hesabın var mı? giriş yap

  • mendeburlardır. hatta kadını ayrı, erkeği ayrı mendeburdur. en sevdikleri şey asansörden inerken asansör kapısında durup sohbete devam etmek. tam o sırada dünyayı kurtardığından, sizin düdük gibi kapı önünde sevgili plaza insanının keyfini beklemeniz gerekir.

    domuz ötesi olurlar. her gün yüzlerini gördüğünüz insanlarla nezaketen de olsa selamlaşırsınız, sevmediğiniz komşunuzla, kapıcınızla, sokağı süpüren çöpçüyle, nihayetinde en azından yüz aşinalığı olur. plazada iyi günler diyerek asansörden inerken arkanızdan kimse ses etmez zira kendini bir sikim sanan suratsız bir insan olmak plaza insanı olmanın ilk şartıdır. çalıştığım plazada dış kapıdaki güvenlikten, tuvaleti temizleyenlere kadar herkes ismimi biliyor, hatrımı soruyor. bi bok yaptığımdan değil, sadece "günaydın" ve "kolay gelsin" diyorum. plaza insanları her daim çevresindeki insanlara selam veremeyecek kadar yoğun ve ayak işi yapanlarla muhatap olmayacak kadar kıymetli olduklarından, kimsenin hizmetlileri umursadığı yok. o yüzden hatır sorana saygı duyuyorlar.

    ciddi bir kısmı sanılandan düşük maaşlıdır ama plazada çalıştığından çevrelerindeki gelir algısı yüksektir ve bu algıyı korumak için oradan buradan kısıp kıyafete, ıvır zıvıra gereksiz harcarlar. bütün dertleri sanıldıkları kadar iyi kazanıyormuş gibi görünmektir.

    plaza insanı kapı tutmak, yol vermek gibi nezaketen yapılan hareketler için teşekkür etmez zira sen nezaketten değil, yükümlülükten yapıyorsundur. bi de zaten dünyayı kurtarıyor ya, ondan. o kadar işi arasında seninle mi muhatap olsun.

    en belirgin ayrıntıları kemer askısına takılmış manyetik kart, elinde laptopla katlar arasında koşturmak(aynı firma bir kaç kata yayılmış olabiliyor.), aşırı topuklu giymek(erkeklerde sık rastlanmıyor), ortak alanlarda sahte kahkahalar, yemek getiren elemanlara bi sebepten çatmak felan.

    insanlıklarına dair güzelliklerini bile isteye solduruyorlar, mekanik, ruhsuz, materyalist garip canlılara dönüşüyorlar. ama günahlarını almayayım, bizim plazada çok iyi plaza insanları da var, yapı kredi plaza'nın önünde takılan kedileri besliyorlar, hatta öyle besliyorlar ki, ben yemek verdiğimde önceden doyduklarından kafayı çevirip bakmıyor şerefsiz kediler. yemeğe sırtını dönüp oturan kedi olur mu, burada oluyor.

    bu da böyle bir tespitimdir.

  • “adapazarı’na gitmeye hazırlanıyorduk. gitmeden önce bazı siparişler vermek üzere biriyle buluşmam gerekiyordu. birden, üstümün başımın pek güven verici olmadığını fark ettim, özellikle ayakkabılarım çok kötü durumdaydı. taksim sineması’nın (şimdi devlet tiyatrosu’nun bulunduğu bina) uzun duvarı boyunca art arda dizili ayakkabı boyacılarına doğru hızla yürüdüm, az vaktim vardı, en öndekinin sandığına ayağımı koydum. ‘çabuk usta, şişir, acelem var’ dedim. boyacı başparmağı ile arkayı gösterdi. ‘arkadaki arkadaşa geç beyim’ dedi. ‘neden, ne oluyor’ dedim. ‘ben ayakkabı boyarım’ dedi adam, ‘bu benim işim, şişirme istiyorsan arkaya geç’. bir an kalakaldım. bütün alacağı yirmi beş kuruştu, bir liranın dörtte biri. ayağımı sandıktan çekmedim. ‘buyur, bildiğin gibi boya’ dedim, ‘hakkını ver’. beni bekleyen sonsuza kadar bekleyebilirdi, ben burada hayatımın dersini alıyordum.”

    lütfi akad, ışıkla karanlık arasında, sayfa 24.
    türkiye iş bankası kültür yayınları, istanbul 2004

  • eve kapanip ders calisirken kalemle topladigin saclar sahane bir sekil alir, disari cikarken binbir cesit tokayla bi milyon kere denesen de bir daha o saci yapamazsin.

  • bu aralar yurtdışında yaşayanlar tarafından sıklıkla soruluyor, soruyu sağlamasıyla çözeyim diyorum --> avrupa'daki nitelikli kahve kavurucuları için harita linki (çekirdek ikonları çıkana kadar haritanın yüklenmesini bekleyin, sol tarafta da haritaya kaydedilmiş kavurucuların adresleri bulunuyor) --> http://goo.gl/bpqhc

    dipçik not: aralarında illaki nitelikli kahve kavurucusu olduğunu iddia edip kaydettirmiş olanlar çıkacaktır, ancak en azından hepsi de kendileri kavurduğu için sattıkları kahve büyük ihtimalle taze kahvedir. gitme alma imkanı olanlar coşmadan önce durup düşünsün, a) üzerinde kavurma tarihi olmayan ya da kavurma tarihi bir şekilde belli olmayan kahveyi almayın. son kullanma tarihi ise zaten önemsiz, asıl bakmanız gereken üretim, daha doğrusu kavrulma tarihidir. b) kavrulmuş çekirdek alıyorsanız maksimum 1 ay içinde tüketebileceğiniz kadar kahve alın derim. zira dünyanın en iyi kahvesi bile olsa kahve bayatladıktan sonra kendine has özelliklerini kaybeder ve tek tipleşir, ilk zamanki tadı alamayacağınız için boşa para vermiş olursunuz. ayrıca koyu kavrulmuş kahveyi özellikle sevmiyorsanız aşırı koyu kavrulmuş kahvelerden uzak durun. aynı şey çok çok açık kavrulmuş kahveler için de geçerli. bu hususta ne diyordu ustaların ustası(!?) fazıl bey'in türk kahvesi firmasının kavurma ustası(!?) "kahve kahve gibi kokmalı, kahverengi olmalı*" ... aman ha (bkz: #16757629)

  • görmemle birlikte beni şoka sokmuş olan haç işaretidir. tevekkeli değil ben de diyorum dayım niye katolik oldu?!

  • edit: haber yalanlandı, dolayısıyla sevincimiz, umudumuz da havada kaldı. yazık ki ne yazık...

    kim bilir yok yere kaç canı feda ettik bu 30 saat geç alınan karar süresinde. bozuk televizyon gibi sırtına vura vura devlet çalıştırıyoruz.

    arama kurtarma faaliyetleri için geç fakat güvenlik, koordinasyon, barınma, beslenme ve ulaşım sorunları için nihayet ordu görevinin başında.

    haydi aslanlar toprağın altındakilere el uzatmanıza izin vermediler ama şimdi toprağın üstündekilere kol kanat germe vakti. kimsenin size suç bulduğu yok. bu geç alınan kararın vebalinin sahibi belli. sizlere güveniyoruz.

  • bir insanın ne derece şerefsiz ve haysiyetsiz olduğunu göstermek olabilir. 20 liralık tuşlu telefonu ve hattı var diye bir insan fakir olamazmış. ne diyebilirsinki bu şeref yoksununa...

  • inşallah oğlun ilerde bu ismi ona koyduğun için senden nefret eder. bir çocuğun kaderini, şansını, bahtını sağa sola caka satmak için berbat etmişsin. ne desem gg.

  • dün arkadaşın birisi, yaşadığı dolandırıcılığı anlatmak için bir başlık açtı: (bkz: aralık 2014 yenibiris.com kaynaklı dolandırılmam)

    aslında bu başlık formata uygun değildi. sabah 08.30 sularında başlık düzeltilerek formata uygun hale getirildi. (bkz: yenibiris.com üzerinden dolandırılmak)

    bu başlıktaki bir entry debe'ye ilk sıradan girdi. yani sözlükte debe'ye bakanlar ilk olarak bu başlığı, "yenibiris.com üzerinden dolandırılmak" başlığını görüyordu. bunun üzerine saat 11.30 sularında başlıktaki "yenibiris.com" ibaresi kaldırıldı ve "iş ilanı üzerinden dolandırılmak" başlığına taşındı.

    sözlük yazarları, bu rezalete haklı olarak tepki gösterdi. hatta yenibiris.com üyeliğini iptal ettiğini, edeceğini söyleyenler oldu.

    ticari itibar düşünülerek ahbaplara kıyak maksatlı yapıldığı tahmin edilen bu başlık yönlendirmesi de pek çok yazara göre rezalet olarak değerlendirildi.

    debe edit'i: aslında debe edit'i yapmak huyum değil. normalde de yapmıyorum. sözlük yönetiminin kişisel ilişkiler nedeniyle yaptığı bu işgüzarlığa tepki olarak açtığım başlığın debe'ye girmesi güzel oldu. hatta onların debe'deki entry'de geçen "yenibiris.com" ibaresine yaptığı sansürün yine debe'de delinmesini sağladıkları için destek olan tüm yazar arkadaşlara teşekkür ederim. yaptığım ortayı güzel görüp güzel bir gole çevirmiş arkadaşlar, sağ olsunlar. kendilerini tebrik ederim.

    şimdi... böyle tepkisel açılmış bir başlığı biraz daha anlamlı ve güzel bir hale getirmek, şık bir mesajla da süslemek gerekir sanıyorum. sözlüğü güzel bir yer haline getiren iki konu var dünden beri dikkatimi çeken. bu başlıklara özellikle hassasiyetle yaklaşılması, destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

    1) (bkz: bir çocuğa kitap alıyorum kampanyası)

    2) e v r a k rumuzlu arkadaşın "kadın cinayetleri" başlığında verdiği bkz'lar var. aynı zamanda badim olan bu arkadaş, kadın cinayetlerine dikkat çekmeye çalışıyor. kadın yazarlarımız başta olmak üzere bu başlıklara destek olunması, konuyla ilgili çalışmalara özenle yaklaşılması gerektiğine inanıyorum.

    (bkz: kadın cinayetleri/@e v r a k)

    bu arkadaşı badi list'e alıp takip etmenizi öneririm.

    3) (bkz: 12 aralık 2014 türkiye'de 4 kadının öldürülmesi)