hesabın var mı? giriş yap

  • bugün akraba kontenjanından askeri havuza gideyim dedim tek başıma. bahsettiğim havuz kartal civarında, cevizli'de. neyse işte orada takıldım tüm gün, çıkışta hedefim mecidiyeköy tarafına dönmek. ama bende yer-yön duygusu olmadığından; yine tüm yollar birbirine benzemeye başladı. ben böyle stresle çevreye bakınırken, o sırada arabaların olduğu kısma doğru ilerleyen bir amca gördüm. yani benim için klasik bir amcaydı, -askeriyeyle alakam yok- meğer o amca paşaymış...

    - ee, şey merhaba. böyle düz gidince e5'in geçtiği kapıya mı çıkıyo acaba?
    - (çok sinirli bir ses tonuyla) sen nereye gideceksin çocuğum?
    - e5'e gideceğim?
    - (daha da sinirli) e tamam da kızım, e5'te nereye gideceksin?!!
    - şey, mecidiyeköy'e.
    - tamam bin arabaya, ben de o tarafa gidiyorum.
    - eeöö.. şey evet tamam bineyim.
    - binsene evladım!!
    - tamam tamam bindim. :/

    arabaya bindik gidiyoruz. kapıdan çıkarken "iyi günler komutanım!!" diyen askerlere "sağol asker!!" deniyo falan; böyle değişik diyaloglar... sonra baya yol gittik; yani beraber karşıya falan geçtik köprüden; tüm yolculuk boyunca tek kelime etmedi adam. hala aklım almıyo. ve de hiç gülmedi... ben de gerginlikle bekliyorum "nerede indirecek acaba beni" diye; bi yandan da kafamda tasarladım: inerken "iyi günler komutanım" diyeceğim, böylece adam tebessüm etmiş olacak; günüm güzel geçecek... planlar yapıldı. her şey hazır... bir anda amca arabayı durdurdu. (mecidiyeköy'e gelmişiz; benim yer-yön duyg...) fakat ben nerede olduğumuzu anlayamadığım için panik yaptım o sırada.

    - tamam kızım hadi sen burada in.
    - ??!! teşekkürler kumandanım.
    - hahahahaha kumandanım mı? savaşta mıyız evladım? ahaha.

    amca bildiğin yarıldı lan :/

  • hukuk devletinde olunsaydı gündemi epey meşgul edecek bir hadise ama biz diktatörlük simülatöründe olduğumuz için 2 gün sonra unutulacak hadisedir.

  • altı ay tıbbi tanıtım temsilcisi olarak çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki; bir doktorun egosundan daha büyük olan şey, iki doktorun egosudur. oldu gibi duruyor ama sanki olmadı gibi.

    (bkz: looney tunes)

  • bir fenerbahçeli olarak açılışına gittim, yerinde inceledim. gözlemlerimi sıralıyorum efendim ;

    - öncelikle stat cillop gibi. bok atan, kusur bulan komplekslidir.

    - ilk maç olmasından dolayı heralde, hiç bir güvenlik görevlisi ya da sorumlu giriş çıkışlar ve park yerleri hakkında bilgi sahibi değil.

    - stadın akustiği harika. 20 kişi bağırsa bile bütün stat inliyormuş gibi oluyor ancak kullanılan ses sistemi çok kötü.

    - playback yapan kenan doğulu çok itici.

    - başbakan'ı yuhalayan o galatasaraylı kardeşlerim ne güzel insanlardır, ne can insanlardır. maç içinde ilk defa taraftarla bir olabildim bu sayede.

    - yiyecek içecek çok büyük sıkıntı. içinde sadece kaşar olan sandviçe 10 lira ödedim ağlaya ağlaya. küçük sayılabilecek bir döner dürüm ise 16 lira. astronomik derece pahalı fiyatlar.

    - toki'nin başkanı sanırım, hayatımda gördüğüm en troll insan açık ara. yahu kitle başbakan diyince yuhalıyor. en az 11 kere başbakan dedi. onu geçtim, fenerbahçe'nin yapılan yeni salonundan bahsediyor. beni her ne kadar güldürdüyse de oradaki 30-40 bin kişi fena kıl oldu adama.

    - trafik sorunuyla karşılaşmadım. maçın bitiminden 5-6 dakika önce çıkıp, arabayla bostancıya tam 15-20 dakika civarında ulaştım.

    - böyle karlı havalarda falan korkunç üşür orada insanlar. bugün bile buz kestik.

    - cem yılmaz'ın reklamı kusturdu resmen. en son saydığımda 18. kez izliyordum.

    - galatasaray'ın şarkıları çok kötü. marşlardan bahsetmiyorum, stat hoparlöründen çalan şarkılar var ya. hah işte onlar. bir de türk telekom'un şarkısı var ki çok daha fena.

    benim yorumlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.

  • kendinizi koklamaya başlayın, karşıdakinin duyduğundan emin olarak -ter mi kokuyorum ne? diye sorun kendi kendinize. bir süre sonra o da işkillenip kendini koklayacaktır.

  • özgüven, dişi bir ruh, hislerini ve zaaflarını kabullenmiş bir olgunluk ve kadınlığını seven bir kadın.

  • "tam sabah-atv'nin önünde durayım da haberci arkadaşlara kolaylık olsun" diye incelikli düşünen başbakan sağolsun. sonraki ışıkta dursaydı bari de haber olsun diye kastığı anlaşılmasaydı.

    kılıçdaroğlu bunu yapsa ezik falan derdi akepeliler. kahveye gitti vatandaşla konuştu da yemediği laf kalmadı adamın. ikiyüzlülük, riyakarlık derken bunu da hatırlayalım, asıl kimin riyakar olduğu çıksın ortaya.

    davutoğlu da ışıkta durmayıp napacak? ofise gidip yukarıdan gelen talimatları dinleyecek garibim. dur da gelen geçeni izleyelim, istanbula gelmişiz, hava da güzel demiştir şoföre heralde.

  • geliri 300 bin lira olan vatandasimla 1000 tl olan vatandasim ayni gece kulubunde eglenebiliyor.

    iste bekledigimiz alim gucu, iste medeniyet .

    300 bin avro imis, 1.8 milyon milyar sen!