hesabın var mı? giriş yap

  • akıllı akıllı okumayı gerektiren iştir. sabah ya da sözcü okumaya benzemez.

    herşeden ilk senin haberin olur ama neye itibar edip edemeyeceğini anlamak için kafanın çalışması ve bolca saçma sapan şeyi de okuman gerekir.

    gündem butonu, dünün en beğenilenleri, şükela modu ve linkler aracılığıyla yapabilirsiniz.

  • en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.
    dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)

    bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, "lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya" filan demeye basladi. "niye ki, ne oldu" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.

  • "soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    ekmek çalmadan doyurabilmek
    ve haksızlık etmeden doğan güneşe
    bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
    mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun"

  • gömleğinin son düğmesini kapatarak kendini hipster zannerken müezzine benzeyen arkadaşların kadınlara verdiği bir takım tavsiyeler.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • fokal bilateral amigdala lezyonları olan bir hasta. bu hasar dış ortamda tehdit edici uyaranlarla karşılaştığında korku hissetmemesine yol açıyor.

    araştırmacılar korku uyandıran birkaç durum karşısında tepkilerini gözlemlemişler. daha öncesinde yılanlardan ve örümceklerden nefret ettiğini söylemesine rağmen egzotik evcil hayvanların bulunduğu bir mağazada bir yılanı 3 dakikadan fazla elinde tutmuş. derisini ovuşturmuş, diline dokunmuş ve hareketlerini yakından takip etmiş. “this is so cool!” gibi hayranlığını ve merakını gösteren yorumlar yapmış. mağaza görevlileri güvenli olmadığını belirtmesine rağmen daha tehlikeli ve daha büyük yılanlara dokunmak istemiş. neden tehlikeli olduğunu ve nefret ettiğini iddia ettiği bir şeye dokunmak isteyeceği sorulduğunda da merak ettiğini söylemiş.
    waverly hills sanatoryumu'nda (dünyadaki en ürkütücü yerlerden biri olarak kabul edilir) bir gruba kendi isteğiyle liderlik etmiş, karanlık koridorlardan geçerken tereddüt etmemiş, geride kalan grup üyelerine defalarca “this way guys, follow me!” demiş. gizlenen canavarlar sm'yi defalarca korkutmaya çalışmış, fakat çabaları boşa çıkmış. canavarlara gülerek veya onlarla konuşmaya çalışarak tepki göstermiş. buna karşılık, grubun diğer üyeleri tipik olarak korku çığlıkları atmış. ironik olarak, sm canavarlardan birinin başını dürterek korkutmuş, çünkü nasıl hissedeceğini merak ediyormuş. bu testte korku seviyesinde herhangi bir değişim belirtmemiş fakat bu deneyimin onu heyecanlandırdığını söylemiş.
    başka bir testte korku filmleri izletilmiş. korku ile ilgili olmayan sahneler sırasında bu duygularla uyumlu davranışlar sergilemiş ve yüksek düzeyde uygun duygu yaşadığını bildirmiş. buna karşılık korku yanıtı göstermemiş ve tüm korku sahneleri boyunca çok az korktuğunu ya da hiç korkmadığını bildirmiş. bununla birlikte, korku filmlerini heyecan verici ve eğlenceli bulmuş. kendisi korkmasa da çoğu insanın izlediği filmlerin içeriğinden korkabileceğini söylemiş.

    geçmişinde herhangi bir suçu tespit edilmemiş, aksine çok sayıda suçun kurbanı olmuş. bu da, sm'nin çevresindeki tehditleri tespit etmede ve tehlikeli durumlardan kaçınmayı öğrenmede büyük zorluklar yaşadığını gösteriyor.

    sonuç olarak "amigdala olmadan korkunun evrimsel değerinin kaybolduğu anlaşılmaktadır" diyorlar.

    kaynak

  • askeri silah ve ekipmanlara özel ilgi duyan biri olarak birkaç fikir beyan etmek istiyorum.

    öncelikli olarak tanklar uzun menzilli savaşlarda kullanılmak üzere tasarlanmış, zamanla yakın çatışmalara da girdiklerinden dolayı bu konuda evrilmişlerdir.peki bu ne demek oluyor, şu demek oluyor:
    tanklar belirli mesafedeki hedefleri vurmada etkindir, yakın mesafe hedefler için üzerlerinde küçük top ve ya makineli tüfekler mevcuttur. bu araç gereçler yakın mesafede olan tehtilere karşı kullanılır. yoksa 10 m önündeki bir hedefi ana silahla vurmak ne akıl karıdır ne de güvenlidir.

    diğer bir durumda genelde tanklar yerleşim yerleri gibi alanlarda yakın piyade ve ya zırhlı araçlardan (genelde küçük top ve ya makineli tüfek taşıyan araçlar) destek alırlar, bu düşmanı patlayıcı atma mesafesinden uzak tutmak için veya omuzdan atılan güdümsüz roket menzillinden uzak tutmak içindir. bunun akabinde çevrede piyade desteği alınarak tank yakın mesafe korumaya alınabilir.

    günümüz yeni nesil tankları 360 çevre görüş farkındalık sistemi denilen özellikle üretilmeye başlanmıştır. bunu altay, yeni leopart ve armata da görmek mümkün. bunun en büyük nedeni tankların şehir içi savaşlarda zafiyet göstermeleridir. düşman belirli mesafeye yaklaşarak patlayıcı atım veya roket menziline girerek tankı ekarte edebilmekte. bundan dolayı yeni nesil tanklar otomatik atış kontrolü küçük top ve makineli tüfekler ile desteklenmiş, güdümlü ya da gümüzsüz roketler için otomatik karşı roket sistemleri ile donatılmaktadır. bu sistemler düşman tarafından atılan bir roketi algılayarak, koruma roketini otomatik olarak fırlatarak, tanka ulaşmadan önce düşman roketini imha etmektedir.
    2.dünya savaşında teknik olarak böyle bir sistem yapılamadığı için, ne kadar kalın zırh, o kadar korunma mantığı ile hareket edilmiş. ilerleyen zamanlarda zırh delici mermi ve roket teknoloji geliştiği için zırhlarda değişime uğrayarak, kompozit, reaktif, modüler ve pasif patlayıcılı olmak üzere evrimleşmiştir. yine de özellikle güdümlü füzelerdeki tahribat derecesi tölere edilemeyecek duruma gelmesinden dolayı, yukarıda bahsettiğimiz akıllı koruma sistemleri tasarlanmıştır.

    yukarıda bu kadar bilgi verdikten sonra tankların motor ve eksoz sistemlerine değinelim. çok fazla teknik ayrıntı ya da özellik vererek kafa karıştırmak istemiyorum. genelde ana muhabbete tankları v12 motor ve 1200-1600 beygir güçünde olan canavarlardır. gelişmiş havalandırma ve eksoz sistemlerine sahiplerdir. tanklar bilindiği üzere sualtında hareket yeteneğine de sahiptir, uzun bir süre olmamakla beraber sualtında kalabilir ve hareket edebilirler,burada özel hava bölgelerini kullanırlarlar, daha derin ve uzun süreli su altında kalma durumlarında şnorkel kullananılarlar.bu şnorkeller motoru hava ile besleyerek uzun süreli durumlarda kullanılır.tabikide tanklar sualtında devamlı kullanılmak için tasarlanmamıştır. ancak hem suda hem de karada sorunsuz hareket edebilen tank benzeri araçlarda mevcuttur, bunlar her iki alanda da rahatça hareket edebilen ve yüzebilen anfibi olarak adlandırılan araçlardır. aksine anfibik olmayan tanklar yüzemez, dipten batarak ilerler.

    tanklar her hava koşuluna karşı korumalı eksoz sistemlerine sahip oldukları için kutuplardan, çöllere ve vadilere kadar her yerde kullanılabilir. şimdi v12 motor ve 1200-1600 bg gücünde bir canavarın çok büyük havalandırma ve eksoz sistemlerine sahip olduğunu hayal etmekte güçlük çekmeyeceksinizdir. bilinenin aksine eksozlar hava almak için değil,motorda yanmadan dolayı çıkan gazları dışarı atmak içindir. içeriye hava almak için manifold olarak bildiğimiz elemanlar vardır, tanklardaki bu sistemler araçlardan daha gelişmiş olduğundan dolayı su altında belirli süreler hareket etmektedir. araçlarımız da bulunanlar atmosferik manifold olduğundan havasız kalma durumda motor durur, aynı zamanda turbo şarjlı manifoldlarda olduğu gibi bunlar içinde aynı durum geçerlidir. nitekim tanklardaki sistem belirli hava gözlerine ve çok gelişmiş filtrelere sahiptir.bundan dolayı tankların hava kapaklarını kapatmak pekte kolay değildir. eksoza sıkıştırılmış herhangi birşey v12 ve 1500 bg gücü karşında sadece devede kulak kalır.

    aynı şekilde paletlere battaniye sarma ve ya çubuk sokma mitleride boştur, çünkü müthiş bir tork ve beygir gücünden bahsediyoruz.

    burada bahsedilen şey iki şekilde olmuş olabilir;

    1. sürücü, topçu ve komutan periskopkarı battaniye ile kapatılmış olabilir, aynı şekilde gelişmiş periskopik gözleri olan yeni nesil tanklar içinde dijital algılayıcılar bu şekilde kapatılabilir.

    2. zpt dediğimiz zırhlı araçlar daha ufak ve farkı motor sistemlerine sahip olduğu için bu araçlara müdahale etmek daha kolaydır, ancak %100 havalandurmaları kapatılabilir diyemiyorum, ama eski nesil zpt bu şekilde durdurulabilir, çünkü bazıları gerçekten çok eski. yinede kesin bişey demek güç, çünkü gözümle görmedim.

    ancak çocuk iken arabanın eksozuna patates sokmuşluğum var, 90 bg gücündeki bir araç gaz verildiğinde patatesi roket gibi fırlatabiliyor. artık 1500 bg siz düşünün.

    son olarak tankları üzerine birileri çıksın, orasına burasına battaniye sokulsun diye yapılmış şeyler değiller. zaten imkan verilmese, üstüne herhangi bir kimsenin çıkması söz konusu dahi olamaz. çünkü tanklar düşmanı bomba atım ve roket attım mesafesinden uzak tutmak üzere hareket eder.
    çok az baba yiğit düşman tankına hamle yaparak yakınına gelebilir. genelde bu tanklar yakın çevre desteği almayan tanklardır ya da uykudadır.
    yakın mesafeden top içerisine ve ya motor eksozuna bırakılan el bombası ile saf dışı bırakılabilirler. merak edenler suriye de bu şekilde durdurulan tankları görebilirler.

  • frene basacağım zaman eğilip elimle basıyorum. sonuçta insanın elinin ayarı daha hassas dolayısıyla daha yumuşak bir frenleme oluyor.