hesabın var mı? giriş yap

  • player'indaki shuffle algoritmasini yazan adamin eline vereyim. koskoca albumde bi sarkidan sonra ayni sarkiyi calmayi basarabiliyor. if koy lan if.

  • türkiye'nin son yıllara kadar iyi kötü oturmuş bir aşı politikası vardı, hala da var bir şekilde. bu ülke önlenebilir birçok hastalığı aşı ile bitirmiş, bir çoğunun da etkisini ya da vaka sayısını azaltmıştı. hatta bazı hastalıkların vaka sayısı 0 olduğu için aşı takviminden bile çıkarıldı.

    sonra bir gün türkiye'ye, aşı politikası ve takibi olmayan komşusu suriye'den mülteci akını yaşandı. bu kontrolsüz girişler yüzünden, ülke on yıllar önce bitirdiği ve yıllardır vaka görmediği hastalıkları tekrar görmeye başladı, bazı hastalıkların görülme sıklığı olağanüstü oranlarda arttı.

    aşı yaptırmamayı savunan zihniyet ve hareketlere bu açıdan bakmak daha sağlıklı olacaktır. çünkü aşı yapmak ile yapmamak arasındaki fark türkiye ile suriye gibidir aslında biraz. laiklik gibi, değerini kaybedince anlarsınız.

  • böyle ürkütücü konulu videolar yükleyip altlarına ürkütücü müzikler koymasına gerek yok, adının ruhi çenet olması zaten yeterince ürkütücü... ruhi çenet isminde biri şirinler videosu yüklese yine korkarım... mesai arkadaşım olsa birim değiştiririm, aynı odada duramam...

  • öldürülen 5.sınıf pavyon işletmecisi tefeci bir şerefsiz. çocuk ev ipoteği karşılığı borç para alıyor, tabi burada ipotek koydurmak yerine tapuyu devretmesi büyük hata, sonra borcunu ödemesine rağmen evi geri alamıyor, hatta babasını ve amcasını arayıp tehdit edip para istiyorlar. çocuk bunları birkaç defa uyarıyor, savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, sonra çocuğun evine adam yollayıp annesini tehdit ediyorlar. sonuç bu. geberen şerefsize değil ama genç yaşında hayatı biten çocuğa üzüldüm.

    genel bilgilendirme : öldüren çocuğun akrabası yanımızda çalışıyor, bilgi buradan geldi.

    edit: ertuğrul'un halasının oğlu bizim forklift operatörümüz, sabah işe gelmeyince irtibata geçmişler bu olayı anlatmış. daha fazlasını bende bilmiyorum. mesajla daha fazla bilgi almak isteyenlere yardımcı olamayacağım.

  • kız çok tatlı ama sorulan sorular aşırı saçma. bir de soru sormadan karşıdaki kişinin lafını bitirmesini beklemesi lazım arkadaşın.

  • --- spoiler ---

    - sıdıka, yavrucum... annesinin bi tanesi, bıcırık kızım benim...
    - aman allahım, bana iyi davranılıyo... hayırdır... ettiğim dualar, yağmur dualarıyla birlikte işleme kondu heralde... şükür, bugünleri gösterene...
    - niyeymiş kız! daha geçen gün ben sana bi kere daha ''bıcırık'' dedim...
    - geçen gün dediğin beş ay oluyo... bi kere de 1991'de babam sarhoşken saçımı okşayıp ''boncuk gözlü kızım'' dediydi... sonra 1992 temmuzunda abim beni bi sevgi gösterisi sırasında sırtına almaya kalkışmıştı... düşürünce bileğim burkuldu ama olsun... özetle, günlüğümdeki kayıtlara göre toplam üç kere sevildim şimdiye kadar... bi bu son ''bıcırık'', etti dört...
    - en aşşa yedi sekiz vardır, sen hatırlamıyosun... ilk çişini söölediğinde baban sana ''afferin benim düğme burunlu kızıma'' demişti mesela... hatta hiç unutmam, abin seni kıskanıp akşama kadar ''benim de çişim vaar'' diye bağırdı... sonra baban kızdı, abine iki tane vurup kömürlüğe kitlediydi... abin kömürlüğün camından atlayıp kütahya'ya kaçtı, benim tansiyonum 22'ye çıktı... abini bi hafta sonra bulabildik. 14 yaşına kadar da yatağa işedi...
    - ay yeter anlatma anne, bilsem söölemezdim çişimi... ne o, babam bana sevgi gösterisinde bulunmuş, nerdeyse aile faciası be! hay düğme burnum kopaymış...
    - elleme burnuna! anneyle konuşurken burunla oynanmaz...
    - hay ağzına sağlık annee; azarla azarla... oh be rahatladım... ne o ööle ''bıcırık'' filan... nerdeyse ruh sağlığım bozuluyodu... insan öz kızını aniden sever mi?

    --- spoiler ---

  • kendisi (sanıyorum) bir röportajında (bkz: kemal sunal) ile dostluğunu şöyle anlatır;

    "kemal benim çok çok eski arkadaşım. neredeyse 50 yıl. 50 yıl olmasa bile, nereden baksan bir 45 yıl var geride. o yıllarda başladı dostluğumuz kemal'le...

    çok güzel şeyler paylaştık; her şeyden önemlisi de parasızlığı paylaştık. en parasız günlerimizde, ben aksaray'da oturuyordum, kemal ise zeyrek'te. taksim'den çoğu zaman birlikte yürürdük. karlı günlerde, köprünün açılmasını beklemeden, 'pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor' türküsünü söyleyerek beni eve bırakırdı kemal.

    bir gece elimden anahtarı alıp, dış kapıyı açmaya çalıştı ki; kapıya sokar sokmaz kırıldı, elinde kaldı anahtar. anahtar kırılınca bana dönüp aynen şöyle dedi 'kerpetenin var mı?' dedim ki 'kemal, ben genç bir bayanım, tamirci değilim, kerpeten ne arar bende!' son çare uyandırdık evdekileri, gelip kapıyı açmak zorunda kaldılar...

    parasız yıllarımızda birlikte çok turne yaptık. iki oyun arası soframızı kurardık bir iskemle üzerine; taze ekmek ve ton balığı yerdik birlikte...

    o günlere, o parasızlığa, o günkü aklımızla dönmeyi çok isterdim. kemal keşke şimdi de aramızda olsaydı ve biz yine o yıllara dönebilseydik."

    debe editi olsun bu.