hesabın var mı? giriş yap

  • bu müzik türünde, rüyalar aleminde çıktığınız gezintiden başınızı döndüren hislerle geri dönmeniz muhtemeldir. içinize işler ve zihninize yerleşir. sevenleri, bu türün örnekleri tarafından esir alınmaya meyillidir çünkü shoegaze bir çeşit aşk gibidir. blaue blume grubunun epoch şarkısı ise bu türde verilmiş olan en güzel örneklerden biri olabilir;

    youtube
    spotify

    ''i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me

    that night when i drank my wine it was like the music tinted the air
    one particle louder, more demanding than the other
    in an inferno of color
    we rushed through the streets gullible and smiling
    hand in hand, not far from the end where we stood and watched
    while the city collapsed in the horizon like a burning cathedral
    you kissed my ear and whispered something and threw yourself
    into the flames, and i quickly followed
    ´cause you were mine

    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me

    scornfully we laughed while the fire consumed our loving bodies
    left were only the ashes that burned in the morning wind way up in the sky
    it was in those days the recession raged and meteors burned in
    the atmosphere over russia
    we didn't change the times and we really didn't care!

    life beneath the sun was like a dream to us, the lucky ones, the lucky ones
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    love me forever, until the sunlight blows up in our sleepy eyes
    love me forever, until the sunlight blows up in our sleepy eyes
    ha ha ha''

  • yaz-kış fark etmeksizin uyurken kafamı komple yorgan - çarşaf ile kapatmadan asla uyuyamamak. ayakların dışarıda kalma olasılığı çok sıkça yaşansa bile. sabaha nasıl ölü çıkmadığım annemin kafasında hala büyük bir soru işareti. boğulma tehlikem olduğunu düşünüyormuş sürekli, özellikle yazın havanın 38-40 derece olduğu havalarda...

  • (bkz: yurtiçi kargo)

    ararsın açmazlar, şubenin adresini websitelerinden *bulup gidersin yerinde yeller esiyordur, hadi buldun şubeyi gittin suratlar beş karış, her an sorun her an sinir. öf.

  • son birkaç yılın en iyi bilimkurgu filminden biri.

    açıkçası ben bugüne kadar vakit kaybı diyen entel ekşiciler yüzünden kararsızlığa düşmüş, ertelemiştim izlemeyi ama bugün izlediğimde bu sözlük artık iyice beğenmemenin bokunu çıkardı diye düşünüyorum.

    özellikle konusunun sınıfsal farklılık olması ve bunu olabildiğince sert işlemesi sayesinde içinde yaşadığımız dünyayı sorguluyorsunuz ve aynı zamanda konuyu da olabildiğince sürükleyici işlediği için hiçbir şekilde sıkılmıyorsunuz. ki sırf aksiyon niyetine bile izlense iyi bir film izlemiş olursunuz.

  • türkiye'de sinemaya gitme oranının 2019'un ilk yarısında %45,1 azalması durumu.

    http://www.beyazperde.com/…emekov1thaaqaz-6x_ef7i3g

    yeni sinema yasasıydı, yılmaz-cem-şahan üçlüsü dahil olmak üzere sinemacıların bu yasaya alkış tutmasıydı, kampanya ve promosyonların kaldırılmasıydı, mısırıydı kolasıydı derken, seyirci de bu karmaşadan ve sinemaya gelen bok gibi filmlerden, devamlı süper kahraman filmlerinin gösterime girmesinden rahatsız olacak ki, seyirci sayısı yarı yarıya düşmüş.

    valla su veren itfaiyenin hortumu meselesi geçerli bizim açımızdan! sinema seyirci içindir; seyirciyi düşünmeyen sinema salonları ve yapımcılar, firmalar düşünsün gerisini. kola mısır hesabına birbirinizi yiyip sonra gelin güvey oluyorsunuz, ama olan bizim bilet paralarımıza oluyor, üstüne bir de reklam bombardımanı! öööyle sikimsonik filmlerinize seyirci bulamazsınız işte!

  • ............................................________
    ....................................,.-'"...................''~.,
    .............................,.-"..................................."-.,
    .........................,/...............................................":,
    .....................,?......................................................\,
    .................../...........................................................,}
    ................./...........................budur..................,:'^'..}
    .............../...................................................,:"........./
    ..............?.....__.........................................:'.........../
    ............./__.(....."~-,_..............................,:'........../
    .........../(_...."~,_........"~,_....................,:'........_/
    ..........{.._$;_......"=,_......."-,_.......,.-~-,},.~";/....}
    ...........((.....*~_......."=-._......";,,./'..../"............../
    ...,,,___.\'~,......"~.,....................'.....}............../
    ............(....'=-,,.......'........................(......;_,,-"
    ............/.'~,......'-...............................\....../\
    .............\'~.*-,.....................................|,./.....\,__
    ,,_..........}.>-._\...................................|..............'=~-,
    .....'=~-,_\_......'\,.................................\
    ...................'=~-,,.\,...............................\
    ................................':,,...........................'\..............__
    .....................................'=-,...................,%'>--==''
    ........................................_\..........._,-%.......'\
    ...................................,<'.._|_,-&''................'

  • her boşluğa sağına soluna bakmadan pat diye atlamalarıdır. sonra da motorcuları fark edin diye bas bas bağırmalarıdır.
    edit1:imla
    edit2: mesajla uyaran arkadaş eklememi istedi; "yol olmadığında fütursuzca kaldırıma atlamaları"
    edit3: ara sokaklarda yayaların arasından zikzak çizerek hayvan gibi gitmelerini de eklememi istedi bir arkadaş.
    edit4: ters şeritten gidip yol vermedin diye bozuk atmalarını da ekleyelim.

  • göğsümüzü kabartan üniversitedir. öğrencisiyle, hocalarıyla çok yaşasınlar. en son nuri bilge ceylan altın palmiye aldığında yaşadığım bir gururu yaşattılar. birkaç entry yukarıda da bahsettikleri gibi times listesi ve qs listesi üniversitelerin (en azından kuzey amerikadakilerin) kendilerine baz aldığı ve birkaç basamak olsun yükselmek için bir taraflarını yırttıkları ranking listeleridir.

    kıçıkırık bir kuzey amerika üniversitesine hasbelkader yolu düşen bir adam olarak yerinden bildireyim; daha liste açıklanır açıklanmaz, yememiş içmemişler koştur koştur gidip rektörden demeç almışlar, birkaç saat içinde de e-news olarak herkese mail atmışlar: " okulumuz sağlık ve klinik alanlarında iki basamak yükselmiş, genel sıralamada yerimizi koruyoruz.. oley.." şeklinde.

    yani öyle "benim kafam yatmadı yaaaa, odtü şimdi tufts'dan, purdue'den daha mı iyi.." şeklinde mabadından yorum sallamakla olmuyor o işler. listeye girip de üniversitenin hangi parametrelere göre değerlendirildiğine ve odtü'nün hangi parametreye göre nasıl bir performans gösterdiğine bakarsanız, bu güzide okulumuzun nasıl bir başarı ortaya koyduğunu görürsünüz.

    buradan times higher education'ın sıralama yaparken kullandığı metodolojiye bakabilirsiniz: http://www.timeshighereducation.co.uk/…/methodology

    buradan da odtü'nün performansına:
    http://www.timeshighereducation.co.uk/…l-university

    görüldüğü gibi üniversiteyi rakipleri karşısında aşağı çeken iki temel parametre var: international outlook ve research

    bunlardan ilki üniversitenin uluslararası bağlantılarına göre yapılan değerlendirme. yani üniversitedeki uluslararası öğrenci ve akademisyen sayılarının, yerli öğrenci ve akademisyen sayısına oranına göre hesaplanıyor. haliyle bir ortadoğu ülkesinde kurulmuş, ismi de ortadoğu olan bir üniversitenin listedeki rakip üniversiteleri de göz önünde bulundurursak yabancı öğrenciler ve akademisyenler için ilk tercih olmayacağı aşikar.

    research kısmındaki puanlama ise üç temel kıstasa göre yapılıyor. tanınırlılık (reputation), üniversitedeki öğretim üyelerine araştırmaları için sağlanan ödenek ve fonlar, son olarak da üniversitedeki öğretim üyelerinin ortalama yayın sayısı. değerlendirme puanının %30'u da bu kriterler üzerinden hesaplanıyor. evvela türkiyede kurulmuş bir üniversite tanınırlık açısından bir amerikan yahut avrupa üniversitesine göre zaten mücadeleye 1-0 geriden başlıyor. yine başta kuzey amerikan üniversitelerinde olmak üzere batı üniversitelerinde hem devletten hem de özel kaynaklardan sağlanan araştırma fonları bizin gariban odtü'müzün fersah fersah üzerinde. sanırım tayyip'in odtü'ye örtülü ödenekten para aktardığını düşünmüyor hiçbirimiz. son olarak yayın sayısı ise yine kuzey amerika üniversitelerinin olmazsa olmazlarından. yani üniversitedeki hocalardan yayın yapmaları bekleniyor, hatta zorunlu kılınıyor. üniversiteye kabul ettikleri akademisyen eğer yayın üretmede performans gösteremiyorsa aynen şutlanıyor. (bkz: publish or perish) gerçi bizde de 5 yılda 270 makale yazan akademisyenler var ama bu numunelerden odtü'de olmadığını varsayıyoruz. dolayısıyla yök benzer bir yayın yapma zorunluluğu da getirmediği için, yayın ortalamalarının düşük çıkması çok anormal değil.

    kısacası puanlamanın %37.5 luk kısmında çok da elde olmayan sebeplerle yarıştığı üniversiteler karşısında epey düşük performans gösteren odtü, citation yani akademik dünyada yarattığı etkiden 100 üzerinden 92 puan çekmiş, canlar. eldeki imkanlarla daha iyisini yapabilen varsa buyursun çıksın ortaya.

    demem o ki, şu güzel müessese tayyib'in yönettiği ülkeden, ışid çatışmalarının yaşandığı bölgenin sadece 800 km kuzeyinde melih gökçek'in 25 yıldır belediye başkanlığı yaptığı kentten kaldırılıp, aynı hocalar ve öğrencilerle amerika'nın doğu yakasında bir şehre taşınsa bugün o listede çok rahat ilk 20'ye hadi bilemedin 30'a girer.

    ben de bu vesileyle başta odtü olmak üzere o listeye giren boğaziçi, itü, sabancı, bilkent ve koç üniversitesilerinde öğrenci-akademisyen-idareci olarak kim varsa gözlerinden öperim. gururumuzsunuz.

    bir de islamcı bir dangalak vardı geçenlerde, odtü, boğaziçi, bilkent yıkılmalı diyordu. hah işte o dallamalar da biliyor ki bu kurumlar ayakta kaldığı sürece bu ülkeyi teslim alamayacaklar. o sebeple:

    diren odtü
    diren boğaziçi
    diren bilkent

  • üstüne başka bir kuş tarafından sıçılmış güvercin görmek.

    bizim kafamıza sıçınca iyi oluyordu değil mi? şimdi de sen dolaş bakalım öyle.

  • ceza kessen dert kesmesen ayrı dert. kimseye yaranamıyorsun çomaristanda. uygulamadıktan sonra kanun neden var. bu insanlar orkidenin toplanmasının yasak olduğunu biliyor ve bunu bilerek topluyor cezasına katlansın. 1,2 tane de değil 13.5 kilo vay hayvanlar vay. ne var ne yok toplamışlar. demek ticaretini yapacaklar. az bile olmuş.

    ceza dediğin böyle olmalı, bağırta bağırta da alacaksın ki herkese ibret olsun. bir daha o orkidelere dokunuyorlar mı bakalım.