hesabın var mı? giriş yap

  • yaz dizilerindeki yakışıklı, kaslı, ceo gibi bir tip hayal ediyorsunuz ama muhtemelen bi kac apartmanı, malı mülkü olan bi emmidir ya da çok merkezi yerde dükkanları olan bi dayıdır.

  • özet geçiyorum: şekeri ve karbonhidratı kesin ve hafif de olsa spora başlayın. kimsenin bilmediği bir sır paylaşıyormuş gibi uzun uzun yazı yazanları da dikkate almayın. basket geçmişi varmış da, kayak vazgeçemediği tutkusuymuş da; bunlardan kime neyse.

  • kimileri akabinde hoş bir anıya dönüşen garibanlık durumlarıdır.

    marmara'nın henüz kirlenmemiş ve yazın rahatça girilip yüzülebildiği zamanlarda, yaz tatilinde aileye rica minnet yalvarılıp o zamanlar daha anlamsızca kalabalıklaşmamış çınarcıkta, ben yaşlarda oğulları olan yakınlarımızın yazlığına bir haftalığına gitmek için izin koparılır.
    cebe, gidiş dönüş yol parasından az hallice üç kuruş konulur ve yola çıkılır.

    plan basittir: evin sahibi aile istanbul'a dönecek, biz de 15 yaşlarında üç velet bir hafta evde kalacağızdır.
    en başta her şey güzel gider.
    evde büyükler olmadığı için, yapıp bıraktıkları yemekler acele biter, cepten harcanan para ise, dönüş için ayrılan kısmı dahil olmak üzere üçüncü günde tükenir.
    dördüncü gün, parasızlık ve açlıkla yüzyüze gelinir.
    arka taraftaki tepelere meyve toplamaya gidilir. bir köylü halimize acıyıp bir de koskoca kabak verir bize. biz kabağa bakarız, kabak bize bakar. tamam, kabak tatlısı yapılabilir en nihayetinde, ama aç karnına adamı allah bilir ne eder o kabak tatlısı.
    elde kabak, poşette meyveler tepelerden dönerken, aşırı hızlı giden bir kamyona takılır gözüm.
    elimden sadece "yemek" diye bağırmak gelir. bağırmamla birlikte o koca kamyon, yolun ortasında eğleşen bir tavuk sürüsünün içine dalar. tavuklar sağa sola kaçışır, kamyon fren yapar, ortalık toz duman olur, ardından yolun ortasında yatan o beyaz tavuğu görürüz.
    koşa koşa gideriz yanına. biz oraya varana kadar tavukların sahibi de yola çıkar. adamın hafif bir tiksinti ile baktığı tavuğa biz de bakarız, durup dururken "helal eder misin?" derim. adam, evet şeklinde kafasını sallar.

    tavuğu hemen oracıkta kesip, tüylerini denizde yıkaya yıkaya ayıklarız. akşama ziyafet olur bize.

    ertesi gün, aklıma arkadaşımın babasının sandalı gelir. sabah erkenden balığa çıkarız. amaç, sabahtan o gün bize yetecek kadar istavrit tutup yemeği garantilemektir.
    istavrit tutmanın ne kadar bereketli olabileceğini o gün orada çarşaf gibi denizin ortasındaki sandalda sap gibi ayakta durup çapari sallarken öğrendim ben.
    akşama doğru iki kova ve bir büyük leğeni tepeleme doldurmuş dönerken, fazlasını komşulara mı versek diye tartıştığımızı hatırlıyorum.

    sahile varıp sandalı çektiğimizde ise, yan siteden bir hanım, tüm parasızlığımızı ve açlığımızı unutturacak o inanılmaz soruyu sordu bize: kaç para istavrit evladım?
    o anda beynimizde çakan şimşekleri tahayyül dahi edemezdiniz...

    elime geçen, o bildiğiniz eskiden lokantalarda filan bulunan plastik ekmek sepetini doldurup, 5 lira deyiverdim. balıklar hala canlıydı. (yetmişli yıllarda milyon filan da yoktu)
    ilk satışımızı o hanıma yaptık böylece.
    ertesi gün, ve arkasından bir sürü ertesi gün, sabahın köründe balığa çıkıyorduk. normal çapari 7 iğneli olur. biz üçer çapariyi birleştirip 21 iğneli yapmıştık gelen balığa yetişebilmek için. akşama kendimiz için bir kısmını ayırıp kalanını en yaratıcı yöntemlerle satıyorduk.
    sitelerde misafir gelen evlerin kapılarını çalıyorduk. kimse canlı balığa hayır demiyordu.
    ceplerimizde tomar tomar para ile gezer olmuştuk. çınarcık'ta dondurma ısmarlamadığımız kız kalmamıştı.

    benim bir haftalık tatilim istavrit sayesinde neredeyse bir ay süren vur patlasın, çal oynasın bir tatil oldu bu sayede.

    dönüşte, babasının sandalı olan arkadaşımın on vitesli sarı peugeot yarış bisikletini dahi satın aldım. hayallerimin bisikleti idi.
    eve de, kartal'dan selamiçeşme'ye kadar bisikletle gittim tabi. yarış bisikletiydi hem de.

  • 15 temmuz darbe surecinde önemli bir katkısı olan evlilik programlarının, hükümetin ohal kapsamındaki yetkilerinden biri olan khk ile yasaklanmasıdır. çıkan bu khk, fetönün ohal' de aldığı en büyük darbedir.

  • yaklaşık 10 saat kadar oldu aşıyı olalı. herhangi bir yan etki, ağrı, acı olmadı. aşılar bize bilimin sunduğu en büyük nimetlerden biri. %10 bile fazla koruma ihtimali olsa yine de olurdum. aynı oy vermek gibi sırası gelen herkesin aşıyı olması hepimizin ülkeye, topluma ve insanlığa borcu.

  • mehmet demirkol'un "en büyük başarın hangisi?" sorusuna verdiği cevap:
    "bence en büyük başarısı bir insanın, tembelliğine karşı koymasıdır. bunu yapan her şeyi yapar."

    hayata ve hayatına yön vermek isteyen fakat bir türlü harekete geçemeyen, kendine motivasyon sağlamak için birinin gazına ihtiyacı olan herkese semih saygıner'in röportajlarını izlemeyi tavsiye ediyorum... sen çok yaşa semih abi.

  • an itibariyle başlattığım süper kampanya. evet her yazarın 1 adet referans hakkı olsun. referans ile yazar olan yazara ise bu hak tanınmasın ki kimse de clone olayına giremez böylece. 2 senedir yazar olmayı bekleyen insanlar var, parayla yazar hesabı almak isteyenler bile var, ayıptır, yazıktır. şu anki çaylak onay sistemi sağlıklı ama çok yavaş işliyor. destek bekliyorum.

    edit: yanlış anlaşılan bir şey var ki, referans olunan çaylak entry'lerine bakılmaksızın yazar olamayacak, sadece bir an önce değerlendirilmesi için referans olunacak. yani çaylak kullanıcının onay entry'leri sözlük formatına uygun değilse onaylanmayacak.

  • evli olup olmadığı belirtilmeyen çiftin başına gelen olay. zevce dememişsin sevgili demişsin buradan bekar olduğunuz ortaya çıkıyor. türbanlı dediğin namuslu olur. belli ki sen onu öpüp uyandırdığına göre zanisiniz. adam da tavırlarınızdan anlamış olacak ve gerçek bir müslüman beyefendiymiş ki sizi almamış. allah razı olsun faniden.

  • öncelikle mekanı cennet olsun. elim bir kaza...

    "maalesef duble yollarda yayaya yol vermek çok tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor."

    tehlikeli sonuçlara neden olan "yayaya yol vermek" değildir. tehlikeli sonuçlara yol açan ülkedeki eğitimin yetersizliği ve buna bağlı olarak her alanda kural tanımaz, ben merkezci insanların kendileri hariç çevrelerindeki herkesi yok saymalarıdır.

    her gün yüzlercesini gördüğümüz önce ben, benim işim, benim yolum görüşünün kameralara yansımış halidir. oysa ki yaya geçidi olan bir yere yaklaşırken:

    * ileride yaya geçidi olduğunu belirtir trafik işareti olur.
    * hızınızı düşürmeniz için hız sınırını gösterir trafik işareti olur.
    * yaya geçidi, dönel kavşak, ana yola kontrollü katılan tali yol gibi yerlere yaklaşırken hız önceden düşürülmelidir konusu ehliyet kurslarında defalarca tekrarlanır ve ehliyet sahibi herhangi bir insanın ben bunu bilmiyorum deme şansı yoktur.

    görüldüğü gibi sorun yayaya yol vermek değil, yayaya yol verilmesi gerekebilecek yere yaklaşırken tam gaz yola devam etmek ve trafik işaret ve işaretçilerine uymamaktır.

    bu sorunu en net gösteren yer dönel kavşaklarımızdır. dönel kavşaktaki öncelik sıralaması ve dönel kavşağa yaklaşırken hız kesilmesi herkes tarafından bilinen ülkelerde aşağıdakilerden hiçbirini göremezsiniz.

    * dönel kavşağa yaklaşırken bulunan kasis. bu kasis, kimse hız kesmediği için konulmaktadır. oysa ki böyle bir şeye gerek yoktur. zaten dönel kavşağa hız kesilerek kontrollü yaklaşılması gerekir. kimse yapmadığı için mecburen kasis de ekleniyor bizde.
    * dönel kavşak içindeki kasis... saçmalığın daniskası. dönel kavşağa girmiş aracı yavaşlatmaya çalışyor, yani sübliminal mesaj olarak yol sende değil, sağdan yardırıp gelen var, viraj içinde dur diyor. oysa ki yol onun hakkı...
    * (bkz: kocaabdil) mahlaslı suserin katkısıyla dönel kavşağa trafik ışığı konması da ağır bir saçmalıktır.

    dönel kavşağa gelirken 2 adet ikaz levhası olur.
    ikaz 1 dönel kavşak var ileride demek...

    ikaz 2 bu da yol ver demek... ama bizde kimse bu 2 tabelayı bilmediği için bu da var. yazıyla anlatmış artık...

    şuna da yaya geçidi deniyor mesela. sarı çizgiler oraya yaklaşırken aralıklı olur, tam gaz gitme diyor yani... yavaşla ki yolun kenarında yaya olursa veya önündeki durursa sen de ona çarpamadan durabilesin.

  • bir koruyucu tüp içerisinde, hepsi birbirinden ayrı şekilde yalıtılmış olan optik elemanlardan meydana gelen kablo.

    ışık dediğimiz elektromanyetik dalga bir ortam içerisinden geçerken kırılmaya uğrayabilir. ortam dediğim şey su, cam gibi, havadan farklı bir madde. ortamdan çıktığındaysa yoluna, oraya girmeden önceki yoluna paralel olan bir şekilde devam eder. bunu günlük hayatımızda sıkça gözleriz. mesela:
    görsel
    (görsel buradan alıntı)

    bu kırılmanın miktarını belirleyen şey, her ortama göre değişiklik gösteren, yani farklı bir değer alan kırılma indisi dediğimiz özelliktir.

    ancak ışık bazen, girdiği ortamdan tekrar dışarıya çıkamayacak şekilde, adına tam yansıma denen bir olayla tamamen geriye yansır. yani ortam içerisinde kalır. bunun için ışığın o ortam içerisine belirli bir açıyla girmesi gerekir ve bu açıya kritik açı denir. fiber optik kablolar, bu özelliği temel alırlar.

    kritik açıyla kabloya giren ışık, kablodan dışarıya çıkamayacak şekilde tam yansıma yapar. bu kabloların içi, yansımayı sağlayacak bir yapıda tasarlanmıştır. böylece içeriye girip yansıyan ışık, tekrar kablonun iç çeperinde bir noktaya çarpar. yansıtıcı özellik, ışığın buradan da yansımasını sağlar. ışık içeride bu şekilde sürekli olarak yansımaya uğrar; ta ki kablonun diğer ucunu bulana kadar.

    bahsi geçen bu yansıtıcı kablonun çevresi, bir başka kablo ile sarılmıştır. bu ikinci kablonun kırılma indisi, ilk kablonunkinden küçüktür. bu ufak kablolar bir araya getirilerek en dış kısmına da silikon bir kaplama geçirilir. sonuçta ortaya şöyle bir yapı çıkar:
    görsel
    (görsel buradan alıntı)

    eğer bu kablo, kablonun içerisinde ışığın tek yol izlemesine izin verecek bir tasarıma sahipse tek modlu, 1'den fazla yol izlemesine izin verecek bir tasarıma sahipse çok modlu kablodur.

    ışığın içeride hapsolarak sürekli yansıması, 100 km'ye yakın bir mesafe boyunca sinyal kaybı olmadan taşınmasını sağlar. bu mesafe boyunca ışığın diğer özelliği olan saçılma olayı, yavaş yavaş sinyalin zayıflamasına yol açar. dolayısıyla ara istasyonlar sayesinde sinyalin yeniden güçlendirilmesi gerekir. bu sayede uzak mesafelere ışık hızında sinyal taşınması sağlanır.

    fiber optik kabloyla taşınması istenen bilgiler, 1'ler yüksek, 0'lar düşük frekanslı dalgalar üretecek şekilde 0 ve 1'lerden oluşan dijital veriler şeklinde kodlanır ve kablo boyunca bu türden dalgalar şeklinde iletilir.

    bakır kabloların fiber optik kablolardan yavaş sinyal sağlamasının nedeni, bakır kabloda iletilen şeyin elektron olmasıdır. elektronlar ışık, yani fotonlar kadar hızlı değildir.

    tek modlu kabloların iletim gücü 3000 metreye kadar verim sağlar. çok modlu kablolar içinse bu mesafe 2000 metredir. yukarıdaki görselde de gördüğünüz gibi, iç kabloların hepsi farklı renklerdedir. her renk kablo, farklı bir mesafeye kadar olan iletimden sorumludur.

  • tek gecelik ilişki işte kardeşim. bunu kaç tane erkek yaşıyorsa, o kadar da kadın yaşıyor. bu kadar hayat muhasebesi yapmayın arkadaşım ulaşamadığınız insanların hayatları hakkında.

  • qnb miles and smiles ile 1000 tl alışverişe 1 mil kazanıyorsunuz. izmir istanbul için vergiler dahil ödül bilet için ihtiyacınız olan mil 11.342 mil.
    özetle 11 milyon 342 bin tl alışveriş yaparsanız size 1 adet yurtiçi ekonomi bileti veriyor.
    yani "zaten kredi kartı kullanıyorum bari bunlardan alayım mil biriksin" gibi bir düşünceniz varsa boşu boşuna almayın bu kartı. aylık 50 bin lira harcasanız tahmini 20 yılda bir bilet alabilirsiniz. tabi bu kartı alıp thy bileti alırsanız sürekli daha fazla mil kazandırıyor. eskiden 1 liraya 1 mil kazanırken şimdi 4 liraya 1 mil kazandırıyor.
    bu da ortalama 50 bin tl'lik thy bileti alırsanız 1 adet yurtiçi tek yön bilet vereceği gibi kaba bir hesaba geliyor.
    bitmedi, kampanya döneminde alacağınız biletlere gidiş dönüş 300 mil kazanımı ile sınırlısınız.
    yani özetle yaklaşık 1.5 yıldır kullanıyorum, tüm alışverişimi bu kartla yapıyorum, kampanya vs deniyorum ama şu an 1 adet yurtiçi tek yön bileti biriktiremedim.