hesabın var mı? giriş yap

  • hala milliyet tartışıyorlar. yıl olmuş 2021. bu adam alman eğitim sisteminde yetişmiş birisi.

    türkiye'de olsaydı ne olurdu? akademide denyo hocaları tarafından mobbinge uğrardı, belki ayrılır zar zor kendi şirketini kurardı. teşvik almak için parti kıdemlilerine yalvarmak zorunda kalırdı. hadi onu da başardı aşıyı piyasaya sürene kadar bir ton badem bıyıklının "bizim payımız nerede?" baskısına uğrardı. en sonunda da şirkete atanan başka badem bıyıklar tarafından iş bilmezlikle batırılıp giderdi.

  • kesinlikle desteklediğim başvurudur.
    40 yaşında emekli olmak nedir allah aşkına.
    seçim olmasa böyle bir kazanımları olabilir miydi.
    umarım aym kararı iptal edebilir.

  • tamam bu silah bu savaşta kullanılan belki de en etkili silah olabilir, fakat anlamsızca çok ön plana çıkarılıyor, hakkında marşlar yazılıp söyleniyor. umarım bunun altından başka bir şey çıkmaz .

  • okula girişte kılıf kıyafet kontrolü yapılmaktadır. arkadaşım halı saha ayakkabısı giymiştir ama arkama saklanarak gizli gizli girmeye çalışmaktadır.

    müdür: gördüm seni maradona. gel buraya.

  • #65569608 bu entry'i tamamlamak gerekirse yazar anne ve babasını nazi kamplarında kaybetmiştir. -e harfi eux yani 'onlar'ın temsilidir. yazarın deyimiyle ''bir gün hayatımın nasıl bir roman olduğunu anlayacaksın''

  • eğer eşin ölürse, dul olursun. eğer bir çocuksan ve ebeveynlerin öldüyse, yetimsindir. ama çocuğu ölen anne babayı ifade edecek hiçbir kelime yoktur. belki de bu, adı konulamayacak denli korkunç bir şeydir. *

  • isterseniz kusura bakın ama çoğunuzun zeki kadın neyine oğlum? siz o kadını kaldıracak potansiyele sahip misiniz de?

    edit: lan oğlum kendinizi metheden mesajlar yazıp durmayın. erkeğim amk. bi de bir özellikler yazıyorsunuz, şöyle zekiyim böyleyim diye, gerçekten zeki olsanız benim kadın olduğumu düşünür müydünüz lan?

  • soz konusu çocuklar olunca içime garip bir huzun cokuyor. klasik olacak ama baba olunca daha da uzuluyorsun cocuklara.

    bu çocuğun varlıklı yaşdaşları dünyanın medeni ülkelerinde oyun hamurları, legolar ile oynuyor, iyi arabalara biniyor, guzel okullarda okuyor.

    bu çocuğun günahı yok. suclu onu bu duruma dusurenlerde..

    eğer ki cehennem diye bir yer var ise ateşle yanmasin buna sebep olanlar, senin gozyaslarinda bogulsunlar.

  • boşlukta bir cisim sabit dursaydı haber değeri olurdu, dönmesinde şaşırılacak bir şey yok.

    tanım: boşlukta duran bir cisme etkiyen çok küçük bir kuvvet bile onun dönmeye başlaması için yeterlidir. bu kuvvet bir uzay cisminin çarpmasından da meydana gelebilir, yüzeyindeki girinti çıkıntıların yerçekiminde neden olduğu küçük farklılıklardan da.

    edit: dünyada sürtünmeli ortam olduğu için cisimlerin hareketsiz durmasına alışığız. zira sürtünme kuvveti sürekli harekete ters yönde kuvvet uygulayarak cisimleri durduruyor. ancak uzayda böyle bir kuvvet yok.

  • orijinal serinin yaratıcıları dimartino ve konietzko'nun yaratıcı süreçlerin kendilerine söz verildiği gibi işlemediği gerekçesiyle projeden ayrılması, oyuncuların dizideki bazı detayların kaldırıldığına dair röportajları başlangıçta beni de tedirgin etmişti. çünkü lost'un vaktiyle bozduğu, game of thrones'un bile batırıp gittiği bir dünyada, avatar evreni karakter gelişimi, mizahı ve serinin ruhuna yakışan finaliyle kusursuz bir hikaye anlatımına sahipti. bu yüzden yeni dizi shyamalan'ın uyarlaması gibi kötü olmamalıydı. ben de bu kadar sevdiğim bir seriyi objektif değerlendirebilmek adına ilk sezonu beklentilerimi yükseltmeden izledim. öncelikle dizinin ilk sezonu benim için ne film uyarlaması kadar kötü, ne de çizgi dizi kadar iyi. şimdi bunun nedenlerine geçelim.

    --- spoiler ---

    dizinin en başarılı olduğu (ve film uyarlamasının asla başaramadığı) şey evrene bizi ikna edebilmesi. karakterlerin kostümlerine, mekanların tasarımlarına ve bükme hareketlerine oldukça özen gösterilmiş. sanat yönetiminin bu kadar önemsenmesi bizi hızlıca avatar evrenine sokuyor. ilk defa seriyi izleyecekler veya çizgi diziye bağlılık taşımayanlar için evren tasarımı ve hikaye anlatımı yeterli ve iyi gelebilir. hatta zaman zaman zuko'nun 41. bölüğü, ateş ulusu'nun hava tapınağı baskını gibi genişletmeler çizgi diziyi sevenlere de keyif verebilir. ancak bu iyi yanlarının yanı sıra, avatar ciddi problemleri olan bir uyarlama. sorun farklı yorumlar getirmeleri değil, önemli karakterlerin ve olayların arka planlarını biçerek seriyi bize sevdiren birçok unsurun büyük ölçüde törpülenmesi. en büyük sorunla başlayalım. mizah eksikliği.

    aang, sokka ve katara hala çocuk olan karakterler. onların dünyayı kurtarmaya çalıştığı anlar kadar, savaştan kaçıp çocukça eğlendikleri zamanlar da bizi seriye bağlıyordu. oysa dizi, aang'in üstündeki çocukluğu ilk bölümden atıp sürekli ciddi gezen bir karaktere dönüştürüyor. komedi diyalogları o kadar komik değil ki karakterlerin yerli yersiz gülmeleri "ya bunlar orijinalinde aslında çok komik çocuklardı burada da böyle gülüyorlar işte ehe" hissi yaratıyor. appa ve momo'dan çıkartılmayan mizaha hiç girmiyorum, onlara gezen pokemon muamelesi yapılmış.
    sorun sadece mizahta değil tabii, belki de serideki en duygusal an olan ıroh ve oğlu lu ten ilişkisinin ele alınışı bir flashback diyaloğuyla geçiştirilmiş. oysa the tales of ba sing se bölümü karakterlerin bakış açılarına dönerek bunu incelikle sunuyordu.

    olayların ele alınış şekli kadar, genel olarak karakterlerin işlenişi de tek boyutlu. sokka'nın cinsiyetçi yapısı gizlenmiş. oysa sokka; suki, katara ve toph gibi kadınlar aracılığıyla bu tabularını yıkıyordu. sokka'yı cinsiyetçi yapmaktan kaçarken, suki'yi tacizci yapmışlar. bumi sempatik deli bir bilgeden ziyade, öfkeli bir manyak. azula kibir abidesi değil de zuko'nun kıskançlığı altında ezilen sıradan bir kötü. bu "derinlik kurmadan bir an önce her şeyi verelim" anlayışı 5. bölümde zirve yapıyor ve tüm ruhları bir arada görüyoruz. yüz hırsızı koh'u görüyoruz ama onun yanında mimik yapmamak gerektiği bilgisi yok. hei bai'ı görüyoruz ama ormanın hikayesindeki yeri düzgün işlenmemiş. baykuş wan shi tong'u görüyoruz ama serinin finaliyle ilgili çok kritik bir bilgiyi bize verecek olan kütüphanesi yok :d özellikle 5. bölüm, içinde her şeyin olduğu berbat bir çorba gibiydi. iyi fikirleri art arda koyarak iyi bir dramatik yapı kuramazsınız, çöker. burada da öyle olmuş. sozin kuyruklu yıldızı'nın kritik bilgisini buradan almadan o kadar ucuz geçiştirdiler ki cidden bu bölümü yok saymak lazım.

    kritik unsurların gizlenerek yüceltilmemesi ve tüm kartların erken açılması da ciddi bir sorun bence. mesela orijinalinde ozai hep bizden gizlenirdi, arada derede görürdük. gücü merak uyandırırdı. burada ise üstümüze ozai yağıyor. doğal olarak final dövüşünde ozai'nin etkisi düşecek. bu sezonla ilgili en trajikomik şey ise "su" sezonunda su bükmeyi öğrenmesi gereken avatar bir kere bile su bükmeyi denemedi. ilk sezonu "su bükmeyi öğrenmem lazım" diyerek tamamladı. :d ve bir ara bunu bilmeden katara'ya nasıl su bükebileceğine dair tavsiye veriyordu ??? :dd

    cast seçimine gelirsek ıroh ve sokka dışında ciddi sıkıntılar var. katara'nın mimiksiz ve baygın oyunculuğu, aang'in çaylaklığı yabancılaştırabiliyor. zuko'ya alışmak cidden zor. ancak en büyük sıkıntının azula ve tayfası olduğunu düşünüyorum. azula hiç villain gibi durmuyor, cık. sonuç olarak evren tasarımının ikna edici olması ve baştan sona ana hikayeyi bir şekilde aktarabilmesi bakımıyla dizi önemli standartları karşılayan ve izlenebilirliği olan bir iş. hele ilk defa bu evreni görecekler için iyi de hissettirebilir. ancak orijinal seriyi sevenleri mizahını kaybetmesi, düz diyalog yazımı, oyuncu tercihleri ve performansları, karakterlerin ve olayların kritik arka planlarının atlanması gibi meseleler üzerinden bakıldığında hayal kırıklığına uğratabilir. 6/10

    --- spoiler ---