hesabın var mı? giriş yap

  • çok çok üzücü, ölüm haberi geldi. - people

    evdeki jakuzide boğulmuş halde bulunmuş. cardiac arrest (kalp durması) nedeniyle yardım istemiş asistanı. uyuşturucu madde vs. yokmuş etrafta.

    gerçekten çok üzüldüm. geçenlerde burada alkolizm ile ilgili söylediklerini paylaşmıştım bir söyleşisinden. bunalımlı olmadığını, alkolizmin bir beyin hastalığı olduğunu anlatıyordu.

    ve kendisinin de "neden neden" diye sorduğunu, "6 kardeşiz ama neden ben, neden ben bunu çekmek zorundayım" dediğini anlatmıştı o söyleşide.

    (bkz: alkolizm/@theriver) #156825035

    çok ağlayan bir bebek olduğunu, 30 günlük iken ailesinin kendisine doktor önerisiyle, ağlamaması ve kolay, rahat uyuması için, günümüz dünyasında verilmeyecek bağımlılık yapan bir ilaç verdiklerini, hatta o dönemde çekilmiş fotoğraflarında da sarhoş bir bebek gibi göründüğünü (verilen ilaç nedeniyle)... evdekilerin güldüğünü ama bu ilacın o dönem bebeklere verilmesinin çılgınlık olduğunu söylüyordu. yani alkolizminin başlangıcının bu olay olduğunu düşündüğünü (belli ki bünye daha 30 günlükken verilen bağımlılık yapan bir maddeye bağımlılık yapmıştı) anlatıyordu videoda. - youtube

    "zayıf bir insan değilim, çok güçlü bir insanım ama bu bir hastalık. 'sadece bırak' dediklerinde, suratlarına bir yumruk atmak istiyordum, öyle bırak demeyle bırakılmıyor, bu bir hastalık."

    anılarını yazdığı kitapta bir yerde şöyle diyormuş: "i should be dead. why am i alive?" (ölmeliydim. neden yaşıyorum?)

    soru: anılarınızı yazmak, bu sorunun cevabını bulmanıza yardım etti mi?

    matthew: hayatta olduğum için çok şanslıyım. başkalarına yardım etmek için. alkolizm ve içmem konusunda 'senin hatan değil' diyen bir doktor, bunu bana ilk kez söylediğinde çok şaşırmıştım ve bu benim içkiyi bırakmamda çok faydalı oldu. zayıf olduğum için değil, bu bir beyin hastalığı olduğu için böyleyim ve bir hastalıkla mücadele ettim hayat boyu. şimdi ben de bunu bilmeyen ve yardıma ihtiyacı olan başkalarına anlatıyorum.

    ben ne kadar kötüyü gördüysem, benim kadar kötüyü, dibi görmüş başkalarının da buradan çıkılabileceğini görmeleri için devam ediyorum, ve devam ediyorum, ve devam ediyorum. onlara bunun yapılabileceğini göstermek istiyorum.

    5 ay hastanede yattım ve ecmo makinesine bağlamışlardı beni. doktorlar aileme buradan çıkamayabileceğimi söylemişler. o makineye bağlanan kişilerin çoğu ölürmüş. o gece, benimle birlikte 5 kişi o makineye bağlandı ve sadece ben hayatta kaldım, diğerleri öldü. ailemin hastaneden sağ çıkamayabileceğimi duymalarına üzüldüm. yaşadığım için çok sevinmem gerekirdi belki, ama ben ailem bu sözleri duyduğu için çok üzgündüm, kızgındım.

    öldüğümde ilk akla gelenin friends dizisi değil, alkolizmle başa çıkmamın olmasını ve başka insanlara da bu konuda yardım etmemin hatırlanmasını istiyorum.

    soru: alkolü bırakmaya çalışanlara tavsiyeniz nedir?

    matthew: alkolik olduğunuzu saklamayın. elinizi kaldırın ve acı çektiğinizi, içtiğinizi söyleyin, yardım isteyin. hastalık her zaman geri dönebilir, ama yardım isteyin.

    soru: bu kitabı yazarken kendinizle ilgili yeni bir şey öğrendiniz mi?

    matthew: ölüme ne kadar yaklaştığımı gördüm, bunun ne kadar sık olduğunu gördüm ve tekrar asla bunun olmasını istemediğimi.

    soru: nasıl hatırlanmak isterdiniz?

    matthew: iyi yaşadı, iyi sevildi, arayışta olan ve en önemlisi başkalarına yardım etmek isteyen biriydi diye hatırlanmak isterim.
    __________
    evet beni ağlattı, uzun süre acı çekerek yaşayan herkes adına ağlattı.

    yaklaşık bir ay önce, 17 eylül'de bu söyleşiyi ilk izlediğimde bu final anlamı içeren sorulardan pek hoşlanmamıştım, 'bu insanlar da niye böyle şeyler soruyor, sanki adam ölüyor gibi' demiştim. kariyerinin zirvesini geçirmiş olabilir bir kişi, ama hayatı bitmiş gibi sorular sorulması hoşuma gitmemişti. onlar elbette, hayatını anlatan bir anı kitabı üzerine konuştukları için sormuşlardı bu soruları.

    kendisinin de söylediği gibi, iyi yaşadı, çok sevildi ve hem friends'de güldürerek, hem alkolizm konusunda aydınlatarak insanlara yardım etti.

    rest in peace, matthew.
    *
    friends dizisini matthew'ın sonradan neden hiç izlemediğini sorgulamış biri yukarıda. bu, söz ettiğim söyleşide ona da değiniyor kendisi. her sezon alkol mü, bir madde mi ne kullandığını dizide kendi görüntüsüne bakınca hatırladığını ve bundan hoşlanmadığı için, bugüne kadar izlemediğini... ama artık bu konuda da fikrini değiştirdiğini, tüm dünyayı etkilemiş ve çok sevilmiş bu diziyi kendisinin de izleyerek gülmek istediğini söylüyor.

    bağımlılıktan kurtulmak için 10 milyon dolar harcadı. #158247131
    alkole nasıl başladı, nasıl bağımlı oldu? #158274528
    dizi arkadaşlarından kısa taziye. #158293146
    (bkz: matthew perry/@theriver)

  • benim de sık duyduğum ama üst komşumuzun küçük çocuğu olduğu için daha önce kafa yormadığım ses.

    yalnız başlığı okuyunca ufaktan tırsmadım değil. bu ses sadece yuvarlanma sesi değil önce düşüyor sonra yuvarlanıyor. "takk prrrrrrrrrrrrrrrrr..." diye gelen bir ses.
    neyse komşunun çocuğudur komşunun çocuğu.

  • thy nin yetiştirilmek üzere pilot alımlarında dlr-1 sınavını geçen adayların girdiği mülakat. genellikle 2 alman psikolog ve 1 türk pilot ile ingilizce gerçekleşen mülakattan ziyade sohbet havasında geçen sınav. 15-20 dk gibi kısa süren mülakatlar olduğu gibi 1 saati aşan mülakatlar da oluyor. temel olarak adayın kişiliğinin kokpit ortamına uygun olup olmadığı test ediliyor. ancak bunun için sadece kişisel sorular değil pilotlukla ilgili temel sorular da sorulmakta. örnek olarak

    - bir uçak (a320, b737 vb.) kokpit resminde göstergelerin isimleri ve ne işe yaradığı
    - masada duran uçak maketlerinin hangi tip olduğu
    - uçuş kontrol yüzeyleri (aileron, elevators, rudder, spoilers, flaps, slats, air brakes)
    - bir pilotun haftalık aylık yıllık uçuş limitleri
    - jet motoru nasıl çalışır
    - ils (instrument landing system) nedir nasıl çalışır
    - wingtip nedir ne işe yarar (wingtip votices)
    - uçağa etki eden kuvvetler (thrust, drag, weight, lift)
    - lift nasıl oluşur ve uçak kanat tipinin bunda etkisi (aerofoil/airfoil)
    - kokpitteki roller (pilot flying, pilot monitoring)
    - fly by wire nedir hangi uçaklar da vardır (boieng b777 ve airbus uçakları arasında çalışma prensibi farkları)
    - airbus ve boeing uçakları arasındaki karakteristik farklar (kokpit camları, burun, yoke/sidestick)
    - pilotluk eğitiminde aşamalar (ppl-cpl-atpl ve alınan teorik dersler)
    - uçağın ağırlık çeşitleri (empty wieght, dry operation weight, zero fuel weight, taxi weight gibi gibi)
    - pilotun tipik bir uçuşunda havalalanına girdikten itibaren yaptığı uçuşuyla ilgili işlemler

    tabi burada bu soruların cevaplarını bilmekten ziyade soruyu cevaplama şekli de önemli. mesala çok iyi bildiğiin bir şeyi açıklarken çok bilmişlik taslıyor musun ya da bilmediğin bir soru karşısında panik mi oluyorsun yoksa sakinliğini koruyabiliyor musun gibi. tabiki mesleğe olan ilgiyi de ölçüyorlardır. kişisel sorular ise neden pilotluk gibi sorular dışında kişiden kişiye göre değişebilen ve genellikle verilen cv, dlr-1 aşamasında teslim edilen ve kişisel bilgileri içeren form ve gene dlr-1 aşamasında teslim edilen biographical data diye adlandırılan 10 soruya verilen cevaplar üzerinden şekilleniyor. biographical data ise

    1) why are you interested in the position/job you are appliying for?
    2) what other professional alternatives are you interested in?
    3) which circumtances of your childhood and youth had an influence on your development?
    4) which persons and circumtances played a role - positive or negative - during your higher education or vocational training?
    5) please describe your own roles and functions in school, college, job, clubs, or other groups
    6) what have been special events, experiences, successes, failures, and disappointments in your life?
    7) what are your hobbies and personal interests?
    8) which accidents, serious illnesses or injuries did you have?
    9) everybody has both favourable and unfavourable characteristics. please describe yourself with respect to both categories.
    10) how did you prepare for the dlr assessment?

    sorularından oluşuyor. bu soruları el yazısıyla cevaplamamız ve dlr-1 sınavı başlamadan ilgili görevliye teslim etmemiz gerekiyor. bu soruların titizlikle cevaplanması çok önemli ve güçlü zayıf yönlerimizi tarif ettiğimiz 9. soru ise mülakatı ciddi anlamda şekillendiriyor. mesala olumlu özellik olarak sakin biriyim derseniz sizi mülakat boyu sinirlendirmeye çalışırlar. kısacası mülakat boyunca çizdiğiniz profilin bu sorulara verdiğiniz cevaplarla çelişmemesi çok önemli. dolasıyla dürüstçe cevaplamakta fayda var. son olarak bu mülakatta etkili olanın sadece mülakat performansı olduğunu düşümüyorum bir önceki aşama olan dlr-1 aşamasının sonuçlarının da dlr-2 mülakatına etki ettiğini düşünüyorum. böyle düşünmemin sebebi ise dlr-1 sınavındaki sonuçlarının adaylara açıklanmaması ve dlr-2 mülakatını gerçekleştiren ekibin elinde ise sizin sonuçların bulunması hatta bazen adaylara şu modülde şöyle sonuç almışsın falanda diyebiliyorlar.

  • yaşları hakkında ziyadesiyle bilgi sahibi oldum;

    -ilkokuldayım. sarp apak geldi. naber dedi. çok utandım.

    olm yumurtadan çıkar çıkmaz sözlüğe mi geliyonuz nedir bu amk

  • kullanıcı profilinden troll olarak işaretlediğiniz yazarların sadece mesajlarını almamakla kalmıyor, yazdıkları entry'leri de görmüyorsunuz. o kişi sizin için sözlükten uçmuştan farksız oluyor. beter oluyor. bedbaht oluyor. kısmeti kapanıyor.

  • maaş bankası olmasına rağmen haftasonu ve mesai saatleri dışında eft ücreti kesen banka.
    kurumumla bunlar arasında yapılan maaş ihalesi şartnamesini okudum. şartnamede hiç bir şekilde eft vb. masrafı alınamayacağına dair bir madde vardı. ben de bu maddeye istinaden hakem heyetine başvurarak benden aldıkları eft masraflarını geri istedim. hakem heyeti bunlardan savunma istedi. savunmayı cevaben bana da göndermişler ve hiç utanmadan beni mahkemeye vermekle "kibarca tehdit" etmişler. kurumla yapılan sözleşmede haftasonu eft ücreti kesilebileceği ibaresi yer alıyormuş. eğer başvurunuzu geri çekmezseniz ve hakem heyeti aleyhimize bir karar verirse size dava açarız ve tüm masrafları ödemek zorunda kalırsınız şeklinde bir cevap yollamışlar. madem kendinizden o kadar eminsiniz neden hakem heyetinin aleyhinizde bir karar vereceğinden korkuyorsunuz? böyle bir şey için müşteriye aba altından sopa göstermeye utanmıyor musunuz?

    mesele üç-beş kuruş meselesi değil. maaş ödemesi yaptıkları bir müşterilerine bu şekilde muamele etmeleri inanılmaz şekilde kanıma dokundu.
    bundan sonra ne hesaplarını ne de kartlarını kullanırım, en kısa zamanda da tüm ilişiğimi keserim.

    debe editi:
    gönderdikleri "kibarca tehdit" mesajının bir kısmı görsel

  • ek olarak:

    -isveç, askeri olarak daha güçlüdür. hem askeri teknolojiler konusunda hem de asker ve ekipman konusunda.
    -isveç'te %3.5'un üzerinde ki alkollü içecekler system bolaget adı verilen alkol dükkanlarında satılır. saatleri ve günleri kısıtlıdır. norveç'te de öyledir ama norveç' te marketlerden alkol alabilirsiniz.
    -isveç'te daha fazla göçmen vardır.
    -norveç coğrafik olarak daha güzeldir. daha fazla göl, yeşillik, şelale ve pek tabi ki fiyort vardır.
    -isveç'te isveç kronu, norveç'te norveç kronu geçer.
    -norveç biraz daha pahalıdır ama isveç bile bize göre hayvan gibi pahalıdır. euro olmuş 5 küsut tl zaten.
    -norveçliler biraz daha obeziteye yakındır, isveçliler nispeten daha fittir.

  • chp'li arkadaşımı kızdırmışlar;
    chp'nin iktidar sorunu var diyorsunuz, en yaşlı üye deniz baykal'ın kasedi var !

  • gelen 2 arkadaşlık isteği,6 bildirim ve 19 dürtmeye aldırış etmeden arkadaşıyla geyik çeviren birini gördüğüm kayıtlardır.

    bana oyun davetiyesi geldiğinde bile heyecanlanıyorum aq.

  • fakiriz diye demiyorum ama iki gün önce eve hırsız girdi, hayatımdan yarım saat çaldınız diye not bırakıp gitmiş

  • - teyze şimdi benim adım pelin'miş, bu da bebeğim. öyleymiş gibi konuşalım tamam mı?
    - tamam. merhaba pelin hanım. bebeğiniz ne kadar da güzel.
    - evet. adı da ağaç.
    - aaa ne değişik bir isim öyle?
    - gözleri kahverengi diye öyle koydum. sarı olsa bal koyacaktım.
    - pelin hanım canınız sıkkın gibi. eşinizle mi tartıştınız?
    - benim eşim yok.
    - hmm ayrıldınız demek.
    - hayır hiç evlenmedim ben.
    - bu çocuğu nasıl yaptınız peki?
    - büyük bir cesaretle :ı

    oy dağlar.