hesabın var mı? giriş yap

  • pamuk prenses, süpermen ve pinokyo yürüyüşe çıkmışlar...
    yürürlerken önlerine bir tabela çıkmış.

    " dünyanın en güzel kadını" yarışması...yazıyormuş üstünde.

    - bu yarışmaya katılıyorum, demiş pamuk prenses..
    yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen pamuk prenses'e sormuş
    süpermen ve pinokyo.
    - eeee, nasıl gitti?
    - birinci oldum, demiş pamuk prenses.

    yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
    "dünyanın en güçlü adamı" yarışması...yazıyormuş üstünde.
    -bu yarışmaya katılıyorum, demiş süpermen.
    yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen süpermen'e sormuş
    pinokyo ve pamuk prenses.
    - eeee, nasıl gitti?
    - şüpheniz mi vardı?, demiş süpermen.

    yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
    "dünyanın en yalancı insanı" yarışması...yazıyormuş...
    -bu yarışmaya katılıyorum, demiş pinokyo.
    yarım saat sonra arkadaşlarının yanına gözyaşları içinde dönen pinokyo'ya sormuş süpermen ve pamuk prenses.
    - ne oldu?
    pinokyo sormuş bu defa " kim lan bu tayyip denen adam?!?

  • sadece işci bal arıları soktuktan sonra ölürler ve genelde sokmazlar. demet hanımı sokan arı muhtemelen eşek arısıdır sarı olandan ve o orosbu çocukları istedikleri kadar sokarlar. zaten bu piçler genelde bal yapmayıp milletin balına çöken, etini falan yiyen şerefsizlerdir.

  • kırmızı bir cücenin etrafındaki tam turunu 36 günde tamamlayan, dünyanın kütlesinin 5.4 katına denk bir kütleye sahip yeni keşfedilmiş ve dünyaya benzerliği ile dikkat çeken bir gezegen.

    dünyadan sadece 16 ışık yılı uzaklıkta olan "gliese 832c" kendi güneşine, dünyanın kendi güneşine olan uzaklığıyla kıyaslanınca, epeyce yakın. fakat yakın olması onu merkür gibi aşırı sıcak bir gezegen yapmıyor. zira gliese 832c'nin güneşi bizim güneşimizin yarı kütlesine sahip bir kırmızı cüce; yani enerjisi düşük. dolayısıyla gliese 832c'nin kendi güneşinden aldığı solar enerji dünyanın kendi güneşinden aldığı enerjiye çok yakın. fakat yine de kütlesinden dolayı çok daha kalın bir atmosfere sahip olduğu dolayısıyla yüksek basınç ve sera gazı etkisinden dolayı aşırı sıcak olabileceği tahmin ediliyor. gliese 832c'nin en önemli özelliği dünyaya bu kadar yakın olması. 100000 ışık yılı boyunda bir çapa sahip bir galakside dünyaya bu kadar benzeyen bu kadar yakın bir gezegen keşfi önem arz ediyor.

    siz yine de, "sadece 16 ışık yılı uzaklıkta" dediğime bakmayın; yanlış hesaplamadıysam*, bugün insan yapımı en hızlı "nesne" ile (new horizons, saniyede 16.26 km) yola çıksak 832c'ye varmamız yaklaşık 295000 yıl sürecektir.

  • geçenlerde bir televizyon programında -adını hatırlayamıyorum- sinema konusunda ne kadar cahil olduğunu gösterdi şahan. recep ivedik 2 isimli filminin tanıtımı için mikrofonlara konuşurken sunucunun ''bir röportajınızda sanat filmlerinden hoşlanmadığınızı söylemişsiniz.'' demesi üzerine bir anda su görmüş kediye dönmüştür. ''aaa hiç gelemem , hiç dayanamam. aman allah korusun'' diyerek garip bir tribe girmiştir. sanat sineması sever sevmez , buna bir lafım olamaz elbette ama konuşmanın devamı her şeyden önce şahan için çok talihsizdi. ''şimdi ben alayım ağzıma bir sigara , başlayayım buradan eminönün'e kadar yürüyeyim. arada denize bakayım bir şey demeden. al sana sanat filmi.'' eyvah eyvah. bu kadar mı bağırır bir insan ben cahilim diye. tamam , sevmiyorsun etmiyorsun ama bu mudur senin sanat filmi benzetmen ? devam ediyoruz. ''öyle fukaralık edebiyatı yaptıklarına da bakmayın , milyon dolarlar kazanıyorlar festivallerde aldıkları ödüllerden sonra.'' sanırım burada nuri bilge ceylan a bir taş atıyor. e şahan bırak da adam kazansın para yahu , sen mi kazanacaksın olan parayı. neyse , devam. ''oyunculara da para vermiyorlar bunlar. mehmet sen gel , ahmet sen gel diyerek tanıdıklarını oynatıyorlar. bedavaya getiriyorlar filmi'' hmm. bu da oldukça talihsiz bir açıklama. acaba kaç sanat filmi izledi bu adam ? gerçekten tanışsam ilk önce soracağım bu. söylevinin en komik yerini sona sakladım tabi ki. ''zaten toplasan kırk ya da elli plan var. öyle film mi olur.'' hmm. demek ki film yapmak için devamlı cut , devamlı geçiş , devamlı bir aksiyon olacak öyle mi. baksanıza adam fellini , bergman triplerine girip sinemayı açıklıyor. planların ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. gerçekten yazık. adam , sen sevmeyebilirsin. recep ivedik çek , izlen. bir lafım yok. ne diye çıkıp kendini gerçekten komik duruma düşürüyorsun ? sinema üzerine konuşacak son insanlardan birisin , bari konuşma.

    (bkz: gonuşma layn)

  • ağaçların sadece oksijen ürettiğini sanan mal beyanı. ciddiye almayınız.

    edit e edit: mesaj atan bir yazara verdiğim cevapta yazdığım gibi, %25 bahsettiğiniz kadar küçük bir oransa mal varlığınızın %25 ini bir hayır kurumuna bagislayabilirsiniz, nasıl olsa azalmayacak.

  • bmw 740ld xdrive m excellence
    bayi araç satış fiyatı: 745.000 tl
    ötv(%220): 1.639.000 tl
    kdv(%18): 134.100 tl(aracın kdv'si) + 295.020 tl(ötv'nin kdv'si) = 429.120 tl
    toplam satış fiyatı: 2.813.120 tl
    aracın almanya'daki satış fiyatı: 98.941 euro
    aracın türkiye'deki euro bazında satış fiyatı: 323.347 euro

    rakamlarda ruhsat tescil, mtv gibi detaylara girmedim, bayi satış fiyatını yaklaşık hesapladım.

    sonuç olarak; almanya'da dönercinin alıp binebildiği bir otomobili, türkiye'de öğretmen çift(çok kazanıyorlar ya) almayı bırak, aracın özel tüketim vergisinin katma değer vergisini ödemeyecek durumda.

    başlığın 2013 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %174 vergi almak)
    başlığın 2014 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %193 vergi almak)
    başlığın 2018 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %210 vergi almak)

  • (bkz: five point palm exploding heart technique)

    mecburen iki defa sokak kavgasına karıştım. birincide 10 kişiye 3 kişiydik. delikanlılık yaptım bir araba dayak yedim. tam 3 gün yataktan kalkamadım. ikincide daha tecrübeliydim. ceketimi kafama çekip cenin pozisyonunda yere yattım. yine bir araba dayak yedim ama en azından yüzüm sağlamdı. eğer benzer bir olay 3. kez başıma gelirse bu kadar tecrübeden sonra ayaklarım kıçıma vura vura kaçarım. en etkili savaş sanatı hızlı koşmaktır.

  • 2800 km kalınlığındaki manto tabakası dünya hacminin kabaca yüzde 84'ünü oluşturur. çoğunlukla katı kaya tabakasından oluşması, yoğun ısı ve basınç jeologların bu katman üzerinde çalışmasını zorlaştırır. bunun yerine volkanik patlamalar yoluyla yüzeye çıkan mineralleri ve kayaları incelerler. geçtiğimiz hafta science journal'da yayınlanan yeni bir araştırmaya göre bilim insanları bir elmasın içinde hapsolmuş yeni bir mineral keşfettiler.

    araştırmacılar, ünlü jeofizikçi ho-kwang (dave) mao'dan esinlenerek buna davemaoite adını verdiler. livescience'ın bildirdiğine göre, mineral (kalsiyum silikat perovskit) mantonun 640 km'den daha fazla derinliğinde oluştu ve jeologlara alt mantonun kimyasal yapısına bakış imkanı sağlıyor.

    bu keşiften önce bilim adamları bu minerali laboratuar ortamında yüksek basınç kullanarak sentezlemeyi başarmışlardı ancak mineral 20 gigapaskal basınçtan çıkarıldıktan sonra kimyasal yapısı hemen kendini yeniden düzenledi. bilim insanları bu mineralin mantodaki muhtemel varlığını ve okyanus tabanının kilometrelerce altında sondaj yapmadan doğal bir örnek bulmanın imkansıza yakın bir beklenti olduğunu biliyorlardı.

    las vegas'taki nevada üniversitesi'nde mineralog olan baş yazar oliver tschauner scientific american'a "onu bulma şansımızın o kadar düşük olduğunu düşündük ki, hiçbir zaman aktif olarak aramadık" diyor.

    tipik olarak derin dünya mineralleri mantodan kabuğa doğru itildikçe yeniden şekillenirler. devamaoit ise bir elmasın içerisinde bu yolculuğu yaptığı için değişmeden yüzeye ulaşabildi. elmaslar bu süreci mantoda oluştuktan sonra volkanik patlamalar ile kabuğa doğru püskürtülerek tamamlar. yüksek sıcaklık ve basınç altında karbon atomları birbirine çok sıkı bir şekilde bağlanır bu nedenle de elmaslar bu yolculuğu yapılarında değişiklik oluşmadan atlatır.

    davemaoit, 30 yıldan daha uzun bir süre önce botswana'da çıkarılan bir elmasa gömülü küçük siyah pullar olarak ortaya çıktı. tschauner ve arkadaşları birkaç yıl önce elması incelemeye başladıklarında, lekelerin kimyasal yapısını ortaya çıkarmak için x-ışınları ve diğer teknikleri kullandılar. mineralin, alt mantonun üst sınırından birkaç yüz kilometre derinlikte ortaya çıkan ve bilim için yeni bir mineral olduğu sonucuna vardılar.

    science news'e göre; alt mantonun yaklaşık yüzde 5 ila 7'si davemaoitten oluşmaktadır. yeni mineral çoğunlukla kalsiyum silikattan oluşsa da eser miktarda toryum ve uranyum gibi radyoaktif elementler içerebilir. bu elementler bozunduğunda ısı açığa çıkarırlar. tahminler, alt mantodaki ısının yaklaşık üçte birinin bu elementler aracılığı ile üretildiğini gösteriyor. davemaoiti oluşturan radyoaktif izlerin tanımlanması bu elementlerin mantonun neresinde saklandığını anlamamızı sağlıyor.

    carnegie bilim enstitüsü'nden bir jeofizikçi olan yingwei fe, çalışma hakkında yaptığı bir yorumda "tschauner ve arkadaşlarının çalışması, doğadaki diğer zorlu ve yüksek basınçlı fazların keşfinde umut veriyor. erişilemeyen alt mantodan bu şekilde gelen doğrudan bir örnekleme, gezegenimizin tüm mantosunun kimyasal bileşimindeki bilgi boşluğumuzu dolduracaktır." diyor.

    kaynak: smithsonian maggazine

    mücevher işi ile uğraşan biri olarak tek bir merakım var: ne zaman bu arkadaşı kullanarak tek taş yüzük yapıp satmaya başlayacağız? pırlantadan çok daha kıymetli olacağı aşikar.*

  • aklıma komutanımızın "bir kişi de demiyor ki adam orrospu çocuğudur belki." lafını getiriyor.

    yukarıdaki sözü tabii ki de çocuk için kullanıyorum. olayın öncesini bilmiyoruz.

    * belki öğretmen on beş defa uyarmıştır çocuğu,
    * belki oraya gidince çocuk öğretmene onur kırıcı bir laf atmıştır.
    nasıl olsa ses yok sadece görüntü var. bir de kalkıp "öğretmenlerin psikolojik tedaviden geçmesi lazım." diyor lan.

    lan oğlum benim öğretmenlik yaptığım okulda sınıfça bonzai kullanıyorlar lan? evet hep birlikte okul çıkışı bonzai partisi yapıyorlar oğlum? sen bunlara ne anlatacaksın? servet-i fünun mu?

    edit: okulda eğitim yüzünden dayak kalmadı beyler. o eskide kaldı. eğer bu zamanda bir öğretmen öğrenciyi dövmüşse bilin ki öğretmenin sabrı taşmıştır. bilin ki “öğretmenlik kıymeti” yerle bir edilmiştir. bilin ki gururu incinmiştir fedakâr öğretmenin.

    ve şunu da unutmayın: aileler bir çocuklarıyla baş edemiyorlar, biz o öğenciden 40 kişiyle bir sınıfta muhatap olmak zorunda kalıyoruz. annesi değiliz, babası değiliz. adam öğretmeni, bilgiyi, toplumsal değerleri sikine takmıyor. çünkü ona bir şey olmayacağını biliyor.

    yazacak çok şey var aslında ama ne önemi var. nasıl olsa 3 ay tatil yapıyoruz.