hesabın var mı? giriş yap

  • tarih kitaplarımızda rum pontus imparatorluğu ismiyle geçmekte olan ve 1204 senesinde konstantinopolis'in venedik ve diğer latin haçlı güçleri tarafından ele geçirilip iğfal edilmesiyle bu bölgede kurularak iki buçuk asırdan uzun bir süre ayakta kalmayı başarmış olan ve komnenos hanedanı'nı devam ettiren kurucu üyeleri hasebiyle imparatorlarına "megas komnenos" unvanı verilmiş devlet.

    (bkz: megas komnenos/@ncpzbsn)

    1204 senesinde i. aleksios'un kurduğu ve trapezus'u* başkent olarak belirlediği imparatorluk, ilk dönemlerinde selcukiyan-ı rum ile sıkça mücadele etmiş ve moğollar'ın anadolu'ya gelişini de kendi lehine çevirmek suretiyle 1254 senesinde i. manuel önderliğinde giresun*, oinoe* ve sinop gibi orta karadeniz bölgesinin en önemli limanlarını ele geçirmeyi başarmışlardır. on dördüncü yüzyılın başlarına tekabül eden ii. aleksios dönemi ise bilhassa sanat ve ticaret anlamında bu devletin altın çağı olmuştur. chersonesus ve feodosiya gibi kerç boğazı ve kırım yöresinde çok mühim kentlerin de kontrolünü bu dönemde ele geçiren imparatorluk, karadeniz ticaretinde ceneviz ve venedikli tacirlerin üstünlüğüne de kesin olarak son vermeyi başarmıştır.

    1380'li yıllara tekabül etmekte olan iii. aleksios hükümdarlığının son dönemlerinde ise ak koyunlu, gürcistan ve timur imparatorluğu ile ilişkilerini güçlendiren trebizond imparatorluğu, ankara savaşı'nda da timurlenk'e lojistik ve ekonomik destek sağlamıştır.

    fetret devri ve sonrasında da balkanlar ve doğu roma imparatorluğu'nun fethi üzerine odaklanan osmanlı'nın önünde sonunda kendilerine de saldıracağına ikna olan bu küçük imparatorluğun sonu ise 1461 senesinde gelmiş olup tarih kitaplarımızda yazdığı gibi "bizans'ın son toprakları" değil, "doğu roma imparatorluğu'nun idari ve yapısal niteliğini taşımakta olan son topraklar" böylece osmanlı imparatorluğu egemenliğine girmiştir.

    meşhur tarihçi donald macgillivray nicol'a göre "muhteşem bir gen havuzuna sahip" bir hanedan tarafından idare edilen bu imparatorluğun ak koyunlu'dan doğu roma'ya timur imparatorluğu'ndan ilhanlılar'a kadar dönemin pek çok nüfuzlu ve kudretli diyârlarının kral ve sultanlarına sayısız gelin verdiğini de eklemek gerekiyor. trabzon ayasofya müzesi'nin camiye çevrilmesi haberleriyle son senelerde ismini sıkça duymakta olduğumuz geç dönem doğu roma inşa tarzına sahip ve 13'üncü yüzyıla tarihlenen trabzon ayasofya kilisesi de bu imparatorluk döneminde dünyamıza kazandırılmış bir yapı olmuştur.

    bu arada son imparator olan ikinci david komnenos'un da ilginç ve de acıklı bir sonu olmuştur. 1461 senesinde trabzon, iki ayrı kara noktası ve denizden kuşatılınca şehrin savunulmasına imkan kalmadığını anlayan son imparator, fatih ile uzlaşı yoluna gitmiş ve batı trakya'daki serres şehrinde emekli olması hususunda muzaffer padişah ile anlaşarak şehri teslim etmiştir. ne var ki sadece iki sene sonra bazı kaynaklarca "islamiyet'i seçmediği için" ve bazı diğer kaynaklara göre de yerli rum halkını fatih idaresine karşı çıkmak hususunda galeyana getirdiği iddia edilerek zincirlere vurulu bir şekilde yaya olarak kostantiniye'ye* getirilmiş ve fatih tarafından idam ettirilmiştir.

  • photoshop ile görsele döken mi saygısız? mecliste o kurdun ağzına ampul sokan mı saygısız?

    o ampul, o kurdun ağzına girdi mi? girdi.
    elmaya elma demek ne zamandan beri saygısızlık?

  • muş'ta, cebinde mama taşımayan 73 yaşındaki provokatör yaşlı kadın, patili dostlarımızın keyfini kaçırmak için evinden çıkmaya cüret ediyor. tabi ki yapacak bir şeyi kalmayan masum patili dostlarımız tarafından ısırılıyor ve ağır yaralanıyor. yapılan tetkiklerde de kuduz teşhisi konuluyor.
    artık yeter, bu insanların sokaklarda ne işi var? çocuklar ne diye okula gidiyor? patili dostlarımızın keyfini kaçırmaya, onları yormaya ve dişlerini ağrıtmaya ne hakları var? insanları toplaması için belediyeleri göreve davet ediyorum.

    https://twitter.com/…ber/status/1735159505166405772

    edit1: kadın kuduz da değilmiş. o zaman sorun yok. rahat rahat yiyebilirler köpecikler
    istek üzerine edit2: , kuduz aşısı kıtlığına dikkat:

    https://www.birgun.net/…de-kuduz-asisi-kaosu-415617

  • bülent arınç'ın, twitter'da erişim yasağı varken nasıl tweet atabildiğini açıklayan müthiş tespiti.

    "biz faydalı işler için yazıyoruz. mesela 'ben bu sabah akhisar'a gidiyorum' dedim sadece. çalışmalarımı anlatıyorum. nasıl ulaştı, erişime nasıl açıktı bilmiyorum o sırada, düşmüş. düşünce de beni sağdan soldan aradılar, 'herkes tweet atamıyor, siz nasıl atıyorsunuz' diye. özel bir çabamız olmadı. allah kapıları açıyor demek ki iyi niyet olursa twitter bile açılır' dedi." http://www.haberturk.com/…tan-ilginc-twitter-yorumu

    boşu boşuna o kadar dns kasmışız arkadaşlar, her şey bir iyi niyete bakıyormuş. şimdi ayarımızı yedik, mahcup mahcup oturuyoruz.

  • altın kartal* anlamına gelen bir harman* iskoç viskisi.

    tarz olarak highland ve speyside yöresinin özelliklerini taşıyan bir viski demek yanlış olmaz sanırım.

    yani tat olarak limonumsu turunçgiller, ballı tatlı aromalar hissediliyor.

    şişe üzerinde peated (isli) ifadesi var ancak bu konuda beklentiniz çok yüksek olmasın, zira bir islay viskisi gibi değil. zaten adamlar da hafif isli gibi bir ifade yazmışlar şişeye. defalarca koklayıp yudum yudum o kokuyu ve tadı aramama rağmen çok zor hissediliyor. benim gibi islay tercih edenler için tek eksiği bu.

    ancak sonuç olarak fiyat performans oranı muhteşem. kıbrıs fiyatı geçen ay 70'lik şişe 45 tl gibiydi. bu fiyat için viskinin kalitesine göre bedavadan bile ucuz denilebilir.

    bence pek çok kaliteli ve pahalı highland ve speyside viskiden eksik kalır yanı yok.

    imkanınız olursa mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

    diğer viski yorumları için : (bkz: #60703155)

  • plazada çalışırken benim de böyle dertlerim vardı. ayda bir değil, ayda en az iki üç kez cicişlerden biri yaklaşıp "falanın doğumgünü ehehe" derdi, ben de para verirdim. para vermemin tek amacı da doğumgünü dolayısıyla oluşan kaos ortamından faydalanıp dışarı kaçmaktı. eski iş arkadaşlarım beni pek sevmezdi, allahı var ben de onları sevmiyordum, bazen iş yerinde insanlarla konuşmamak için köpekbalığı maskesi takıyordum ve bunun ölçüsüz avlanma protestosu olduğunu söylüyordum(insanlardan uzak durmak için yaptığım buluşlara inanamazsınız). hatta bir tanesi bana aşırı derecede uyuz olduğu halde alter egom olan isolde'yi çok seviyor ve yıllardır yazılarını paylaşıp övgüler yağdırıyor asdfdsas. neyse, sonra baktım ki bunlar benim doğumgünümü hiç kutlamıyorlar, pasta masta almıyorlar, ben de "ayşesu'nun doğumgünü için para topluyoruz :))" diyen tiplere 25 kuruş ya da 50 kuruş vermeye başladım. nötr olduğum kişiler içinse 1 tl veriyordum, ve inanın bunu yaparken çok eğleniyordum. şrfszler bi kez arkadaşımın doğumgünümde ofise gönderdiği pastamı daha ben yokken kesip yemeye başlamışlardı bile. mesela çok taş bir kız işe başlamıştı, tüm kan çükünde toplandığı için nasıl üniversite bitirip çalıştığına hayret ettiğim bir tip de bu kız işe başlayalı henüz 2 gün 3 saat olmasına rağmen canhıraş bir çabayla herkesten para toplayıp, üstüne de kendisi para koyup kıza 2 farklı pasta ve hediye almıştı. 2 ay sonra kızı maille taciz ettiği için işten kovuldu. böyle sikimsonik ortamlarda çalışıp her ay 50 tl doğumgünü parası toplama masrafına katlanan herkese sabır diliyorum.