ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
annenin whatsapp kullanması
-
-yazıyor....
17 yıl önceki lise görüntüleri
-
gerçekten muhteşem görüntüler.
öncelikle ülkenin neresine giderseniz gidin, okul formatı hep aynı.
videoyu görünce hepimizin lan burası bizim okul mu diye kendine sorduğuna yemin ederim ama ispatlayamam.
-bir diğeriyse her sınıfta, her okulda bulunan şu sırayı darbuka olarak kullanıp inanılmaz ritim tutanlardan en az 1 tane olması.
-o gürültüde ders çalışmaya çalışan bir ineğin olması
- olayla alakasız takılanların olması
-eğlenceyi abartarak şımaranların olması
-sabote ederek kendini ön plana çıkarmaya çalışanın olması
-olayın akışına kendini bırakıp eğlenenler....
ve hepimizin yaşadığı buram buram ergenlik.
ayrıca sınıfa gelip de, öğrencileri uyaran, güler yüzlü hocalar yok artık.
ya medrese hocası gibi gelen, siyasi militan görünümlü hocalar var yada hayat mücadelesi veren, her ay sonunu hesaplayan bıkmış, bezgin hocalar yada sallabaşı al maaşı diyenler.
öğrenciler de eskisi gibi değil, bundan 20 yıl önce okuduğum lisenin önünden geçtim.
çocukların elinde telefon, hepsinin boynu önde telefona bakıyorlardı.
hepsi sessiz çıt çıkmıyordu.
şu görüntülerdeki çocuklar, okulda eğlenen son nesildi bence.
2020 yılında araba elektronik eşya alamamak
-
bu nasıl bir hayat oldu anlamıyorum. telefonum bozuldu. 5 ay önce 1700 olan bir telefon şimdi 2700 lira. oyun konsolu bakıyorum 1800 fiyat görüyorum meğer baktığın şey sadece lisanslı bir oyun. konsollar 5000 den başlıyor. arabam yok ancak daha uzun seneler alma şansım yok. microsoft ergonomik mouse almıştım 6 sene önce 140 liraya şimdiki fiyatı 500 tl. biz ne ümit edicez? nasıl mutlu olacağız bu ülkede.asgari ücretle köpek gibi çalış ancak dandik bir telefon bile alama. nasıl bir zaman denk geldik. avrupanın dibinde bu sefalet nedir allah aşkına?
vestel'in yüzde yüz yerli üretim yapamaması
-
yakın zamanda bir yerli akıllı telefon şiarıyla tanıtımlara başlayan ve hükümet tarafından da göklere çıkarılan vestel'in durumudur.
yazılımı, merkezi işlem parçası vs. amerikan yapımı bir telefon olan venus, raks'ın dışarıdan getirip üzerine kendi etiketini yapıştırdığı cep telefonu ne kadar yerliyse, o kadar yerlidir.
yıllarca batının eski teknoloji ürünlerini amerikalı iş ortaklarıyla yaptığı anlaşmalarla ülkemizde üretip "yerli üretim" diye halkımıza kakalayanların geleneği aynen devam etmektedir.
nasıl ki koç, vakti zamanında anadol'un motorunu ingiltere'den kent motor'dan alıp, getirtip, türkiye'de ürettiği saca takıp, yerli otomobil diye reklam yapmışsa, vestel de aynını kendi ürünlerinde yapmaktadır.
vestel'in değil cep telefonu, ürettiği televizyonun içerisinde bile yurt dışı üretimi pek çok parça vardır. vestel'in ürettiği buzdolabının motoru bile italya'dan gelmektedir.
koç, sabancı, zorlu vs. bunlardan yüzde yüz yerli nitelikte herhangi bir kalkınma hamlesi beklenemez. çünkü bunlar bütün yatırım ve üretim kararlarını uluslararası iş ortaklarından icazet alarak yapıyorlar ve asıl düşündükleri şey de bu ülkenin kalkınmasından önce kendi lüks yaşantılarının devamıdır.
bu kadar basit
emperyalizme bağımlı kapitalist türkiye'de daha fazlasını beklemek sistem değişikliği gerektirir.
bursa'da öğrenci abonmanın 100 tl'ye çıkartılması
-
31 mart 2019 yerel seçimlerinde akp'li adayın seçimi kazandığı bursa'da vuku bulan hadise;
"toplu ulaşım fiyatlarına yeni düzenleme
yeni düzenleme ile; abonman kart kullanan öğrenciler şehir içi seyahatlerini 160 binişe sahip 100 tl’lik kartla biniş başına 0,63 tl’ye yapabilecek."
istanbul'da imamoğlu'nun aylık öğrenci akbili 50 tl olacak beyanına itiraz ederek şov için 40 tl teklifinde bulunan zihniyet bursa'da aynı fiyatı neden önermedi merak konusudur?
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
bu seferki yazılı bir diyalog... 11 yaşındaki ilay'ın eğitim hayatına emekli öğretmen anneanne el koymuştur. ödevler, sınavlar, testler anneanne kontrolünde yapılmaktadır. ilay'ın matematik öğretmeni çok titizdir. her derste, hem defter, hem de kitap ödevlerini kontrol edip imzalamaktadır... anneanne tarafından kampa alınan ilay biraz bunalır, biraz da kendini takdir etmek ister...
kitap ödevlerinden biri de, işlenen ünitenin öğrenci tarafından öz değerlendirmeye tabi tutulmasıyla ilgilidir. ilay bütün konulardan kendine en yüksek notu verir. "öğretmenin notu" kısmına da şöyle yazar:
öğretmenin notu (ilay'ın yazısıyla): çok akıllı bir öğrenci. performansını her gün arttırıyor (70, 85, 96). ayrıca çok tertipli ve titiz. o kadar da tatlı ki... dürüst olmak gerekirse sınıftaki bütün öğrencileri sempatik bulmuyorum ama ilay'ı çok seviyorum. aynen böyle devam et ilay!
ödevi kontrol eden öğretmen yorum kısmını okuyunca gülmeye başlar ve ödevi imzalarken şöyle bir not düşer:
"aynen katılıyorum :)))"
dişçiye bir umutla hangi diş macunu diye sormak
-
ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"
yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.
şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.
koskoca türkiye'nin çaresiz kalmasının sebebi
-
koskoca olmaması.
-
ayrica aradiginizi yazip i'm feeling lucky butonuna tiklarsaniz otomatik olarak arama sonuclari arasindaki ilk siteye sutlanirsiniz. gercekten sansliysaniz aradiginizi bulursunuz orda...
para değil 100 çocuğa mont istedim
-
kendisine çarpıp kaçan iş adamından şikayetçi olan izmirli hurdacı bir abimizin sözleri bunlar. iş adamı uzlaşma talep etmiş, hüseyin abimiz para istememiş, 100 tane çocuğa mont talep etmiş. sözlerinin tamamı ise şöyle;
"günde ortalama 20 tl kazanıyorum. allah bin bereket versin. bugüne kadar haram lokma yemedim. kazanın olduğu gün, sobada yakmak için bir şeyler toplamıştım. karşıdan karşıya geçmek için kaldırımın kenarında bekliyordum, yoldan geçen araç el arabama ve bana çarptı. çarpan kişinin yardım etmek için durmaması beni çok üzdü. ancak sonradan metin bey’i dinleyince, olayın istemeden olduğunu anladım ve ‘kazadır, insanlık hali, hepimizin başına gelebilir’ dedim. uzlaştırmacı canan hanım bana haklarımı anlatınca, şikâyetten vazgeçmek için metin bey’den para değil, 100 çocuğa mont bağışlamasını istedim. hakkım olmayan bir parayı, onun gönlünün rızası olmadan alsaydım, bunun günahını taşıyamazdım. 3 kız evlat büyüttüm, yoksulluğu iyi bilirim. şimdi 100 çocuk sıcak monta kavuştu. bundan güzel bir şey var mı?"
ilgili haber;100 çocuğu ısıtan kaza