hesabın var mı? giriş yap

  • yumurta patlatma makinesi de denebilir. lan geçtim kıvamı mıvamı sağ salim teslim et yumurtayı yeter.
    3 tane koydum demin. 3 ün 1 ini aldım.
    illalah artık! tertemiz suda kaynatırım.
    ek:
    oha! 11 tane mesaj gelmiş şu mevzu için. şaka mısınız lan ? 13 senelik yazarım. hiç bir mevzu için bu kadar mesaj aldığımı hatırlamıyorum. 28-30 ocak'ta erkek yazarları mesaja boğuyoruzdan kastedilen bu olmamalıydı.
    deliyorum arkadaş deliyorum. deldiğim yerden gene patlıyor. dolaba da koymuyorum ben zaten yumurtalarımı. dolabın üstünde oda sıcaklığında duruyor.
    ek2:
    tamam patlamıyor amk. makine ile aramda kişisel bir husumet vardı. iftira attım. pişmanım.

  • bunun kralı ettir. lakin günümüzde bu sorun ortadan kalkmıştır.

    artık diş arasına eften püften şeyler sıkışmaktadır.

  • bence türkiyeyi işin içine dahil etmeye çalışan barzo bir hareket. tamamen masum göremiyorum. halk istediğini yapar ama türkiye bayraktarla ilgili paylaşım yapılmamasını rica etmişken ukrayna devleti/istihbaratı eliyle de cayır cayır her gün paylasim yapılması tesadüf gelmiyor.

    p***ler yeter lan iliğimizi sömürdünüz. hangi ülke başka ülkeden silah alıp bu kadar gergin bir ortamda reklamını yapar yahu? o silahın parasını vermişsin, artık senin olan bir şeyi kimi ürettiğinin ne önemi var ya? ruslar zaten kinci millet...

    mahalle kavgasında sürekli abi ismi veren velet gibiler.

  • yıl 2001 hacıhüsrev'e tayini çıkmış bir öğretmenim. maslak'ta yaşıyorum. o zamanlar metro sadece 4 levent'e kadar. sabah otobüsle trafikte metroya git. oradan mecidiyeköy'de in yine otobüs bekle. bindiğim otobüs hacıhüsrev'e girmiyor yokuşun altında kasımpaşa yolunda bırakıyor. sabahın köründe o yokuşu tırman, çekilecek dert değil. bisiklet aldım.

    maslak'tan bisikletle 4 levent'e geldim, oradan metroya attım bisikleti (bisikletten de ekstra geçiş ücreti istediler ve sabah bu saatlerde bisikleti sokma uyarısı da aldım aslında haklılar yer yok bisiklete) osmanbey durağında inip, feriköy üzerinden gittim okula. bu iş böyle olmayacak diye feriköy'de oturan arkadaşların apartmanına koymaya başladım bisikleti oradan okula gidiyorum ama 2 gün geçmedi bisikleti çalmaya çalışmışlar, kilidi kıramayınca da lastikleri parçalamışlar.

    bu alternatif de olmadı dilekçe yazdım metro amirliğine. otobüs bile geçmeyen yere tayin oldum çevreci bir araçla okula gidiyorum ama siz bisikletimden ücret alıyorsunuz diye yazdım. hemen cevap geldi, görüşmeye çağırdılar. bisikletinizden ücret almasak da o saat uygun değil gelin en iyisi osmanbey'e bizim metrodaki odalardan birine park edin bisikleti buradan alırsınız işe gidip gelmek için dediler. böyle gidip gelmeye başlamıştım.

  • habere göre "bu yazıları kim yazıyorsa karşıma çıksın" demek için basmış ofisi. bütün yazarlar her gün 9-5 ekşi sözlük ofisinde mesai yapıyor zannediyor herhalde kendisi. hayır, varsa öyle bişey bilelim de biz de gelip orda yazalım. zira çok şukela bir ofis ortamı olabilir.

    not: ssg maaşımı bu ay geç yatırmışsın. öptüm kib.

  • katil olmasının yanısıra yağmur ormanlarındaki popülasyonların dengelenmesinde hayati bir role sahiptir. haddinden fazla çoğalan türün bu mantarla karşılaşma ihtimali arttığından çoğalan türe haddini bildirmekte ve dengeyi sağlamaktadır. geleneksel çin tıbbında birçok hastalık için tedavi edici amaçlı kullanılmaktadır. antibiyotik etki içerdiğinden ötürü kesinlikle ve kesinlikle tarafsız, yansız bir doktor onayı alınmadan kullanılmamalıdır. bu işten rant sağlamayan hiçbir doktor da kullanımına destek vermeyecektir. unutmamak lazım ki birşey faydalıysa ve bilimsel olarak da tabanı varsa zaten ilaç olarak piyasaya sürülmektedir. farmakoloji bilimi boşa gelişmemiştir. ne olduğu belirsiz alternatif tedaviler kullanmak haybeyedir. işin ucunda dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak vardır. bakanlık onaylı aldatmacasına kanmayınız, onayı veren sağlık bakanlığı değil tarım bakanlığıdır.

  • üniversitenin ilk senesi. eve çıkalı çok olmamasına rağmen annemden cuma günü bir telefon aldım.

    "oğlum, babanla önce amcanlara sonrada size uğrayacağız, en geç pazartesi orada oluruz."

    telefonu kapatır kapatmaz tutuşmaya başladım. gözlerimi telefondan ayırınca halının görünmediğini fark ettim. 2 aydır kaldığım eve ilk kez bu gözle bakıyordum, yerde boş şişeler, pizza kutuları, market poşetleri...

    evi temizlerken hiç görmediğim tişörtler, çoraplar buluyorum. duşa kabine varana kadar temizledim. pazar günü olunca tüm bulaşıkları yıkayıp sarı bezi mutfağın ortasına serdim. anahtarı ilk aldığımdan daha temiz bir ev görüyordum, temizlik bitince belimin ağrısından nasıl uyuduğumu bilemeden pazartesi oldu. okula gidemedim haliyle. annem aradı,

    "bitti mi temizlik?" dedi, "bitti anne." dedikten sonra ne olduğunu anladım. kızamadım. teşekkür edip kapattım, evi 800 km öteden temizlettiği için.