hesabın var mı? giriş yap

  • sitesine bir sık sorulan sorular kısmı koymuşlar, burda yer alan bir soru var:

    - exxen'i televizyonumda nasıl izleyebilirim?

    el cevap:
    exxen’i bilgisayarından izlerken, bu keyfi televizyonuna yansıtarak büyük ekranda yaşamak istiyorsan hdmı kablosu aracılığıyla bilgisayarını televizyonuna bağlayabilirsin.

    sağol şef seni de yorduk.

  • 11 yaşındaki oğlum çok büyük hayranı, ''anne, ilker'i aç, izleyelim'' der, videolarını izleriz beraber.

    gösterisi olduğunu duyar duymaz bilet aldım, gel gör ki, şöyle bir sorun gelişti. oğlum gitmem de gitmem diye tutturdu, niye? ilker de onu görecekmiş, niye 2. sıradan bilet almışım. onunla alay edermiş, rezil olurmuş. (seyrettiği amerikalı stand-up komedyenleri öyle yapıyormuş) 11 yaşında çocuk aklı işte!

    oyun günü geldi çattı kara kara ne yapsam diye düşünürken, aklıma birden ilker gümüşoluk'a instagram'dan mesaj yazmak geldi, olur da okurdu belki. çok kısa bir zamanda gördü ve hemen cevap yazdı sağolsun. ''hay allah, ne yapalım'' dedi. dedim bir ses kaydı gönderebilirsiniz. ''kuzey, oyuna gel, bekliyorum seni'' diye ses kaydı gönderdi sağolsun. bizimkinin heyecanını, korkusunu daha da arttırdı gerçi ama çok güzel jestti.

    neyse, gittik ve oğlum da ben de çok eğlendik. çıkışta da tam arabaya binmiş dönecekken, instagram'dan gelen mesajını gördüm. ''kuzey isterse fotoğraf çekilebiliriz, kulise gelebilirsiniz'' yazmış. koşa koşa salona döndük tabi. orada da çok kibardı, sağolsun.

    o günden beridir, sosyal fobisi ile ilgili sorunlar yaşadığımız oğlum kendi isteğiyle dışarı çıkmaya başladı, kendine güveni arttı. kendisine teşekkürü buradan etmek istedim.
    çok teşekkürler.

  • sırayla vermek gerekirse
    1-renault fluence
    2-hyundai accent
    3-fiat linea
    4-sedan palio
    5-ford connect
    kuş serisi çok çok sonradan geliyor.

    genelleme yapmıyorum, sahibi olanlar da alınmasın ama fluence konusuna özellikle değinmek istiyorum. şu ana kadar başıma 2 kaza geldi, ikisinde de fluence vardı ve yüzde yüz onlar suçluydu. işin ilginç yanı araçların ikisinin de gerçek sahibi o sürücüler değildi. biri araç kiralamış öteki devletinmiş. bence sıkıntı da burdan geliyor. fluencelerin çogu filo kiralama gibi şirketlerden geliyor. sürücüleri genellikle gerçek sahipleri değiller. o yüzden gavur malı gibi kullanıp trafikte terör estiriyorlar. özellikle 34 plaka fluence görünce hemen kaçın yada kaçmayın o gelir sizi bulur.

  • gece, önden yürüyen kadın rahatsız olmasın diye hızlı adımlarla onun önüne geçmekle kardeş bir eylemdir.

    her ne kadar bir keresinde bu eylem sırasında kadın onu kovalıyorum sanıp koşarak en yakın apartmanın kapısına sığındıysa da ben prensiplerimden ödün vermiyorum ve aynı şekilde yapmaya devam ediyorum.

    (bkz: ooo erdem timsali de burdaymış)

    edit: umut sarıkaya'nın böyle bir şeysi varmış, kendisinin tarzını çok beğenirim lakin söz konusu yazısını/karikatürünü görmemiştim, bu olay kendi başıma geldi ondan yazdım. bilen varsa umut sarıkaya tespitinin linkini atarsa sevinirim.

  • vay anasını. hala buraya gelip kalitesiz ayakkabı, giyim kuşam diyen var. kaliteli ayakkabılı şehir magandalari öpsün sizi.

    bir insanı kalitesiz yapan en önemli şey, kendine ve cevresindekilere saygısızlık yapmasidir.

  • benim için ethem sarısülük'ün vurulduğu andır. yaşlıca bir amca "vurdular adamı vurdular! gözlerimle gördüm! polis silahla vurdu adamı!" diye bağırarak güvenpark'ın içlerine doğru koşmaya başlamıştı.

    bir diğer ben de oradaydım vakası olarak çarşı'nın ankara'ya geldiği gün. direniş koromuz vardı, kuğuluya doğru giderken yanlarından geçmiştik. halk tv bürosunun önünden geçerken "helal olsun size!" diye bağırmaya başladılar. koro şefimiz "arkadaşlar bakın bu doğru bir pozedir." demişti ciddi ciddi.

    "artık herkesin anlatacak bir şeyi var." durumu hep.

    edit: "vurdular adamı!" diyen amcaya biz o gün inanmadık. yanlış gördü ya da anladı ya da sesleri yanlış yorumladı sandık çünkü polisin bir eylemciyi gözünü kırpmadan öldürmesi olası değildi. o gün bizim için en enteresan olay 50'li yaşlarında bir teyzenin genç bir polise "siz de bu vatanın evlatlarısınız, bu kadar saldırgan olmayın, içinizi karartmayın." diye seslendiğinde polisin el hareketi çekmesiydi. öyle polisin biri eylemci vuracak da diğerleri de bir olup bunu saklayacak, canlarımız gidecek, küçücük çocuğun ardından nefret söylemleri dönecek... bilemedik öyle bir yerde yaşadığımızı. amcaya su içirdik, söylediği gibi bir şeyin olamayacağını çünkü polisin de neticede emir kulu olduğunu savunduk. ağır saçmalamışız. amca da bizden umudu kesip yürüdü gitti.

  • alabiliyor olmak. 15 binlik telefon kadar, milletin yedikleri batmadı maalesef size. mesela sizleri milyonlarca liralık saraylar yaptırmak, ihaleler dağıtmak vs. başlıklarında da görmek isteriz.

    bireyin kendi parasıyla, bireyin kendi istekleri doğrultusunda harcamasını eleştirmeniz en basit haliyle haddiniz değil.

  • annem beni bir bayram sabahı sms aracılığıyla halaya davet etmişti:

    "halaya gel"

    ama kendisi benim hala'ma gitmemi istiyormuş, elimde mendilimle salona doğru koştuktan sonra farkettim.