ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
polisin maaşınızı biz ödüyoruz diyen kadına yanıtı
-
türkiye cumhuriyeti'nin polis devletine dönüştüğüne başka bir örnek. "biraz insancıl olun, bu millet ödüyor sizin maaşlarınızi" diyen bir kadına bağırmak, terbiyesiz diye hakaret etmek düpedüz umursamazliktir, görevini kötüye kullanmaktır. umarım insanların aklı başına çok geç olmadan gelir.
istiklal caddesi'nin 1996'daki görüntüleri
-
rahmetli efsane belgeselcimiz süha arın'ın belgesellerini restore edip günümüz kalitesinde yayınlamasıyla tanıdığımız yeğeni evren arın, arşivden yine harika bir cımbız yapmış ve bizlerle paylaşmış.
https://youtu.be/ue9q9pb5hyq?si=fofhswsn_yrz6lrz
doksanları iliklerimize kadar hissedeceğimiz harika bir nostlaji.
benim favorim şark muhallebicisi'nin alüminyum vitrin ve kapısı oldu. bir anda geçmişe ışınlandım.
edit: hayır ağlamıyorum. gözüme doksanlar kazağı ve montu kaçtı.
edit2: o yıllarda ben ankara bebesiydim. istiklal'i ilk keşfettiğimde yıl 2005 ya da 2006 falandı sanırım. videoda kış kasveti, doksanlar melankolisi hakim. 2005 lerde gittiğimde videodakinden de daha güzeldi. ankara'dan gelen biri için film seti gibi gelmişti bana cadde. o ağaçların olduğu, her yerinden kültür sanat mozaiği fışkıran avrupalı turist dolu rengarenk istiklali görmüştüm.
crossing the bridge izleyip , siyasiyabend hayranı olduğum yılların güzel beyoğlusu yaşanıyordu o dönem.. hiçbir şey yapmadan tüm günü istiklal, tünel, galata mevkinde sağa sola hayran hayran bakarak dolduruyordum.
rüya gibiydi bence. o zamanlar emo'lardan şikayetçiydi herkes. araplaşma hiç yoktu. o son geçiş sürecindeki istiklale aşık olmuştum. sonra birkaç sene gelmedim ve ilk kez 2017 de yine gördüm.
2005-2008-9'lardaki istiklali beklerken karşılaştığım manzara karşısında gözlerime inanamamıştım. o ağaçlı rengarenk istiklal nerede. bu gezi sonrası gri arap istiklali nerede. donup kalmıştım. şu an artık düzenli gidiyorum istanbul'da yaşadığım için. açıkça diyebilirim ki 2017-18 yıllarındakinden daha iyi durumda bence bariz düzelme var.
atatürk'ün izmir metrosu'nda beliren silüeti
-
allahtan biri yanina gelip "atam sen kalk da ben oturam." geyigini yapip, yerine oturmamis.
the walking dead
-
bu dizinin başından beri aktarmakta olduğu metin 5x11'de çok net özetlendi. zaten her bölüm veriliyordu ama bu sahnede nefis:
--- spoiler ---
çalıların arasından ses gelir. herkes panik yapar korkuyla silahlarına sarılır. bir zombi hızla üstlerine doğru yürümeye başlar. bunun üzerine herkes rahat bir nefes alır.
--- spoiler ---
kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum
-
mantıklı bir laf. zira insan kitap okumamanın eksikliğini hissetmez, çevresindekilere hissettirir. zaten "kitap okumuyorum, eksikliğini hissetmiyorum" açıklamasında bile bu eksiklik ayan beyan ortada.
telefonunun ekran parlaklığı full olan insan
-
benim lan bu. sevgilim felan olmayınca bitmiyo pilim felan, bende ışıl ışıl takılıyom.
ota boka yoğurtlu sos bkz'ı veren ergen irisi
jelko obradoviç
-
akp'den aday olsa akp'ye oy veririm. bundan daha iyi anlatamazdım bu adama duyduğum sevgiyi.
ilber ortaylı'nın suriyeli yorumu
-
oturdugu semt ve bulundugu cevre boyunca hic suriyeli ile karsilasmadigi icin bu sekilde konusur tabi.
1 hafta fatih'de yasasin bakalim ayni seyleri soyleyecekmi
young frankenstein
-
sırf igor karakteri için bile izlenebilecek muhteşem film. orjinal filmin atmosferini (dekor vesaire) büyük ölçüde korudukları için de ayrıca saygıyı hak ediyor bu film. gülmemek için kasmaz iseniz bol bol güleceğiniz komik ve eğlenceli mel brooks şaheseri.
yaran fıkralar
-
adamin biri bi bara girer. barmenin tam karsisina oturur.
- barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic ! der.
herkes alkislar eder, barmen dahil herkes icer. bir sure daha gecer. adam tekrar ;
- barmen ! herkese benden viski ! ama sende ic! der.
yine alkislar kopar. barmen ve musteriler icerler. bi sure gecer, adam kalkar kapiya yonelir. o ara barmen yakalar ;
+ versene lan paralari ibiş ! o kadar viski ismarladin ! der.
adam ;
- benim icimden geldi ismarladim, hic param yok ki? der.
barmen bunu oyle bi guzel marizler, paket yapar, atar disari.
aradan 2 gun gecer. ayni adam yine bara gelir. barmenin karsisina oturur.
- barmen ! herkese benden viski ! ama sen icme, icince sapitiyosun. der.
yazarin notu : dinleyince komik gelmisti.
26 temmuz 2016 japonya'da bıçaklı saldırı
-
tokyo'ya yakin bir yerde bir engelliler bakim merkezine saldiri sonucunda gerceklesmis hadise.
japon kyodo haber ajansina gore bu bilgiler var. detaylari yakinda cikar ortaya.
edit: sanki ben japonca biliyormuscasina yazdim, degil mi?
aklima aziz nesin'in bir hikayesi geldi. yazmaya hevesim olsaydi uzun uzun yazardim ama ozet geceyim. dur bakalim ne kadar anlatabilecegim cunku hikayeyi lise doneminde okumustum. o hikayesine aziz nesin soyle basliyordu "fransizca'dan turkceye cevirdigim kitaplari cagaloglu'nda yayinevine teslim ettim ve eve dogru geri donuyordum ki beyazit'ta onumde yuruyusunden, salinimdan ve ruzgarda savrulan atkisindan fransiz oldugu tahmin edilen bir kadin yuruyordu" sonra bir yerde bu kadin bir adres sormus ve etraftakilerin diyaloglarini uzun uzun anlatiyor aziz nesin ama cok hos anlatiyor. ilk olarak soru sordugu adam hic birsey diyemiyor ama yardim da etmek istiyor. gitgide kadinin etrafinda kalabalik toplaniyor ama kimse yardim edemiyor. kadin anlatmaya calisiyor. kadinin fransiz oldugunu anliyorlar ama etraftakilerin fransizcasi da yok. aziz nesin de iclerinde ve olan biten herseyi susarak izliyor. bir ara uc tane liselinin kendi aralarinda konusurken birisinin digerine "hadi konussana oglum, okulda fransizcadan 10 uzerinden 9 almistin, konus lan. anlat" diyor. oburu de "ben konusamiyorum ki oglum, ben okuldakileri biliyorum, konusma farkli" falan diyor. yani diyaloglar diyaloglar. neyse ilerleyen kisimlarda sorun cozuluyor ve aziz nesin soyle bitiriyor oykusunu "simdi siz diyeceksiniz ki maden fransizcadan turkceye kitap ceviriyorsun da niye orada kadina yardim etmedin. cevap vereyim, ben fransizca bilmiyorum ki. o kitaplarin ismini yayin evinden aliyorum sonra gidip arapcalarini sahaflardan satin aliyorum. arapcadan turkceye ceviriyorum ve yayinevine gidip fransizcadan turkceye cevirmis gibi parami aliyorum"
ben de yukarda ilk yazdigim iki cumleyi japon haber ajansindan almiscasina bbc'den arakladim.