hesabın var mı? giriş yap

  • üzgünüm ama değiliz. hayır çıksaydı böyle hashtag olur muydu? muhtemelen seçim yenilenir, kasap bıçaklılar sokağa çıkar, doblolarıyla dehşet saçardı.

  • herkes ve hiçkimse. ikili (binary) toplumsal cinsiyet sistemine dahil olmayan anlamında kullanılıyor.

    yani bu kimliği benimseyenler ikili cinsiyet sistemini reddetmiyor, kabul ediyor bir anlamda. nonbinary kimliğin kabulü kadın ve erkek kimliklerinin toplumsal tariflerinin onayını gerektirir. oysa kimse mutlak kadın ya da mutlak erkek özelliklerine sahip değildir. örneğin 'kadınsı' giyinmeyen, süslenmeyen ya da fiziksel özellikleri çok 'kadınsı' sayılmayan kadınlar olduğu gibi toplumsal normlara göre çok kadınsı görünen ama yine aynı normlara göre çok erkeksi davranan kadınlar da vardır. ve elbette bunun çeşitlemeleri bol. insanların kişilikleri birbirinden farklıdır çünkü. 'nonbinary' kimliğe sahip çıkanlar kadınların kadın gibi olmasıyla hiçbir sorunları olmadığını kabul etmek durumunda olabilirler. aman tikat.

  • how ı met your mother 'da ted mosby bir gece dövmeci bir kızla takılmıştı. sabah uyandığında kalçasının üstünde kelebek dövmesi vardı. kadın - erkek dizideki bütün karakterler dövmeyi gördüğünde' sürtük dövmesi' diye tedle dalga geçtiler. kimin eli kimin cebinde belli olmayan amerikan dizisinde bile bunu diyebiliyorken ekşide aynısını söyleyince orta doğulu oluyorsun :)
    not:bu entryde herhangi bir görüş bildirmedim. sadece gözlemlediğim bir ayrıntıyı dile getirdim.
    edit:ortadoğulu kelimesi orta doğulu olarak düzeltilmiştir. mesaj atan türk dil kurumu ekşi sözlük çalışanlarına teşekkür ederim.

  • nazım hikmet 1940'ların sonlarında, bursa cezaevinde kaldığı zamanlarda hapishane içine küçük atölyeler kurulur ve mahkumların bu atölyelerde imal ettiklerini dışarıya satmalarına izin verilirmiş. nazım da perde yapar, satması için ailesine gönderirmiş. o dönem nazım hikmet'in annesi celile hanım'a yazdığı mektupta bu perde işinden de bahsedilir:

    "perdeler için de alparslan'a yazacağım ama, sen de nimet teyzeme bildir, bir kere de o yazsın: perdeleri metresi 300 kuruş ile 335 kuruş arasında verebilir, saçaklar da 100 kuruş ile 90 kuruş arasına"

    bu mektupta ismi geçen alparslan'dan konu nerelere taşınacak şimdi bakalım:

    (alparslan, nazım hikmet'in yeğeni. aynı zamanda izmir valiliği de yapan rahmi bey'in oğlu)

    1919 yılında çerkes edhem izmir'de çok zengin bir hollandalının çiftliğine dadanır. amacı haraç almak. durumu öğrenen vali rahmi bey jandarmayı toplayıp edhem'e engel olur. edhem bu durumu gururuna yediremez, rahmi bey'in o dönem 8 yaşında olan oğlu alpaslan'ı fidye için kaçırır. rahmi bey fidyeyi ödemek için malvarlığını satışa çıkarır, yetmez izmirliler kampanya başlatır ve izmir'in zenginlerinden kampanya için para isterler. kampanyada paranın üçte biri karşılanır, gerisini bornova'da fabrikatör olan fransız henri giraud temin eder. o zamanın çok büyük parası 53.000 lira ödenerek alparslan'ı kurtarırlar.

    henri giraud ülkede kalmaya devam eder, kendisi mustafa koç'un eşi caroline koç'un dedesidir.

    hollandalı çiflik sahibi, cumhuriyet ilanından sonra ülkeden ayrılır. kızı bir kaç sene sonra bir ingiliz bankerle evlenir. 1929'da onların da bir kızı olur ve adını "edda" koyarlar. tam adı "edda kathleen van heemstra hepburn ruston" nam-ı diğer audrey hepburn

    nazım hikmet'in sağlığı da çok iyi değildir hapishanede, biraz resim yaparak kendini dinlendirmek istediğini yazar o mektuplarda. ve perdelerin satışlarının nasıl olduğunu da sorar. ailesi her seferinde çok iyi der. ama hep aile kendi satın almıştır perdeleri.

  • 1970 meksika dünya kupasının unutulmaz yarı final mücadelesi. bir epik tiyatro sergilenmişti estadio azteca'da. stadı dolduran yüzbini aşkın taraftar bir şölene tanıklık etmişlerdi...
    roberto boninsegna, luigi riva, sandro mazzola, giacinto facchetti'li italya, sepp maier, berti vogts, karl heinz schnellinger, kaiser, uwe seeler, gerd müller ve wolfgang overath gibi bugün bile ezbere bildiğimiz oyuncuları bünyesinde barındıran almanya. bir de yedekten giren siegfried held de var ya neyse. efendim boninsegna ile öne geçer italyanlar. golde riva'nın parmağı, boninsegna'nın da yarım vole vurmuş ayağının parmağı vardır. sonra devreye almanlar girer. kaiser takımını ateşleyeme kalksa da, italyanların inter'li kaptanı facchetti'nin façasından geçilmemektedir. hayatı o gün itibarı ile yarılamaya hazırlanan otuzdörtlük uwe babanın gazı ile almanlar sağlı sollu gelirler gök mavilerin kalesine. bu güne kadar neden yolumun düşmediğini bir türlü kestiremediğim jürgen grabowski döktürmektedir. maçın ilk yarısında başka gol olmaz.
    ikinci yarı yine almanların dalga dalga geldikleri bir heyecan fırtınasına sahne olmuştur. seeler, müller herkes yoklar kaleyi. lakin kalede direnen vardır. enrico albertosi dimdik durmaktadır kalesinde. maçın belki de en kritik anı 67. dakikada yaşanır. kaiser, yapar yapacağını lakin hakem penaltıya hükmetmez. kaiser'in sorunlu omzu da bu anda devreye girer. almanlar değişiklik haklarını kullandıklarından, imparator sahada kalır. bizim sigi held'in bir şutu nerdeyse ağlara girecekken çizgiden çıkartır italyanlar. maç arık böyle bitecek derken, grabowski'nin ortasına schnellinger vurur, maça eşitlik gelir. schnellinger millî forma ile ilk golünü atmak için bir dünya kupası yarı finalini seçmiştir adeta. uzatmalarda gelen bu gol malumumuzdur zira futbol doksan dakika sürer ve almanlar kazanır.
    lakin papaz bu sefer pilav yemez. zira belki de futbol tarihinin en güzel uzatmaları yaşanır meksika'da. bir almanlar, bir italyanlar derken gol düellosuna sahne olur azteca. tam beş gol görür izleyiciler bu yarım saatlik sürede. son gol, maçı ve finalisti tayin ederken, altın bir çocuğun imzasını taşımaktadır...
    (bkz: gianni rivera)

  • bu kişiyi aşı yaptırmaya ve hastanede doğum yaptırmaya ikna etmek doğaya müdahaledir.

    bırakınız yapsın. doğal seleksiyonun işleyişine karışmayın.

    zayıf olan elensin.

    aşılar yüzünden zayıf olanlar hayatta kalıyor. zeka özürlüler çocuk doğuruyor. bende bundan sonra aşıya karşıyım anasını satayım.

  • an itibariyle yaptigim $ey. hatta ip adresim 216.65.228.166. (edit: lutfen ip adresine saldirmazsaniz sevinirim ucuyoruz, ucakla $aka olmaz pls t$k)
    $u aralar turkiye ustunden geciyoruz muhtemelen.

    frankfurt havaalaninda lufthansa cali$anlari bedava baglanma kartlari dagitiyorlar boylece para vermeden yarim saat kullanmak mumkun oluyor.

    (bkz: connexion by boeing)

    edit: kontrol ettim bu ip butun ucu$larda 216.65.228.166 oluyor. hani sitesine ucak girmesini istemeyen varsa bu ip adresini bloklayabilir sadece.

  • delikanlı kadınmış, senin de verilmiş sadakan varmış. keşke biraz daha erken olsaymış ama kötü bir evliliğin olmasından her türlü daha iyidir. geçmiş olsun.

  • (3 sene oncesi. tuvalet caminda bir marlboro insani, yari belinden disarda, cigerlerine yazik etmekle mesgul*. tuvalet kapisi calar.)
    anne - oglum, hadi gel asagi tatli yicez.
    ben - anne musadenle sicmaktayim. gelicem 5 dkya.
    anne - iyi peki.
    (bir kac saniye sonra hemen yandaki ebeveyn tuvaletinin cami ve panjuru simultane olarak acilir. anneyle goz goze gelinir.)
    anne - evet, hakkaten siciyosun. hatta sictin!!
    ben - eeee... sey...