olursa olsun ("coq" ve "cinq" istisna) yani que ile biten sozcukler aslinda "k" ile biter. (fantastique = "fantastik")
    ama mesela que tek basinaysa "kö" diye okunur. bu da son harfin okunmamasi kuralinin istisnasi ama yuh neyi okuyacaksin onu da okumasan.. mantikli yani kiziyosunuz ediyosunuz da..

    neyse digerleri turkcedeki gibi (unutmadiysam)
    bu kadar yani, bunlari bilirsen sakir sakir okursun fransizca. istisnalar var tabii arada sacmalayabilirsin ama olsun o kadar, en azindan ozel isimleri dogru okumaya yardimci olur bu liste bence, ki onemli bir sey.. besançon, bretagne, peugeot (pejo diil "pöjo"), michelin, pain quotidien, printemps, sainte pulchérie, yves saint laurent, cointreau, l'occitane, maille falan filan..

    (pinocchio'ya eklemeleri icin tesekkurler)

  • en berbat özelliklerin en tatlı birleşimi olan efsane.

    çeşitli maceralarla açıklamak gerekirse şöyle =>

    * kendini beğenmişlik:
    lap top başına oturan garfield kendi kendine mırıldanmaya başlar;
    - bilgisayar harika bir şey.
    - mesela...
    - kapatınca muhteşem yansımamı görebiliyorum :)

    * memnuniyetsizlik;
    evde canı sıkılan garfield bahçeye çıkar ve etrafa bakınır;
    - hmm güneşli bir gün. hiç rüzgar yok, sıcaklık da harika.
    sonra eve somurtarak döndüğünde sahibi jon merak eder;
    - neden suratın asık garfield?
    - çünkü şikayet edebileceğim bir şey bulamadım :(

    * bencillik, yalancılık;
    arkadaşı fare, garfield'ın yanına gelip sorar;
    -biraz peyniriniz var mı?
    garfield buzdolabına bakmak için mutfağa gider ve dolaptaki peynirin hepsini ağzına tıkıştırıp döner.
    - yok. :)

    * nefret modu:
    garfield sinirli ve uykulu halde mırıldanır;
    - bugün pazartesi. koskoca bir hafta pazartesiyle başlıyor. pazartesilerden nefret ediyorum*. keşke takvimlerde pazartesi diye bir gün hiç olmasa...
    garfield'ın dileği bir anda gerçek olur, ortalıkta sihir bulutları ve duvar takvimleri uçuşur, pazartesi yaprakları puf diye yok olur ve ekranda yine garfield belirir;
    - şimdi de koskoca bir hafta salı günüyle başlıyor... salılardan nefret ediyorum :(

    * tembellik:
    garfield sırtüstü uzanmış iç sesiyle mücadele etmektedir;
    - içimden bir ses kalk spor yap diyor.
    sadece kafasını kaldırıp halsizce bakar ve tekrar yatar;
    - neyse sustu...

    * oburluk:
    garfield bir kavanoz dolusu kurabiyeyi mideye indirmiştir. son kalan bir taneyi de lüpletmek üzereyken sahibi jon onu uyarır;
    - yeter artık garfield, biraz daha yersen öleceksin.
    garfield hiç istifini bozmadan kurabiyeyi ağzına atar ve gülümser;
    - ölmedim :)

    * inkar:
    garfield her zamanki gibi yatıştayken sahibi jon gelip sarar;
    - çok tembelsin garfield.
    garfield tabii ki cevabı yapıştırır;
    - tembel değilim... stabilim :)

    * -mış gibi yapmak:
    garfield, boş boş otururken aniden "meşgulmüş gibi yapayım" der ve bilgisayarın karşısına geçip boş boş oturmaya devam eder...

    * üşengeçlik:
    garfield, pofidik yastığına sarılmış yatıyorken sahibi jon odaya girip yılbaşı ağacını işaret eder;
    - neredeyse mart ayı bitiyor, gel şunu toparlayıp kaldıralım artık garfield.
    - aralıkta tekrar kurmayacak mıyız zaten, kalsın öyle...

    * kendinden başka kimseyi umursamamak:
    sahibi jon, garfield'a gönül koymuştur;
    - garfield, doğum günümü unuttun :(
    - unutmadım ki... umursamadım :)
    (bkz: unutulan doğum günü mazeretleri/#19967136)

    * depresiflik:
    garfield, patisini yanağına koymuş kara kara düşünürken yanına sahibi jon gelir;
    - keyifsiz görünüyorsun garfield. n'oldu? sıkıldın mı? acıktın mı? yoksa uykun mu var?
    - bir tanesini mi seçebiliyoruz sadece? :(

    * kararsızlık:
    garfield bir yandan yatarken bir yandan da düşünmektedir;
    - yatmaya devam mı etsem, kalkıp bir şeyler mi yesem, televizyonda sevdiğim programı mı seyretsem, n'apsam?
    - ...
    - off hayatımda bu kadar çok strese ne gerek var?!

    * dengesizlik:
    garfield aşırı mutlu, enerjik ve neşeli haliyle hoplayıp zıplamaktadır;
    - heyooo kontrolden çıktımmm, çılgınca şeyler yapıyorumm!
    - peki yapacağım bir sonraki çılgınca şey ne??
    - (ve aniden yatışa geçer) zzz...

    * trip trip trip:
    pencereye yapışan garfield, dışarı bakıp gülümseyerek haykırır;
    - beni özledin mi dünya? :)
    bir cevap duyamayınca somurtarak mırıldanır;
    - ben de seni özlememiştim zaten! (hıh).

    garfield'ın triplerinden bıkan jon, kırk yılda bir ayar vermeye kalkar;
    - şunu bilmelisin ki dünya senin etrafında dönmüyor garfield!
    garfield biraz bozulur, surat asar. jon devam eder;
    - çünkü öyle olsa 1 yıla 365 gün yetmezdi ahahah...
    garfield 'bunu deftere yazdım' mealli bir surat ifadesiyle okuyucuya bakar.

    * kötümserlik:
    garfield surat asarak söylenmektedir;
    - hayat berbat :(
    sahibi jon gelip öğüt verir;
    - hayata daha olumlu bakmalısın garfield.
    garfield bu sefer otuz iki diş sırıtarak konuşur:
    - hayat berbat :)

    * söz dinlememek, hatta sırf başkasının dediğini yapmış olmamak için kendi iç sesinin dediğini bile yapmamak:
    yeni uyanan garfield, yorganının altında düşünmektedir;
    - kalksam mı?
    o sırada sahibi jon garfield'a seslenir;
    - kalk garfield.
    garfield sırf söz dinlemiş gibi olmamak için tekrar sızar.
    - zzz...

    * hazırcılık, çıkarcılık, insan kullanmak:
    garfield masada sırtüstü yatmaktayken sahibi jon da yanında dergi okumaktadır;
    - garfield bak buradaki yazıya göre evcil hayvanlar insanları rahatlatıyormuş.
    - doğru... git battaniyemi getir mesela.

    * acımasız gerçekçilik:
    hoşlandığı kız liz'le çıktığı bir yemeğin ardından eve dönen jon, heyecanını garfield'la paylaşmak ister;
    - liz beni yakışıklı bulduğunu söyledi :)
    jon'un tipine şöyle bir bakan garfield yorumu yapıştırır;
    - gözlüğünü evde unutmuştur.

    özeleştiride acımasız gerçekçilik:
    garfield çekmeceleri karıştırken boyuna çizgili bir tişört bulur. seyirciye dönerek bir tüyo verir;
    - boyuna çizgili şeyler giymek sizi olduğunuzdan daha zayıf ve uzun gösterir.
    sonra gülümser ve tişörtü giyer. ardından kendine şöyle bir bakar ve somurtur;
    - sizi öyle gösterir ama ben çizgili karpuza benzedim :(

    * ayarcılık:
    jon, "gık" modunda küçük bir gaz çıkardıktan sonra garfield son ses geğirir. jon, bu tatlı terbiyesizliğin üstüne bir aforizma patlatmaya çalışırken garfield ayarı yapıştırır;
    - hayatta her şey bir yarışma değildir garfield!
    - bunu sadece yarışmayı kaybedenler söyler :)

    * kedilik, uzanamadığı ciğere murdar demek, kıskançlık:
    jon, telefonla konuştuktan sonra garfield'ı bilgilendirir;
    - yarın liz'le plaja gitmeyi planladık garfield. üzgünüm, evde biraz yalnız takılacaksın.
    - plaj... hani şu çöplerin atıldığı suyun kenarında yatılan kumlu yer mi? (hıh!)

    * konfor alanından çıkmamak, uyanıklık:
    jon, evin bahçesinde küçük bir kamp ateşi yakar. bir dal parçası bulup ucuna marshmallow şeker takar. sonunda yorgun bir yüz ifadesiyle ateşin başındaki bir kütüğün üstüne oturur ve şekerini kızartmaya başlar.
    garfield ise evin içinde, pencereye yakın konforlu, rahat, pufidik bir koltuğun üstünde yayılmıştır. elindeki upuzun dalın ucuna taktığı şekeri pencereden dışarı, kamp ateşine doğru olta gibi uzatır ve rahatça gülümser;
    - kamp yapmak çok keyifli :)

    * aç gözlülük:
    garfield, önünde duran minik ve kırmızı yüzük kutusuna dikkat çekerek;
    - iyi şeyler küçük paketlerde gelir.
    der ve sonra kendi boyundan büyük bir hamburger paketini önüne çekerek devam eder;
    - ama en iyi şeyler, büyük boy paketlerde :)

    bu hayvan uzun entry'imi, garfield tarzı smiley koyarak bitiriyorum. bitirmeyebilirim de... çünkü garfield tarzı kararsızlık ve işsizlik bunu gerektirirsdf. *

    kaynak:
    üstad (bkz: jim davis)
    eskiden tv'de yayınlanan kısacık çizgi filmlerden akılda kaldığı kadarıyla bazı diyaloglar.
    nette, sosyal medyada, sözlükte, eski dergilerde, orada burada görülmüş türkçe ve ingilizce paylaşımlar.
    *

  • zamanında benim aldığım patito'nun içinden elinde patates altında şalvarla mevsimlik ırgat çıkmıştı. bim olm orası şaşırmayın bu olaylara...

  • kız bi "ağnna" dedi diye 400 bin tl almış. o parayı bana verseler daha düzgün bi anne derdim yanında bide baba derdim. hatta bütün sülalemi sayardım :(

  • "fenerbahce kulubunun her tarafta mazhar-i takdir olmus bulunan aseri mesaisini isitmis ve bu kulubu ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. bu vazifenin ifadesi ancak bugun muyesser olabilmistir. takdirat ve tabrikatimi buraya kayd ile mubahiyim."
    m.k. ataturk

  • //mercimek koftesi

    /******************************************************************************
    ** mercimek.c
    ** copyright (c) 2004
    ** s. caglar onur (caglar.onur~tubitak.gov.tr) (main developer),
    ** a. murat eren (meren~uludag.org.tr) (tester)
    **
    ** this program is free software; you can redistribute it and/or
    ** modify it under the terms of the gnu general public license
    ** as published by the free software foundation version 2
    ** of the license.
    **
    ** this program is distributed in the hope that it will be useful,
    ** but without any warranty; without even the implied warranty of
    ** merchantability or fitness for a particular purpose. see the
    ** gnu general public license for more details.
    **
    ** you should have received a copy of the gnu general public license
    ** along with this program; if not, write to the free software
    ** foundation, inc., 59 temple place - suite 330, boston, ma 02111-1307, usa.
    ******************************************************************************/

    #include <1 su bardağı kırmızı mercimek>
    #include <3 kase köftelik bulgur>
    #include <2 çorba kaşığı domates salçası>
    #include <1 çorba kaşığı biber salçası>
    #include <4 çorba kaşığı zetinyağı>
    #include <3 adet orta boy soğan>
    #include <5 adet yeşil soğan>

    #ifndef nane
    #define nane (isteğe bağlı)
    #endif

    struct _baharat
    {
    tuz, karabiber, kırmızı biber, kimyon;
    }

    yemek * main(void)
    {
    mercimek köfte;
    kırmızı mercimek;
    bulgur köftelik_burgur;
    doğranmış_soğan soğan;
    salça biber_salçası;
    baharat_ baharat;

    haşla(mercimek_salçası);

    karıştır(mercimek,köftelik_burgur);

    sleep(bir_süre);
    while(status != pembe)
    kavur(soğan);

    karıştır(soğan,biber_salçası);

    yoğur(baharat,bulgur);

    köfte = karıştır(maydonoz,bulgur);
    yogur_şekil_ver(köfte);

    printf("afiyet olsun...");

    return (servis_yap(köfte, turşu, roka));
    }