hesabın var mı? giriş yap

  • http://www.milliyet.com.tr/…aliriz--gundem-1965184/
    adresinde görülebilecek haber.

    "diyarbakır’da yaşayan abbas aslan, hasta olan eşi gülhan’a böbreğini verdi. ancak abbas’ın ailesi “bırak karın ölsün, sana yenisini alırız” diyerek bu karara karşı çıktı. “ailem beni reddetti ama böbreğimi verdim"

    vicdansızlığın, kötülüğün bu kadarı kabilelerde bile yok diyeceğim ama yine de:
    (bkz: kürtlerin kabile kültürü seviyesinde yaşaması)

    helal olsun adam o zalim kültürün ortasında çiçek gibi açmış.

    not: ırkçı değilim, bilakis babaannemler diyarbakırlı. zaten kürtlerin kültürünü eleştirmedeki rahatlığım oradan geliyor..birtek kürtleri hedef almışsın diyenler: #35849073 gibi genel olarak türk kültürünü de eleştirdiğim bir çok entrym mevcut, bunlarla da debeye girmiştim. bakan görür..

  • ilk compiler nasıl programlandı sorusudur.birden anlaşılabilecek konular değil bunlar.önce compilerın çalışma mantığı öğrenilmeli sonra yarı iletkenlerin nasıl çalıştığıyla harmanlanmalıdır.1 ve 0 ile çalışıyor hepsi tabii ki fakat makina bu 1 ve 0 ı nasıl anlıyor.(opcode)1 yazınca neden elektrik veriyor da 0 da vermiyor?64 bitlik bilgisayarda 2 üzeri 64 kadarlık bir komut imkanınız vardır ki neredeyse her şeyi yapmaya yeten bir olasılık.dna da 4 adet bazın yanyana farklı dizilimleriyle hücreye nasıl davranacağını komut ediyor.aynı mantık.verilen komutlar dışında gerçekleşen olayların çok hızlı ve kompleks olmaları bizim gibi sıradan insanların kafasını karıştırsa da inatla üzerine varırsanız aynı insanın evrimi gibi bilgisayarların da zamanla hazır olanın üstüne bir şey daha koyarak gününüzdeki halini aldığını görebilirsiniz.
    bilgi nedir(dna'daki kimyasal baz dizilimi(komut depolamak)1 ve 0 ların diziliminin benzerliği)
    bilgisayar sadece onunla uğraşanların gözünün önünde olan ve daha 70 yıllık bir mazisi olan bir alet.bakın alet diyorum yani bununla bir şeyler üretiyorsunuz.

    şöyle düşünün bir inşaat düşününce 3 aşağı 5 yukarı binanın nasıl inşa edildiğini gözünüzde çok basitçe canlandırabiliyorsunuz çünkü binlerce yıldır bu bilgiye sahibiz örneğin çimentonun nasıl oluşturulduğunu bilenler azınlıkta değildir ve tüm bunlar binlerce yıldır gözümüzün önünde yapılıyor.binaların nasıl inşa değildiği bir gizem değil yani.bilgisayarın işleyişi de değil.elektriği istediğimiz şekilde kullanabilecek iletkenler sayesinde son gönderilen sinyalin düşük gerilimli mi yüksek gerilimli mi olmasına göre 1 ve 0 dediğimiz bitler anlam kazanıyor ve bu dizilimlere atanan komutlarla aynı anda çok sayıda devre anlık olarak sinyal gönderiyor.eğer her şeyi önceden ayarladıysanız işte önümüzdeki bilgisayarın çalıştığıı görüyoruz.bu aşırı yüzeysel bir yaklaşım oldu ve teknik terim kullanmamaya dikkat ettiğim için verdiğim bilgiler yanlış lanse edilebilir fakat temelinde böyle bir mantık yatar.

    ilk compiler nasıl compile edildihow do computers read codeyalnız elektrik elektronik müh. ya da bilgisayar müh. değilseniz bu kadar şeyi öğreneceğiniz zamanda çok daha verimli işler yapabilirsiniz.çünkü gerçekten tam olarak anlaşılmask güç konular bunlar.belli bir eşiği aştıktan sonra ise inanılmaz aydınlanma yaşıyorsunuz yalnız. microcode nedir(1 ve 0 ları anlayan gömülü yazılım)

  • efe 2 yaşında konuşmayı yeni yeni öğreniyor. balkona çıkartılıp hilal şeklindeki ay gösterilir.

    +efe bak ay.
    - (ağlamaklı bir şekilde) kırılmış :(

  • başlığın tam hali ahmet hakan'ın sokak röportajları yasaklansın önerisi olacaktı, malum sınırdan dolayı kısaltıldı.

    ahmet hakan'ın bugünkü yazısında bahsettiği zırva

    --- ilgili kısım ---

    sokak röportaji yasaklansin

    hayatimda hiçbir zaman yasakçı bir tutumum olmadı. tek istisnası var bunun: sokak röportajları.

    yasaklansın istiyorum bu röportajlar.

    * komşuyu komşuya, anayı oğula, amcayı yeğene, dayıyı bütün mahalleye, mahalleyi şehre, şehri ülkeye düşman eden bir fitne odağı sokak röportajları.

    * öfke, nefret, kin duyguları ekiliyor tüm topluma bu sözüm ona röportajlarda.

    * nasıl edilir, nasıl yapılır bilmiyorum ama ülkemizin esenliği açısından eline mikrofon alanın dayıları birbirine kırdırdığı bu zıpırlığa bir son vermenin vakti geldi de geçiyor.

    --- ilgili kısım ---

    gazeteciyim diyen birisinin gazetecilikle alakalı bir konu ile yasak kelimesini yanyana kullanması, halkın sesini duyurabildiği bir alanda yasak istemesi sadece dikta ile yönetilen bir ülkedeki gazeteci bozuntusundan beklenirdi.

    yakışır

  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.

  • tarihimiz fazla abartılıyor.

    hiçbir dönemimizde moğollar kadar güçlü değildik, hiçbir zaman roma imparatorluğu kadar dünyaya yön vermedik, hiçbir liderimiz büyük iskender kadar büyük bir savaş dehası değildi, hiçbir zaman ingilizler kadar kültür aşılayamadık uzaklara, hiçbir devletimiz pers imparatorluğu kadar önemli değildi, sinan’ın yaptıkları hiçbir zaman da vinci imzalı italyan yapıları kadar özel olmadı, hiçbir zaman mısır piramitleri gibi ölümsüz eserlerimiz yoktu ve hiçbir zaman yunan mitolojisi kadar derin bir mitolojiye sahip olmadık...

  • butun renkler ayni hizla kirleniyordu
    birinciligi beyaza verdiler

    siirinin sairi. 1981 yilinda kaybettik.