hesabın var mı? giriş yap

  • en basta sunu unutmayin i$igin kölesisinizdir.
    fotografcilik sanatiyla ugrasacaklar icin dijital makineler kesinlikle tavsiye edilmez cünkü size kalan sadece tusa basmaktir. öncelikle bir slr(single lens reflex) makine bulun.bu makinelerde baktiginiz ve cektiginiz fotograflar aynidir.örnegin teller arasindan bir fotograf cekerken slr olmayan bir makinayla fotograf cekerseniz sizin gördügünüzle filme düsecek olan görüntü farkli oldugundan, siz teller arasindan cektiginizi sandiginiz halde kadrajda büyük ihtimalle o tellerden biri yali kazigi gibi dikiliyor olacaktir.

    makinenin bölümleri:

    a)diyafram:
    objektifin icinde bulunan ve filme düsecek isigin miktarini ayarlayan bölümdür.deklansöre yarim bastiginizda objektiften iceri bakarsaniz diyaframi görebilirsiniz.bilim kurgu filmlerindeki uzay mekiklerinde bulunan kapilara benzer,hani su cem yilmazin tasvir ettigi gibi.ayrica görüntüye derinlik vermeyi saglar.diyafram degerleri 1, 1.4, 2, 2.8, 4, 5.6, 8, 11, 16, 22, 32 seklindedir bu deger (diyafram acikligi) kücüldükce alan derinligi artar bu da su demektirki mesela önünüzde 2 kisi duruyor.biri 5 m digeri 10m uzakinizda* siz yakininizdakine odaklarsaniz makineyi kücük diyafram acikliginda(22, 32..) makinenizin derinligi arttigi icin arkada duran kisiyide objektif netlestirecektir,ama acik diyafram (1, 1.4...) kullanirsaniz cok kücük bir alan netligi olacagindan dolayi netlediginiz noktanin 1m* önü ve arkasi netlesecektir sadece.diyafram ayarini iyi kullanmayi ögrendikten sonra cekegimiz fotograflarda istemedigimiz nesneleri yok etmek icin diyafram ayari kullanabilir.veya cok güzel kompozisyonlar olusturabiliriz.

    b)objektifler:
    i)genis aci:adindan da anlasilacagi gibi geniz bir aciyi ceken fotograf makineleridir.odak uzakligi 50mm den ufak olan objektiflerdir.alan derinlikleri cok fazladir.nesnelerin arasindaki uzakliklari daha cokmus gibi gösterirler.

    ii)balikgöz:cok genis acili objektiflerdir.olusturduklari görüntüler daire seklindedir.

    iii)tele objektif: acilari dardir ve alan derinlikleri azdir perspektif yigilmasina sebep olurlar.belgesel ve spor cekimlerinde kullanilir özellikle.uzaktaki nesleri cekmek icin kullanilirlar.ayrica uzaktaki nesneyi daha büyük gösterirler.günes batimi cekmek icin birebirdirler.

    c)enstantane:
    filmin önünde perdenin acik kalacagi süreyi belirler.yazan rakamlar 1/x sn demektir.örnegin hareket eden bir cismi 500(yani saniyenin 500de 1i) enstantaneyle cekerseniz sanki duruyormus gibi cikacaktir ama hizina göre daha düsük bir enstantaneyle cekerseniz bu o objenin hareketli kisimlarinda kismen fluluk yaratacagi icin hareket ediyormus izlenimi verecektir.örnek olarak ucan kuslar,arabalar... hareketli bir cisme makinanizi odaklayip yüksek bir enstantanede cekerseniz obje cok net ama sanki arka plan hareket ediyormus gibi cikacaktir.(yani cism hareket ederken siz onu devaml1 kadrajin belli bir kisminda tutacaksiniz)

    birde "b" konumu vardir.buda objektifin deklansöre basili tutuldugu sürece acik kalmasini saglar.bazi resimlerde araba isiklarinin uzun bir cizgi halinde olmasi bu sekilde saglanir.

    d)pozometre:
    her makinada olmayabilir.bunun amaci sectiginiz diyafram ve enstantane ayarlarinin filme düsürecegi isik miktari hesaplamak.her isikta istediginiz diyaframi kullanamazsiniz.cok isikli ortamlarda perdeyi uzun süre acik tutmaniz gerekmektedir.buna görede diyafram kismalisiniz.bunun tam terside gecerli o yüzden isdeginiz gibi bir fotograf cekmek icin bazen uygun isik olana kadar beklmeniz gerekmektedir.

    kompozisyon:
    cekeceginiz resmi kadraja güzel bir sekilde yerlestirmeniz lazim.her zaman objeyi kadrajin tam ortasina koymayin.kadraji yukardan ve yanda 3 esit parcaya ayiran 2 ser cizgi düsünün bunlari kesistigi noktalara koymaya calisin bazende objeyi.buna altin kesim de denir. arta kalan kismada diyaframla birlikte flue bir sekilde baska nesneler yerlestirebilirsiniz.deniz resmi cekeceginiz zaman ufuk cizgisini o kadraji yatay bölen 2 cizginin en alttakine ras getirtmeye calisin.böylece deniz ne fazla ne de az bir görüntü kaplamis olacaktir.fotografa bakan bir kisi ne cekmek istediginizi anlamali yani fazlaliklari bir sekilde resimden cikartmalisiniz.(yer degistirerek veya gene diyafram kullanarak).resmi cekmek icin acele etmeyin etrafa bakin belki baska yerden daha güzel bir poz elde edebilirsiniz.

    en önemlisi makinaniz devamli yaninizda bulunsun.devamli fotograf cekin hatalarinizi belirleyin.

    bu yazida faydalinan ve önerilen bir kaynak olarak:
    fotograf teknik okumalari adinda ki kitap kullanilmistir.yazarlari faruk akbas ve emre ikizler.om yayin evinin bir kitabi ben aldigim zaman 19.000.000tl civarindaydi.bu ise yeni baslayanlar* icin bence süper bir kitap.her türlü cekim tekniklerini dikkat edilmesi gereken nokalari anlatiyor.100lerce cekilmis fotograf ve altinda hangi obkejtif ve hangi ayarlarda cekildigi yaziyor.etrafinizda usta cirak iliskisi kurabileceginiz biri yoksa kesinlikle tavsiye ettigim bir kitap.

    bitti.*

  • - hangisinden kullanayım abi? head&shoulders, clear men, pantene filan var
    + amk hepsinin içine doldurduğun ipek şampuan değil mi?

  • basketbolun, insanlığın icat ettiği en muhteşem spor olmasından dolayı katıldığım önerme. bu kadar bağımsız değişkenin bir arada olduğu, hızlı ve eğlenceli bir başka spor dalı yoktur. basketbol hem bireysel hem de takımsal başarıyı ödüllendirir. vücudun her bölgesinin kullanılması estetik açıdan nitelikli görüntüler yaratır ve oyuncu açısından zengin bir deneyim sağlar. pek çok detaylı kural içermesi, maç içindeki varyasyonu artırır. aynı zamanda futbol veya voleybol gibi pek çok sporun aksine tek başına da oynanabilir, potanın yüksekliği ve darlığı ile topun her defasında elinizle kaldırmanız gereken 500 gr'lık ağırlığı başlı başına bir challange sebebidir çünkü; örneğin futbolda boş kaleye şut atmanın pek keyfi yoktur. ayrıca takımda pivotundan guard'ına kadar herkesin skora katkı yapması beklenir, herkes sayı atarak yıldız olabilir ve kişisel tatminini yukarıya çekebilir. kimse defansta beklemek zorunda kalmaz. aynı zamanda bu sporu ülkemizde oynayan kesim az çok orta-üst sınıf olduğu için daha centilmendir, insanların oyunda birbirine gereken saygıyı gösterme ihtimali daha fazladır.

    küçükken futbol maçlarının çoğuna mahalle abileri tarafından alınmadığım halde az ötedeki basketbol sahasına gidince kimsenin dışarıda bırakılmadığını görür ve şaşırırdım. basketbol maçları mutlaka kişi sayısına göre hesaplanır, sayı fazlaysa tek maç yerine kısa maçlardan oluşan turnuvalar düzenlenirdi. bugün bile türkiye'deki profesyonel futbol takımlarına baktığımızda abiciliğin ve dışlamanın olduğunu hala görürken, basket takımlarımızda yerli-yabancı ayrımı olmaksızın belli bir bütünlük ve arkadaşlığın yaşanmaya devam ettiğini görürüz. bu da bu sporların doğasındaki farkın bir yansıması gibi geliyor bana. sonuç olarak basketbol bir mucizedir, moruklayana kadar oynanması gerekir.

  • arife gecesi, saatlerdir siyah, beyaz ve krem rengi dışında bir tayt aranıyordur. bu dükkan son şanstır.

    - siyah, beyaz ve krem rengi dışında tayt var mı?
    - vardı da yok, kalmadı.
    - hay allah.
    - kırmızı, mor, turuncu, sarı, lila, gri renkleri falan vardı hatta.
    - tühh tühh tühh..
    - hem de 5 tl idi.
    - ayy, niye bi de fiyatını söyleyip üzüyorsun.
    - valla sana 4 e bile verirdim.

  • her şeyi sittir edin, adam çıksa, ''babalar ben bir gece telegol seyrettim ve alman milli takımını seçtim'' dese kim ne diyebilir bu çocuğa??

  • olm ne illuminatisi lan, adam zaten öyle bir dans ediyor ki, dikkatli incelenirse 3 siyasi parti, 4 gizli örgüt, 7 sivil toplum kuruluşu ve 9 müzik akımına selam çaktığı görülebilir.

  • devamında her osuranın yaptığı gibi bülent hanım'ın salağa yatmaya çalıştığı biyolojik felakettir. kendisi etrafa öyle masum masum bakmıştır ki ben izlerken kendimden şüphelendim acaba ben mi osurdum diye.